KOMİSYON KONUŞMASI

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, hoş geldiniz; öncelikle, yardımcılarınıza ve ekibinize bir teşekkür edeceğim, yiğidin hakkını yiğide vermemiz gerekiyor. Karşılaştığımız güncel sorunlarla ilgili -cezaevlerindeki ziyaretlerimizden tutun vatandaşlarımızın hak ihlallerine kadar- kendileriyle temas kurduğumuz zaman, sağ olsunlar, çözümcü oluyorlar, yardımcı oluyorlar; o anlamda, bir hakkı hazırunun önünde teslim etmem gerekiyor.

Ama Sayın Bakanım, gelir dağılımının bu kadar adaletsiz olduğu, yoksulluğun bu kadar had safhada olduğu, özellikle gelir dağılımıyla ilgili olarak çalışanların yüzde 8'lik payının son bir yıl içerisinde rant grubuna teslim edildiği, istihdamda müthiş bir adaletsizliğin olduğu, kamu görevinde liyakatsizlikle alakalı sınav iptallerine varacak kadar ciddi adaletsizliğin olduğu bir ülkede bizim bu anlattıklarınızla alakalı ikna olma imkân ve ihtimalimiz söz konusu değil.

Özellikle iddianame hazırlama meselesinde cumhuriyet savcılarını ıskat ederek iddianameleri 81 ilin başsavcısının imzasına bağladıktan sonra -Türkiye'deki hukukla alakalı- başsavcıların hareketsiz hâle getirildiği, nötr hâle getirildiği bir gerçeklik yaşıyoruz. Gözümüzün önünde yaşandı; "SPK'de yolsuzluk ve her türlü manipülasyon" iddiasını başvurulara rağmen uzun süre hiçbir başsavcı yukarıya bakmaksızın işlevsel hâle getiremedi.

Yine, aynı şekilde, yargıya müdahalenin had safhada olduğu... Sayın arkadaşlarımız bize buradaki diyor ki: "Mahkemede şunu yaptınız, bunu yaptınız." Ben size bir hatırlatma yapayım -orada Vefa Salman'ın hakkını aylardır, yıllardır sürüncemede bırakan bir mahkeme var ve bir saygısızlık da söz konusu değil- yargıya müdahale arıyorsanız ben size hatırlatayım: Tahliye kararı vermiş olan bir mahkemeye daha sonra Sayın Cumhurbaşkanı "Kime sordunuz da tahliye kararını verdiniz?" dedi ve orada yedi sekiz saat içerisinde yeniden bir tutuklama hayata geçirilerek tahliye edilen kişi tutuklandı.

Avrupa Konseyinin yolsuzlukla mücadele sınıfta kaldığını ilan ettiği bir ülkede yolsuzlukla mücadeleyle ilgili yasa çıkarılırken "Sivil toplumu yok etmek yerine, gelin, gerçekten yolsuzlukla mücadele edecek yasa çıkaralım." dediğimizde nüfuslu kişilerle alakalı yasa hükmünü hayata geçirmeden Türkiye'yi gri listeye iten bir yasama organından bahsediyoruz arkadaşlar.

Sayın Bakanım, sizler de bunları izlediniz ve Türkiye artık her türlü ekonomik ilişkide 3 kat, 4 kat daha maliyetli bir ülke hâline geldi. Ben başka bir güncel davayı daha hatırlatacağım burada, İmamoğlu davasını, Sayın Ekrem İmamoğlu'nun. Önceki davaya bakan hâkimin eşine dostuna "Ben baskı altında Sayın İmamoğlu'nun siyasal geleceğini ıskata uğratacak bir karara zorlandım." dediği iddiası var.

Sayın Bakanım, siz HSK'nin Başkanısınız, bu iddia neden soruşturulmuyor, neden soruşturulmuyor? Biz neden hâlâ zehirli suyun içerisinde hukuk arar hâldeyiz? Siz hepimizden daha iyi bilmelisiniz ki o mahkemeye artık hangi hâkim gelirse gelsin, hangi kararı verecek olursa olsun, hangi iyi niyetle davranıyor olursa olsun bu saatten sonra siz bu ilişkiyi sorgulattırmadığınız, soruşturmadığınız, bunun gerçeğini ortaya çıkarmadığınız süre içerisinde "Türkiye'de bağımsız ve tarafsız bir yargı vardır." diyecek bir yerde oturmuyorsunuz. Aynı şekilde, Gezi davasında Yargıtay dairesi hiç görmediği bir dosyayla ilgili birleştirme kararı verirken siz yine Bakan koltuğunda oturuyordunuz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlenizi alalım, bitti süreniz.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bitmez, Türkiye'de adaletsizlik, hukuksuzluk bitmez ama dört dakikada çok net olarak söyleyeyim, Türkiye'de şunu söylemek durumundayız biz de: Eğer kadıyı satın alırsanız adalet biter; adaletin bittiği yerde devlet biter.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Gelin, el ele verelim, bu devleti bitirmeyecek önlemleri alalım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Eleştirilerimizi lütfen ciddiye alın.

Teşekkür ediyorum.