| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a)Adalet Bakanlığı b)Anayasa Mahkemesi c)Yargıtay ç)Danıştay d)Kişisel Verileri Koruma Kurumu e)Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu f)Türkiye Adalet Akademisi g)Hâkimler ve Savcılar Kurulu ğ)Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 15 .11.2022 |
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Taksim'de gerçekleşen terör saldırısında hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyoruz öncelikle.
Bakanlık bir sunuş yaptı "Temel hak ve hürriyetleri güçlendirdik." dedi ama Türkiye'ye bir bakalım, yaşama hakkı dahi yok; bıraktım diğer temel hak ve hürriyetleri, yaşama hakkının dahi yok sayıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Çocukların panzerler tarafından öldürüldüğü, öldürenlerin cezasızlıkla ödüllendirildiği bir ülkede yaşıyoruz. Kadınların katledildiği, yine, benzer, erkeklerin korunduğu bir ülkede yaşıyoruz. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri, ifade özgürlüğü, örgütlenme hakkından bahsediliyor; tümüyle sadece adının kaldığı, kendisinin olmadığı bir ülkede yaşıyoruz. "Kişisel verilerin korunması anayasal hak hâline geldi." diyorsunuz ama sadece iktidar ve yandaşlarının suçlarını örtbas etmek için kullanılan bir anayasal hak hâline gelmiş durumda. "İdari kararlarla yurt dışı çıkış yasağı verilemez, artık yasayla verilmek durumunda." diyorsunuz; bırakın vatandaşı, milletvekillerine dahi idari kararla yurt dışı çıkış yasağı alındığı bir ülkede yaşamak zorunda bırakılıyoruz. Basın hürriyetinden bahsediyorsunuz, basın araçlarına artık el konulamadığından bahsediyorsunuz; yerler basılıyor, bürolar basılıyor, bütün aletlere el konuluyor ve basın çalışanlarının, özgür basın emekçilerinin tutuklandığı bir ülkede yaşıyoruz, artık, aletlerine değil, kendilerine el konuluyor, kendileri rehin alınıyor. "Yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı" diyorsunuz; o ne ya gerçekten? Biz unuttuk, unutturdunuz, sayenizde yargının bağımsız ve tarafsızlığına dair bir şey kalmadı aklımızda, topluma bir dönün bakın, sizin yandaşlarınız dışında yargı bağımsızlığına inanan yok çünkü bağımsızlık sadece size ve yandaşlarınıza geçerli. "DGM ve özel yetkili mahkemeleri kaldırdık." diyorsunuz ya, şu anki mahkemeleriniz DGM'lere, özel yetkili mahkemelere rahmet okutuyor, neredeyse onları arar hâle geldik. Şebnem Korur Fincancı'yı "İddialar araştırılsın." dediği için, mesleğinin temsil ettiği kurumun görevini yerine getirdiği için tutuklattınız, üstelik de bir linç ortamında tutuklattınız. ÇHD davasında sahteliği kanıtlanmış delillerle 22 avukat arkadaşımıza yıllara varan cezalar verdirdiniz, herhâlde siz adaleti savunmasız sağlamayı düşünüyorsunuz, avukatsız bir adalet sizin için daha uygun gibi gözüküyor. Ara buluculuktan methederek bahsediyorsunuz; gidin bu uygulamaya bakın, bu ara buluculuk denen şey iş davalarında işçilerin aleyhine çalışan, haklarının gasbedilmesine neden olan bir araç hâline geldi, işverenler bundan gayet memnunlar. Diğer bir mesele, LGBTİ+'ları tümüyle hedef hâline getirdiniz, bırakın haklarını, bırakın hukuksal mekanizmalardan yararlanmalarını -ki yararlanmaları mümkün olmuyor çünkü toplumda sizin yaydığınız aynı nefret söylemiyle karakollarda da mahkemelerde de karşılaştıkları için mahkemelere ya da karakollara başvuru yapamıyorlar, her türlü ayrımcılıkla karşı karşıyalar, yaşamları dahi tehdit altında, varlıkları dahi tehdit altında.
Cezaevleri ölüm evlerine dönmüş, düşman hukukunu aşan uygulamalarla karşı karşıyayız- hasta mahpuslar ölüme yollanıyor, hamile kadınlar tutuklanıyor, tedaviler yapılmıyor, çıplak arama, kelepçeli muayene, fiziksel şiddet, odaların sürekli "arama" adı altında talan edilmesi, savunma evraklarına dahi el konulması, tüm yasal hakların yok sayılması, keyfî sürgünler, ailelerden uzak cezaevlerinde tutma, bir sürü uygulama sizin uygulamanız. Yetmiyor, yetmiyor, gerçekten yetmiyor size, içiniz mi soğumuyor ne oluyor; idare ve gözlem kurulu kararlarıyla infazları yakıyorsunuz, istiyorsunuz ki şu cezaevine girenlerin hiçbiri bir daha çıkmasın oralardan. Cezaevinde yaşananları, hak gasplarını kamuoyuna duyurmak isteyen tutuklu yakınlarını, anneleri ise gözaltına işkenceyle alıyorsunuz. Çocuklarına işkence yetmiyor, diyorsunuz ki: "Size de işkence yapacağız, siz de sesinizi çıkaramayacaksınız." Sorunlarını çözme yönteminiz ise yeni cezaevleri yapmaktan geçiyor, gerçekten tebrik etmek gerekiyor.
Bunlarla sınırlı mı? Kadınlar da bu adaletsizlikten payını alanlar arasında olarak bizler de varız.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Kadın cinayetleri artarak devam ediyor, çocuk istismarları, kadına yönelik şiddet almış başını gidiyor, 6284 sayılı Yasa etkin uygulanmıyor, koruma kararları etkisizlik, cezasızlık politikası had safhaya varmış, etkili uygulama hak getire, siz bir de diyorsunuz ki: "İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıyoruz, vallahi de korumayacağız sizi." Aileye, erkeğe mahkûm etmeye çalışıyorsunuz kadınları; erkek şiddetiyle, erkek devleti şiddetiyle yaşamaya mecbur bırakıyorsunuz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz bitmiştir, son bir cümle alayım.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Bir de önemli bir husus var, bir dakikanızı rica edeceğim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Veremiyorum ilave bir dakika süre. Bir iki cümleyle, rica ediyorum.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Şundan dolayı: Bir arkadaşımız hedef, buna ilişkin de kısa bir soru sormak istiyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Soru-cevap bölümü var, orada kullanabilirsiniz o hakkınızı.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Şu an acil bir durum olduğu için Başkanım, lütfen, rica ediyorum.
Avukat Jiyan Tosun, Adem Taşkaya tarafından sosyal medyada "bombacı" diye hedef gösterildi, Jiyan o sırada müvekkilleri için Küçükçekmece karakolunda görevini yapıyordu. Devletin bilgisi dâhilinde olan telefon numarası ve adres bilgileri hızla yaygınlaştırılarak hedef hâline getirildi. Sosyal medya ve iletişim kanallarıyla sayısız tehdit ve ölüm tehditleri alıyor, hâlen de almaya devam ediyor. Sadece kendisi değil, tüm akrabaları, çocuklar dâhil ölümle tehdit ediliyor, hiçbirinin can güvenliği yok. Suç duyurularına rağmen hâlen etkin bir soruşturma yapılmış değil.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Lütfen Jiyan ve akrabaları için bir can güvenliği mekanizması acil olarak sağlansın.