FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) - Kıymetli Başkanım, Sayın Bakanım, kıymetli hazırun; ben de sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.

Eskilerin bir tabiri vardı derler ki: "Usul esasa takaddüm eder." Eğer biz burada Araştırma Komisyonu olarak bu madenle ilgili, maden kazasıyla ilgili, o ciğerimizi yakan kazaya ilişkin belli tedbirleri ve önlemleri alıp bunu konuşabileceksek -ki konuşabileceğiz- burası hem Anayasa hem İç Tüzük anlamında muazzez milletimizin temsil yeri, Meclisin de bir cüzü. Ancak burada bir usul oluşturulmak zorunda; bu usulü biz oluşturmuyoruz, bu usulü bizden önce de oluşturmuşlar, kıymetli vekillerimizin söylediği gibi bir teamül de var; asgari nezaketi göstermek durumunda ve zorundayız.

Kıymetli Başkanım, dünkü tavrınıza ilişkin genel bir tartışma var. Ondan bir hafta önce perşembe günü burada yaklaşık on saate yakın bir toplantı yaptık hatta milletvekillerimizden "Sayın Başkanım, daha artık uzatmayalım, bitirelim." noktasında ortak bir talep de geldi.

Şimdi, komisyonun çalışma usulüne ilişkin Meclis araştırmasının tarifi İç Tüzük'ün 104'üncü maddesinde sayılmış. Burası bir sorgu, muhakeme yeri değil. Bizim burada muradımız, maksadımız bu kazaya ilişkin hem kazanın sebebini öğrenmek hem tedbirleri almak hem Meclis olarak yasa koyucu faaliyetiyle ne yapabilirizi konuşuyoruz burada. Geçen ben kanaat olarak yine söylemiştim; elbette ki hepimizin siyasal görüşleri var, temsil kabiliyeti var ama burada adrese teslim yapılan eleştirilere baktığımızda ben bu yaklaşımın bu Komisyonun amacına, muradına ve maksadına hizmet etmediğini düşünüyorum. Yine, İç Tüzük'ün 46'ncı maddesinde şahsiyetle uğraşılan, düzeni bozmaya yönelik itirazları da ben çok doğru bulmuyorum, biz burada bunları konuşabilmeliyiz. Yine, Medeni Kanun'da bir hüküm var -ben çok severim, avukatken de çok kullanırdım- herkes haklarını kullanırken ve borçlarını öderken dürüstlük kurallarına riayetle mükelleftir. Dolayısıyla usul açısından ben Başkanın tutumunun, tavrının çok yerinde olduğunu düşünüyorum. Biz burada bunları konuşabilmeliyiz ama bunu konuşurken de şu tavrı da kendi iç dünyamızda da konuşmamız lazım. Burada kimse kimsenin elbette ki emrinde, yediemininde vesairesinde değil ama buradaki toplantının devam etmesi açısından... Burada saatlerce konuşan hatiplerimiz var; eyvallah, sabırla, dikkatle dinliyoruz ama Başkan konuştuğunda ya da bir hatip söz aldığında ya, sözünün kesilmesi, buna ilişkin siyasi göndermeler yapılması yani bir ile atıfta bulunup farklı bir ille ilgili referans verilmesi bu Komisyonun muradı ve maksadı değil. Ben tüm arkadaşları... Yani herhâlde Ali Kenanoğlu Vekilim söylemişti, biz burada, Komisyondaki bürokratlara, gelen misafirlere belki de en sert soruları biz de soruyoruz. Bunda böyle bir muradımız, maksadımız var ama bunu sorarken bir siyasi maksat üzerine sormuyoruz, belli bir yere gönderme yapıp burada kimseyi cezalandırmak, taltif etmek, takdir etmek gibi bir muradımız yok.

Ben usule dikkat edilmesinin aynı zamanda da muazzez milletimizin, Meclis geleneğimizin ve devletimizin bize yüklediği bir görev ve ödev olduğunu da düşünüyorum.

Saygılar sunuyorum Değerli Başkanım.