KOMİSYON KONUŞMASI

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, Sayın Bakan Yardımcılarım, değerli bürokratlar ve de kıymetli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamı birkaç başlık altında yapmak istiyorum. Birincisi, TEİAŞ'ın özelleştirme konusu. Sayın Bakanım, geçen sene de arz etmiştim bu konuyu, şu anda bir sessizlik hâkim. Eğer bu sessizlik vazgeçildiği anlamına geliyorsa tebrik ediyorum ama vazgeçildiği anlamına gelmiyorsa TEİAŞ gibi tekel konumunda ve çok önemli bir kurumun özelleştirilmesinin yanlış olacağını, bugün benzeri bir yapı oluşturmak istersek 10 milyarlarca dolara ihtiyacımız olacağını belirtmek isterim. Kaldı ki TEİAŞ'ı özelleştirerek sermayeyi tabana yaymak istediğinizi söylüyorsunuz, bugünkü ekonomik koşullarda vatandaşlarımız elektrik faturalarını ödemekte bile zorlanırken hangi tabana yaymak istediğinizi anlayamıyoruz. Parası olanlara kâr etme imkânı sağlayacaksanız bu kârın bedelini tüm taban ödeyecek demektir. Bu durum, fakirden alıp zengine vermek anlamına gelir. Zaten vatandaşın elektrik faturasından canı yanmış, daha fazla nasıl ödeteceksiniz?

İkinci bir konu, Sayın Bakanım, burada gayretleri takdir ediyorum, gelişmeler var. Geçen sene biliyorsunuz, bazı olumlu şeyler oldu. Örneğin; TRT payının kaldırılması, kademeli fiyat tarifesinin uygulanması, günlük 8 kilovat tarife limiti; bunlar bizim de önerilerimizdi, bunları olumlu buluyoruz. Ayrıca, doğal gazda da bölgesel tarifeye bir an önce geçilmesini öneriyoruz.

Bir başka konu, Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklarından yeterince faydalanıyor olup olmaması. Burada Hükûmetimizin gayretlerini biliyoruz, olumlu da buluyoruz ama daha fazlasına ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz. "Türkiye'nin karasal ve deniz üstü rüzgâr enerjisi potansiyeli 118 bin megavat seviyesindedir." deniyor. Mevcut kurulu gücümüz ise 10.607 megavattır. Yani rüzgâr potansiyelimizin yalnızca yüzde 10'undan azını kullanmaktayız. Yine, güneş potansiyelimizin ise yüzde 10'undan çok azını kullanıyoruz. Rakamlara baktığımız zaman, bugünkü enerji ihtiyacımızın teorik olarak tamamını güneş enerjisi veya rüzgâr enerjisiyle karşılamamız mümkün görünüyor. Dolayısıyla, bütün bunlara bakarak ikinci bir nükleer santrale ihtiyacımız olmadığı da anlaşılıyor; bu konuyu da dikkatinize arz ediyorum.

"Nükleer" demişken, olayın tarihçesine bakacak olursak 1955 yılından başlayan bir serüvenimiz var. Başbakanlığa bağlı Atom Enerjisi Komisyonunun kurulmasıyla başlayan serüvenimiz pek sağlıklı işlemedi, kabul edelim. En son, Rusya'yla yapılan Akkuyu nükleer anlaşmasında da birtakım sıkıntılar var. Birincisi, teknoloji transferi yok. Ayrıca, Akkuyu Nükleer AŞ'nin üretilen elektrik de dâhil olmak üzere sahibi Rus tarafıdır; başka bir deyişle, bu santral Türk topraklarında bir Rus santralidir yani ne yerlidir ne de millî. Santralin kurulacağı Akkuyu sahasının yaklaşık altmış yıllığına şirkete tahsis edildiği bilinmektedir yani altmış yıl süreyle Rusya burayı istediği gibi kullanacak anlamı çıkıyor. İsterse liman kuracak, isterse havaalanı kuracak, eğer daha da fazlasını yapacak olursa ne gibi tedbirlerimiz var, çok merak ediyorum. Ayrıca, Rus tarafı biliyoruz ki bu bölgede keyfî ve disiplinsiz uygulamalarda da bulundu, daha önce bunu Türk şirketlerini kovdukları zaman gördük. Ayrıca, bu nükleer santralin ekonomik olarak da oldukça büyük maliyetleri var. On beş yılda garanti verilen üretim 12,35 sent üzerinden hesaplanırsa 35,2 milyar dolar tutmaktadır.

Bir başka ciddi konu, nükleer atıklar konusu. Bu Rus menşeli kullanılan yakıtın Rusya Federasyonunda yeniden işlenebileceğinden daha önce bahsedilse de tam olarak bilinmemekteydi. Alelacele hazırlanan ÇED raporuna bakıldığında ise sahada bir atık havuzunun oluşturulacağı, daha sonra bu atıkların Rusya'ya götürüleceği belirtilmekteydi ama bugün geldiğimiz noktada ise Ankara ili Polatlı ilçesinde bir atık bertaraf ve depolama yerleşkesi mera yerinin kullanılacağı belirtilmektedir. Bu durum vatandaşlarımızın hayatını tehlikeye atacaktır, bu, Polatlı halkı tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Bunu da bildirmek istiyorum.

Saygılarımla.