KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) - Teşekkür ederim Başkanım.

Aynı zamanda, sözcü olarak seçiminizden dolayı da teşekkür ediyorum tüm Komisyon üyelerimize.

BAŞKAN - Hayırlı olsun tekrar.

ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) - Allah razı olsun.

Burada birçok husus dile getirildi, aslında hepsine de katılıyorum, bir şey hariç, onu en sonda vurgulamak istiyorum.

Tekrardan kaçınmak ve zamanı iyi kullanmak adına dile getirilen hususların tekrar üstünden geçmek istemiyorum. Bizim burada yaptığımız bir tercihte bulunmak, birçok önerge var, birçok alt komisyon önerisi var. Bu öneriler içerisinde bir tercihte bulunacağız. Arkadaşlar pek tabii diyorlar ki: "Daha önce görüşülmüş olsa bile yeniden görüşmemizde bir beis yok, bunlar önemli konular." Ben katılıyorum açıkçası, bunlar önemli konular ama bugüne kadar görüşmemiş olduğumuz konular da önemsiz değil. Nuri Bey'in dediği gibi, ben de yurt dışıyla ilgili o araştırmayı çok heyecanla karşılıyorum, çok önemli olduğunu düşünüyorum ben de. Yine, Burcu Hanımdı sanıyorum, yanlış hatırlıyor olabilirim, "Bunlar oldu ama ne değişti? Değişen bir şey yok." Şöyle düşünüyorsak yanlış bir şey: "Biz burada herhangi bir konuya el atacağız ve güllük gülistanlık olacak, hiçbir problem kalmayacak." Böyle bir beklenti içinde olursak yanlış olur bu. Mesela, daha önce, erken yaşta evliliklerle ilgili diyorduk ki: "Yasal sorun var, halledelim bunu, çözülsün." 2005'te bu değişti, çok da yüksek oranda, büyük oranda cezalar getirildi ama bak, değişmediğini gördük. Değişmiştir elbet ama az değişmiştir. Yani bir yandan yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulurken bir yandan toplumdaki değişimin, dönüşümün tedricî olarak devam etmesi gerekir, kolay değil bu, süreye bağlı biraz, uzun süreyi gerektiriyor bu. Dolayısıyla, biz elbette bu meseleleri ele alacağız, gerekirse yasal anlamdaki düzenlemelere dönük tespitlerde bulunup önerilerde bulunacağız, bir yandan farkındalık oluşturacağız, bir yandan da denetim görevimizi icra edeceğiz ve toplum süreç içerisinde inşallah değişecek, niyetimiz bu. Toplumun dönüşmesi gerekiyor, değişmesi gerekiyor, bunlar problem gerçekten ve bunlar sadece bu Komisyonda ele alınan hususlar da değil açıkçası, diğer komisyonlarda da ele alınıyor, bakanlıklar nezdinde de ele alınıyor, diğer kurum ve kuruluşlar nezdinde de birçok mesele ele alınıyor. Dolayısıyla, bizim burada -uzatmak istemiyorum- bir tercihte bulunmamız gerekiyor. Bu tercihin bugüne kadar el atılmamış hususlara ilişkin olmasını ben de doğru buluyorum açıkçası, bunun uygun olacağını görüyorum.

Özellikle, yurt dışındaki kadınlar konusundaki oraya ilave edilmiş aile kavramına takmanın da bence yersiz olduğunu düşünüyorum ve elbette kadın odaklı bir çalışma gerçekleşmesi gerekiyor orada. Ama aile içerisindeki ihlallerin ve sıkıntıların da irdelenmesi... Çünkü elbette ailenin içerisinde gerçekleşmeyenler de var ama birçok hadise de ailenin içerisinde gerçekleşiyor. Biz aileye de bir bakalım, inelim, irdeleyelim ve orada da bir sorun varsa onu da yakalayalım diyoruz. Ama mesele burada kadın meselesi, odaklanma noktası zaten kadın, orada bir sorun yok.

Buradaki hepsinin çok önemli olduğunu görüyorum, hangi birisi olsa gerçekten mühim, sadece tercihen diyorum ki hiç el atılmamış konulara bakalım, sadece bir konu hariç. Bu, birçok komisyonda da dile getiriliyor, Genel Kurulda da çok konuşuluyor; eğer bölgedeki sokağa çıkma yasaklarına ilişkin, oradan hareketle bir önergeyi alt komisyona havale edelim deniyorsa buna hemen, ilk baştan karşı çıkmamız gerektiğini ben düşünüyorum, karşıyız. Çünkü oradaki ihlaller terör örgütünün ihlalleridir özellikle. Devletin, silahlı kuvvetlerin özellikle kasta dayalı bir ihlali söz konusu değildir, orada bir terörle mücadele süreci işliyor ve terör örgütleri dağdan inmiş, özellikle o dağda sıkışan terör örgütleri belli ilçeleri ele geçirmeye matuf, orada bir yapılanma içerisine girmişler yani evleri ele geçirmişler. Hatta, karşı çıkan, evlerini teslim etmeyen ailelerin veya birtakım aile fertlerinin öldürüldüğünü de orada müşahede ettik. Evler arasında tüneller açmışlar, evlere bombalar yerleştirmişler, oraları cephaneliklere dönüştürmüşler. Peki, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve devletin yapmış olduğu ne? Bu terör örgütü üyelerini oradan temizlemek, en asli görevi bu, tam da böyle bir hadise bütün sıcaklığıyla devam ederken ve terör örgütü de köşeye sıkışmışken orada sanki işte, terör örgütü çok masum, hiçbir şey yapmıyor ama Türk Silahlı Kuvvetleri orada birtakım hak ihlallerine sebebiyet veriyor gibi bir bakış açısıyla böyle bir önergeyi gündeme getirmenin doğru olmayacağını düşünüyorum. Bunun haricindeki bütün önergelerin ve alt komisyon taleplerinin son derece yerinde olduğu kanaatindeyim.

Teşekkür ederim.