| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 16 .11.2022 |
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
SALİH CORA (Trabzon) - Önceden var mıydı Ağrı'da doğal gaz?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Sen de önceden milletvekili değildin.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Naci Bey'e söz verdim. Rica ediyorum, sükûneti sağlayalım.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, Değerli Bakan Yardımcıları, Bakanlığımızın çok kıymetli bürokratları, sayın basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, bütçeniz hayırlı olsun, Meclisimize de hoş geldiniz.
"Enerji" deyince benim aklıma belki de memleketimden dolayı hemen doğal gaz geliyor. Pahalı olmasından dolayı büyük şikâyet var tabii ki. Çünkü neredeyse sekiz ay kış yaşanan bir şehrin milletvekiliyim. Fakat bir başka taraftan da şimdi artık aklımıza güneş enerjisi de çok gelmeye başladı çünkü Erzurum güneş enerjisi bakımından son derece zengin. Türkiye'nin en potansiyelli 2'nci şehri, Van'dan sonra bildiğim kadarıyla ve berrak gün sayısı olarak da iki yüz günle yine en fazla berrak güne sahip şehirlerimizden biri. O yüzden, Erzurum ve Erzurum gibi soğuk şehirlerimizin ve belki hatta bütün Türkiye'nin ısınmasında, enerji sağlamasında, güneş enerjisinin, yenilebilir enerjinin ne kadar önemli olduğunu artık hepimiz kabul ediyoruz. Bunun yanında tabii ki rüzgâr enerjisi ve yine, benim çok önem verdiğim dalga enerjisi de son derece önemli.
Sunumunuzu ben de son derece dikkatli dinledim. Daha çok, AK PARTİ'li veya iktidar milletvekilleri "Sizleri sabırla dinledim." diyorlar, bakanlar da aynı şeyi söylüyor her günün sonunda. Bu beni açıkçası rahatsız ediyor çünkü hepimiz sabrediyoruz tabii burada saatlerce oturarak. Yani "Sabırla dinledik, yeter konuştuğunuz." gibi söyleniyor, her gün bunlar tekrarlanıyor. Ben de dikkatlice dinledim, çok güzel rakamlar verdiniz, bizi çok optimist olmaya sevk ettiniz. Ben kolay inanan bir insanım fakat zatıalinizin ve Bakanlığınızın bize doğru bilgiler vermediğinden dolayı -daha önceki projenizdeki bu Akkuyu Nükleer Santrali- sizin sunumunuzdaki sözlerinize ve rakamlarınıza inanmakta maalesef zorluk çekiyorum. Çünkü bir kere, aldatıldık diyeyim, hafif bir tabirle, geçeyim.
Konularımız arasında TEİAŞ meselesi var, özelleştirilmesi; BOTAŞ var, GAP var. GAP unutuldu, bugün de GAP'tan neredeyse hiç bahsedilmedi. GAP'ın hem elektrik üretmesindeki potansiyeli hem de sulamadaki potansiyeli, tamamlanmamasının sebepleri; bunlar hep merak konusu. Neden Türkiye'nin en önemli tarihî projelerinden birinin üzerinde durulmaz ve bu GAP unutulur ve unutturulmaya çalışılır? Bunu öğrenmek istiyorum.
EPDK meselesi... Yine, burada hafif bir tabir kullanmaya çalışıyorum, Kurumunuzda -Sayın Genel Müdürüm mü diyeceğim, Sayın Başkanım mı bilemiyorum- keyfiyet söz konusu, ciddi keyfiyet söz konusu. Bu keyfiyet de yatırımcılara büyük zarar veriyor, buna da geleceğiz inşallah vaktim kalırsa. Ve Akkuyu Nükleer Santrali tabii. Ve bir de bugün, maalesef, eksikliğini hissettiğimiz Türkiye Taşkömürü Kurumunun Başkanı...
Efendim, istifa müessesesi vicdani bir müessese ve istifa etmek de ayıp değil. Diyeceksiniz ki "Memlekette o kadar sorun var ki her seferinde istifa mı edilecek, yönetici dayanmaz." Her seferinde onlarca insan ölüyor Değerli Bakanım. Onlarca insanın ölmesi mi yoksa bir istifayla bir mesajın verilmesi, gelecek sonraki yöneticilerin daha dikkatli olmaya sevk edilmesi ve önlemlerin alınması mı sizce daha önemli? İstifa müessesesini lütfen gündeminize almanızı ben de rica ediyorum.
Evet, enerji son derece önemli bir konu, pek çok farklı konuyu ve sektörü etkiliyor, dış politikayı etkiliyor, ekonomiyi son derece, direkt etkiliyor, tarımımızı etkiliyor ve sınırsız insan ihtiyaçlarının karşılanması için kaynak bulunmasında enerji büyük pay sahibi, üretimde girdi olarak, tüketimdeyse maliyet unsuru olarak yer alıyor. Bu yönüyle ekonomide bir değer hâline gelen enerji, ülkelerin gelişmişlik düzeyinin de göstergesi aynı zamanda ve enerji tüketimiyle de ülkelerin gelişmişlikleri, kişi başına enerji tüketimiyle de ülkelerin gelişmişlikleri de ölçülüyor ki biz burada maalesef geri sıralardayız. Birincil enerji tüketimi açısından maalesef dünya ortalamasının üçte 2'si bizde, OECD ortalamasının ise dörtte 1'i seviyesinde gözüküyor.
Enerji fiyatındaki artışlarda tabii ki dünyadaki gelişen hadiseler büyük pay sahibi ama Türkiye'deki bir ekonomik krizin de bunda pay sahibi olmadığını söylemek imkânsız, hem de bu ekonomik kriz insan eliyle, yönetici eliyle geldi. Son derece yanlış, bilimden uzak, ön yargılı politikalar yüzünden biz böylesine bir ekonomik krizle baş başayız maalesef. Enerji sorunu sanayimizin sorunu, vatandaşımızın sorunu, evlerdeki insanlarımızın sorunu.
TEİAŞ meselesi son derece önemli. TEİAŞ'ın bu özelleştirilme hevesini biz anlayamıyoruz. TEİAŞ bir doğal tekeldir, ekonomide böyle bir tabir var, "doğal tekel" tabiri. Bu belli sektörlerde tüketiciye en az maliyetle, topluma en fazla faydanın sağlanabilmesi için sadece tek bir firmanın olması gerekebiliyor, TEİAŞ da öyle bir firma. TEİAŞ'ın özelleştirilmesini biz son derece sakıncalı buluyoruz. 2020 yılında 15 milyar lira ciro yapmış, 2,5 milyar liraya yakın da kâr etmiş, yaklaşık 28 milyar liralık da varlığı bulunan bu şirketin 2021 yılında bir Cumhurbaşkanı kararıyla özelleştirilme yoluna sokulması ülkemize hiçbir fayda sağlamaz. Bu özelleştirmede son derece agresif olan, özellikle neoliberalizmin savunucusu dediğimiz Margaret Thatcher bile kendi ülkesindeki TEİAŞ'ın karşılığı olan kurumu özelleştirmedi, ülkesinin yararını düşündü çünkü. 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'da da özelleştirilebilecek varlıkların içinde TEİAŞ sayılmıyor mesela, yine aynı şekilde 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nda da özelleştirilebilecekler arasında sayılmayan bir kurum. TEİAŞ'ın Türkiye'deki anlık elektrik arz talep dengesini kontrol etmek gibi hayati bir görevi var. TEİAŞ kâr amacı gütmemesi gereken bir kurum. Bu sektörün kontrolü kamuda olmazsa ekonomik bağımsızlığımızın da tehlikeye girebileceği endişesini yaşıyoruz.
Akkuyu meselesi. Son derece ilgiliyim, kanunun çıktığı günden beri ilgiliyim. Kanunun konuşmacılarından birisi de bendim ve o gün Meclis kürsüsünde, Sayın Bakan Yardımcımız da vardı, hatırlarlar ve kendisine de şahsen de sormuştum bu kanunun içeriğini ve endişelerimizi. O zaman da şunu demiştim: Erzurum'un düşman işgalinden kurtuluşunun iki gün öncesi, nispet yapar gibi... Erzurum kimden kurtulmuş? Ruslardan kurtulmuş. 3 defa Rus işgali görmüş bir şehir. Sanki nispet yapar gibi biz o gün bu kanunu çıkardık ve ben kürsüden sordum, tutanaklarda var: Biz bugün bu kanunla Ruslara bin hektar toprak, Akdeniz'de kıyı şeridi ve liman mı veriyoruz? Lütfen birisi bunun cevabını versin dedim. Hiç kimseden ses çıkmadı. O günden beri de çırpınıyorum, gerek basında gerek farklı mecralarda bu endişemi dile getiriyorum. Bununla da kalmadı. Demin, çok Değerli Milletvekilimiz Aydın Sezgin Beyefendi de ifade ettiler, 2019 yılında bir liman eklendi, 2010 yılındaki sözleşmede yokken 2019 yılında liman eklendi. Biz bunu fark edip de sorduğumuzda bize denildi ki: "Atıklar taşınacak, atıklar buradan alınıp Rusya'ya taşınacak; bu, mecbur." Bugün öğreniyoruz ki -inşallah, doğru değildir- Ankara'da atıklar için bir yer tahsis edilmesi konuşuluyor, öyle bir ihtimal var. Bu liman neyin nesidir? Bununla da kalınmadı, bugünlerde konuşulan bir radar meselesi var.
Sayın Bakanım, çok tehlikeli bir iş yapıldığının farkında mısınız? Ben bunu geçtiğimiz günlerde Sayın Dışişleri Bakanına da sordum, "Burası bir Türk santrali." diyemedi, "Rusların farklı ülkelerde de santralleri var." dedi. Biraz önce de bir AK PARTİ milletvekili -tarzından hiç hoşlanmamış olsam da- sanki bir Rusçuluk savunuculuğu yapar gibi buranın, evet, bir Rus santrali olduğunu kabul etti zımnen. "Amerika'yı mı savunuyorsunuz." dedi, ne münasebet, sadece Amerika'da mı var bu teknoloji? Daha neler, biz Türk santrali olmasını savunuyoruz; ne Amerika ne Rusya, Türk santrali olsun diyoruz. Son derece tehlikeli ve bize doğru söylemediniz, bu işin başından itibaren bize doğrular söylenmedi ve bu aynı zamanda son derece gayriekonomik, aşağı yukarı 22 milyar dolara mal edilen veya 25 milyar dolara mal edilen bir santrale -hesaplarımıza göre- biz 40 milyar dolarlık bir alım garantisi verdik. Ne münasebet, neden böyle bir alım garantisi verildi? Bunu da öğrenmek istiyorum.
Evet, vaktim çok azaldı...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Hemen, hemen Sayın Başkan. Benim söylemem gereken bazı hususlar var.
Erzurum'da bizim Aşkale, Oltu, İspir'de kömür madenlerimiz vardı, kömür çıkarıyorduk, 2002'den beri bunları çıkaramıyoruz. Yine, bu kömürü çıkarma ihtimalimiz, imkânımız olacak mı? Öğrenmek istiyorum. Aşkale Merkez Camisi'nden bir doğal gaz faturası. Camilerin doğal gaz fiyatlarını ticarethanelere endekslemişsiniz. Camiler Allah'ın evi, ticarethane değil; oralarda da dua satılmıyor, dua ediliyor. Ne münasebet, nereden çıktı camilere ticarethane statüsü koymak ve pahalı doğal gaz satmak?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Kınıyorum, bunun düzeltilmesini rica ediyorum.
Ayrıca da yine, söylemek istediğim, bu Rusya'dan tahsilatın 2024'e ertelenme ihtimali var, vatandaşın da borcunu 2024'e erteleyecek misiniz?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Çok özür dilerim.
Bir de Kamil Okyay Bey söylediler, benim de notlarımda vardı. Bu Yerel Yönetimlerin Güçlendirilmesi Programı 3 milyardan 15 milyara kadar bütçede fazlalaştırılmış. Hangi yerel yönetimlere bu paralar aktarıldı? Bunu da merak ediyorum.
Çok teşekkür ederim, saygılar sunarım.