KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Çok teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; öncelikle hepinizi saygıyla selamlarım.

Bütçe değerlendirmeme geçmeden önce, vefatının 84'üncü yıl dönümünde cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve silah arkadaşlarını saygıyla, minnetle, rahmetle anıyorum; ruhları şad olsun, mekânları cennet olsun.

Sayın Bakan, bütçenin geneli üzerinde yaptığım değerlendirmede bu bütçenin bir veda bütçesi olduğunu, artık yirmi yılın sonunda 21'inci bütçenizin bir veda bütçesi olduğunu ifade etmiştim. Şimdi onun gerekçelerine çok fazla girmeyeceğim ama çok kısa bir şekilde söyleyecek olursak, 2022 yılındaki bütçe uygulamaları yani bütçenin ilk sekiz ayda fazla verip sonradan astronomik bir açığa doğru gitmesi, kontrolsüz bir şekilde bir seçim ekonomisinin uygulanacağına yönelik 2022 bütçesinin ciddi sinyalleri var. Bir enkaz bırakıyorsunuz, birazdan gerekçelerini söyleyeceğim. Hep ileriye doğru yükler ve sıkıntılar atılmış, yapısal hiçbir tedbir içermiyor bu bütçe ve hatta baktığınızda, mesela yatırımların filan düşük tutulduğu bir bütçe. Dolayısıyla bu bütçe artık bir veda bütçesi, bu çok net bir şekilde ortaya çıkıyor.

Şimdi, değerlendirmelerin detayına geçmeden önce hep yaptığım şu eleştiriyi yapmak istiyorum: Bu yeni sistemden sonra yani Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden sonra ekonomiye ilişkin bakanlıkların bir koordinasyon problemi var yani bunun doğru yerinin de bir Cumhurbaşkanı yardımcısı olduğunu hep söyledim. Şu anda, işte, mevcut uygulama gereği Hazine ve Maliye Bakanları bu koordinasyonu yapıyormuş gibi görünüyor ama sadece yapıyormuş gibi. Yani sizin kanuni olarak, bir defa kanundaki görevleriniz bunun için yeterli değil, bir. İkincisi, yani Bakanlığın altyapısı buna müsait değil yani uzmanlık altyapısı, birikimi buna müsait değil, bu makroekonomik koordinasyonun yapılmasına. Dolayısıyla, şimdi, belki de temel sıkıntılardan bir tanesi de 2018 sonrasındaki özellikle kötüleşmenin nedenlerinden bir tanesi de bu olabilir. Ben yine bu ikazımı yapmak istiyorum.

Şimdi sunuşları dinledik, hem sizin sunuşunuzun hem de kurum başkanlarının sunuşlarının son derece yetersiz olduğunu ve dengeli olmadığını ifade etmek istiyorum.

Sayın Bakanım, şimdi sizin sunuşunuz... Yani sizin, Hazine ve Maliye Bakanının iki tane temel görevi var. Bir defa bana göre makroekonomi filan değil, tamam hadi fiilî olarak onu yapıyorsunuz, oradan bir miktar bahsettiniz, o da dengeli bahsetmediniz. Yani dünyadaki enflasyonun yükselmesine ağıtlar yakıyorsunuz, Türkiye'deki enflasyondan hiç bahsetmiyorsunuz. Anlatabildim mi? Şimdi, fırsatımız olursa onun detaylarına birazdan geleceğiz, burada böyle bir dengesizlik var. Ama daha önemlisi sizin esas yapmanız gereken iki tane göreviniz var. Bir, bütçe uygulaması. Mesela 2022 bütçe değerlendirmesi hiç yok ya! Astronomik bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ikinci defa böyle bir şey oluyor, bütçede böyle bir sapma oluyor, buna ilişkin bir tane Allah rızası için değerlendirme yapmıyorsunuz. Gerekçeleri nedir, şudur budur yani nasıl bir şey oldu, ne oldu, ne bitti? Bunları söylemiyorsunuz mesela. Yani bunu bütçe uygulaması anlamında söylüyorum yani biz Hazine ve Maliye Bakanlığından bunun vergi detaylarında, şunlarda bunlarda her birinde bunu bekleriz.

Şimdi, ikincisi ne? E, borç yönetimi. Yani borç yönetiminde sadece bir net borç stokunu, kamu borç stokunu 2021'le değerlendirdiniz. Hadi, 2015, 2016, 2017'yle değerlendirin ne oluyor? Yani şimdi, en son borçlanmanızda yüzde 10 borçlandınız, yüzde 10'la Eurobond borçlandınız Sayın Bakan. Yani bu bir realite, bunun gizlenecek bir yanı yok ama bunun... Biz sizden bunun bir analizini bekleriz. Mazeret söyleyebilirsiniz, şunu söylersiniz, bunu söylersiniz, bunların düşeceğini söylersiniz ama yani Türkiye dolar cinsinden, euro cinsinden bugün yüzde 10'la borçlanıyorsa bu işleri nasıl sürdüreceğiz? Biz sizden bir -hani "ışık" diyorsunuz, "pırıltı" filan diyorsunuz ya- ışık görmek istiyoruz, yatırımcı ışık görmek istiyor, piyasa ışık görmek istiyor. Ha, tamam, evet, bu kötü ama önümüzdeki dönem şu şu şu gerekçelerle ama sağlam bir gerekçe söylemek... Hani böyle şaka yapmak filan değil de sağlam gerekçeler söylerseniz, yatırımcı ona göre ayağını denk alır veya işine bakar, gücüne bakar. Ha, tabii, belki bunlar çaresizlikten, yapacak bir şeyiniz olmadığı için bunları söyleyemiyorsunuz ama ne olursa olsun, biz bunları sizin bütçenizde bekleriz. Zaten kurum bütçelerinde filan söylemiyorum yani kurumun vazifesini anlatmak, burada kurum bütçesini anlatmak değil, beş dakika süre verilmiş. Biz de bürokratlık yaptık değerli arkadaşlar yani beş dakikalık bu süre bütçe performansınızı, size tahsis edilen kaynağı nasıl kullandığınızı en iyi şekilde anlatmanız için size veriliyor. Yani siz başka şeylerle vakti geçiyorsunuz.

Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanında da aynı hâl var, sizde de aynı hâl var. Az önce de ifade ettim, dünyadaki enflasyona üzüldüğünüz kadar Türkiye'deki enflasyona üzülmüyorsunuz. Keşke biraz da buna üzülseniz. Ya, bu enflasyonun ne kadar yıkıcı, ne kadar bozucu bir şey olduğunu yani görmek gerekir. Ha, tabii niye söylüyorsunuz bunu? Mazeret uyduruyorsunuz, dünyada kırk yılın en yüksek enflasyonu. Ne olmuş dünyadaki enflasyon? Tamam, bu problem, evet, ciddi problem. Yani ortalama yüzde 8,5 dünya enflasyonu, bu problem. Ama TÜİK rakamıyla yüzde 85 -inanırsanız yüzde 85- Türkiye'deki enflasyon problem değil mi, bundan daha büyük problem değil mi? Yani niye dünyadaki enflasyonun 10 katı enflasyonumuz olsun? 1 katı, 1 puan bile fazla olmasın, ben Türkiye'ye yakıştıramam. Yani gelişmiş ülkelerde enflasyon problemi var, gelişmekte olan ülkelerde ortalama enflasyon dünya enflasyonunun da altında veya gelişmiş ülke Japonya'da yüzde 3, Çin'de yüzde 3, İsviçre'de yüzde 3 enflasyon var. "G20" ülkesiyiz diyoruz. G20 ülkelerinden ilk 14 ülkenin enflasyonunu üst üste toplayın, bizim enflasyonumuz 14 ülkenin enflasyonundan daha yüksek, 15 ülkenin enflasyonu kadar enflasyonumuz var; onu da yüzde 85,5 üzerinden söylüyorum. Ona da zaten hiç kimsenin inanmadığını biliyoruz. Dolayısıyla, yani buralarda sizden analiz bekleriz, bunları nasıl aşağı çekeceğinize ilişkin bir şeyler söylemenizi bekliyoruz; bunları söylemiyorsunuz. Dünyadaki gelişmelerden bahsediyorsunuz, bunlar güzel yani bu tür sunumlarda olması gereken bir şey, beklediğimiz bir şey. Ama buradan çıkacak sonuç şu: İşte finansal koşullar sıkılaşacak, büyüme oranları aşağı geliyor, dünyada enflasyon oluyor. Biz buna karşı ne tedbir alıyoruz, biz buna karşı hangi politika setini ortaya koyup onu uygulayacağız? Biz sizden bunu bekliyoruz ama sizin bütün şeyiniz mazeret. Yani dünya kötü gidiyor, biz de kötü gidiyoruz. Değil, yani dünyadan kopuk bir kötü gidişimizin olduğunu kabul etmezseniz zaten hiçbir sorunu çözemezsiniz. Yani dünyadan bahsetmenizin nedeni hani buraları biz görüyoruz ve buna göre tedbirlerimizi alıyoruz değil de mazeret, buradaki başarısızlığa mazeret bulmak için dünyadan bahsetmenizi de ben çok yanlış buluyorum.

Şimdi, çok net bir şekilde soruyorum. Vaktimiz çok sınırlı, on üç dakikam kaldı, dünya kadar mesele var. Yani bir Türkiye ekonomi modeli diye hiçbir şekilde modeli olmayan, hiçbir teorik altyapısı olmayan... Bunları defalarca anlattık, eleştirdik, ihtiyaç duyulursa ikili olarak da anlatırız yani hakikaten düşüncelerimizi almak isterseniz. Yani bunun bir enflasyonla mücadele modeli olmadığı zaten çok ortada. İlk biliyorsunuz Merkez Bankası Başkanı şunu söyledi: "Biz para politikasını kullanmayacağız." Bunu sonradan siz de itiraf ettiniz "Para politikasını etkili bir silah olmaktan çıkardık." dediniz. Yani işte "Cari fazla vereceğiz, cari fazla üzerinden döviz bollaşacak; döviz bollaşacak, enflasyon düşecek -hani Nasrettin Hoca'nın çalı hikâyesi var ya- ondan sonra enflasyonu böyle düşüreceğiz." dediniz. "Cari fazla vereceğiz." dediniz. Şimdi, hani, enerji hariç, altın hariç cari işlemleri hesabını söylüyorsunuz. Bakın, bunlar analiz olarak kullanılabilir ama bunlar model kurgularken onu alamazsınız, model kurgularken cari açığın neyse onu alacaksın çünkü senin paraya ihtiyacın o. "Efendim, biz enerjiyi öngöremedik." Böyle bir şey olabilir mi ya? Bu savaş bağıra bağıra geldi, Rusya-Ukrayna Savaşı. Adamlar bir yıl öncesinden, savaşın başlamasından bir yıl öncesinden beri yığınak yapıyorlar, herkes, bütün dünya bekliyor bunu. Bunlar tedbir alırken biz niye bu tedbirlerimizi almadık?

Şimdi, dolayısıyla, enflasyonu hakikaten nasıl düşüreceksiniz? Bize bunu söyleyin. "Cari fazla vereceğiz." dediniz, buradan bas bas bağırdık geçen sene Ticaret Bakanlığının bütçesinde yani ağustos, eylül, ekimde üç ay cari fazla verdi, bu bir kriz karakteristiğidir. Türkiye'nin daha önceki yıllarda on dört ay üst üste cari açık verdiği dönemler de olmuştur fakat bunlar kalıcı değildir, bunlar kriz yılları, kriz meselesidir, kriz kaynaklı hususlardır. Dolayısıyla, bunu kalıcı zannederek "Cari fazla vereceğiz demeyin, veremezsizin." dedik. E, şimdi gördük işte, 40 milyar dolar ocak-ağustos cari açığınız var, nedeni ne olursa olsun. Bakalım, "47" diyorsunuz yıl sonu için yani 50'yi muhtemelen geçecek. E, şimdi cari fazla vereceğim diye model yapıyorsun, ondan sonra cari açık veriyorsun. E, bu model tutar mı? Tutmuyor işte. Her ay düşecek dediğiniz enflasyon en son 85,5'a kadar geldi. Şimdi, baz etkisine güvenerek "Yıl sonunda 65 olacak." diyorsunuz. Cari açığı nasıl düşüreceksiniz? Ya, buna ilişkin bir şey söyleyin, yapıcı, kalıcı bir tedbir söyleyin Sayın Bakanım. Yani şimdi, enerji fiyatları düşerse cari açığımız düşecek, bunlar falan değil, enerji fiyatları düşmezse ne yapacağız? Bu kadar cari açığı sürdürecek miyiz? Kamu açığını nasıl düşüreceğiz?

Bakın, Türkiye çok ciddi bir şekilde ikiz açık yaşıyor "giriyor" filan değil. Giriyor diye ben geçen yıl burada Plan Bütçe Komisyonu üyesi olarak bas bas bağırdım "Türkiye ikiz açığa gidiyor, ikiz açığı hiçbir ekonomi kaldıramaz, ikiz açık tüm ekonomiyi tahrip eder, bütün göstergelerini bozar." dedik. E, biz bunu söylerken enflasyon daha yüzde 15'ti, 16'ydı, 17'ydi. E, şimdi geldiğimiz noktada yüzde 85, inanırsan(!) "Yüzde 185." diyor ENAG. Yüzde 157 Üretici Fiyat Endeksi'miz var, işte görüldü. Buna ilişkin ya, sunuşta Allah rızası için bir tane bir şey söyleyin bize. "İhracatta rekor kırıyoruz." İyi ki kırıyoruz ya. İthalatta kırdığımız rekor ne olacak? 20 puan daha üzerinde ithalat artışı var. Ya, bundan hiç bahsetmeyen... Hadi, Ticaret Bakanları bahsetmiyor, "onların makro altyapısı yok" diyelim ama sizin Bakanlık, siz makroekonomiden sorumlu bir Bakan olarak rol oynuyorsunuz Sayın Bakanım. Yani bakın, hakikaten içimiz yanıyor. Yani milletin nasıl fakirleştiğini birazdan size anlatacağım. E, bunlarda hiçbir şey yok. Yani 5,9 cari açık, 6,4 kamu açığı, değerli arkadaşlar, millî gelire oran olarak Türkiye bu kadar büyük sıkıntıyı inanın hiç yaşamadı. Yani elinizdeki şu medya olmazsa ortalık burada yangın yerine dönecek, orayla algıyı bir miktar yönetiyorsunuz, korku imparatorluğu; kimse ağzını açamıyor, zengini korkuyor, fakiri korkuyor, çocuğu çalışan korkuyor, bilmem ne korkuyor, böyle gidiyor ama tahrip oluyor, her şey gün geçtikçe tahrip oluyor.

Şimdi, bizim Özhan Uluatam -ben de Mülkiye mezunuyum- derdi ki: "Enflasyon o kadar kötü bir şey ki her şeyi bozar, kanunları dahi bozar." Kanunda işte bir cezayı 500 lira yazarsın, bir sene sonra o 500 lira anlamsız hâle gelir. Bakın, şimdi, gelir dağılımının bozulduğunu birazdan vaktim olursa anlatacağım. Çok acımasız bir vergidir bu enflasyon. Yani harcama yapısını bozar, her tarafı hakikaten bozar. E, şimdi, "kur" dedik... Bakın, "Rekabetçi kur, kur artsa bir şey olmaz" dediniz, hatırlayın geçen yılı. Siz Bakan değildiniz o zaman ama meslektaşlarınız, Merkez Bankası Başkanı, partinizin yöneticileri dedi. "Rekabetçi kur, rekabetçi kur." falan denildi. Ya, bakın, şu kurdaki artışın -şunu az önce çıkardım- sadece şu maliyetine bakalım. Kur korumalı mevduattan bu yılki maliyet 300 milyar lira bizim hesabımız çünkü siz hesap vermiyorsunuz. Sadece "90 küsur milyar lira hazine." dediniz. E, vergi indirimleri var, o ne kadar? O sizin sorumluluğunuzda, mesela onu söyleyin. Merkez Bankası ne kadar? Hiç kimse bilmiyor, muhtemelen siz de bilmiyorsunuz. Siz bilmeden bu ekonomiyi nasıl yönetiyorsunuz? Siz biliyorsanız bize niye söylenmiyor? Biz milletin vekilleriyiz, burası Bütçe Komisyonu, burası Parlamento. Parlamento, bütçeyi yapan yer. Merkez Bankasının anonim şirket olması filan bir şey değiştirmez, kamu kaynağı kullanan bir yer arkadaşlar. Sizin de talep etmeniz lazım bunu. Eğer Bakan da bilmiyorsa hakikaten çok acı. Siz biliyorsanız, sizin bürokratınız biliyorsa, sizin daire başkanınız biliyor; biz bilmiyorsak bu daha da acı. Bu da sizin demokrasi anlayışınız.

Bakın, şimdi, kur korumalı mevduat 300 milyar lira, düşürülen vergiler... Ya, vergi düşürülerek enflasyonla mücadelenin yapıldığı tek ülke burası ve bununla iftihar ediyorsunuz Sayın Bakanım, yapmayın gözünüzü seveyim ya. Ya, verginin etkisi bir defadır, o da yansıtılırsa. O ortamda zaten hiçbir vergi düşüşü yansıtılmadı fiyatlara. Hani şimdi "Biraz alım gücünü artırmaya çalışıyoruz vergiyi aşağıya çekerek." Deseniz, anlarım. "Vergi düşüşüyle enflasyonla mücadele ediyorum." demek ne demek ya? Böyle bir şey enflasyonla mücadelede dünyanın neresinde var? Anlatabiliyor muyum yani? Orada bir "trick" var, onu söylemek lazım.

Şimdi, 275 milyar lira buradan, bak borçlar, sadece iç borçlardaki artış. Birazdan vaktim olursa detayını söyleyeceğim. Geçen yılın aralık ayına göre iç borç anapara ve faiz ödemelerindeki... Hani, dediniz ya "Kontrol altına alıyoruz, duyarlılığına bakıyoruz." bilmem ne. Ne bakıyorsunuz duyarlılığına ya? 700 milyar liradan 2,4 trilyon liraya gelmiş sadece faiz. Cumhuriyet tarihinde bir ilki yaşattınız bu memlekette Sayın Bakanım. Ne yaptınız? İlk kez, faiz, anaparayı geçti ya. Ya, tefecinin eline düşürdünüz hazineyi; ya, bu kadar büyük tefecilik de yok. Bakın, 1,955; 2 trilyon lira da oradan, artan faiz oranı 90; 2,7 trilyon lira, şu sizin "rekabetçi kur" deyip "Kur artsın, iyi olur." dediğiniz şeyin sadece bu yıl için az önce 4 kalemde çıkardığım maliyeti 2,7 trilyon lira yani artık kalanını siz hesap edin.

İkiz açık meselesini söyledik, bu çok tehlikeli. Sayın Bakan, bakın, geçen yıl bakıyorsunuz cari açık 1,7; kamudaki açığı 2,5. Bakın 1,7 olan 5,9'a çıkıyor. 2,5 olan 6,4'e çıkıyor yani bakın, bunlar Türkiye'nin kendi yanlışları. Eğer buradan başka bir yere mazeret ararsanız söylersiniz; radyonuz var, televizyonunuz var, her yerde anlatırsınız ama doğru bir şey yapmış olmazsanız ve sonuç alamazsınız, alamadığınız da ortaya çıkıyor. Şimdi, buralar kötü.

E, rezervler... Rezerv hâlen yok yani brüt rezerv anlatıyorsunuz ya, net rezervdir esası veya kullanılabilir... Ne kadarını kullanabilirsin? Oraya baktığın zaman Türkiye'nin parası filan yok, para politikası yok, rezervi yok. Türk lirasının değerini nasıl koruyacaksınız? Kur korumalı mevduat aşırı bir maliyet getiriyor. Kur korumalı mevduattan çıkış stratejiniz nedir Sayın Bakan, şunu bize söyleyin. Nasıl çıkacak Türkiye bundan? Tamam, bu felaket başımıza geldi. "Uzaya gideceğiz." derken elli yıl öncesine gittiniz, bir enstrümanı getirdiniz yeniden de nasıl çıkacağız kur korumalı mevduattan? Şu "exit" stratejinizi bize bir söyleyin, bunu bir görelim, bilelim. Reform yapmıyorsunuz. Bunların hiçbiri yapılmadan Türkiye nasıl para bulacak? 28,3 milyar dolar var, bununla ilgili elbette siz bir şey söylemezseniz spekülasyon olur. Ya, Türkiye'ye ocak-ağustos döneminde 28,3 milyar dolar net hata ve noksan giriş var. Ya, o zaman bunun anlamı ne? "Ben bunu bir yere kaydedemedim, kaynağı belirsiz para girişi ve istatistiksel hata." diyoruz ama buna bir açıklama yapın o zaman yani açıklama yapmazsanız bununla ilgili spekülasyonun önüne geçemezsiniz.

Şimdi, Sefalet Endeksi'ne bakıyoruz. Türkiye'ye Sefalet Endeksi'nde bir 1'incilik yaşattınız Allah'a çok şükür; arkadaşlar, Sefalet Endeksi'nde dünyada 1'inci sırada Türkiye. Bu ne? Hayat pahalılığı ve işsizlikten oluşuyor; 93,3 puanla, peşimizde Arjantin var, Arjantin'e de fark attık yani bizden sonrakine de, böyle bir şey.

Türkiye, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde son yıllarda 56 basamak, Yolsuzluk Algı Endeksi'nde 43 basamak, Yönetişim Endeksi'nde 60 basamak kötüleşmiş. İşte, bunlar sebepsiz değil. Hani, ikiz açık dedik de bütçe açığı, cari açık ama tabii, bunlardan daha önemli Türkiye'nin bir demokrasi açığı var, Türkiye'nin bir hukuk açığı var, Türkiye'nin bir güven açığı var. Bunları telafi etmeniz lazım. Bunların hepsi atbaşı gidiyor, birbirleriyle paralel giden meseleler. Buralarda her gün geriye gidersek, işte, sansür yapma peşinde, derdinde olursanız, demokrasiyi biraz daha baltalamak derdinde olursanız ekonomiyi düzeltme imkânınız zaten yok.

Şimdi, önemli konulardan bir tanesi... Bir sürü hakikaten çok eğlenceli yani benim hoşuma gidiyor, millet adına üzülüyorum ama sıkıntılı dönemlerimizde sizin konuşmalarınız iyi geliyor bize. Bir sürü şeyler söylediniz, hele şu şey muhteşemdi o gece: "Ya, arkadaşlar biz bir şey yaptık mı?" "Lan, nasıl..." filan diye bu medyaya yansıdı. Medyaya yansıdığı için söylüyorum, tabii, biz orada değildik, medyaya yansıyanı söylüyorum ama şu var, en son bir şey söylediniz: "Hiç ama hiç kimseyi -o kadar da kuvvetli ve kararlı söylüyorsunuz ki- enflasyona ezdirmedik." Yani "hiç kimseyi" deseniz anlayacağız; "hiç ama hiç kimseyi enflasyona..." Ya, Sayın Bakanım, Allah aşkına ya, Allah aşkına ya...

Bakın, şimdi size bir tane grafik göstereceğim. Bakın, buradan anlaşılabilecek mi? Arkadaşlar burayı bir "zoom"larsa... Şimdi, bu ne biliyor musunuz? Mavi olan mal ve hizmet sepeti Sayın Bakanım yani bunun başı 31 Aralık 2021'i hepsinde 0 alıyorsun veya 100 alıyorsun, 100 olduğunu kabul ediyoruz çünkü endeks bu. Bir sepet var, bu 100 lira. Burada kullandığım enflasyon rakamı, İstatistiğin açıkladığı yüzde 85,5 olan TÜFE rakamı; yıl sonu tahminini de son 3,5; 3,5 daha koyduk, yıl sonunu da yüzde 69 aldım, sizin 65'inizi 69'a düşürdüm, olacağını tahmin etmiyorum ama sizinkine yakın olsun diye aldım. Yıl sonu şeyi de o, tamam mı? Turuncu olan da maaşlar yani maaş şeyleri... Şimdi, şurada baktığınız zaman ocakta yüzde 7,5 artış veriyorsunuz; diğer verdiğiniz enflasyon farkı, o geçen yılla ilgili, yüzde 11 enflasyon gelmiş. Buradan devam ediyoruz, ondan sonra altı ay boyunca maaş sabit ama enflasyon devam ediyor. Temmuzda telafi ediyorsunuz hatta biraz üzerine çıkıyor, bir refah veriyorsunuz bir aylık, ondan sonra kayıp tekrar devam ediyor. Bu yılın sonunda da yani 1 Ocak 2023'te bu kayıp telafi edilecek. Şimdi, siz şunu söylüyorsunuz, diyorsunuz ki: "Ya, enflasyonu telafi ediyoruz işte, en azından enflasyonun altında değil." Şimdi, bu söylediğiniz şeye yani on iki aylık enflasyon olarak filan bakınca, on iki aylık artış olarak bakınca böyle bir şey olabilir ama bakın, şu çizgili alan refah kaybıdır Sayın Bakan. Hâlâ bu ortadayken -hakikaten millet çok sıkıntıda- milletle dalga geçer gibi "Enflasyona ezdirmedik." filan demeyin.

Bakın, daha ben burada gıda enflasyonunu alabilirim çünkü gıda enflasyonu dar gelirlide -onun sepetinde- çok daha fazla, hatta ENAG enflasyonunu alırsam burası zaten bambaşka bir şey olur yani manşet enflasyonu ve TÜİK rakamını aldığım hâlde benim hesabıma göre bir yılda yüzde 8,1'lik refah kaybı var. Bunu görmezden gelmek mümkün değil; bu, ortada bir realite olarak dururken "Biz hiç ama hiç kimseyi enflasyona ezdirmedik." diye nasıl diyebilirsiniz?

Şimdi, vergi dilimleri meselesiyle vakit kaybetmeyeceğimiz söylendi; tamam, bunun bir şeyi var ama bu, Cumhurbaşkanının elinde. Arkadaşlar, yüzde 30 civarında artırıldı bütün vergi dilimleri kademe kademe, şu anda yaşadığımız enflasyon yüzde 85. Benim hesaplarıma göre yüzde 11-12 civarında fazla vergi alıyoruz çalışanlardan, almamız gerekenden daha fazla vergi alıyoruz; o da bunun içerisinde yok. Bu, artışlar üzerinden yapıldığı için, oradan da ayrıca...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Yüzde 122 yeniden değerleme var orada.

ERHAN USTA (Samsun) - Tabii.

Şimdi, bakalım bu seneki yüzde 123'ü vergi dilimlerine yansıtacak mısınız; bunu göreceğiz. Madem öyle yansıtmanız lazım yani yansıtılmayacak -ben bunu biliyorum- "yarısı oranında" filan, bilmem ne denilecek.

Hoş, yeri gelmişken de söyleyeyim -bunu defalarca söyledim, arkadaşlara da anlattım- bu yeniden değerleme oranı tanımının mutlak surette gözden geçirilmesi lazım, on iki aylık Üretici Fiyat Endeksi rakamı hele hele bizim gibi ülkelerde yeniden değerleme için esas alınmamalı; detaylarını sorarsanız daha sonra size anlatmaya çalışırım.

Şimdi, kim kaybediyor başka? Bunun sonucu ne biliyor musunuz Sayın Bakanım? Bunun sonucu şu: İkinci çeyrekte ücretlerin millî gelir içerisindeki payı -bunu geneli üzerinde anlattım ama yeri geldiği için tekrar söylemek durumundayım- yaklaşık 10 puan, 10 puanın da üzerinde -mevsimsel düzeltmişti diğer yarısında- 10 puan düşmüş Sayın Bakan, ücretlerin millî gelir içerisinde... Hani diyorsunuz ya "Büyüme, dengeli büyüme." diye. Büyümenin dengelenmesine sadece harcama tarafından yani talep tarafından bakılmaz, işte, buradan bak.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Usta, son bir dakikanız.

ERHAN USTA (Samsun) - İki dakika ilave veriyorsunuz herhâlde.

Tamam, bitirmeye çalışayım.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - İlave veremiyoruz ama sözünüzü kesmem tabii ki.

Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Tabii, peki. Teşekkür ederim.

Şimdi, yani 10 puan... Bakın, 1 puanlık düşüş -arkadaşlar lütfen kontrol etsinler, böyle bir altyapınızın olması lazım- ücretlerin millî gelir payındaki 1 puanlık düşüşün ücretlilerin ceplerinden 125 milyar liranın çalınması anlamına gelir. 10 puan düşürdüğünüze göre, ücretlilerin millî gelirden aldığı payı -küsuratlarıyla birlikte- 1,3 trilyon lira azalttınız bu yıl ikinci çeyrekte Sayın Bakan, yıllık bazda. O yüzden, seriye bakın, ikinci çeyreklere Allah rızası için bakın ya; 98 yılından beri serisi var, hiç ücretlilerin payının 21'e düştüğü, 22'ye düştüğü -mevsimsel düzeltilmiş değil; 21, diğeri de 22,7- bir yıl olmuş mu? Olmamış böyle bir yıl.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Lütfen toparlar mısınız Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Tamam Sayın Başkanım.

Şimdi, tarımsal destekleme konusuna geliyorum. Çiftçiyi enflasyona karşı korudunuz mu? "Hiç ama hiç kimseyi..." filan diyorsunuz da korumadınız. Ya, sadece son bir yıla baktığımızda 2022 enflasyonu... Burada da aldığım şey Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi yani üreticilerin maliyetlerini alıyorum yani sadece "Mazot 3 kat artmış, gübre 5 kat artmış."ı filan almıyorum, en son yüzde 135 geneli üzerinde yaptığı...

Bakın, sadece 2020'yi esas almış olsak 2022 yılında 35 milyar lira tarımsal destekleme ödemeniz reel olarak azalmış yani daha fazla olmalıydı; 35 milyar lirasını çiftçinin cebinden almışsınız.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Usta, çok teşekkür ediyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, hemen bitiriyorum.

KYK burslarına bakıyorsunuz, burslar yüzde...

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Faiz desteklerine de baktınız mı?

ERHAN USTA (Samsun) - Efendim?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Faiz destekleri var ya, onları yazdınız mı? Hazine tarafından...

ERHAN USTA (Samsun) - Dur, seninle sonra konuşuruz.

Şimdi, bursları yüzde 30 artırmışsınız, yüzde 85 enflasyon var; öğrenciler şeyin başında ezilmiş. Dolayısıyla, baktığımız zaman -şimdi, tabii, ben de şeye fırsat bulamadım- 2022 bütçesi... Bakın, sadece şu kadarını söyleyeyim: Başlangıç ödeneğinden sapma yüzde 179'u bulmuş. Bu hangi yılda olmuş biliyor musunuz? En son 1943 yılında olmuş; yetmiş dokuz yıl önce olan bir meseleyi, İkinci Dünya Savaşı ortamında olan bir meseleyi Türkiye'ye tekrar yaşattınız. Yine, başlangıç ödenekleri bağlamında baktığımızda -bütün bütçelere öyle bakıyorum- 2023 ödenekleri 2022 ödeneklerine göre yüzde 155 artıyor; bu da yüz yıllık bütçe tarihimizde bir defa olmuş, 1996'da.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Usta, çok teşekkür ediyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkanım, hemen bir temennide bulunarak bitiriyorum.

Ben bütçenin hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Ancak şunu mutlak surette söylememiz lazım: Enkaz ileride, borçlar ileride, aylık borçlar... Bakın, mayıstan sonraki iç borç anapara faiz ödemeleri patlıyor; bilmiyorum farkında mısınız? O vakte kadar kontrollü gidiyor, seçim sonrasında patlatıyorsunuz. 112 milyar lira ödemenin olduğu ay var -şu anda 30 milyar lira olan şeyler- veya yıllık olarak faiz ödemeleri önümüzdeki yıllarda müthiş bir şekilde artıyor.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Usta, lütfen tamamlar mısınız, rica ediyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Bunlara dikkat ederek bir bütçe uygulamasının yapılması bizim en büyük temennimizdir.

Kamu-özel iş birliği projeleri, görev zararları... KİT açıklarına mutlaka bakın yani onunla ilgili çok kapsamlı şey yapmıştım ama fırsatım olmadı. KİT yeni bir bela hâline geliyor; sizin rakamlarınıza göre KİT açıklarının millî gelirdeki payı 3,1.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ediyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Bu da üzerinde mutlak suretle durulması gereken bir şeydir. Bu kadar yüksek doğal gaz zamlarına rağmen bu kadar KİT açığının nasıl olduğunu inşallah bize izah edersiniz. Bir cümleniz yok bununla ilgili. Hâlbuki KİT Genel Müdürlüğü var sizde.

Teşekkür ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun