KOMİSYON KONUŞMASI

KANİ BEKO (İzmir) - Teşekkür ederim.

Ben de benim ilgimi çok çektiği için işçi sağlığı, iş güvenliğiyle ilgili kısa bir soru sormak istiyorum: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Genel Müdürlüğünün hazırladığı ve Üçüncü Ulusal İşçi Sağlığı ve Güvenliği Politika ve Strateji Toplantısı'na sunduğu ulusal işçi sağlığı ve iş güvenliği sistemi taslak metninde gösterildiği gibi, 11 güçlü noktasına karşın 17 zayıf noktası olduğunu biliyoruz. 6331 sayılı Yasa 2012 Haziranda çıkmadan önce sistemin en temel yetersizlikleri şunlar: İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin gelişkenliğini biz maalesef göremiyoruz. Onunla birlikte, iş yeri hekimliği ve iş güvenliği hizmetlerinin yetersizliği, ortam ölçümlerinin zayıflığı, danışmanlık ve eğitim hizmetlerinin yokluğu ya da zayıflığı, meslek hastalıkları tanı sisteminin yokluğu ve meslek hastalıkları hastanelerinin neredeyse yok denecek kadar var olması.

Bildiğim kadarıyla 81 ilden 3 ilde meslek hastalıkları hastanesi vardı, ben Bakana en son sorduğumda ekonomik anlamda yetersiz olduğunu, kadronun olmadığını, Süreyyapaşa Hastanesine bağlandığını söylemişti. İzmir'de işçi sağlığı, iş güvenliğiyle ilgili biz bir sempozyum düzenlemiştik -bilginiz var mı bilmiyorum- Binali Yıldırım'ın başkanlığında, Nükhet Hanım'ın da tabii katkısı büyüktü. Orada korkunç derecede, karşılıklı bir gerilim içerisinde biraz tartıştık. Sonuçta, İzmir'de bir meslek hastalıkları hastanesinin açılmasına karar vermişlerdi ve Aliağa'ya şu an yüzde 70-yüzde 80 oranında meslek hastalıkları hastanesi gelmek üzere.

Ben bu konulara çok önem veren vekillerden biriyim yani şunu görüyorum: Bu nedenle ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği sistemi bana göre işlemez konumda. Ölümlü iş kazalarında Avrupa'da açık ara ilk sıradayız, dünyada ise 3'üncü sırada yer almaya devam ediyoruz. Şunu söylüyorum: Biraz ILO'dan fazla bahsettik bugün ama istatistiklere baktığımızda iş cinayetlerinde hâlâ Avrupa'da 1'inci ve dünyada da 3'üncüyüz. Ben geçen toplantılarda söylemiştim belki bu ikinci, üçüncü baskı olacak ama Cenevre toplantılarına ben çok katıldım ve orada -gerçekten söylüyorum- bir İtalyan işverenin "Türkiye'deki işverenleri gidin, uyarın, Türkiye'de bu kadar iş kazası, iş cinayeti olması doğru değil." dediğini hiç unutmuyorum. Yani biraz gerçekçi olmak lazım, arkadaşlar, Türkiye'de işçi sağlığı, iş güvenliği mevzuatı gerçekten bizim istediğimiz gibi işlemiyor. Ya, buna bir çözüm bulmak lazım yani bir araya gelip işçi sağlığı, iş güvenliğiyle ilgili yumruklarımızı vuralım ve bu yasayı düzgün bir şekilde çıkaralım diye düşünüyorum.

Bir de Adnan Bey'e bir sorum var. Ben sizin Vakıflar Genel Müdürü olduğunuzu biliyordum, benim hatırladığım kadarıyla, yanlış mıdır bilmiyorum. Şimdi, geçen toplantıda şöyle bir şey oldu: Çalışma müfettişlerinin facia hakkında görüşlerinin aldığı gün neden o alanın asıl amiri ve uzmanı olmayan Bakan Yardımcısı Adnan Ertem onların başında hazır bulundu diye tabii ki soruyorum. Şimdi, Adnan Bey'i ben eskiden tanıyorum, Vakıflar Genel Müdürüydü benim bildiğim kadarıyla, yanlışsam düzeltebilirsiniz. Facia hakkında teknik, mühendislik bilgisi olmadığını biliyorum, hatta Komisyonda facianın özüne girmemek için norm kadro konularını anlatmaya kalktı. Rehberlik ve Teftiş Heyeti doğrudan bakana bağlıyken, üstelik Adnan Ertem strateji alanından sorumluyken Komisyonda konuştu ve müfettişlerin konuşmasına izin vermedi, sonra da burada işte bir gürültü patırtı çıktı.

Ben, bu geç saatte dinlediğiniz için gerçekten sizlere teşekkür ediyorum. Çok önemli, çok kutsal konuları konuşuyoruz arkadaşlar. Dolayısıyla zaman zaman biraz da gerilimler de yaşanıyor, eğer burada kalbini kırdığım bir arkadaşım, bir dostum varsa herkesten özür dilerim.

OTURUM BAŞKANI POLAT TÜRKMEN - Sağ olun, teşekkür ederim.

KANİ BEKO (İzmir) - Rica ederim.