KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, kıymetli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye, 2001-2020 yılları arasındaki bu dönemde -tek başına- yarım milyar ton asfalt serilip 1 milyar ton çimento dökülerek aslında Anadolu'nun şeklinin bozulduğu gerçekliğiyle karşı karşıya; tabii, yetmedi, dünyada yarım milyar ton kömür ithal edip çıkarılan kömürle beraber 1,8 milyar ton kömürü de yaktı, her yıl milyarlarca metreküp gazı ve milyonlarca varil petrolü de ithal ettik, bunları da tabii yaktık. Kuzey Ormanlarının, Atatürk Orman Çiftliğinin ve kent ekolojisi için kritik pek çok mekânın da ranta açıldığını görüyoruz yine bu yirmi yıllık AKP iktidarları döneminde. Böylece tabii, atmosfere 8,2 milyar ton sera gazının salındığı gerçekliği karşımıza çıkıyor. Bu, sadece atmosferdeki karbondioksit miktarını milyonda 1 parçacık artırmaya tek başına yetiyor yani dünyanın atmosferinin bozulmasına epeyce katkı sunmuş oluyorsunuz AKP iktidarı olarak.

Tabii, şimdi, sunumda da aslında yapılan birçok icraattan, iddiadan bahsedildi ancak bir harita paylaşmak istiyorum: Bu harita, yine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünün internet sitesinde yer almaktadır. Bu haritaya baktığımızda net bir tablo görüyoruz, burada çölleşme riski olan yerleri görüyoruz. Bakanlığınızın yine 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü'ne ilişkin mesajına baktığımızda, küresel ısınma, iklim değişikliği, çölleşme, arazi bozulumu, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kuraklığın çağımızın en önemli sorunları arasında olduğunu anımsatmış, küresel arazi kaynakları üzerindeki baskının her zamankinden daha fazla olduğunu ve bu baskının artarak devam ettiğini, buna karşı mücadele edeceğinizi belirtmiştiniz. Ancak Sayın Bakan, soruyorum: Gerçekten öyle mi? Gerçekten bu dediklerinize karşı mücadele ediyor musunuz? Öyle olmadığını düşünüyoruz. Bunun gerekçesini de şu şekilde paylaşmak isterim yine haritalarla: Sayın Bakan, bu göstermiş olduğum görsel 2020 yılına ait, üst taraf da yemyeşil, görüyorsunuz; bu alt kısım da yine 2021 yılına ait yani yaklaşık bir yıllık arayla doğa talanını buradan görebiliyorsunuz. İki yıldır Şırnak halkı ve yine biz Şırnak'ın Milletvekilleri olarak, HDP Milletvekilleri olarak bu durumu sürekli gündeme getirmeye çalıştık. Tabii, Kastamonu'da ticari gerekçelerle bir doğa talanı söz konusu, bir ağaç kıyımı söz konusu ancak Şırnak'ta ve diğer bölgedeki kentlerde de bu sefer güvenlikçi bir politika anlayışı sebebiyle yine bir doğa talanı söz konusu. Her gün Şırnak'ta şu manzaralarla karşı karşıya kalabiliyorsunuz: Sadece son iki yılda Şırnak'ta 500 bin ton ağacın kesildiğine ilişkin veriler var, bilgiler var elimizde. Sadece araç başı olarak da hesapladığımızda, 25 ton üzerinden hesapladığımızda yaklaşık 20 bin tır ediyor, 20 bin aracın yan yana durduğunu ve o doğa talanının resmini siz hayal edin. Ve buradan da soruyoruz, iki yıldır soruyoruz "Bu ağaçlar nereye gidiyor?" diye ancak bir türlü cevabını bulamadık. Bir yanda "İklim değişikliğiyle mücadele ediyoruz." diyeceksiniz, çevreyi, doğayı, ekolojiyi korumadan dem vuracaksınız, sonrasında da -dediğimiz gibi- iki yıldır devam eden ağaç kesimlerine ilişkin tek bir söz kurmayacaksınız. Tabii, bu ekolojik yaşamın tahribatını hedefine alan bu toplu kıyım -ki daha önce de bunu defalarca dile getirdik- 90'lı yılların bir benzeri durumu da yine karşımıza çıkarıyor. Bu dönemde de bu toplu ağaç kıyımları, doğa talanı askerlerin gözetiminde, korumasında korucular eliyle yapılıyor ve bunda yine AKP iktidarına yakın ve yine yandaşlara bir sermaye aktarımı söz konusu olduğunu görebiliyoruz.

Tabii, Şırnak'ta yine TOKİ'lerle ilgili büyük bir sorun var. Evleri yıkılan yurttaşlara TOKİ konutlarının verileceği sözü verilmişti fakat TOKİ evlerinin dağıtımında AKP'li yöneticilerin ve akrabalarının kayırıldığı ve onlara iltimas geçildiği yönünde ciddi iddialar gündeme gelmiş, 2015 yılında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında evleri yıkılan ailelerden 1.200'üne arsa bedeli veya konut verilmemiş, bu aileler etap dışı bırakılmış ve bu sorun hâlâ yerli yerinde devam ediyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Tamam Sayın Başkan.

Sayın Bakana bu görüntüler sonrasında da tekrar hatırlatmak istiyorum. Elimizde başka veriler de var Orman Genel Müdürlüğünün ve yine işlenmemiş odun üretiminin il düzeyinde dağılımına ilişkin ve yine endüstriyel odunun metreküp bazında gösterimine baktığımızda Kürt kentlerinden hiçbirinin verileri paylaşılmıyor.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ne demek "Kürt kentleri" ya!

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Bunlar niye paylaşılmıyor? Paylaşılmayan kentler; Ağrı, Iğdır, Van, Muş, Hakkâri, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Şırnak, Siirt. Yine, diğer yerde -dediğimiz gibi- işlenmemiş odun üretiminin il düzeyinde dağılımına da baktığımızda yine aynı kentlere ilişkin veriler paylaşılmıyor. Bu veriler niye paylaşılmıyor? Bu konuda bir cevap bekliyoruz.

Teşekkürler.