KOMİSYON KONUŞMASI

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Değerli Başkanım, Değerli Bakanım, milletvekili arkadaşlarım, basın mensupları, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

26 Ekimden beri bütçe görüşmelerini yapıyoruz, son haftaya girdik. Her şeyden önce, benim de 8'nci bütçem, sekiz yıldır bütçe görüşüyoruz, bütçe görüşmeleri çok hararetli geçiyor. Elbette, muhalefetin, Meclisin Hükûmete bütçe üzerinden birçok eleştirileri olur, oluyor fakat bunun da nezaket içinde, hukuk çerçevesinde, İç Tüzük'e uygun bir şekilde olması gerekir; bunu hepiniz biliyorsunuz.

Cuma günü olan olay hepimizi üzmüştür yani iktidarıyla, muhalefetiyle Meclisimize yakışmayan bir manzara olmuştur, bu bir gerçek ancak durup dururken olmadı tabii, Sayın Bakanın konuşmasını ilk otuz dakikasını hiçbir arkadaşımız da itiraz etmeden dinledi ama otuzuncu dakikadan itibaren, bilhassa Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili, Mecliste Bütçe Komisyonu üyesi olmayan arkadaşımızla beraber söz atılmaya başlayınca kırkıncı dakikadan itibaren iş şirazesinden çıktı. (CHP sıralarından gürültüler)

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Müdahale değil Cemal Bey, sadece bir soru.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir dinleyelim arkadaşlar, bir dinleyelim.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Neticede, biliyorsunuz "ağır tahrik" hukuki bir kavramdır, hiçbir zaman işitmek istemediğimiz sözü biz de söylememeliyiz. Mesela, biraz önce de genç bir milletvekili arkadaşımıza karşı, bir arkadaşımızın karşı şeyden "terbiyesiz" ifadesi -tırnak içinde- bakın, bu Meclise de o arkadaşımızın ağzına da yakışmamıştır. Kulağınızla duymak istemediğinizi ağzınızla söylemeyeceksiniz. Tabii, bilhassa, Komisyon üyesi arkadaşlarımıza ve grup sözcüsü arkadaşlarımıza burada önemli görevler düşüyor. Bakın, son haftaya girdik; ben, Bülent Kuşoğlu Bey'in vakarına, bilgisine gerçekten saygı duyuyorum ve sekiz yıldır da beraberiz ama o gün keşke Bülent Bey burada olsaydı -işin başında yoktu- olaya hâkim olabilirdi diye düşünüyorum.

CAVİT ARI (Antalya) - Buradaydı.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Değerli arkadaşlar, tabii, usul üzerine söz aldığım için olayın, konunun detayına girmeyeceğim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sen kendi grubuna hâkim olsaydın Cemal Bey.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mehmet Bey...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Ancak biz bize yakışanı yapalım, sözlerimize dikkat edelim.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Keşke siz Bakana...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Elbette eleştiri olacak fakat bakanların da insan olduğunu, sadece et ve kemikten olmadıklarını düşünelim. Ağır tahrik olmuştur o gün. Elbette, ağır tahrik de olsa bazı sözlerin söylenmemesini biz de arzu ederdik ancak Sayın Başkan o dakikadan itibaren Bakanın sözünü tamamladığını ve kalan görüşlerini ve verilecek cevapları yazılı vermesi gerektiğini ifade ederek oylamaya geçmiştir ve oylama olmuş bitmiştir. Tekrar geri dönüp de bu filmi geri sarıp da düzeltme imkânımız yok ama önümüze bakalım, bundan sonra da birbirimize temiz bir dille hitap ederek... Bakanlar da burada kamu görevi yapıyorlar, onların yanındaki bakan yardımcıları ve bürokratlar da ülkeye hizmet ediyorlar, bütçelerini getirmişler; beğeniriz beğenmeyiz, neticede müzakere edeceğiz, son karar Meclisimizindir, son karar milletin temsilcilerinindir. Sizler "evet" dersiniz, "hayır" dersiniz; biz "evet" deriz "hayır" deriz ama neticede milletin bütçesini görüşüyoruz. Benim sizden istirhamım; konuşmalarımızda, hep birlikte Meclisin vakarına yakışır şekilde davranırsak, eleştirilerimizi de hukuk çerçevesinde yaparsak -"hukuk"tan kastım sadece yazılı hukuk değil- birbirimize göstereceğimiz saygı çerçevesinde yaparsak yol alırız. Dolayısıyla, ben, keşke cuma günkü o manzara yaşanmasaydı diyorum ama usul üzerine de söz aldığım için daha fazla konuşmadan, hepinizi saygıyla selamlıyorum.