| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a) Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, b) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu c) Karayolları Genel Müdürlüğü d) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü e) Havaalanı İşletme ve Havacılık Endüstrileri AŞ (HEAŞ) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 21 .11.2022 |
REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) - Teşekkürler Başkan.
Sayın Bakan, bugün Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bütçesi üzerine konuşuyoruz. Her bakanlık bütçesinde olduğu gibi, bu bakanlık bütçesinde de kamu yararını gözetmeyen politikalara şahit oluyoruz. Örneğin, yap-işlet-devret projeleri için 560 milyon TL'lik müşavirlik ihalesi gerçekleştiriliyor ve bu ihalelerin hiçbirinin yasalara uygun olmadığı tespit ediliyor. 2022'nin en büyük ihalelerinden biri, yaklaşık 7 buçuk milyar lira maliyeti olan Karaman-Ulukışla Hızlı Tren Projesi kılıfına uyduruluyor. Son yıllarda, özellikle kayyum atanan belediyelerde olduğu gibi, ihaleler 21(b) usulüyle, gizli kapaklı yapılıyor.
Tabii, tüm bu tablonun bir de yerel boyutu var. Seçim bölgem Diyarbakır'da çok ciddi altyapı ve ulaşım sorunları olmasına rağmen yeterli hizmet sağlanamıyor. Halkın vergileriyle yapılan hizmetler de iktidarın lütfu olarak lanse ediliyor. Her projede yandaş şirketlerin bulunduğunun ve rant sağlandığının farkındayız yani projenin kârı sermayeye, yandaşa, zararı ise halka. Bu zararı halk canıyla, emekleriyle, işiyle, kadınlar ayrımcılıkla ödüyor.
AKP hükûmetleri boyunca ulaştırma politikaları içerisinde demir yollarına ciddi paylar ayrılmasına rağmen 2000-2019 yılları arasında taşımacılık verilerine baktığımızda bunu göremiyoruz. Neden mi? Çünkü bu payın neredeyse tamamı yüksek hızlı trene ayrılmış durumda. Var olan ulaştırma hizmetlerini denetlemek, iyileştirmek yerine yeni projelere pay aktarılıyor fakat yeni projeler de birçok sorunla hayata geçiriliyor. Bakanlığınıza bağlı TCDD, DHMİ, PTT gibi kurumların en büyük sorunlarından biri AKP'nin kaybettiği belediyelerden getirilen ithal bürokratlar. Bu durum yani liyakatsiz düzen, kurumları işleyemez hâle getiriyor.
Bu kurumların, kurumlarda çalışan emekçilerin maruz kaldığı diğer sorun da özelleştirme. Kurumların mali yapıları bozularak, liyakatsiz ve yetersiz personelle doldurularak toplum nezdinde özelleştirme meşrulaştırılmak isteniyor. Şu anda emekçiler seçim sürecine girilmeseydi kurumların özelleştirileceğini ifade ediyor. Sayın Bakan, TCDD, DHMİ, PTT gibi kurumların özelleştirileceği doğru mudur?
Bu sorun devam ederken, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarında liyakatsiz düzenle birlikte, altyapı yetersizliği ve denetimsizlik katliamlara sebep oluyor. Çorlu tren kazası da bunun en büyük örneği. Dört yıldır Çorlu tren kazasında yaşamını yitirenlerin aileleri hâlâ adalet bekliyor. Bakınız, sadece 2014-2018 yılları arasında 438 kaza meydana gelmiş. Dava süreçleri uzarken, usulsüzlükleri raporlayan ve sendikalarına ileten emekçiler ise çeşitli bahanelerle sürgün ediliyor. Aileler, sorumluların cezasız bırakılması kaygısı yaşarken, insan hayatını gözeten emekçiler ise sendikal faaliyetlerinden dolayı cezalandırılma kaygısı yaşıyor.
Birleşik Taşımacılık Sendikası, liyakatsiz düzene, hukuksuzluklara karşı aylardır sesini yükseltiyor. Sendika üyeleri mahkemelerin "beraat" kararlarına rağmen görevlerinden uzaklaştırılıyor veya ihraç ediliyor. TCDD sınavlarında mülakat yapılarak yandaşa alan açılıyor. Sınavda yüksek puan alan emekçiler mülakatla eleniyor. Bu şekilde emekçinin hakkı gasp ediliyor. Böyle bir süreçte, enflasyon almış başını giderken demir yolu emekçilerinin promosyon ücretleri güncellenmiyor. Her kurumda, her alanda hukuksuzluk, usulsüzlük, kaynakları yandaşa peşkeş çekme, emekçi düşmanı politikalar krizi daha fazla derinleştiriyor. Emekçilerin hakkını gasp eden mülakat sistemine karşı Bakanlığınız adım atacak mı? "Beraat" kararlarına rağmen emekçiler neden ihraç ediliyor, neden işinden uzaklaştırılıyor?
Kriz derinleşirken, özellikle kadınlar, işsizlik ve yoksullukla boğuşuyor. TCDD'de kadın çalışma oranı sadece yüzde 5. Sendikal mücadele yürüten kadınlar ise gözaltı operasyonlarıyla karşı karşıya kalıyor. İktidarın her kurumuna sirayet etmiş bu cinsiyetçi zihniyet her gün evde, işte, okulda, sokakta erkek şiddetiyle yüz yüze kalan kadınları bir de ekonomik şiddete mahkûm ediyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz tamamlanmıştır. Son bir cümle alayım lütfen.
REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) - Bakanlık ayrımcılığa dayanan bu cinsiyetçi iş bölümünü ivedilikle ortadan kaldırmak için planlama yapmalı ve cinsiyet eşitliğini esas alan düzenlemeler yapılmalıdır. TCDD'de kadınlara güvenceli ve sürekli istihdam sağlayacak politikalar planlanmalı ve hayata geçirilmelidir.