KOMİSYON KONUŞMASI

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle Sayın Nilgün Hanım'ın az önce Genel Başkan Yardımcımız Sayın Veli Ağbaba'yla ilgili söylediği bir sözün düzeltilmesi gerekir.

Nilgün Hanım, bildiğiniz gibi, Meclise giren herkes T.C. numarasıyla, güvenlik soruşturmasından sonra giriyor.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Doğru, doğru.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - İftira, iftira.

LEVENT GÖK (Ankara) - Söylemiş olduğunuz bu söz, Meclisteki güvenlik birimlerimizi çok yakından ilgilendirir. Ben onların böyle bir ithamla karşılaşmasına üzülürüm. Yani bir ciddi sorgulamayla içeri giren herkesin sorumluluğu Meclis emniyetinin üzerindedir.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Doğruyu diyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - İftira atıyor, iftira.

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Bakan, Değerli Başkan... Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Levent Bey, Nilgün Hanım'ın yaptığı açıklama...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Süre devam ediyor Sayın Başkan.

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, yalnız...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan süre geçiyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, böyle ikili devam edemeyiz, ikili diyaloglarla gidemeyiz, rica ediyorum.

Devam edin lütfen.

Sabaha kadar çalışmayı göze aldık ama böyle gidemeyiz.

Devam edin.

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkanım, yalnız kaybolan süremi de isterim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamam, bir yirmi saniye ilave ediyoruz.

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Bakan, bir ülkenin bölünmesi siyasetçilerin diliyle de olur. Eğer bir ülkeyi yönetenler, bir ülkede erk sahibi olanlar söylemleriyle ve görüşleriyle toplumun büyük bir kesimini karşılarına almış ve toplumda bir ayrışmaya, kutuplaşmaya neden olmuşsa kahraman askerlerimizin dağda büyük mücadeleler verdikleri ülkenin fiziki bütünlüğünü koruma mücadelesinin yanında bir bakarsınız ki toplum ruhen ve fikren bölünmüştür. Bunu yapan da siyasetçilerin dilidir Sayın Bakan. Bu ülkede herkesin kendisini emniyette hissetmesi, hukuki güvence içerisinde olması ve kimsenin kendisini etnik köken, mezhep, dil, din, ırk yönünden bir şekilde, kenara itilmiş şekilde kendisini görmemesi gerekir.

Sayın Bakan, devleti yönetenlerin yapması gereken, herkesi kucaklaması; Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle bir bütün olarak, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu, eşit yurttaşı olduğunu herkese hissettirmesi gerekir; bunun sorumluluğu da iktidara düşer.

Sayın Bakan, dün Konya'da önemli bir duruşma görüldü. Geçtiğimiz yıl bir ailenin 8 ferdinin 7'si bir kişi tarafından öldürüldü. Bu aile, Kürt kökenli bir aileydi ve kendisini vuran aileyle daha önce, iki taraf arasındaki bir husumetten dolayı başka bir tartışma yaşanmıştı. Ve bu tartışma yaşandıktan sonra o ailenin fertleri, CİMER vasıtasıyla size, Adalet Bakanlığına, Cumhurbaşkanlığına mesajlar gönderdiler, dediler ki: "Biz doğu kökenli olduğumuz için saldırıya uğruyoruz; lütfen, gereğini yapın." Bu aileye gereği yapılmadı Sayın Bakan ve bu ailenin, 8 kişilik ailenin 7'si geçen yıl katledildi. Duruşma açıldı, ben de dün duruşmadaydım, son duruşmaydı. Duruşmaya gittik, ailenin ve avukatlarının istekleri, kendilerinin ırki bir tablodan dolayı herhangi bir saldırıya uğradıklarını iddia etmeleri karşısında bunun araştırılması, soruşturmanın genişletilmesi. Ve aile öyle bir duygu içerisinde ki etnik kökenlerinden dolayı saldırıya uğradıklarına dair tam bir kanaat hasıl olmuş. Mahkemeden bunu bekliyorlar, çok önemli deliller sundu avukatları ama mahkeme başkanı çok sorumsuz ve katledilen ailenin üzüntüsü sanki çok hafif bir üzüntüymüş gibi, bütün avukatlarla tartışarak bir duruşmayı katletti ve bir karar vermek suretiyle duruşmayı sonlandırdı.

Sayın Bakan, ben duruşmadan sonra bu ailenin yanındaydım, bu duyguları sizlerle paylaşmak istiyorum. Siz zannetmeyin ki siz şu anda Türkiye'yi böldürmemek için uğraşıyorsunuz, tablo öyle değil. İnsanlar ruhen ve fikren bazen mahkeme eliyle, bazen bürokratlar eliyle, bazen de sorumsuz siyasetçiler eliyle bölünebilirler. Ben bu duygusal kopuşa dün Konya'da tanık oldum; bu ailenin dramına, trajedisine tanık oldum. Ama Türkiye'nin bütünlüğü için çalışırken...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son on saniyeniz.

LEVENT GÖK (Ankara) - Süremi ekler misiniz?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ekledim, eklenmiş hâli.

LEVENT GÖK (Ankara) - Peki efendim.

Yani bir toplum ruhen ve fikren bölünmeye; sorumsuz siyasetçiler, mahkemeler, bürokratlar ve yöneticiler eliyle de gidebilir. Acaba siz bunun farkında mısınız?