| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop'un; Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Komisyonu Arasında Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA III) Çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti'ne Yapılacak Birlik Mali Yardımının Uygulanmasına İlişkin Özel Düzenlemeler Hakkında Mali Çerçeve Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/4703) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 17 .11.2022 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de Sayın Bakan Yardımcısına yeni görevinde başarılar diliyorum. Hayırlı olsun göreviniz.
Ben Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesi olarak toplantıya katıldım. Biz, geçen hafta Avrupa Birliği Uyum Komisyonu olarak, tali komisyon olarak bu anlaşmayı detaylı olarak görüştük. Sayın Genel Müdürün de Sayın Bülent Özcan'ın da detaylı, kapsamlı bir sunumu oldu Komisyonumuza ve açıkçası Avrupa Birliği Uyum Komisyonu olarak olması gerektiği gibi... Çünkü -Mecliste, Komisyonumuzun İç Tüzük'le belirlenen görevini maalesef tam olarak yerine getirilememesi- Avrupa Birliğiyle çıkardığımız mevzuatları resmî aday ülkesi olduğumuz Avrupa Birliği müktesebatına uyumu noktasında bir değerlendirme yapmak amacıyla sık toplanamadı Komisyonumuz. Bu anlamda, Mali İşbirliği Anlaşması'nın Komisyonunuzda detaylı görüşülmesini olumlu olarak karşılıyoruz ve katılan tüm siyasi parti gruplarından milletvekillerimizle biz bu anlaşmayı detaylı görüştükten sonra -çok da değerli bir sunumu oldu Sayın Özcan'ın bize, çok da detaylı tartıştık programları, fonları- neticede bütün siyasi parti gruplarıyla beraber oy birliğiyle, bizim de Cumhuriyet Halk Partisi olarak bir şerhimiz olmadan anlaşmayı kabul ettik. Esas komisyon olarak da Dışişleri Komisyonuna katılarak Avrupa Birliğiyle ilişkimize ve Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde yaşadığımız sorunlara da değinerek fonlarla ilgili de görüşlerimi Komisyonun çok zamanını almadan kısaca paylaşacağım.
Katılım öncesi fonlar bizim Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde çok önemli araçlar ve 99 sonrası, resmî adaylığımızdan sonra işte, 2006 sonrası da katılım öncesi mali yardımlar kapsamına alındı ülkemiz ve fonlara da ciddi katılım sağladık. Baktığımız zaman, 2007-2013 IPA I'de aldığımız fonlar... Genelde, ağırlıklı olarak bu fonları kullanan ülke Türkiye, yaklaşık yüzde 40'a yakın tahsis edilen oranın, miktarın çoğunluğunu da ülkemiz alıyor; IPA II'de de aynı şekilde ve şimdi de IPA III süreci. Burada, tabii ki önemli olan şu: Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizin ve bu katılım öncesi mali yardımların felsefesiyle ya da aday ülkelere tahsis edilmesinin amacıyla zıt yönde bir süreç yaşıyoruz biz maalesef. Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde, özellikle de siyasi kriterlerdeki ciddi geriye gidişlerle biz, 2017 sonrası bir fon kesintisiyle karşı karşıya kaldık. Sayın Özcan'ın sunumunda da vardı, 2014 sonrası aldığımız Avrupa Birliği fonlarında ciddi bir geriye gidiş yaşandı. Biz elbette buna her platformda karşı çıktık, fon kesintisinin olmaması gerektiğini söyledik ama böyle bir sorun alanı da ortada duruyor.
Bu anlamda, almış olduğumuz fonların üyelik sürecimize katkı sunması noktasında gerek Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun gerekse Dışişleri Komisyonunun sorumlulukları çok fazla. IPA fonları her dönemde tematik konular; Avrupa Birliği ve Avrupa ülkelerinin sorun alanlarına dönük fonlar. IPA I'e baktığımız zaman, sorun alanları bölgesel iş birliği, bölgeler arası farklılıkları azaltmak, tarım, kırsal kalkınma gibi konulara odaklanırken değerli milletvekilleri, değerli Komisyon üyeleri; bugün, IPA III fonları verilirken temel konu olarak seçilenler hukukun üstünlüğü, demokrasi, adalet, yargı bağımsızlığı... Bu bizim ülkemizde ve hem aday hem üye bazı Avrupa ülkelerinde ciddi sorun alanları. Biz burada ciddi olarak da bir geriye gidiş yaşıyoruz. Son yayınlanan, belki son üç, dört yıldır yayınlanan Avrupa Birliği raporlarında ülkemizin en ciddi geriye gittiği alanlarda yargı bağımsızlığına, hukukun üstünlüğüne, ifade özgürlüklerine, demokratik işleyen bağımsız kurumsal yapılara, güçler ayrılığı ilkesine; özellikle 2018 Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte yasama, yürütme, yargı arasındaki ilişkiye, kurumsal tahribata en çok vurgu yapılıyor. Bunları ciddi şekilde gündeme almamız gerekiyor çünkü bu fonların amacı, bizi üyelik sürecine hazırlaması ve üyelik sürecimizi hızlandırması anlamında mali yardımlar çok önemli.
Anlaşma, bütün fon yönetiminin, izlenmesinin, takibinin, denetiminin, şeffaflığının, kurumların, bütün hepsinin bütün aday ülkeler için çerçevesini zaten çiziyor. Burada biz geçen hafta da tartıştık, bu kurumsal şeffaflık çok önemli. O fonların ciddi şekilde değerlendirilip ilgili birimler tarafından kullanılması ve bizim sorun alanlarımızda üyelik sürecimizi hızlandırılması noktasında kullanılması gerektiğini, ben, burada tekrar kayıtlara geçirmek istiyorum.
Şöyle ki ciddi anlamda, özellikle bizim gerçekten aşama kaydettiğimiz, 2002-2006 sonrası müzakereleri aştıktan sonra ciddi aşama kaydettiğimiz alanlarda dahi yani kazanımlarımızda dahi ciddi geriye gidiş yaşıyoruz. Ya, bu tezatlığın bu fon anlaşmasını imzaladığımız dönemde karar birimlerinin tekrar gündemine alınması gerekiyor -Sayın Bakan Yardımcısı da burada Hükûmeti temsilen- bu noktada ciddi bir çalışmanın yapılması gerekiyor. Özellikle, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlükleri, sivil toplumu kuruluşlarının faaliyetleri... Çünkü bu fonlara katılmak ve bu fonları almak için bağımsız, özgür, kurumsal yapıların olması gerekiyor. İşte, üniversiteler, akademisyenler, katıldığımız Erasmus programı ciddi anlamda çok önemli. Ben de bireysel olarak faydalandım öğretim üyesi değişim programlarından. Onların hepsi, bizi ülke olarak Avrupa Birliğine, o kültürel, eğimsel iş birliğine, Avrupa Birliğinin bütün o mekanizmalarına, hukuksal mevzuatına hazırlamak için kullanılan fonlar ama bunlardan ciddi bir uzaklaşma var. Kesintide de biz Konseyde denetim sürecine alındık bugün, ciddi bir kurumsal geriye gidiş yaşıyoruz yani Türkiye, fonları en çok alan ülkeyken bugün fon kesintileriyle karşı karşıya kalan bir ülke. Burada bir öz eleştiri yapmak gerekiyor. Türkiye'nin Avrupa Birliğine uyum, katılım sürecindeki ciddi geriye gidişlerini bu mali yardımlar anlaşmasıyla beraber, bu dönemde ciddi dikkate almak lazım. Fasıllar açtık, 35 başlığın 16'sında fasıl açabildik ama ciddi sorun alanı şu ki açtığımız fasıllarda da geriye gidiyoruz.
İşte, mesela, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu, burada bir sürü yasa çıkartılıyor ve birçoğu Avrupa Birliği uyum mevzuatıyla çelişkili ama biz bunları konuşmuyoruz hiçbir zaman Komisyonumuzda ve biz konuşmadığımız için Avrupa Birliği raporlarına yansıyor bunlar. Eğer biz burada konuşsak ve bunlarla ilgili şerhlerimizi koysak "Ya, böyle bir anlaşma var ama burada Avrupa Birliği müktesebatıyla uyumsuz." desek... Mesela çevre, çok ciddi bir sorun olarak karışımızda; çevre faslını açtık ama müktesebata uyumsuz kanunlar geçiriyoruz burada. Bu nedenle, bunlara daha çok hassasiyet gösterilmesi, gerek Dışişleri Komisyonunda gerek Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda... Diğer uluslararası kurumlarda temsiliyetimiz var, ciddi bir sorun alanı olarak görülüyor. Burada biz tartıştık, çok detaylı da konuştuk, raporumuzu da zaten Uyum Komisyonu olarak sunduk. Son tahlilde, sonuç olarak IPA'yla ilgili konulara değinmiştik, konuşmuştuk kırsal kalkınmayla ilgili Sayıştay raporlarına yansıyan. Ya, kurumsal şeffaflığı çok ciddi temin etmemiz gerekiyor ve toplumu bu yönde bilgilendirme çok önemli. Bu fonlardan faydalanmamız noktasında ciddi bir bilgilendirme mekanizması da gerekiyor.
Tekrar ben teşekkür ediyorum. Umuyorum mali yardımların ülkemizin üyelik sürecine katkı sunacak yeni bir yol açmasını da diliyorum.