| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 16 .11.2022 |
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Bakan, ben de herkesi saygıyla selamlıyorum, başarılar diliyorum.
Aslında, son yirmi yıldır AKP hükûmetlerinden en fazla duyduğumuz şeylerin başında, hep yerli, millî ve yenilenebilir bir enerji politikasından söz ediliyor, hatta dönem dönem bunun propagandası da çok yapılıyor "İşte, son dakika, flaş, şurada gaz bulduk, burada gaz bulduk." şeklinde. Ama mevcut yaşadıklarımız ise bunun tam tersi, aslında hem dışa bağımlı hem de sermayeden yana bir enerji politikası söz konusu.
Yine, ülkenin her yanı, her tarafı rant alanına dönüştürüldü. Bakın, HES'lerle dereler ve akarsular kurutuldu. Gerçekten, şu an sanırım akarsuyun ne olduğunu, derenin ne olduğunu bilebilecek son kuşak biziz; bizden sonraki gençler derenin ne demek olduğunu, akarsuyun ne demek olduğunu bilmeyecek. O kadar ki bakın, hayvanlar bile susuz kalıyor yani su içebileceği bir dere, bir akarsu bulamıyor. Yine, JES'lerle tarım alanları, orman alanları tahrip edildi ve bugün işte, bu tahrip edilen tarım alanlarından kaynaklı bir tarım meselesinden, tarım sorunundan söz ediyoruz. Ekmek olmuş 5 TL. İşte, tarım coğrafyasında, ekmeğin ilk keşfedildiği coğrafyada biz buğday sıkıntısı yaşıyoruz, ekmek sorunu yaşıyoruz ve buğdayı dışarıdan ithal ediyoruz. Tam da bunların hepsi birbiriyle bağlantılı ve bu yanlış politikalar sonucunda aslında açığa çıktı.
Çok ciddi bir doğa talanı var ve bu doğa talanı karşısında da mücadele eden, elbette ki karşı çıkan, çevreyi, çevrenin hakkını koruyan dinamikler de var. Örneğin, İkizdere başta olmak üzere neredeyse Karadeniz coğrafyasının tamamı köstebek yuvasına çevrildi. İkizdere'de insanlar doğasını, yaşam alanını korumak için, gerçekten bir sonraki kuşaklara bunu aktarmak için çok ciddi bir direniş gösterdiler ama İkizdere'de de işte, insanlara gaz sıkıldı. Yine, para ve rant uğruna aslında bütün bunların yapıldığını biz biliyoruz her ne kadar "enerji" söylemi içerisine sıkıştırılsa da.
Yine, Sayın Bakan, hakikaten Hasankeyf'i düşününce insanın içi acıyor. On iki bin yıllık bir uygarlık, yüzlerce uygarlığa beşiklik eden bir coğrafya, bir merkez niçin sular altında kaldı? Sadece elli yıllık ömrü olan bir baraj için ve bu baraj için on iki bin yıllık bir kültür tahrip edildi, yok edildi. Hasankeyf'in... On iki bin yıldır insanlığın, hiçbir uygarlığın aklına gelmeyen yok etme, tahrip etme siyaseti AKP iktidarına nasip oldu, onu diyelim. Bu, saf kötülük hâli yani on iki bin yıllık bir tarihî uygarlığı elli yıllık bir baraj için sular altında bırakmanın, betona gömmenin başka bir izahı yok maalesef.
Bakın, bir Kızılderili sözü vardır, mutlaka siz de duymuşsunuzdur, aslında çok da söylenir, derler ki: "Son ağaç yıkılıp, son nehir kirletilip, son balık da tutulduktan sonra paranın yenilemeyeceğini öğreneceksiniz." Gerçekten, biz pandemi sürecinde, Covid döneminde tam da bu gerçekliği yaşadık. Yani çevreye karşı bu saldırgan politikanın, ekosistemi tahrip eden bu enerji politikasının aslında insanlığa nasıl geri döndüğünü biz Covid döneminde deneyimledik ama maalesef bunlardan ders çıkarılmıyor, bunlardan ders alınmıyor. Bir para hırsı var, bir rant hırsı var yani artık bu hırstan kaynaklı bir doğa talanı, doğaya bir saldırı söz konusu.
Yine, elektrik meselesinden biraz söz etmek istiyorum. 2022'de elektrik tarifelerine mesken, sanayi, ticarethane grupları içinde, faiz ve vergi dâhil olmak üzere yüzde 52, yüzde 130 oranında zam yapılmış; doğal gaz da yüzde 25 civarında zamlanmış. Şimdi, ülkemizde asgari ücret 5.500, açlık sınırı 7.300, yoksulluk sınırı 25 bin TL ve biz biliyoruz, ülkede çok derin bir yoksulluk var. Hatta bazı hanelere öyle asgari ücret de girmiyor yani asgari ücretin hiç girmediği aileler var, haneler var, milyonlar aslında bu durumda. Şimdi, bu kadar yüksek fiyatlı faturaları nasıl ödeyecekler, bu sorunu nasıl çözecekler? Yani bu konuda da bir tartışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Şimdi, kış geliyor, evet; gerçekten insanlar kara kara düşünüyor "Bunu nasıl atlatacağız?" diye. Dönem dönem -son dönemlerde- yandaşlar çıkıyor, işte "Şurada gaz bulduk." "Burada gaz bulduk." deniliyor ya, o zaman "Camları açın, bu kış artık kombilerimizi sınırsız açacağız, camlarımızı açacağız, bir sorunumuz olmayacak." şeklinde çokça söylemlerde bulundular ama bırakın doğal gazı açmayı, insanlar kömür bile kullanamıyor. Şimdi kömürün tonu 8 bin TL. Yani düşünün, kışın dört beş ay sürdüğü illerde neredeyse 4-5 ton kömür kullanılıyor. İşte, düşünün yani sadece yakıta ne kadar para harcanabildiğini hesaplayın. Öyle görünüyor ki gerçekten biz bu kış donacağız yani böyle manzaralarla karşı karşıya kalacağız.
Yine, Sayın Bakan, AKP öncesi elektrik üretiminin yüzde 60'ı, dağıtımın tamamı kamuda idi. Sizden sonra tam ne olmuş? İşte, kamusal üretim yüzde 20'ye düştü, dağıtım ise tamamıyla özelleştirildi. Özel dağıtım şirketleri gerçekten artık bir rant, bir soygun düzenine dönüştüler. Bakım onarımı, kayıp kaçak parasını, sayaç okumayı hatta bankadan aldıkları kredinin faizini bile faturalara yansıtıyorlar ve bu yoksul halktan, yoksul insanlardan almaya çalışıyorlar. Şimdi, bunu denetleyecek, buna hesap soracak bir mekanizma da yok. Bu konuda bize de halktan çokça talep geliyor, bu konuda şikâyetler geliyor ama bir muhatap yok, bu konuyu denetleyecek bir mekanizma yok. Tamamıyla bu özel şirketler... Sanırsın bu ülkede tek özerk olan kurum bu şirketlerin kendisi, çok denetlenebilir bir durumları da yok.
Yine, DEDAŞ'la ilgili arkadaşlarım da söz etti; evet, gerçekten DEDAŞ artık bir sorundur yani bir problemdir ve bu problem gittikçe daha fazla kangrenleşiyor. Bakın, özellikle Diyarbakır, Urfa, Batman, Mardin, Siirt ve Şırnak'ta uzun süren elektrik kesintileri, altyapı sorunu ve yüksek elektrik faturaları nedeniyle bu kentlerde neredeyse yaşam felç olmuş durumda. 2019-2020 yılları arasında çiftçilerin kullandığı elektriğe yüzde 63 civarında bir zam yapıldı. Şimdi, çiftçiler o yıl içerisinde ürettikleri mahsulün neredeyse tamamını elektrik faturalarını ödemek için kullandılar yani bir kâr etme durumları söz konusu değil. Sonraki dönemlerde birçok çiftçiden şunu duyduk bu elektrik meselesinden kaynaklı aslında: "Ben kâr-zarar hesabı yapınca tarlamı ekmekten vazgeçtim çünkü o kadar yüksek ki elektrik faturaları."
Şimdi, DEDAŞ borcu olan çiftçiler faturaları ödemedikleri için kamu kurumlarından bir işlem yapamıyorlar, böyle bir garabet var yani "İlla DEDAŞ'a gidip borcunuzu ödeyeceksiniz, ondan sonra kamu kurumlarında iş ve işleminiz yapılacak." deniliyor. Bakın Urfa Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı ne söylemiş? Şöyle bir ifadede bulunmuş, diyor ki: "Tarım Bakanlığı 'destekleme' adı altında çiftçiye verdiği parayı DEDAŞ'a aktarıyor." 2021 yılında bu miktar 772 milyon TL'ymiş, 2022 yılında ise 970 milyon TL'ye çıkmış. Yani sözde çiftçiyi desteklemek için verilen para bir şekilde DEDAŞ'a aktarılmış. DEDAŞ'a borcu olan çiftçilerin banka hesaplarına bloke konuluyor yani "İllaki o para ödenecek." deniliyor ve bunu da KHK'yle aslında yasal bir duruma getirdiniz 2018'deki bir kanun hükmünde kararnameyle. Hakikaten, DEDAŞ'ı bu kadar özgün kılan bu kadar özel... Evet, sermayedir, evet, yandaştır ama hani bu kadar halkın karşısındaki bir sermaye grubunun bu kadar desteklenmesi de insanı hayretlere düşürüyor.
Yine, kayıp kaçağın en büyük nedeni altyapı sorunları olmasına rağmen... Bölgedeki trafolar neredeyse 90'lardan kalma, direkleri çok eski, hatlar, teller çok eski. Hatta bazen dönem dönem DEDAŞ'ın işçileri de yani bu iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor, kazalarda. Ama bu mesele sanki yokmuş gibi sürekli bölgede, işte, özellikle Kürtlerin yaşadığı illerde bir kaçak meselesi var ve "Onlar kaçak kullanıyor, ülkenin geri kalanı da onların parasını ödüyor." gibi bir ayrımcı dil kullanılıyor. Yani gerçeğin böyle olmadığını biz çok iyi biliyoruz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Evet Başkan.
Yani dolayısıyla bu konuda da sorumluluk hani halka yükleniyor, burada da ayrımcı bir siyaset izleniyor. Seçim bölgem Ağrı'ya hani doğal gaz 2017'de geldi Sayın Bakan ama Ağrı şu an Türkiye'nin en yüksek doğal gaz kullanan illerinin başında geliyor. Hani doğal gaz Ağrı'ya geldi diye yanlış anlamayın, bütün ilçelerimize gelmedi, sadece Doğubeyazıt ve Ağrı'nın bir kısmına şu an doğal gaz veriliyor, diğer 6 ilçemizde şu an doğalgaz yok maalesef.
SALİH CORA (Trabzon) - Önceden var mıydı?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Önceden... Önceden biz de çocuktuk, büyüdük.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, teşekkür ediyoruz, son cümlenizi alalım.
SALİH CORA (Trabzon) - Önceden var mıydı Ağrı'da?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Sen de milletvekili değildin önceden. Milletvekili miydin?