KOMİSYON KONUŞMASI

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, öncelikle başarılar diliyorum. Göreve geldiğiniz günden bu tarafa -Türkiye'de belki Avrupa'daki birçok ülkenin nüfusu kadar öğrencimiz var- zor bir görevi ifa ediyorsunuz; ben hepinize başarılar diliyorum. Sadece benim seçim bölgem olan Mersin'de 500 bine yakın öğrenci var ilkokul, ortaokul, lise, ana sınıfı ve üniversite öğrencilerini dâhil ettiğimiz zaman. Kolay değil tabii böyle bir sistemi işletmek, bu kadar öğrenciye hizmet verebilmek. Ben Bakanlığın her bir personeline ve görev yapan öğretmenlerimize teşekkür ediyorum.

Özellikle köy okullarıyla ilgili... Kapanan köy okullarının yeniden açılmasıyla ilgili yapmış olduğunuz çalışmalardan dolayı teşekkür ediyorum. Ben de bir köy okulu mezunuyum. Kendi bölgemde de çok sayıda kapanan köy okulu var. Bunlardan eğitime müsait olanlarda -sayıya bakılmaksızın- uygun olanlarda yeniden eğitimin başlaması hakikaten köyde yaşamın da yeniden başlaması adına önemli. Bunu sadece orada öğrencinin okula gitmesi olarak değil... Öğrencilikten dolayı köylerini terk eden insanlar köylerinde yaşamaya ve üretmeye devam edecekler. Bu manada çok önemli ama hiç kullanılmayacak olanların da mutlaka belediyelere, valiliklere, özel idarelere devredilerek buraların da sosyal donatı alanı olarak ilan edilmeleri, muhtarlık odası, köy odası, kütüphane, doktor odası olarak hizmet vermesi olumlu olacaktır çünkü bunlar hep köyün en güzel yerlerinde ve çoğunluğu taştan yapılmış sağlam, güzel binalar. Bu konuda da bürokrasinin biraz daha hızlandırılması... Çünkü "Millî Eğitimin şerhi var." "Millî Emlakle uğraşıyoruz." diyor, dönüyor valilik başka bir şey söylüyor, dönüyoruz bu defa belediye diyor ki: "Şerh var, ben buraya ihale yapamam, yatırım yapamam." Birçok engelle karşılaşıyoruz. Burada Millî Emlakle ve belediyelerle bir koordine içerisinde bu kapanan köy okullarından okul olarak hizmet veremeyecek olanlarının mutlaka sosyal alanlara çevrilmesi olumlu olacaktır. Tabii, öğrencilerimizin okullarda, ilkokuldan başlamak üzere -bu yatılı okullarda pilot proje olarak başlatılabilir- mutlaka beden eğitimi dersinde haftalık saatler artırılarak gençlerimizin spor alışkanlığı kazanması sağlanmalıdır. Burada yatılı okullar müsait, bunlarda pilot olarak başlanabilir ama haftalık beden eğitimi saati olarak en az üç gün, dört gün beden eğitimi konulmalıdır; sağlıklı bir nesil yetiştirilmesi için önemlidir.

Uyuşturucuyla mücadelede mutlaka bir seferberlik ilan edilmelidir. Çalışmalar yapılıyor ama basın-yayından televizyonlara kadar, yazarlara, gazetecilere kadar Millî Eğitim, Aile ve Sosyal Hizmetler ve İçişleri Bakanlığı olarak yeni bir seferberlik başlatmamız, insanları tekrar bilinçlendirmemiz ve televizyonlarda günlük düzenli olarak eğitici programlar yayınlatmamız gerekmektedir. Gerçekten asrımızda gençliği bekleyen en büyük tehlike şu anda uyuşturucudur. Her gün üzücü olaylarla karşılaşıyoruz. Bir de bu olayların televizyonlarda haber değerinde verilmemesi... Yoksa insanlarda farklı noktalarda özentiler de oluyor. Dizilerde ve televizyonlarda kötü alışkanlıkların mutlaka yasaklanması, bununla ilgili ne yapılması gerekiyorsa uygun yasaların çıkartılması gerekmektedir.

OSB içerisindeki sanat okullarının arttırılması olumlu; bu noktada sayının daha da yükseltilmesi lazım çünkü bu çocuklarımız okulu bitirir bitirmez hemen iş bulabilmektedirler. Yoksa üniversite mezunu sayımız çok fazla ama üniversiteli işsizimiz de çok fazla yani bir inşaat mühendisi şu anda bir duvar ustası kadar maaş alamıyor; duvar ustası, sıvacı daha kıymetli, bir kaynakçı daha kıymetli, daha rahat iş bulabiliyor.

Tabii, üniversitelerde de sorunlarımız var. Üniversitelerde mevcut kampüslerin, oturmuş olan üniversitelerin kapasiteleri artırılmalı. Yani her yere ayrı ayrı üniversite yapıp burada yeniden kadro oluşturmak, yatırım yapmak... Bu yapılıncaya kadar, Türkiye'nin mevcut, oturmuş, köklü üniversitelerindeki kapasiteler artırılarak öğrencilerimizin daha iyi yetişmesi, daha iyi imkânlardan faydalanması sağlanabilir. Tabii, öğretmen açığı konusunda, atamalar konusunda her gün -tabii, Mecliste 3'üncü dönemim benim- sürekli bu konuda tartışmalar olur ama ben cumhuriyetin 100'üncü yılında öğretmen açığımız ne kadarsa -burada devlet bizim- devletin imkânları zorlanarak bu ilan ve şartlar da konularak... Bu öğretmenlerimiz nasılsa şu anda vekil öğretmen olarak bir ücret alıyorlar. Bunlar belirli bir yıl, farklı bir statüde işe alınarak, bir iş güvencesi verilerek; üç yıl, dört yıl asgari ücret veya biraz üzerinde bir rakamla biraz devlet fedakârlık, biraz da onlar fedâkarlık yaparak bu cumhuriyetin 100'üncü yılında 100 binlik bir öğretmen ataması yapılıp bu öğretmen açığımızın tamamı kapatılabilirse... Üç dört yıl sonra devletimizin imkânları inşallah daha iyi olur. Normal şartlarda buna itiraz edebilecek kimsenin de çok olduğunu ben düşünmüyorum, bu açığı kapatabileceğimizi düşünüyorum.

Sözlerimin son kısmında da... "Bir millet iman ve ahlakla yaşar. Bir milletin güçlü olması imanlı ve ahlaklı olmasına bağlıdır. İmanını kaybeden ahlaksız bir toplum yıkılır gider." Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş'in sözüdür. Buna mutlaka önem verilmesi, imanlı ve ahlaklı bir toplum yetiştirilmesi için gayret gösterilmesi gerekmektedir.

Teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum.