KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Süleyman Girgin beş dakikasını bana verdi.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - O kuralı kaldırdık, geçen sene vardı. Bakın, arkadaşlar, tekrar izah edeyim, yanlış anlaşılmasın.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ama İç Tüzük'te kalkmıyor Başkanım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Biz bütçe süreci başlamadan bütün gruplarla bir araya geldik; CHP'nin de, HDP'nin de, İYİ Partinin de, bütün partilerin sözcüsü vardı orada, istişare ettik, kurallar belirledik, bunu da Komisyonumuzda oyladık, kabul ettik. Bu kurallar gereğince -geçen yıl vardı bu uygulamamız- bütün partiler uzlaşı hâlinde "Bu, farklı bir uygulamaya yol açıyor, bunu kaldıralım." diye konuştuk, burada da oyladık ve kaldırdık bu kuralı. Böyle bir uygulamamız yoktur, o yüzden rica ediyorum, süreniz içinde...

Buyurun lütfen.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Şu hâlde ben eylemli İç Tüzük değişikliğinden söz ederek sözüme gireyim çünkü madde 29'a göre "...istem sırasına göre söz verilir." deniyor. Anayasa Mahkemesine bir dakika verildi, bana Anayasa Komisyonu üyesi olarak dört dakika; demek ki toplam beş dakika. Anayasa Mahkememiz üzerinde duracağım, Anayasa Mahkemesi Türkiye'de ne kadar değerli bunun üzerinde duracağım ama tabii ki Sayın Bakanın söz ettiği bu yargı reformu paketlerinden hareketle ona değineceğim çünkü 19 yasa önerisi Adalet Komisyonunda yasalaştırıldı, bunların 6'sı "yargı reformu" adı altında yapıldı. 88 yasada değişiklik yapan bu düzenlemeler iki yönden eksik; bir, hiçbirinde etki analizi yok, nasıl uygulanılmış, ne sonuç alınmış yok, hepsi torba niteliğinde. Buna karşılık, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, 5 partinin katılımıyla hazırladığımız, 189 maddeden oluşan 12 yasa önerisi bir buçuk yıldır ilgili komisyonların önünde beklediği hâlde "Adil Yargılanma Hakkı Yasa Önerileri" başlığı altında hiçbiri gündeme alınmadı. Neden önemli bu? Çünkü Anayasa Mahkemesinin önünde bekleyen onbinlerce dosya, adil yargılanma hakkı gerekleri yerine getirilmediği için mahkemelerden çıkan hak ihlallerine karşı Anayasa Mahkemesine yapılan başvurulardan oluşmaktadır, bunların da önemli bir kısmı makul süre kaydına ilişkindir. Bu nedenle genel bir reform gereği açıktır, acildir; biz, muhalefet olarak bunu yaptık ama çoğunluk bunu engelledi.

Şimdi, burada, özellikle, Meclisimiz tarafından Anayasa Mahkemesinin uyulmayan kararlarına değinmek istiyorum: Anayasa Mahkemesi iptal ettiği hâlde, ısrarla aynı konuda yeniden düzenleme yapmaktayız. Tipik örneği 7162 sayılı Yasa, 7221 sayılı Yasa'yla yeniden düzenleme yaptık ve yasaya aykırı olarak başlatılan Ahlat Sarayı'nın inşaatı devam ediyor. 7176 sayılı Yasa, yine kamulaştırmasız el atmaya ilişkin, yeniden yasa yaptık aynı konuda, neyse ki Anayasa Mahkemesi iptal ettiği hâlde -neyse ki- itiraz yoluyla gündemine geldi ve iptal etti, umarım üçüncü kez yapmayız. Benzeri şekilde, güvenlik soruşturmasına ilişkin Anayasa Mahkemesinin iptal kararları olduğu hâlde 7315 sayılı Yasa'da iptal nedenlerini dikkate almadan yeniden düzenleme yaptık. Hakeza, pilot niteliğinde de olan internet ortamında düzenlemeye dair olan 7418 sayılı Yasa da yine Anayasa Mahkemesinin iptal kararına karşın yapılıyor ve Anayasa Mahkemesinin bu iptal kararları karşısında hiçbir zaman Anayasa Komisyonu toplanmadı, bu da bir zihniyet sorunu demiyorum, bu bir "dignità" sorunudur, bir haysiyet sorunudur yani bizim içtiğimiz andın gereklerini yerine getirmeme sorunudur ve çok ciddi bir sorundur. Tabii, böyle olunca, Meclis, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayınca, hâliyle yürütme de ikide bir Anayasa Mahkemesini tehdit edebilmekte, Anayasa Mahkemesini kapatmakla tehdit etmekte, kararlarına saygı duymamakta ve Sayın Bakan, böyle olunca, kesinleşmiş Anayasa Mahkemesi kararlarına dayanılarak verilen ağır ceza mahkemeleri kararları... Özellikle bir örnek olarak söylüyorum, barış akademisyenlerine ilişkin. Adalet Bakanlığı itiraz etmemiş, kesinleşmiş ama idare mahkemeleri ve Olağanüstü Hal İşlemlerini İnceleme Komisyonu "Ben uymuyorum." diyor yani onlar Anayasa'nın üstünde ve açıkça Anayasa suçu işlemektedirler, böyle bir ortamda bulunuyoruz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlenizi alalım lütfen.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Dolayısıyla, Sayın Bakan, ben, yeni Anayasa yerine -çünkü yasama, yürütme ayrılığı söz konusu, Anayasa yetkisi yasamaya ait- yürürlükteki Anayasa'ya saygı üzerine vurgu yapmanızı beklerdim; o önemli bir eksikliktir bütçe sunuşunuzda. İnsan hakları açısından olsun, Anayasa'nın üstün hükümlerine saygı bakımından olsun, çok ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunuyoruz ama tabii ki bu sorunları dile getirme ortam ve olanağına bir milletvekili olarak sahip olmadığımızı ve hâliyle, yeniden, İç Tüzük eylemli değişikliğini hatırlatarak sözlerime son veriyorum.