KOMİSYON KONUŞMASI

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, çok kıymetli bakan yardımcıları, Bakanlığımızın değerli bürokratları, sayın basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Turizm ve Kültür Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz. Her iki konu da son derece önemli. Turizm, ülkemizin çok önemli bir servis sektörünü temsil ediyor ve "bacasız sanayi" diyoruz; kültür ise çok çok daha önemli tabii ki kadim kültürümüzü temsil ediyorsunuz ve geliştirilmesi için de göreviniz var; kolaylıklar dilerim, Allah yardımcınız olsun.

Bütçeniz hayırlı olsun; 16 milyar liralık bütçeyi her ne kadar eksik de bulsak, hiç yeterli olmadığını da düşünsek, hayırlı olmasını dilerim. 550-560 milyar liralık bir faiz ödenen bütçenin yanında 16 milyar hakikaten çok küçük kalıyor ve üzüntü verici.

Sunumunuzda TİKA ve Yunus Emre Vakfından bahsettiniz; evet, ben de Meclis görevim icabı sık sık yurt dışına çıkıyorum ve orada TİKA'nın ve Yunus Emre Vakfının yaptıklarından göğsümüz kabarıyor, çok büyük mutluluk duyuyorum, teşekkür ederim.

"Turizm bacasız sanayi." dedik. 44 milyar dolarlık bir gelirden bahsediyoruz. Dokuz ayda da yüzde 97 büyüdüğünü söylediniz; tabii bu, göreceli. Pandemiden sonra -ki bu büyüme aldatıcı olmasın lütfen- çok daha iyi olması lazımdı. Özellikle kış, kültür, kongre, spor, sağlık, karavan, ekoturizm, dağcılık turizmi gibi farklı turizm çeşitlerinin de gelişmesini ben çok isterim. Burada, yalnızca yaz turizmi, kıyı turizminin üzerinde durulmasından ben açıkçası rahatsızlık duyuyorum.

16 milyarlık bütçe, 44 milyar gelir nasıl oluyor? Tarımda yüzde 163'lük bir enflasyon var yani tarım üretici enflasyonu yüzde 163 iken, sanayi üretimi aylık bazda yüzde 1,6 düşüyor iken, 2021 yılında yüzde 83,2 olan ihracatın ithalatı karşılama oranın 2022 yılında yüzde 69'lara, 68'lere düşmüşken, dış ticaret açığının da yine rekorlar kırdığı bu dönemde turizmin, bu bereketli turizm sektörünün getirdiği paralar maalesef kara deliğe gidiyor, insan buna üzülüyor açıkçası. Stratejik bir sektör aynı zamanda, onu da söylemem lazım ve öncelikli olarak bakılmalı yani devlet teşviklerinden kamu bankalarının kredilerinden de öncelikli olarak faydalanması gerektiğini düşündüğüm bir sektör.

İyi turizm, iyi demokrasiyle oluyor Sayın Bakan. Yani iyi demokrasinin olmadığı ülkelerde iyi turizmin olmasını beklememek lazım. Bizim hedefimiz İYİ Parti olarak, demokrasimizi çok üst düzeye çıkarmak ve bu 44 milyarlardan -50 milyarı bulması için uğraşılan- 40 milyon kişilik bir turizm hedefi veya gelinmiş bu noktanın 100 milyon kişiye ve 80 milyar dolara en azından çıkarmaktır, iyi turizm ancak iyi demokrasiyle olabilir yani bugün Libya'nın da kıyıları var, İran, Irak, Suriye'de son derece güzel kültür ülkeleri, güzel ülkeler, turistin gidebilmesi gereken, turist çekebilmesi gereken ülkeler ama demokrasi olmazsa olmuyor. Bize de üst düzey turistin gelmemesinin bir nedeni de demokrasi eksikliğimiz, bunu da özellikle belirtmek istedim yani turizm bir yerde özgürlüğün peşinden gidiyor, adalet ve huzurun peşinden gidiyor, bunlar olmazsa olmuyor. Birleşmiş Milletlerin bazı rakamları var. Mesela 2030'da çevreye, doğaya, kültüre dayalı yerlerin tercih edileceği söyleniyor ve 2 trilyon dolarlık dünyada bir cirodan bahsediliyor. Bizim bu 2 trilyon dolardan maksimum payı almamız lazım. Fransa'dan, İspanya'dan hiçbir eksiğimiz yok, ne doğal olarak ne de kültürel olarak hiçbir eksiğimiz yok. Bunları bizim tamamlamamız lazım.

Ben Erzurum Milletvekiliyim. Erzurum da bir turizm şehri, her ne kadar siz bunu kabul etmeseniz de. Neden "Kabul etmeseniz de." diyorum çünkü kış turizmini Sayın Bakan, turizmden saymıyorsunuz, öyle anlıyorum. Ben, sizin ağzınızdan daha henüz kış turizmiyle ilgili çok kayda değer bir söz duymadım, bugünkü sunumumuzda da kış turizminden bahsetmediniz, muhtemelen kış turizm tesislerinizin olmaması bunda bir rol oynuyor olabilir. Bunu da çok anlayışla ben karşılayamam çünkü siz bir devlet görevindesiniz şu anda.

Erzurum deyince akla tabii, Palandöken Dağı geliyor ama bir yandan... Gülümsemeyin, ben ciddi bir yorumda bulunuyorum, gülümsemezseniz memnun olurum. Sizin ve kadronuzun beni ciddi bir şekilde dinlemenizden çok memnunum olurum. Bundan önceki bütün bakanlar çok ciddi şekilde dinlediler ve ciddi cevaplar aldık. Erzurum denilince akla Palandöken Dağı gelse de Erzurum bir açık hava müzesi, çok tarihî, kadim bir şehir, adım başı tarihî eserleriyle dolu, ta bin-iki bin yıllık Türk tarihinin olduğu bir şehrimizden bahsediyoruz. O bakımdan, Erzurum'un bu dağ turizmi kadar, şehir turizmine önem verilmesi lazım. Dağa gelen turistin şehri de görmesi lazım. Erzurum denince akla başka bir şey daha geliyor tabii, Allahuekber Dağları. Sayın Bakanım, Çanakkale'den bahsettiniz, çok mutlu oldum. Çanakkale bizim büyük değerimiz, büyük destan yazıldı orada. Allah oradaki şehitlerimize rahmet eylesin, Allah bizleri onlara layık eylesin. Fakat batıda Çanakkale neyse doğuda Erzurum odur, batıda Gelibolu neyse doğuda Aziziye odur, batıda Arıburun neyse doğuda da Allahuekber odur. Allahuekber Dağıları'nın zirvesine geçtiğimiz yaz çıktım ve oraya vaktiyle bir anıt yapılmış, oraya da gittim. Oraya gittiğim andan itibaren ecdattan utandım. Bu kadar bakımsızlık olur, olmaması lazım ve ben bir kanun teklifi verdim, bu kanun teklifiyle -Çanakkale, malumunuz bir kanunla korunuyor ve kanunla o bölge tayin edilmiş durumda- Çanakkale'nin kanununa Allahuekber Dağları'nın da eklenmesini teklif ettim. Eğer ki o olmuyorsa oradaki şehitlerimizin hatırına Allahuekber Dağları için de ayrı bir kanun çıkarmamız ve o bölgeyi de bir özel bölge olarak tayin etmemiz ve korumaya almamız lazım, bunu da sizden rica ediyorum.

Doğu Ekspresi, doğu için bir şanstır -Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars; bu 4 şehri de çoğaltabilirsiniz- bir "cruise" gemisi gibi dolaşması lazım ve o şehirlerde daha uzun zaman kalması lazım. Bundan önce, altı dakika kalıyordu; ben buna isyan ediyordum, altı dakika için şehrin üst düzey yöneticileri törenler düzenliyorlardı ve ben bunu yakıştıramıyordum. Şu anda, bildiğim kadarıyla, üç saate çıktı fakat akşam sekiz ile on bir arasında, son derece yetersiz ve gecenin o soğuğunda bu olacak iş değil. Sizden ricam, bu tren bir "cruise" gemisi gibi gece gitsin, gündüzleri şehirlerde konaklasın ve o taşıdığı turistler de şehirleri kalkındırsın; bu, sizden şehrimiz olarak bir ricamızdır.

Kapadokya varsa Narman Peri Bacaları da var, çok çok kıymetli ve çok büyük potansiyeli var. Tortum Şelalemiz, yine aynı şekilde, çok büyük bir potansiyel taşıyor.

Bunların yanı sıra, çok önemli iki konum daha var. Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı; bu da bir muamma, âdeta yeni bir Varlık Fonu hikâyesi, Sayıştay denetiminden uzak. Harcamaların nerelere yapıldığı belli değil ve Bakanlığın incelenmesi sırasında görülüyor ki 242 milyon lira Bakanlıktan aktarılmış. Sayın Bakanın kendi beyanıyla, 100 milyon dolardan fazla yapılan harcama yetmemiş, bir de Bakanlıktan bir pay tekrar aktarılmış, neden olduğunu anlayamadım. Bunların nerelere harcandığını merak ediyoruz, bununla ilgili de bilgi verirseniz memnun olurum. Reklam giderleri, televizyon giderleri olduğu söyleniyor; hangi televizyonlar, hangi reklamlar olduğunu bilmek isteriz, bununla ilgili lütfen Meclisimizi aydınlatınız.

RTÜK çok çok önemli. RTÜK'ün sicili maalesef çok karanlık, siyasi tarafı bir yana, ahlaki olarak da RTÜK'ün Türkiye'ye vurduğu büyük darbe var -Sayın Başkan, siz de lütfen dinlerseniz memnun olurum- Ben bundan önceki bazı komisyonlarda RTÜK temsilcilerini Komisyona davet ettim, sunumlar yaptılar. Beş yıllık milletvekiliyim, beş yılda Mecliste pek çok sunum dinledim; en amatörce, en baştan savma sunumları ben RTÜK'ten gördüm maalesef. RTÜK, Türkiye'de sosyal bir sorun varsa kadın cinayetleri, çocuk istismarları, sosyal bir çöküntü, bazı ahlaki ve ailevi sorunlar varsa başsorumlusu RTÜK'tür. İşin siyasi tarafı ayrı, onda da büyük günahlar var ayrı ama ahlaki çöküntüde, sosyal sorunlarda başsorumlu RTÜK'tür.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Ellerde kadehler bulutlanıyor, hiç itirazım yok; sigaralar bulutlanıyor, hiç itirazım yok fakat bellerde silahlar, kadın tecavüzleri, birbirlerine ateş etmeler, cinayetler "gündüz kuşağı" denilen bir rezalet, bütün bunlara nasıl göz yumuyorsunuz, ben bunu çok merak ediyorum. "Ceza kesiyoruz." diyorsunuz, o cezalar umurlarında bile değil o yapımcıların ve o dizileri yıllardır oynatanların; kazandıklarının yanı sıra ve Türkiye'ye vurdukları büyük darbenin yanı sıra.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.