KOMİSYON KONUŞMASI

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Başkanım teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, değerli bürokratlar; öncelikle bütçenizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Önemli meselelerimiz aslında Enerji Bakanlığıyla ilgili, bu YEKA ve YEKDEM'lerle ilgili. 3 Ağustos 2017 tarihinde YEKA RES-1 ihalesi tamamlanmıştı. 2024 yılında tamamlanması beklenen bu projenin, maalesef üç yıl süre uzatılarak 2027'de devreye girmesi söz konusu. Aynı şekilde YEKA GES-1 de Karapınar'da yapılıyor, onun da 20 Mart 2017 tarihinde ihalesi yapıldı ancak tesisten elektrik üretimi hâlen gerçekleşmiş değil. YEKA RES-1 ve GES-1 projelerindeki gecikmelerin sebebi nedir? Gecikme yaşanan YEKA projeleriyle ilgili ne gibi yaptırımlar uygulanacaktır? Maalesef YEKA GES-3-4 sahaları ise mera alanları üzerinde ihaleye çıkıldı, verimli tarım arazileri ve meralar üzerinde RES ya da GES kurulamayacağı mevzuatımızda açık ve net değil midir? YEKDEM ve YEKA uygulamalarındaki başarısızlıklar nedeniyle 2023 yılında elektrik üretiminde YEK payında bir artış hedefi göremiyoruz.

Önemli bir konu ise bu YEKDEM ödemeleri. 2022'nin ilk sekiz ayında YEKDEM ödemeleri 89 milyar TL'ye ulaştı. Bu miktar 2021 yılının ilk sekiz ayında 40 milyar TL idi. 2021 yılından 2022'ye YEKDEM kapsamına giren kurulu gücümüz 2 katına çıkmadığına göre bu artışın arkasında öngörüsüz enerji politikaları olduğu açıktır. Eğer YEKDEM kapsamında dolar bazında alım garantisi biçiminde yapılan desteklemeler zamanında Türk lirası üzerinden düşünülmüş olsaydı, Türk lirasının değer kaybından kaynaklanan bu artışlar yaşanmayabilirdi. Ayrıca bir yılda YEKDEM kapsamında neredeyse 135-130 milyar TL destekleme miktarı ortaya çıkacak ise yenilenebilir enerji kaynaklarının yatırımını neden kamu eliyle yapmadık? Ortaya çıkan bu acı tablodan sonra, 1 Temmuz 2021'den sonra YEKDEM kapsamına girecek olan yatırımlara desteklemelerin TL üzerinden yapılması kararı alındı, iyi ama şu ana kadar yapılmış olan YEKDEM yatırımlarının çoğu hâlen dolar üzerinden desteklenmekte ve bu soruna hâlen bir çözüm üretilmiş değil. YEKDEM kapsamındaki RES'ler için 2021 öncesinde 1 kilovatsaat için 7,3 sent iken GES'ler için 13,3 sent olan destekleme değerleri, 2021 sonrası için, alt sınır olarak 1,7 sent ve üst sınır olarak da 5,1 sent olarak belirlenmiştir. Bunlara karşılık olarak Akkuyu Nükleer Güç Santralinin fiyatlandırılması, hâlen, alt sınır 12,35 sent, üst sınırı ise 15,33 senttir. RES'ler, GES'ler için 1 kilovat elektrik için 1,7 sent iken Akkuyu için 1 kilovat elektrik için 12,35 sent. Mantık bunun neresinde diye merak ediyorum. Akkuyu'nun bu şekilde ucuz elektrik sağlayamayacağı gün gibi ortadayken, aynı koşullarda ikincisini Sinop'ta yapmak üçüncüsü için Trakya'da yer aramak ne kadar doğrudur? Akkuyu için proje maliyeti 20 milyar dolar olarak belirlenmiş ancak maliyet belirleme metodu açık değildir. Dünyada kullanılan "levelized cost of electricity" verisi mevcut değildir. Yapılan anlaşmaya göre, nükleer güç santralinin ilk 2 ünitesinde üretilecek elektriğin yüzde 70'i, 3'üncü ve 4'üncü ünitelerinde üretilecek elektriğin ise yüzde 30'u için ülkemiz alım garantisi vermiştir. Bu santral yılda sekiz bin saat çalışacak olsa Rus şirketine verilen garanti kapsamında yapacağımız, on beş yılda yapacağımız ödeme 44 milyar dolar. Geriye kalan yüzde 50'lik üretim için bugünün ortalama takas fiyatlarıyla bunu piyasaya satması durumunda Rus şirketi bir 55 milyar dolar da buradan kazanç elde edecek yani Rusya 20 milyar dolar yatırım yapacak, bunun karşılığında on beş yılda yaklaşık 100 milyar dolar gelir elde edecek ve hibe edilen arazi ve imtiyazlar da cabası. Yap-işlet-sahip ol modeliyle inşa edilen Akkuyu Nükleer Santrali enerjide dışa bağımlı olmayı azaltmadığı gibi, aksine, enerjide Rusya'ya göbekten bağımlı olmamıza neden oluyor. Bunlar yetmezmiş gibi bir de santralden çıkacak füzyon sonucu oluşan ürün izotoplar Rusya'ya götürülecek, yan sanayide işlenecek ve bu izotopların işlevsiz atıkları Türkiye'ye gömülecektir. Burada bir kez daha ifade etmek isterim ki yap-işlet-sahip ol modelinde yapan Rusya'dır, santrali işletecek olan Rusya'dır, sahibi olacak ülke Rusya'dır, buradan çıkacak ürün izotopları götürüp yan sanayisinde kullanacak olan Rusya'dır ama bu nükleer atıkları bertaraf etmek için topraklarına gömecek olan ülke Türkiye'dir; bu kabul edilebilir bir durum değildir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yirmi saniyeniz...

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Nükleer Düzenleme Kurulu kitapçığında Avrupa Komisyonunda başlatılan stres testlerinin ikinci adımının 2023 ortalarında yapılacağı, üst denetleyici Uluslararası Atom Enerji Ajansıyla iş birliği için yapılacak projenin 2024-2025 yılları arasında uygulanması için resmî başvurunun yapıldığı söylenmektedir. Bu durumda, gerekli denetlemeler ne zaman sonuçlandırılacaktır?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sürenizi aştınız. Son cümlenizi alayım.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Santral ancak 2026 yılında mı devreye girecektir?