KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlarımız, değerli basın mensupları; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Çalışma hayatı üzerine bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz. Sayın Bakan, diğer bakanlardan farklı olarak sunum kitapçıklarına bağlı kalmadan daha özgün bir sunum yaptınız. Sunumunuzda birtakım samimi ifadeleriniz oldu, itiraflarınız oldu; öncelikle bu samimiyetinizi olumlu karşıladığımı belirtmek istiyorum. Ancak biz değerlendirmelerimizi sizin şu kısacık Çalışma Bakanlığı sürecinizle ilgili değil, aslında tüm AK PARTİ iktidarı dönemiyle ilgili yapmak zorundayız.

Biraz sunumunuz üzerinden gideceğim Sayın Bakan. Öncelikle şöyle başladınız: "Büyümeyi sürdürmek zorundayız." dediniz. Üretimi artırarak, işte, enflasyona karşı değer yaratarak... Çok doğru aslında, söylediğiniz şey güzel ancak ben şunu sormak istiyorum size: Evet, devlet büyüsün, büyümeyi sürdürelim ama bu büyümeden kim, nasıl pay alıyor? Mesela, sizin Bakanlığınızın çatısı altında, sorumlu olduğu çalışan kesimler ne kadar pay alıyor? Rakamlara baktığımız zaman özellikle iş gücünün, ücretli kesimin bu büyümeden aldığı payın sermayenin aldığı payın çok daha altında olduğunu görüyoruz. Diğer bakanlıklarda bu verileri çok paylaştım, çok uzun uzun bunlara girmeyeceğim ama bu büyümeden alınan payın düşüklüğü çok önemli Sayın Bakan.

Diğer yandan, asgari ücretle ilgili "Aralık ayında yeni bir düzenleme yapacağınızı, rahatlatacağınızı." asgari ücretlilere söylediniz ama bugün, ülkenin yirmi yılda geldiği nokta asgari ücretin ortalama bir ücret hâline gelmiş olması. Bugün, Türkiye'de 10 milyon asgari ücretli var Sayın Bakan. Dün, Hazine ve Maliye Bakanı "Asgari ücreti yüzde 95 oranında arttırdık." dedi. Peki, ÜFE oranına baktığımız zaman, ÜFE oranı yüzde 157; bu oranlar TÜFE'ye, tüketici enflasyonuna da hızlı bir şekilde yansıyor ve insanların alım gücü çok hızlı bir şekilde düşüyor, temel gıda maddelerini, ihtiyaç maddelerini bile almaktan yoksun kalıyorlar. Biz, Millî Eğitim Bakanlığının bütçesinde; bugün çocukların açlığını, yoksulluğunu, okullarda nasıl aç kaldığını konuştuk Sayın Bakan, o nedenle bunu da dikkatinize sunmak istiyorum.

Sonra, Amasra'da yaşanan maden faciasından bahsettiniz. Hakikaten hepimiz için çok üzücü bir facia bu. Orada, şirketle ilgili birtakım değerlendirmelerde bulundunuz. Aslında, biraz, bütün sorumluluğu şirkete yüklediniz; haklısınız, şirketin büyük sorumluluğu var, ihmali var. Dediniz ki: "Olması gereken, işte, işletmenin hemen, o fan bozulduğu zaman durdurması gerekirdi." Çok güzel ama arkasından bazı değerlendirmeler yaptınız yine, dediniz ki: "Patronların ödediği ya da işletmenin ödediği iş güvenliği ve iş sağlığı müessesesi işleyebilir mi? İşletme müdürüne bağlı iş güvenliği ve iş sağlığı müdürlüğü olmaz" Ya, Sayın Bakan, ben, sizden bunları duyduğum zaman inanın hani dumura uğradım diyebilirim. Ya, çok şaşırdım, inanın çok şaşırdım, bunları biz size söyleyecektik, diyecektik ki: Sayın Bakan, işte şartlar böyle, patrona bağlı iş güvenliği uzmanlığı çalışması olmaz; bunlar sakıncalı. Yıllardır bunu söylüyoruz. Ben, A sınıfı iş güvenliği uzmanıyım aynı zamanda ve bu işi iş hayatında da yaşadım, deneyimledim, OSGB sahibiydim, her açısıyla da deneyimledim. Yaşanan sıkıntıları orada yaşayarak gördüm ve yıllardır bütün piyasada çalışan iş sağlığı ve güvenliği uzmanları adına bu sıkıntıları, zorlukları dile getiriyoruz. Özellikle, iş güvenliği uzmanlarının patronlara bağlı çalışmasının ne kadar sakıncalı olduğunu, bunun değiştirilmesi gerektiğini yıllardır söylüyoruz. Başka bir sürü şeyi söylüyoruz ama bugüne kadar kulaklarınızı tıkadınız.

Sayın Bakan, devletlerde süreklilik esastır ama sizin iktidarınızda; bir bakan gelir bir uygulama yapar, başka bir bakan gelir başka bir uygulama yapar, efendim, siz gelip şimdi günah çıkarıyorsunuz seçimlere beş kala. Ama yine de lütfen düzenlemeleri yapın, gerçekten bunlara ihtiyaç var. Kesinlikle de katılıyorum söylediklerinize, bir an önce yapın. İnşallah, seçimlerden sonra iktidara geldiğimizde devletteki süreklilik itibarıyla biz -eğer bizlerin de uygun gördüğü şekilde bu düzenlemeleri yaparsanız- devam ettireceğimizin, hatta daha iyisini yapacağımızın da halkımıza, vatandaşımıza, iş güvenliği uzmanlarına da şirketlere de sözünü veriyoruz

Sayın Bakan, bunları yapmadığınız için iş cinayetleri artarak devam ediyor Türkiye'de. Bakın, sizin yirmi yıllık iktidarınız döneminde yaklaşık 30 bin işçi hayatını kaybetti iş cinayetlerinde. İş cinayetleri tüm hızıyla devam ediyor çünkü siz 6331 sayılı Yasa'yı sadece Avrupa Birliği reformlarına uyum amaçlı çıkardınız, düzenlediniz; ondan sonra arkasını bıraktınız, takip etmediniz, önem vermediniz, uygulamalara geçirmediniz, yeterli müfettiş istihdam etmediniz, mevcut müfettişleriniz sahadaki çalışmalara yetişemedi. Yani, bütün bunlar birbiriyle zincirleme giden şeyler ve biz neler yaşadık bu arada? Tuzla tersanelerinde, Davutpaşa'da, OSTİM'de, Soma'da, Torunlarda İstanbul'da, Ermenek'te facialar yaşadık. Silikozis, asbest, bunlar büyük sorunlar, büyük ölümler getirdi. En son Bartın faciası ve umarım ki devamı gelmez.

Bakın, 2021 yılında 2.170 işçi hayatını kaybetmiş, 2022 yılının ilk on ayında da 1.521 işçi hayatını kaybetmiş. Çocuk işçiliğini de maalesef önleyemiyorsunuz, çocukların ölümü hâlâ devam ediyor. Çocuk işçiliğinde de hayatını kaybeden çocuklarımız var, bu konudaki çalışmalarınız yeterli değil, hâlâ biz bu ülkede çocukların ölümünü konuşuyoruz. İş sağlığı ve iş güvenliği verilerine göre; 2021 yılında, bakın -başka arkadaşlarımız da ifade ettiler- 62 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiş, o yüzden bu sorun çok önemli. Çocuk işçiliğinin artmasının nedeni yoksullaşma ve sizin iktidarınızın getirdiği "4+4+4" eğitim sistemidir, çocukları eğitimden uzaklaştırmış, işçiliğe itmiştir. Pandemi döneminde de aynı şekilde yoksullaşmanın artmasıyla, okulların da kapanmasıyla çalışma hayatına geçmek zorunda kalmışlardır. Yıllardır 12 Eylülün yasalarıyla bu ülkeyi yönettiniz ve getirdiğiniz nokta işte iş cinayetleri, işsizlik oranlarında artış, kayıt dışı çalışma, güvencesiz çalışma, artık güvencesiz çalışma olağan bir hâle geldi sizin döneminizde Sayın Bakan.

Bir de konuşmanızda sendikalaşmadaki yetersizlikten bahsettiniz Sayın Bakan, şikâyet ettiniz yani "Yeterli değil." dediniz, "Bu oranın artması lazım." dediniz, haklısınız ama şimdi şunu soruyorum size: Barajları biz mi getirdik, siz mi getirdiniz? İşte iş kolu barajı, işyeri barajı, işletme barajı... Bakın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sendika verilerini yayınladı temmuz ayında, sizin verilerinizden bahsediyorum. Buna göre son altı ayda 218 sendikadan sadece 60'ı barajı aşabilmiş, sendika sayısı 156 bin artmış ama sayılar böyle. Türkiye'de toplu sözleşme kapsamı sendikalaşma kapsamından daha düşük Sayın Bakan, yüzde 14'e yakın bir sendikalaşma oranını yetersiz buldunuz ama bunun sadece yaklaşık yüzde 5'i toplu sözleşmeden yararlanabiliyor, bu da çok düşük bir oran ve Avrupa'da ise tam tersi bir durum var. Yani Avrupa örneklerine bakarak bu sayıyı belki arttırabilirsiniz. Sendikalaşmanın önündeki engeller sizin getirdiğiniz engeller, kendi getirdiğiniz engelleri kaldırırsanız sendikalaşmadaki oranda artacaktır Sayın Bakan. İşsizlik sayılarına çok değinildi, Bakanlığımızın kapsamında önemli bir konu işsizlikle mücadele. 1-2 veri paylaşacağım sadece, sürem de bitiyor zannederim, çok da paylaşamayacağım öyle görünüyor ama...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yarım dakikanız kaldı.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Şunu söylemek istiyorum: Bugün sizin verileriniz ile DİSK-AR'ın yaptığı dar tanımlı işsizlik ile geniş tanımlı işsizlik arasında yüzde 10,4 fark var Sayın Bakan, bu çok önemli bir fark ve kadın istihdamındaki işsizlik oranları da ciddi anlamda yüksek. TÜİK'e göre de kadın işsizliği tüm işsizlik türlerinin en yüksek kategorisi olarak kabul ediliyor. Yani Türkiye'de kadının adı hala yok Sayın Bakan, bu konuda da Bakanlığınızın biraz daha şu kalan çok kısa sürede daha iyi çalışmalar yapması gerekiyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum. Sağ olun.

Bir cümleyle...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bir cümleyle bitiriyorum.

Bir de TÜİK'in resmî işsizlik sayısı ile İŞKUR'un kayıtlı işsizlik sayısı arasında çok büyük fark var Sayın Bakan, bu konuda da bir açıklama bekliyorum sizden. TÜİK'e göre 560 bin kişi azalmış işsiz, İŞKUR'a göre 148 bin artmış.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Emine Hanım, yeni bir konuya girmeyelim, aştık süremizi.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Başkan.

Bakanlık bütçenizin yine de hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum.