KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakan ve Dışişlerinin değerli bürokratlarını ve tüm katılımcıları ben de saygıyla selamlıyorum.

Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesi olarak Avrupa Birliği konularına daha çok değineceğim. Neredeyse altmış yılı aşan bir süreç var ve gerçekten bunun yirmi yılı da sizin döneminizin iktidarı ve neredeyse on yılı da sizin Bakanlığınızın yönettiği bir süreç var Sayın Bakan. Bir devlet politikası olarak 1999'da önemli bir aşama kaydetti ülkemiz ve 2005'te de sizin iktidarınız döneminde de müzakere sürecine başladık. Önemli bir süreç de açtık aslında, önemli kazanımlar da elde ettik ama 2015 sonrası süreçte ciddi bir gerilemeye doğru gidiyoruz.

Ben bir akademisyen olarak Avrupa Birliği Raporları'nı 2000 yılının başından itibaren takip ediyorum. Bakın, 2005'te ülkemiz için "ilerleme" "uyum" telaffuz edilirken şimdi, "gerileme" "uzaklaşma" "kopuş" kelimeleri. Aday ülke statüsünden "kilit, ortak ülke" vurgusu yapılıyor ülkemize karşı. İfade, basın özgürlüklerinde olumlu bir süreçten bahsedilirken şimdi ciddi sorun ve kısıtlamaların olduğu bir süreçten... İşte, sansür yasasını Sayın Bakan, geçen hafta biz bu Mecliste görüştük.

Konseyin kurucu üyesiyiz, önemli bir aşama kaydedildi, siz buna şahitlik ettiniz ama biz şu an denetim sürecindeyiz.

Kadın hakları konusunda biz bu Konseydeki çok önemli ve öncüsü olduğumuz önemli bir sözleşmeden hiçbir çekincemizi ortaya koymadan -biz dahi bilmiyoruz- bu süreci iyi yönetemeden bir anlaşmayı iptal ettik. Ve en önemlisi de -Sayın Kuşoğlu da atıf yaptı- bu sistemin ciddi sorun alanları bu rapora yansıyor, biz buna şahitlik ediyoruz. Denge-denetleme, bağımsız, özerk kurumsal yapılardaki tahribatlar, bunların çok ciddi maliyetlerini zaten ülke olarak yaşıyoruz. Yani şunu söylemek istiyorum: Ciddi bir gerileme süreci var ama şimdi, siz diyeceksiniz ki yine: "İşte, Avrupa Birliği, Rum, Yunan taleplerine teslim." Sunumda da söylediniz: "İşte, kendilerine baksınlar." "Rapor objektif değil, taraflı." "Taraftar iki- yüzlü." Şimdi, diplomasi başarısını ortaya koyuyorsunuz ama biz burada bu sarmaldan çıkaramadık ülkemizi ki bunun uzun bir sürecini de siz yönetiyorsunuz yani yürütmenin başındasınız. Gerçekten haksız mı bu raporda söylenenler ya da neden bu sarmaldan çıkaramıyorsunuz, bir diplomasi başarısına, Türkiye'nin taleplerine teslim bir Avrupa Birliğine neden dönüşmüyor orası?

Şimdi, iç kamuoyuna dönük politikalar var hep. Kısa dönemli... Ya, maalesef, bunları yaşıyoruz işte, birazdan Schengen vizesiyle ilgili açıklamanıza atıf yapacağım ama ciddi bir sorun alanı olarak ekonomik ve toplumsal maliyetleri AB'yle ilişkilerimizden uzaklaşmanın... O değerler bize dayatma değil Sayın Bakan, biz AB'nin kurucu anlaşmaları içerisindeyiz, Konseyin kurucu üyesi ülkesiyiz ve Ankara Anlaşması'ndan gelen bir süreç var ama bu sürecin son dönemi maalesef ki sizin bu ülkeye kazandırdığınız kazanımlar vardı raporlara da ciddi yansıyan ama onlardan ciddi bir kopuş sürecindeyiz.

Siz, AB Bakanlığı yaptınız 2013'ten itibaren, işte sonra da Bakanlık sürecini yönetiyorsunuz. Şimdi, döneminize bakıyorum; sadece 2 fasıl açabilmişiz. Yani çok ciddi bir yükseliş var, 14 fasıl açtık, sonra sizin Bakanlığınız döneminde sadece 2 fasıl.

Şimdi, Schengen vizesi... Ya, biz Avrupa Birliğiyle çok önemli bir mutabakat imzaladık, bir pozitif gündem yaratmaya çalıştık, bütün o sorumluluğu biz üstlendik vize mutabakatında ama oradaki koşulların hiçbirinde somut bir sonuç alamadık. Şimdi, son temmuz ayında ben size sordum: Bu Schengen vizesinde neden ülkemiz vatandaşlarına karşı... Çünkü siz diyorsunuz ki sunumda: "Vatandaşlarımızın başı dik şekilde yürümesi..." Ya, gerçekten sunumunuzda "Vatandaşlarımızın başı dik şekilde yürüyecek bir diplomasi yürüttük." Ama bakın, Schengen vizesinde çok ciddi bir sorun alanı olarak karşımıza çıktı. Ben size soru önergesiyle sordum, siz kamuoyuna bir açıklama yaptınız: İşte, burada "AK PARTİ iktidarını zorda bırakmak için..." Şimdi, geçen hafta da cevabınız geldi soru önergesine, orada ise "İşte, personel eksikliği..." "Taleplerimizi ilettik..." "Rusya-Ukrayna savaşı..." "Kriz..." Ya, hangisi? Avrupa Birliği ülkeleri bize karşı nasıl bir süreç işletiyorlar Schengen vizesinde? Yoğunluk mu gerçekten? E, yoğunluksa ki verilen vizelerde çok kısa süreler veriyorlar. Vatandaşlarımıza karşı ki bir vize mutabakatı imzalamış bir ülke olarak ve gerçekten ciddi taahhütler vermiş olan Avrupa Birliği neden böyle bir kriz ortamına dönüştü ve vatandaşlarımız gerçekten diğer ülke vatandaşları karşısında bir itibar kaybetti? Şunu söyleyeceğim: Vize mutabakatını çözebiliriz, 72 kriterin birçoğunu Meclis kabul etti.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız...

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Neden o 6 kriterde ilerleme kaydedemiyoruz? Orada kişisel verilerin korunması... Bakın, Mecliste dedik ki: "Bu, kriz yaratacak. AB bunu kabul etmeyecek." Ama ısrarla kabul ettirdiniz.

Yolsuzluk... Yine, Sayın Kuşoğlu atıf yaptı, gri liste, FATF raporları. Neden bu etik yasasında ki öyle bir yasal düzenleme geldi ama biz yapmadık. Yani şunu ifade etmek istiyorum: Biz sorumluluklarımızı yeterince yerine getiremiyoruz, doğal olarak bunlar raporlara yansıyor. Eğer biz bu sorumluluklarımızı yerine getirirsek Avrupa Birliğiyle belki bir aşama kaydedilebilir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur, bir iki cümleyle bitirirseniz...

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Gümrük birliği sürecinde -nedir Sayın Bakan- çalışma grupları kuruldu. Yani pozitif gündem yaratacağımız konular vizeydi, gümrük birliğiydi, fasıl açmaktı ama bunların hiçbirinde sizin o söylediğiniz sahada, masada güçlü ya da diplomasi başarısı biz elde edemedik Avrupa Birliğiyle.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Son on saniyede şunu söyleyeceğim: Çok önemli, liyakatli kadro var Dışişleri Bakanlığında. Gidiyoruz -hepinize şahsınız adınız adına teşekkür ediyorum- hepsi çok değerli, çok kıymetli, çok liyakatli, çok donanımlı. Şimdi, dışarıdan atamalar konusu bu kadrolarda bir motivasyon kaybı yaratmayacak mı, ne düşünüyorsunuz?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, sağ olun.

Bu konular dile getirildi zaten, cevap verecektir; sürenizi çok aştınız.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Bir motivasyon kaybı yaratmaz mı bu kadrolarda?

Teşekkür ederim Sayın Bakanım.