BURHANETTİN BULUT (Adana) - Sayın Bakanım, geçen yıl yine burada size bir soru sormuştum içerisinde SGK Başkanı ve daire başkanlarının dâhil olduğu yolsuzluk iddiaları üzerine hatta gazetelere yansıdığı kadarıyla Soylu'nun eski arkadaşının müfettiş olarak atandığına dair bir dosya. Buna ilişkin, yolsuzluklar üzerinden bu görevden almaların olduğunu, bunun sonuna kadar gideceğinizi ve tereddüt etmememizi söylediniz ama aradan bir sene geçti, hiçbir şey duymadık. O nedenle, 16 Ağustosta da bir soru önergesi verdim "Bu soruşturmanın durumu nedir? diye. Biliyorsunuz, bir "tweet" atılıyor ve günlerce bu konuda gazetelerde yazı yazıyor ama buna ilişkin tek bir cümle duymadık ne sizden ne de gazetelerden. Açıkçası aklımıza şu geldi, bu soruya cevap vermemeniz, bu konuda ses seda çıkarmamanız... "Dosyalar Ankara'nın karanlık dehlizlerinde mi kayboldu acaba?" diye endişe ediyoruz. Cesaretiniz bizi umutlandırmıştı ama sessiz kalmanız bizi endişeye sevk etti açıkçası.

EYT'ye ilişkin de burada 1,5 milyon insanın dâhil olduğunu ve kısa sürede sonuçlandıracağınızı ifade ettiniz; olumlu bir gelişme. Buna ilişkin, Cumhurbaşkanı sık sık "çift dikiş" dedi, "Türediler." dedi, "Seçimleri kaybetmeme yol açsa da bunu yapacağım." dedi; şükür ki seçimleri kaybedeceğini anlayınca bu çalışmaya başladı ama burada yine endişelerimiz var. Birincisi, müzakere... Niye DİSK'le, niye EYT dernekleriyle bu konuyu konuşmuyorsunuz? Bu şeffaf olmayan, sanki şapkadan tavşan çıkartacakmış gibi bir gizem nedendir; bunu da anlamış değiliz. Bu yüzden de buradan birkaç endişe duyuyoruz. Birincisi, bunu çıkaracağınız durumda kaç kişi bu sistemin dışında kalacak, 1999 öncesi sigorta başlangıcı olanlardan kaç kişi emekli olamayacak? Ben olanları değil, olamayacakları soruyorum. Hak kayıpları yaşanacak mı? Formülünüz ne; her şeyden önce onu soruyoruz çünkü bunun tartışılması gerekiyor. Bütçeye yükü nedir -birisi sormuştu yine- bu yükle ilgili 2023 bütçe teklifine ilaveler yaptınız mı? Bizim korkumuz, endişemiz şu: EYT'yi 2'ye bölmeye çalışıyorsunuz; bir "grev kırıcılığı" gibi yaptığınız tavır. Şu anda söylediklerinizden anladığımız şu: "Emeklilikte prime takılanlar" gibi bir olgu oluşacak yani EYT'lileri 2'ye böleceksiniz ama unutmayın, emeklilikte prime takılanlar olursa şayet onlar da sizi kovalarlar Sayın Bakan.

Üçüncüsü de asgari ücrete ilişkin. Asgari ücrete ilişkin öyle şeyler söylediniz ki vallahi etkilendik ama lafta kaldığı için de "Ya, acaba biz başka bir Türkiye'de mi yaşıyoruz?" diye kendimizi sorguladık. Birincisi şu: O övündüğünüz asgari ücret Avrupa'da 2'nci en az asgari ücret, Arnavutluk'tan sonra geliyor. İkincisi, sosyal adalet vurguları yaptınız. Ya, insanlar bırakın alımın artmasını, derin yoksullukla boğuşur hâlde; bunun da somut örnekleri var. "Enflasyona karşı koruma" diyorsunuz ya, size somut örnekler vereyim: Geçen yıl 4.253 lira olan asgari ücretle 2.127 tane ekmek alınıyordu, bugün 5.550 lirayla 1.100 tane ekmek alınıyor yani siz vatandaşın sofrasından 1.027 tane ekmeği almışsınız; yine -sofradan alınanlara bakıldığında- yumurtaya bakıyorsunuz, 2.913 tane yumurta alınırken bugün 2.115 tane yumurta alınıyor yani 798 tane yumurta gitmiş; 157 paket makarna gitmiş; 73 litre süt gitmiş. Bu gidenlerin hepsi vatandaşın sofrasından giden ya da çocuklar okula giderken beslenme çantasından alınanlar. En çarpıcı olan da şeker; geçen yılki asgari ücretle 850 kilo şeker alınabiliyordu, şimdi 197 kilo alınabiliyor yani 653 kilo şeker vatandaştan çalınmış, alınmış durumda.

E, peki, bu övündüğünüz asgari ücretle bu insanlar nasıl geçinecekler, bunun neresiyle övünüyorsunuz? Enflasyona karşı vatandaşı nasıl korudunuz Allah aşkına; bunu bir açıklayın. Eğer aynı mantıkla, aynı bakışla 2022 Aralık ayındaki görüşmelerde yani bu yeni asgari ücretle, siz aynı rakamlarla yine "Vatandaşı korumuş olacağız." diyecek misiniz?

Teşekkür ediyorum.