| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a)Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı b)Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü c)Meteoroloji Genel Müdürlüğü ç)İklim Değişikliği Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 09 .11.2022 |
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Bakanım, değerli Komisyon üyeleri, Bakanlığımızın kıymetli bürokratları; sizleri saygı, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.
Sözlerimin başında cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vefat yıldönümünde Millî Mücadele'mizin öncüsü şahsında bütün kahraman silah arkadaşlarını rahmet ve minnetle yâd ediyorum.
2023 yılı bütçe görüşmelerinin ülkemiz, milletimiz ve devletimiz adına hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bizler beş bin yılı aşan bir tarihe, köklü bir medeniyet birikimine ve kadim insanlık tecrübesine sahip bir milletin mensuplarıyız. Tanrı Dağları'ndan tarih sahnesine çıkan Türk milleti daima tabiatla iç içe bir yaşam sürmüş, tabiatı, tabiatın nimetlerini âdeta hayatın bir parçası olarak görmüştür. Varlığının büyük bir bölümünü konargöçer olarak sürdüren Türklük; doğaya saygılı, doğayı kutsal kabul eden, doğayı kirletmeyen bir bilinç içerisinde gelişimini sürdürmüştür. Bununla beraber, Turfan gibi yüzlerce yıl önce kurduğumuz şehirlerde hayat alanının temizliği, düzenliliği, yer altında kurulan drenaj sistemleri, içme kanalları gibi dönem için büyük buluşlar olarak yorumlanabilecek icatlarla Türk milletinin şehre ve şehir hayatına verdiği önemi gözler önüne sermesi açısından büyük önem arz etmektedir. Ötüken Ormanları'nı kutlu sayan, geçmişini tarif etmek için "soy ağacı" tabirini kullanan, büyüklerini "çınar" küçüklerini "fidan" olarak tarif eden Türk milleti, bu kıymetli hasletlerini çok güçlü bir şekilde sürdürmektedir, sürdürmeye de devam edecektir. Anadolu'ya akınlar yaparken ekinlere zayiat vermemek için çaba sarf eden Tuğrul Bey'deki feraset, Söğüt'teki o tarıma elverişli topraklardan biraz uzakta kuran Osman Gazi'deki anlayış, ordusuna "Hiçbir ağaçtan elma koparılmayacak." emrini veren Kanuni Sultan Süleyman'daki yüksek hassasiyet, bugün, hâlâ dipdiri bir şekilde yaşamaktadır.
Kâbe'nin üzerinden akan suyun yönünü Türkiye'ye doğru çevirtip altın bir oluk yaptıran, Kâbe'deki minare sayısından fazla minareyi camilerine ekletmeyen, mübarek kıblemize göre mimarimizi dizayn eden, şehirciliğe yönelmiş yüce anlayış ve ihlas güçlü bir şekilde varlığını da sürdürmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı da tarihin derinliklerinden süzülen tabiat sevgisi, insana saygı, geleneğe bağlılık, zamanın şartlarına uyum gibi ilkelerle bezenmiş; maziden atiye uzanan bir köprüyü, bir birikimi, bir anlayışı temsil etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin deyimiyle, davasının yaşı Türklüğün yaşıyla eş ve eşit olan milliyetçi-ülkücü hareket, kadim tarihinden ilhamla zamanın imkân ve şartlarını okuyarak siyasetini belirlemektedir. Bu anlamda, çevre, şehircilik ve iklim değişikliği konusunda yaklaşımımız da "Önce ülkem ve milletim." anlayışından hareketle, insanı merkeze alan, tabiatı önceleyen, iklim krizine karşı projeksiyon sunan, sürdürülebilirliği esas kabul eden bir perspektifle bütünleşmiş durumdadır. Bu manada şu okumayı yapmak çok da yanlış olmayacaktır: Yaklaşık iki yüz yıl boyunca, yaşadığı Batı modernleşmesi merkezli dönüşümden en çok şehirlerimiz etkilenmiştir. Bu kutlu topraklardaki tarımsal üretim odaklı süregelen, yüzlerce yılı aşan tecrübe, Sanayi Devrimi'yle beraber, dünyanın kaçınılmaz değişim dalgasıyla birlikte çok daha farklı bir hâl almıştır çünkü şehir demek iş gücü demektir, vergi geliri demektir; şehir demek günlük hayat demektir, sosyal hayat, altyapı, yatırım, istihdam demektir; şehir demek yeşil, üretim ve tüketim demektir. Böylesi geniş bir çepere sahip olan şehir kavramı, Türk şehirlerinin yaşadığı değişimle birlikte, bilhassa 1950'de ciddi bir dönüşüm geçirmiştir. 1950'den sonra cumhuriyetle birlikte sanayileşme hamlesi peyderpey sonuç vermeye başlayınca kırsaldan şehirlere kontrolsüz ve düzensiz göç akımları başlar. Bu durum, yetersiz altyapı, düzensiz yerleşim, çarpık kentleşme ile pek çok sağlık, ulaşım ve kriminal sorunu da beraberinde getirir. Bugün, Türkiye'de sağlıksız yapı stok sayısının arkasında, şüphe yok ki dönemin genel plansız yerleşme sürecinin ve alışkanlığının büyük etkileri de vardır.
Şu husus asla unutulmamalıdır: Türkiye bir deprem ülkesidir. Sadece son bir asırda yaşanan depremlerdeki can ve mal kaybımız, 99 Marmara depremi ve yakınlarda yaşadığımız İzmir ve Elâzığ depremleri tehlikenin boyutunu gözler önüne sermektedir. Bu anlamda, 2012 yılında büyük bir iradeyle ortaya konulan "Türkiye'nin her yerinde kentsel dönüşüm" hamlesinin, tarihsel mirasımızı canlı bir şekilde yaşatan şehirlerimizi, insanlarımızın hayatlarını teminat altına alması adına büyük önem taşıdığını da görmekteyiz. Ülkemizde bugüne kadar kentsel dönüşümle birlikte dönüşümü sağlanan 3 milyonu aşkın konutta, 20 milyondan fazla insanımızın hayatının güvence altında olduğunu biliyoruz.
Ülkemizin tamamında, 81 ilimizde, Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığımızın öncülüğünde sürmekte olan kentsel dönüşümün büyük bir özveriyle devam ettiğine de şahitlik etmek sevindiricidir. Hamdolsun, şantiyeler gece gündüz işlemekte, gece gündüz ustalarımız, emekçilerimiz durmaksızın çalışmaktadır. Yine, gerek TOKİ gerek Emlak Konut Projesi eliyle düzenlenen inşa süreçleri de kentlerimizin gelecekleri açısından büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda, cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi olarak görülen 250 bin sosyal konut, 1 milyon arsa ve 10 bin iş yeri projesi de gerek şehirlerimizin sağlıklı yapı stokuna kavuşması gerekse de vatandaşlarımızın hayal ettikleri eve uygun koşullarda sahip olması adına takdire şayan bir proje olarak karşımızda durmaktadır. Gençlerimizin, emeklilerimizin, vatandaşlarımızın 8 milyonu aşan başvuru sayıları bu projenin ne kadar doğru ve yerinde olduğunu bir kere daha göstermiştir. Hayati önem arz eden kentsel dönüşümde büyük payın yerel yönetimlere düştüğü göz ardı edilmeyecektir.
Bu anlamda, vekili olmaktan şeref duyduğum Atatürk'ün gözbebeği İzmir'deki durumun sorumsuz yerel yönetim sebebiyle üzüntü verici olduğunu da ifade etmek isterim. Atatürk'ün şehri bugün ideolojik belediyecilik eliyle gecekondulaşmanın markası, çarpık kentleşmenin simgesi, su kesintilerinin, sel baskınlarının adresi hâline gelmiştir. Tarihten husumet çıkarmak için ecdadımıza çamur atanlar, mazimizle bizi karşı karşıya getirmek için siyasi şovmenliğe soyunanlar, acilen akıllarını başlarına alarak güzel İzmir'deki dönüşüme odaklanmalıdırlar. İlgili Bakanlığımızı da örnek alarak utanmalı ve bir an önce işe koyulmalıdırlar. Bu anlamda, İzmir depremi, acı bir gerçek olarak İzmir'deki belediyenin büyük bir sorumsuzluğu olarak karşımızdadır. İzmir'de, Rıza Bey Apartmanı'nda ve diğer binalarda yaşanan görüntülerden acilen ibret alınmalıdır. O gün ilk olarak sahada Bakanlığımız ve bizzat Bakanımız, AFAD'ımız, Kızılayımız vardı. Sözde İzmir'den mesul olanlar ise köşelerde "selfie" çekmek derdine düşüp "Çadır yok." diyerek yalan kampanyası başlatma derdine girişmişlerdi.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bravo.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - TOKİ öncülüğünde vatandaşlarımızın rızası alınarak 5.400 bağımsız birim için hemen çalışmalara başlandığında da ve bu tezviratlar hâlâ devam ediyordu. Acı depremin ardından bir yıl geçmeden ilk olarak 26 Kasım 2021'de 741 bağımsız birimin teslimlerini Bakanlığımızın gerçekleştirmesi, konutların peyderpey vatandaşlarımıza teslim edilmesi ise tüm kamuoyunun malumudur. Tıpkı Bartın, Sinop, Kastamonu ve Görele'deki sellerde; Elâzığ, Malatya'daki depremlerde; Antalya, Muğla'daki yangınlarda olduğu gibi güzel İzmir'imizde de canla başla çalışan, ilk andan itibaren İzmir'in, İzmirlinin yanında olan, onların dertleriyle dertlenen ve bütün süreçleri büyük bir hassasiyetle gece geç saatlere kadar takip eden tüm paydaşlara, başta Bakanlığımız olmak üzere şükranlarımı sunuyorum. Ne zaman İzmir'in size ihtiyacı olsa yanımızda olan; sadece depremde Bayraklı'da değil, Karabağ'da kentsel dönüşümle yapı ve altyapıyı yenileyen, Ödemiş'te sokak, Bergama'da yol sağlıklaştırması, her ilçemizde park ve çevre düzenlemesi, içme suyu, alt ve üstyapı yatırımı gerçekleştiren Bakanlığımıza ve Sayın Bakan Murat Kurum'a İzmir Milletvekili olarak teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şehir denilince akla barınma, ekonomi, kültür, sanat gelir ancak son zamanlarda yaşanan afetler göstermiştir ki iklim değişikliği meselesi; şehirlerimizi, ülkemizi ve dünyamızı tehdit eden en büyük küresel sorundur. Çevre kirliliğinin sebep olduğu bu krizle birlikte mevsimler değişirken denizlerde sular çekilmekte, habitatlar değişmekte, havalarla birlikte buzullar ısınmakta, pek çok endemik canlı türünün soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bunların sonucu olarak, şehirlerimiz ve dünyamız seller, çamur yağışları, aşırı sıcaklık, mevsim değişikliği, kuraklık gibi birçok iklim sorunlarıyla boğuşmaktadır. Bu anlamda, en başta ifade etmem gerekir ki iklim değişikliğinin patenti, Sanayi Devrimi'yle birlikte doğayı tahrip eden, doğadan yararlanmak yerine doğaya hükmetmeye çalışan insanlığın ve tabiatın birikimini sömüren Batı medeniyetine aittir.
Bugün, "Gelişmişlik düzeyi" denilen, skalalarını insanın emeği, ülkeleri ve tabiatı sömürerek elde eden sözde gelişmiş ülkeler bu tehlikenin en büyük ve hatta tek sebepleridir. Türkiye, yaşadığı tarihsel serüveni bir delil olarak göstermektedir ki bu krizde hiçbir paya sahip değildir. Buna rağmen ülkemiz, çocuklarımız ve geleceğimiz için inisiyatif ve aksiyon almakla her türlü ulusal ve uluslararası ölçekte çalışmayı da düzenlemekte ya da bu çalışmalara ortak veya taraf olmaktadır. Bu anlamda, Çevre Şehircilik Bakanlığının adının Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı olarak değişmesi, İklim Değişikliği Başkanlığı ile Türkiye Çevre Ajansının kurularak bu tehditle topyekûn ve güçlü bir mücadeleye geçilmesinin önemini de görmekteyiz.
İklim kriziyle mücadelede çevre kirliliğini azaltan, israfın da önüne geçilmesini amaçlayan, ülkemize geçen süre zarfında milyonlarca lira kazandırıp binlerce istihdama vesile olan "sıfır atık" hareketi de önemli bir hamledir. Yüce Meclisimizde ve tüm kamu binalarında kullanılan "sıfır atık" uygulamasının bütün hanelerimize kısa zamanda ulaşması, bu bilincin Türk vatandaşlarınca kazanılmış olması temennilerimiz arasındadır. Poşetlerle ilgili yapılan düzenlemeyle görülmüştür ki ülkemizde "kullan at" mantıklı poşet kullanımı azalmış, sürdürülebilir ekonomik yönetim anlamında vatandaşlarımız çok daha işlevsel imkânları kullanarak çevrenin kirletilmesinin önüne önemli ölçüde geçilmiştir.
Şehir merkezlerimizdeki alanların yeşillendirilmesi, millete sunulmasıyla büyük beğeni toplayan millet bahçelerimiz de önemli çalışmalar arasındadır. 81 ilde 81 milyon metrekare hedefiyle çıkılan yolda, bugün 450'yi aşkın yapılan millet bahçeleri vatandaşlarımızın sosyalleşme alanları hâline gelirken, iklim kriziyle mücadelemizde de doğal bir panzehir görevini yürütmektedir. Millet bahçeleri içerisindeki kafeler, yürüyüş yolları, bisiklet parkurları, mini bahçeler, mescitler ve sosyal alanlar vatandaşlarımızın şehir hayatının hengâmesinde rahat bir nefes alabilmeleri adına büyük bir imkân sunmaktadır.
Yine, korunan alan miktarının her geçen gün artırılıyor olması, özel çevre koruma bölgelerine, Marmara ve Salda gibi tabiatın bize mucizevi hediyeleri olan bölgelerin eklenmesi meselesi yaklaşımı da ciddiyeti gözler önüne sermektedir. Marmara Bölgesi'nde görülen müsilaja karşı hemen harekete geçilmiş, bilimsel kurullar tarafından bir eylem planı hazırlanmış hiçbir parti ayırt etmeksizin Marmaray'a sahili olan şehirlerimizi korumak adına bir proje geliştirilmiş ve temizlenen bir daha da tekrarlanmayan müsilaj ile mücadelede başarılı bir sonuç aldığımız görülmektedir.
Şehirlerimizin havaları anlık olarak takip edilmekte, kirliliğin her türlüsüyle mücadele edilmektedir. Gelişmekte olan teknolojiden yararlanılarak şehirlerimiz "akıllı şehir" uygulamaları ile çok daha sağlam, güvenli, havası temiz, yaşanılabilir bir hâle gelmektedir. Özellikle iklim değişikliğiyle mücadele, havanın ve çevrenin kirletilmesine karşı kullanılan şehir uygulamaları, geleceğimiz açısından büyük önem ve avantaj sağlamaktadır. Ayrıca, şüphe yok ki iklim değişikliğiyle mücadele, gelecek nesillerle birlikte ele alınacak ve uzun vadeli bir süreci gerektiren gerçeklik olarak karşımızdadır. Bu anlamda üniversitelerimizin tamamında görev alan iklim elçilerimiz, nereden yönlendirildiği, nasıl finanse edildiği belli olmayan sözde iklim aktivisti, özde marjinal fikirlerin savunucusu küresel örgütlenmelerin aksine aklı ve kalbi selim Türk gençleri olarak iklim kriziyle mücadelelerini büyük bir özveriyle sürdürmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yıllar önce, bilge liderimiz Sayın Devlet Bahçeli tarafından ifade edilen "Türk asrı" hedefine uygun düşen bu hedefle örtüşen Türkiye yüzyılı, aynı zamanda huzurun, güvenliğin, yemyeşil ve süper güç Türkiye'nin yüzyılı, Türkün asrı olacaktır. Bu anlamda Cumhur İttifakı olarak Türkiye'yi küresel devletler arasında zirveye çıkaracak, teknolojik atılımda öne çıkartacak, savunma sanayisinde bir numara, iklim kriziyle mücadelede öncü, şehircilikte lider yapacak bir anlayışla çalışmalarımızı sürdürmekte ve takip etmekte kararlıyız.
Şanlı tarihimizle Türk sayfalarına, insanı merkez alan tabiat odaklı, canlılara Yunus Emre misalince "Yaratılanı severiz yaratandan ötürü." anlayışıyla yaklaşan bir şuurla geleceğin şehirlerini inşa etmek istiyoruz. Çocuklarımıza semasında kuş cıvıltılarının olduğu, yeşile boyanmış, kendi enerjisini üreten, atığı ortadan kaldırmış, kendi kalkınma sürecini işleten, bunlarla beraber tarihî ve kültürel dokusunu koruyup küresel mimarisine sahip çıkan şehirler inşa etmekte kararlıyız ve takipçiyiz. Bu hedefe yönelik her türlü fikir, proje, girişim ve planın Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak yanında olduğumuzu ifade etmek isterim.
Sözlerime son verirken 2023 yılı bütçemizin Türk milletine hayırlı olmasını temenni ediyor, kıymetli heyetinizi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyor, çalışmalarınızda Cenabı Allah'tan muvaffakiyetler diliyorum.