| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a) Dışişleri Bakanlığı b) Avrupa Birliği Başkanlığı c) Türk Akreditasyon Kurumu ç) Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı (Türkiye Ulusal Ajansı) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 08 .11.2022 |
YUNUS EMRE (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli konuklar; ben de Komisyonu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, çok sınırlı bir sürem var; beş dakikalık bir sürede son bir yıldaki dış politika gelişmelerini konuşmak ya da Bakanlık bütçesini konuşmak çok güç olduğundan bir örnek olayı aslında seçtim, bu olay üzerine konuşmak istiyorum ve burada Dışişleri Bakanlığının ve Sayın Bakanın sorumluğunu hatırlatmak istiyorum.
Bu olay, topraklarımızda işlenen son derece vahşi bir cinayet dosyasının, Cemal Kaşıkçı'nın cinayet dosyasının Suudi makamlarına devredilmesi olayıdır. Değerli arkadaşlarım, bu olayı gerçekleştiren katiller ülkemize ceplerinde diplomatik pasaportlar taşıyarak geliyorlar, cinayette kullandıkları gereçleri, araçları diplomatik kurye olarak taşıyarak Türkiye'ye geliyorlar ve bu beyanla, diplomatik eşya taşıyan uçak beyanıyla ülkemize geliyorlar ve Suudi makamlarının bu cinayette sorumluluğunu ispat eden birçok konu olmakla birlikte en başta, gelen kafilede, Veliaht Prensinin koruma ekibinde bulunan 6-7 kişinin bu takımda bulunduğunu belirtmek istiyorum. Ayrıca, içlerinde bulunan bir doktorun insan bedeninin parçalanması konusunda özel ihtisas sahibi olan, İskoçya'da, Avustralya'da bu konu üzerine uzmanlaşmış bir kimse olduğunu hatırlatmak istiyorum ve kamuoyuna yansıyan istihbarat raporlarında aralarında geçen konuşmalarda "Ya, 1.80 boyunda bir adam, çantaya sığdıramayız, parçalamamız gerekir." diye daha önceden konuştuklarını yani cinayeti işlemek amacıyla Türkiye'ye geldiklerini belirtmek istiyorum. Bu konuda elimizdeki en kapsamlı rapor Birleşmiş Milletler Raportörü madam Callamard'ın yazdığı rapordur ve bu raporda değerli milletvekilleri, "Bulgular net, Kaşıkçı cinayeti bir devlet cinayeti ve şu ana kadar Suudi Arabistan bu cinayet için bir bedel ödemedi." ifadeleri bulunmaktadır. Ayrıca, yine bu raporda "Suudi yetkililer hakkında soruşturma açılmalıdır, kişisel mal varlıkları dondurulmalıdır, ekonomik yaptırımlar uygulanmalıdır." ifadeleri yer alıyor. Peki, bu rapor karşısında Dışişleri Bakanlığımızın tutumu ne oluyor? Sayın Bakan -kendileri buradalar- diyorlar ki: "Birleşmiş Milletlerin Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılmasına, sorumluların hesap vermesine yönelik tavsiyelerini kuvvetle destekliyoruz." Ayrıca, Dışişleri Bakanlığının hâlihazırda "web" sayfasında bu raporu destekleyen açıklaması duruyor arkadaşlar. Şimdi, bunların bulunduğu bir ortamda bu dosya Suudi makamlarına devrediliyor. Niye devrediliyor? Çünkü Sayın Bakanın da yaptığı sunumda "normalleşme" olarak tanımladığı, bununla övündüğü Suudi Arabistan politikasındaki değişim ve petrodolarlar nedeniyle bu dosya Suudi makamlarına devrediliyor. Ocak ayında uluslararası basında, Arap basınında çıkan bu yönde haberler var. Nisan başında birkaç gün içerisinde, bakan değişikliğinin hemen arkasından, Adalet Bakanlığı bu dosyayı Suudi makamlarına devrediyor ama şunu da hatırlatmam gerekli sayın milletvekilleri: Dosyanın devrinden birkaç hafta sonra Sayın Cumhurbaşkanının Suudi Arabistan ziyareti gerçekleşiyor ve daha önce Arap basınında çıkan haberlerde zaten ekonomik olarak Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinin gelişmesinin önünde bunun bir engel olduğu ve bu nedenle Erdoğan'ın Suudi Arabistan ziyaretinin gerçekleşemeyeceği haberleri yoluyla aslında Türkiye'ye bu kötü mesaj verilmişti. Ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanını orada Mekke Vali Yardımcısı karşılarken Veliaht Prens, bu cinayetin uzandığı Veliaht Prens Türkiye'ye geliyor, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı dâhil olmak üzere bütün devlet yetkilileri Veliaht Prensi havalimanından, uçağın kapısından el sallayarak uğurluyorlar, Ankara'da bu kimsenin şerefine sazlı sözlü ziyafet sofraları kuruyorlar.
Değerli arkadaşlarım, konuşacak çok şey var. Bu dosya içimizi yakan bir dosyadır, Türkiye'nin alnına sürülmüş bir kara lekedir ve burada Dışişleri Bakanlığının da önemli bir sorumluluğu vardır. Sayın Bakan, şahsınızın da çok önemli bir sorumluluğu vardır; emanete leke düşürdünüz bunu belirtmek istiyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
YUNUS EMRE (İstanbul) - Milletimizin tertemiz alnına bir kara lekeyi siz çalmış oldunuz, bunun da bir parçasısınız, sizi bunun için suçluyorum Sayın Bakan, sizi bunun için suçluyorum. Bunun değişmesinin tek yolu vardır, şahsınızın istifa etmesidir, bütün sorumluların istifa etmesidir. Milletimiz bu kara lekeyi hak etmemektedir.
Saygılar sunuyorum.