HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli Komisyon üyeleri; bazı sorularla başlamak istiyorum.

Sayın Bakan, soru önergelerine niçin cevap vermiyorsunuz, Anayasa'ya ve İç Tüzük'e göre on beş gün içinde cevap verilmesi gerektiğini bilmiyor musunuz, yoksa Anayasa ve İç Tüzük'ü takmıyor musunuz?

Bir buçuk yıl önce, 16 Nisan 2021'de verdiğim önergeyle Vakıflar Genel Müdürlüğünün logosunun hangi amaçla değiştirildiğini sormuştum. Eski logo, Türk milletinin tarihî süreç içerisinde öne çıkan bazı sembollerini kapsıyordu, şimdiki logo ne anlama gelmektedir? Logo için ne kadar ödeme yapıldı, logoya bağlı olarak, tabela ve evraklar için ne kadar harcama oldu? Bu işleri yapanlarla bir bakan yardımcısının ilgisi var mıdır?

Yedi ay önce verdiğim diğer önergede ise Van Erciş'teki Kara Yusuf Bey Kümbeti'nin akıbetini sormuştum, niçin cevap vermiyorsunuz?

Şimdi de 2022'de yatırım teşviklerinden faydalanan 2 oteli soracağım. 2 milyar 150 milyon lira Voyag Turizm ve Otelcilik Anonim Şirketi ile 2 milyar 350 milyon lira verilen MRA Turizm ve Otel İşletmeciliği Anonim Şirketi hakkında basında yer alan iddialara göre soruyorum: Bu 2 şirketle ilişkiniz var mıdır, varsa Bakanlıktan istifa etmeyi düşünmediniz mi?

2021 Sayıştay Raporu bulgularını incelediniz mi? İncelediyseniz, koşullar oluşmadığı hâlde pazarlık usulü ihaleye çıkılması, doğrudan temin usulüyle yapılan bazı yapım işlerinde iş artışına gidilmesi, bazı ihalelerde sözleşme gereği hibe olarak alınan araçların envanter kayıtlarının olmamasını nasıl izah edeceksiniz? İncelemediyseniz, kendinizi görevini hakkıyla yerine getiren bir Bakan olarak görüyor musunuz?

Değerli üyeler, ülkemizde gergin ve huzursuz bir dönem yaşanmaktadır. Mutlu olan, yarınlara umutla bakanlar o kadar azaldı ki bunun sorumlusunun kim olduğundan ziyade, kullanılan üsluba bakmak gerekir. Eski dönemlerde de ekonomik sıkıntılar vardı, gerginlikler yaşandı, darbeler oldu, Kıbrıs harbi yaşandı ama ileriye doğru umutlar hep vardı. 80 öncesi benim kuşakta olanların yaşayarak, sonraki kuşakların da okuyarak bildiklerini sandığım bir resim göstereceğim. İnönü, Türkeş, Bölükbaşı ve Aybar, 60'lı yılların sonu; kar yağışı altındaki bir törende yan yana, güler yüzlü ve vakur duruşları var. Tarihle ilgili, resme not düşülmüş, bakın notta ne diyor: "Siyasette mücadelenin yanında ahlakın, saygının ve seviyenin olduğu yıllardan." İkinci resim 90'lı yıllarda, Anıtkabir'e çıkarken Ecevit, Erbakan, Mesut Yılmaz, Demirel, Erdal İnönü ve Türkeş yan yanalar. Bu resme de not düşülmüş: "Hepsi göç edip gittiler ama hiç birbirlerine ve halka küfür etmediler." Şimdi, ben sormak istiyorum, son yirmi yılda neler oluyor da böyle resimler göremiyoruz, niçin yok bu resimler?

Değerli üyeler, Türk milletinin geleceğiyle ilgili düşünce sahibi olan herkes birbirine saygı duymak zorundadır, hiç kimse diğerini hor görmemelidir, göremez. 6'lı masa işte bunu yapmaya çalışırken hakaretlere uğruyor, ağır ithamlar ve iftiralara maruz kalıyor. Her birinin farklı görüşleri olmasına rağmen bir araya gelip ülkemizdeki yönetim ve sorunlar hakkında fikir üretiyor, görüş belirtiyor, partili Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı yeniden parlamenter sistemi öneriyor ve savunuyor; bundan niçin rahatsızlık duyuluyor? Anlatmaya çalıştığım şey, Türk milletinin siyaset kurumundan beklentisidir. Yakın geçmişteki Türk siyasetine hakim olan saygı, anlayış ve hoşgörünün yeniden örneğini vermekte olan 6'lı masaya bu açıdan teşekkür etmek gerektiği hâlde, bu sabah bile uçakta, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının söylediği sözleri şiddetle eleştiriyorum. Saygılar sunuyorum.