KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Bakanlığımızın çok değerli bürokratları, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin değerli mensupları ve basınımızın değerli emekçileri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Millî Savunma Bakanlığımızın bütçesini görüşüyoruz Sayın Bakan, bütçenizden başlamak istiyorum. 2023 bütçeniz 182 milyar 772 milyon lira, bu bütçe artış oranı geçen yıla göre yüzde 127 olsa da Sayın Bakan, 2021'de merkezî bütçeden aldığınız pay yüzde 4,6 iken; 2022 yılında yüzde 4,5'e düşmüş; 2023'te ise yüzde 4,1 olmuş yani sistematik olarak Millî Savunma Bakanlığının bütçesinin gerilediğini görüyoruz.

Diğer yandan bu düşüşün nedeni nedir diye sormak istiyorum yani ihtiyaçlarınız mı azaldı? Hani bunu desek de diğer yandan her yıl sonu Bakanlık harcamaları başlangıç ödeneğinin üzerinden daha yüksek olarak gerçekleşiyor, başlangıç ödeneğinin üzerinde gerçekleşiyor. Örneğin, en son 2021 yılı başlangıç ödeneği 61,4 milyar lira iken gerçekleşme 71,2 milyar lira olmuş. Yani Bütçe Başkanlığı mı kısıtlıyor bütçenizi, bunu da öğrenmek istiyoruz, siz mi yanlış hesaplıyorsunuz? Buradaki sorun ne? Çünkü Millî Savunma Bakanlığının bütçesi şu içinde yaşadığımız süreçte de çok önemli.

Sayın Bakan, tabii, öncelikle Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, ordumuzun küresel savaş güçlerine göre ülke sıralamasında nerede olduğuyla ilgili devam etmek istiyorum. "Global Fairpowers Strenght Ranking"de Türkiye 2022 yılında bu savaş gücüne göre 13'üncü sıraya gerilemiş Sayın Bakan. 2017'de 8'inci sıradayken, 2020-2021 yıllarında 11'inci sıraya gerilemiştik, şimdi 13'üncü sıradayız. Hava kuvvetleri sıralamasında 9'uncu sırada görünüyoruz ama savaş uçak gücü sıralamasında 15'inci sırada görünüyoruz. Savunma bütçesi sıralamasında da 24'üncü sıradayız. Şimdi, dünyanın en güçlü orduları sıralamasında ön sırada olan ordumuz açısından bu veriler çok iyi görünmüyor, daha doğrusu düşüşler çok iyi görünmüyor Sayın Bakan.

Şimdi, tabii, askerî gücümüzden devam etmek istiyorum. Sizin de söylediğiniz gibi güvenlik kaygılarımızın en üst seviyeye çıktığı bir süreçten geçiyoruz. Askerî gücümüz, hava gücümüz çok önemli. Bakın, şu anda sınır ötesi bir harekât devam ediyor.

Sayın Bakan, 2 terör saldırısı gerçekleşti çok kısa bir süre içerisinde ülkemizde. Dün de Gaziantep Karkamış'ta roket saldırısında 5 yaşında bir çocuğumuzu ve gencecik bir öğretmenimizi kaybettik. Kaybettiğimiz öğretmenimiz ve çocuğumuz aynı zamanda İzmir Milletvekilimiz Sayın Mahir Polat'ın da akrabaları Sayın Bakan ama kim olursa olsun acımız çok büyük.

Yıllardır terörle mücadele ediyoruz, etrafımızda çok sıcak savaşlar var. İşte, Rusya-Ukrayna savaşı, İran'da devam eden ayaklanma, Yunanistan ve Kıbrıs'la süren sürtüşmeler, Doğu Akdeniz'de hidrokarbon kaynaklarının değerlendirilmesi konusunda deniz yetki alanlarıyla ilgili yaşadığımız hukuki sorunlar bizi hep teyakkuzda kalma durumunda bırakıyor Sayın Bakan. Bu konuda Mısır'ın bölgede en önemli muhataplarımızdan olduğunu da hepimiz biliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu hep söyledik ama hep ağır hakaretlere uğradık. Şimdi, dün bir U dönüşü yapıldı, sevindirici tabii bu U dönüşünün yapılması. Cumhurbaşkanı Erdoğan "Asla görüşmem." dediği -tırnak içinde- darbeci Sisi'yle el sıkıştı. Tabii, el sıkışmasının Türkiye için olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyorum ama keşke bu böyle seçimlere çeyrek kala olmasaydı da çok daha önce bu önlemler siyasi anlamda da alınabilmiş olsaydı.

Evet, askerî gücümüz önemli. S-400'lerle ilgili ve F-35'lerle ilgili sıkıntılarımız var. Sayın Bakan, 2022 bütçesi görüşmelerinde S-400'le ilgili "Bazı şeyler açıklanmaz." dediniz geçen yılki bütçede. "Ülkelerin kendi millî sırları vardır." ve "Türkiye'de bir hava taarruzu oldu da biz S-400'ü kullanmadık m?" dediniz, biraz da sert bir şekilde bunu söylediniz. Ama ben çok merak ediyorum, sadece şunu soracağım: Bir füzenin kurulumu için ne kadar süre gerekli? Bunu öğrenmek istiyorum.

Diğer yandan, tabii F-35 gibi önemli bir silah sisteminden de olduk bu süreçte. F-35 üretim sisteminin -yine sizin geçen yılki açıklamalarınızda- getireceği ihracat rakamı yaklaşık 11 milyar dolar olacaktı bunu kaybettik, ödediğimiz 1,4 milyar doları kaybettik tabii. Yani hadi parasını bir kenara koyalım uçak filomuz için çok önemli ve bu sorunun aslında bir an önce çözülmesi gerekiyor. Biraz önce konuşmanızda değindiniz bu konuya sanki F-35'le ilgili ortaklık Amerika'yla bitiriliyor ama F-16'yla ilgili bir çalışma yürüdüğünden bahsettiniz. Umuyoruz ki bir an önce bu çalışmalarınız sonuç verir ama şunu da -parantez içinde- söylemek zorundayız: Bu yaşadığımız krizler AKP iktidarının tutarsız ve iç politikaya alet edilen dış politikalarının da sonucudur.

Şimdi, savunma sanayisinden devam edeceğim Sayın Bakan. Evet, İHA'larımız, SİHA'larımız, ATAK helikopterlerimiz... Biz savunma sanayimizle, gücümüzle, yerlilik, millîlik oranlarımızla her zaman övünürüz; ordumuzun güçlü olmasını isteriz. "Yerlilik ve millîlikte yüzde 80'lere geldik." dediniz geçen yılda yaklaşık aynı oranlardan bahsetmiştiniz ama bu oranlar neye göre hesaplanıyor? Yani sadece İHA, SİHA, ATAK'larla mı sağlıyoruz bu oranları?

Bakın Sayın Bakan, ALTAY tankının dört yıldır üretilmemiş olması garabet bir durum hâlini aldı. Almadı mı? Size de sormak istiyorum. ALTAY tankı üretimi için -çok kısa bir özet geçecek olursak- 9 Kasım 2018'de hiçbir altyapısı, tecrübesi ve fabrikası olmayan BMC'yle sözleşme imzalanmıştı. İlk tankın on sekiz ay sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığına teslim edileceği duyurulmuştu, kırk sekiz ay geçti aradan. BMC'ye Karasu'da 2 milyon metrekarelik hazine arazisi tahsis edildi ve süper teşvikler yapıldı o dönemde. Tank Palet Fabrikası olarak bilinen 1. Ana Bakım Fabrika Müdürlüğünün ASFAT AŞ üzerinden BMC'ye yirmi beş yıllığına işletme hakkı devri yapıldı, beş kuruş bedelsiz 50 milyon dolarlık yatırım karşılığı. Fabrika devriyle ilgili o dönemki savunmanız da "Ordumuzun acil tank ihtiyacı nedeniyle BMC, millî tankımız olan ALTAY tankını burada üretecek." şeklindeydi. Böyle bir hafıza tazeledikten sonra devam etmek istiyorum. Şimdi, on sekiz ayda teslimat öngörüsü sözleşmesi tarihi üzerinden dört yıl geçti, ALTAY tankının seri üretimine başlanamadı. Erdoğan'ın 2019 yılı başında Katar Emiriyle temelini attığı, 2020'de faaliyete geçeceğini söylediği BMC'nin Karasu'daki üretim üssü de ortada yok, atılan temeller söküldü Sayın Bakan. Ethem Sancak hiçbir taahhüdü yerine getirmeden, cebinde milyon dolarlarla ortadan yok oldu; hesap soran da yok Sayın Bakan. Geçen yıl bütçe görüşmesi sırasında şöyle demiştiniz, Tank Palet Fabrikasının devredildiği Eylül 2019'dan Kasım 2021'e kadar fabrikada üretilen mal ve hizmetler için ordumuzun 40 milyon dolar ödeme yaptığını açıklamıştınız. Gelinen noktada, Eylül 2019'dan Kasım 2022'ye kadar bizim fabrikamız olan Tank Palet Fabrikasında bizim işçilerimizle, bizim deneyim ve birikimimizle ürettiğimiz mal ve hizmet için BMC'ye ne kadar ödeme yaptık diye sormak istiyorum; Sayın Bakan, güncel rakamları açıklamanızı istiyoruz. Bugün itibarıyla BMC'nin Tank Palet Fabrikası için taahhüt ettiği 50 milyon dolarlık yatırımın ne kadarını, ne şekilde gerçekleştirdiğini de öğrenmek istiyoruz. Geçen yıl bize sadece iki buçuk yıllık süreçte taahhüt edilen yatırımın 3 milyon 240 bin dolarlık kısmının gerçekleştiğini bildirmiştiniz. ALTAY tankının seri üretimi yok, yatırım yok, yeni fabrika yok; o zaman neden Tank Palet Fabrikası hâlâ BMC'nin elinde diye soruyoruz. Hiçbir taahhüt yerine getirilmediği gibi bir de Tank Palette ordumuz için yapılan üretim, maliyet artı kârla ordumuza fatura ediliyor. Neden? Biz, BMC'ye kâr ettirmek, para kazandırmak zorunda mıyız diye de soruyoruz. Bunu anlayabilmek gerçekten mümkün değil.

Yine, geçen yıl "Motor yok." dediniz, sorunlardan bahsettiniz, "Yurt içinde de motor imali için çalışmalar sürüyor, çok yönlü bir çalışma var." dediniz. Seri üretim için motor ve güç grubu tedariki netleşmeden ALTAY tankı için neden yeni bir prototip daha yapıldı? Bunu da anlayamadık, gerekçesi nedir? Prototip üretiminde hangi motor ve transmisyon kullanıldı? Bu koşullar altında üretilen ALTAY tankı prototipi ilk tank teslimatı olarak kabul edilebilir mi Sayın Bakan?

Tabii, önemli bir konu da yine FIRTINA obüsleri. Sayın Bakan, geçen yıl bütçede BMC'nin 6 FIRTINA obüsünü ürettiğini söylediniz, bu nasıl oldu diye soruyoruz? Ethem Sancak, 16 Aralık 2019 tarihinde, Habertürk'te, canlı yayında "FIRTINA obüsleri ayrı bir iş, onun için ihale yapılacak." demişti. Geçen süreçte Türk Silahlı Kuvvetleri mühendislerinin tasarladığı, ordumuzun üretimini gerçekleştirdiği ve dünyanın en iyi obüslerinden biri olan FIRTINA obüslerinin üretim hakkı için ihale yapıldı mı? Yapıldıysa ihale ne zaman gerçekleştirildi, hangi firmalar katıldı, kim, hangi koşullarda kazandı? Yapılmadıysa da belirttiğiniz gibi BMC tarafından üretiliyorsa bu nasıl bir hakka, hukuka, yasal çerçeveye dayandırıldı Sayın Bakan? BMC, son gelinen noktada, ordumuzun fabrikasında, askerimizin tasarladığı, işçilerimizin ürettiği FIRTINA obüslerini BMC etiketi basarak ordumuza mı satıyor diye de soruyoruz. Ordumuz kendi obüsleri için BMC'ye ne kadar ödeme yaptı?

Bir de Sayın Bakan, yine savunma sanayimiz için önemli bir konu olduğunu düşünüyorum. Ukrayna'da bir motor fabrikası Rusya tarafından bombalandı. Bu fabrikada, gemiler için gaz türbini üretmekte olan fabrikada, aynı zamanda uçak ve gemi motoru yapıldığını da biliyoruz. Türkiye bu fabrikayla anlaşma imzalamıştı. Türkiye, gemi makineleri, uçak motorları, helikopter motorları, İHA motorları ve bunun gibi konularda bir iki firmayla Ukrayna'yla beraber çalışacaktı bildiğimiz kadarıyla. Bu, Türkiye'nin savunma sanayisi için de çok önemli. Şimdi, son gelinen noktada fabrika mühendislerinin Türkiye'ye getirilmesi önerileri vardı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz, nasıl bir yol izlenecek? Bunu da öğrenebilirsek seviniriz.

Sayın Bakan, konuşmamın başında da terörle ilgili birkaç noktaya değinmiştim. Şimdi, Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinde, pazar günü sabaha karşı başlatılan Pençe-Kılıç Operasyonu'nda görev yapan kahraman Türk ordumuzun mensuplarının zarar görmeden dönmüş olmasından dolayı tabii ki çok mutluyuz; hiçbir askerimizin, ordu mensubumuzun ayağına taş değmemesini isteriz. Siz de "Teröristlerin barınakları, sığınakları, inleri, mağaraları başlarına yıkıldı." dediniz. "Türk Silahlı Kuvvetlerimizin pençesi bir kez daha teröristlerin tepesindeydi." şeklinde açıklama yaptınız. Terörle mücadelede ordumuzun terör güçleri karşısında başarılı olması bizleri de tabii ki mutlu eder. Kara yolu harekâtı yapılacağını da öğrendik, ordumuza bu harekâtta da başarılar diliyoruz ama keşke Taksim İstiklal Caddesi'ndeki teröristlerin ellerini kollarını sallaya sallaya bir bombalı eylem gerçekleştirmesi de önlenebilmiş olsaydı Sayın Bakan. Şimdi, İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde 13 Kasımda yaşanan bombalı terör saldırısı Türkiye'nin çok ciddi bir güvenlik açmazıyla karşı karşıya olduğunu da bize gösterdi. Sayın Bakan, yanlış Suriye politikanızın bedelini, iktidarınızın yanlış Suriye politikasının bedelini maalesef masum vatandaşlarımız, masum insanlar ödüyor.

"Ordumuzun en önemli görevlerinden biri de hudut güvenliğini korumak." dediniz konuşmanızda, katılıyoruz buna. Sınırlarımızda kilometrelerce beton duvarlar örüldü, buna rağmen sınırlarımız kevgire dönmüş durumda. Kaçakçılar, teröristler, göçmenler yasa dışı bir şekilde sınırlarımızdan ülkemize giriyorlar, çıkıyorlar; hiçbir kontrol yok. Dünyada en fazla göçmen barındıran ülke Türkiye, böyle bir de risk altındayız.

İçişleri Bakanı Soylu "Teröristlerin ayakkabı numaralarına kadar biliyorum." diyor ama teröristlerin nereden geldiğine bir türlü karar veremedi; önce Kobani, sonra Afrin, son olarak da Menbiç'ten geldi... Böyle de garip açıklamalar, birbirini tutmayan açıklamalar yapıldı bu süreçte hızlı bir şekilde. Bu yerler Türkiye'nin kontrolünde olan yerler değil miydi Sayın Bakan? Ama sonuç olarak bölgede çeteleşen bir Özgür Suriye Ordusu varlığı, YPG, PYD, DAEŞ, tüm bu yapılanmalar bizim için büyük bir tehlike ve ellerini kollarını sallaya sallaya sınırlardan geçip Türkiye'de ev tutan, işe giren, sonra da eylem yapabilen teröristler gerçeğiyle de karşı karşıya kalmış durumdayız Sayın Bakan. Şimdi, biz hangi sınır güvenliğinden bahsedeceğiz? Sınır ötesi harekât yapmak sizin iktidarınızın sorumluluğunu, siyasi sorumluluğunu ortadan kaldırıyor mu? Gelinen noktada, sınırlarda kontrol sağlanamıyor, büyük bir güvenlik zafiyeti var, bunun aksini ifade eden konuşmalarınız, söylemleriniz oldu konuşmanızda ama büyük bir zafiyet var, bu yaşanan son olaylarda da zaten ortaya çıkıyor. Diğer yandan, İçişleri Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve MİT arasında koordinasyonsuzluk var gibi bir görüntü de ortaya çıkıyor Sayın Bakan, buna cevabınız ne olur? Bundan sonrası için sınır güvenliğini farklı ne yaparak nasıl sağlamayı düşünüyorsunuz?

Sayın Bakan, biraz da yine kurumlarla ilgili devam edeceğim. Askerî okulların durumu, her bütçe görüşmesinde gündeme getiriyoruz. 15 Temmuz darbesinin ardından yayınlanan KHK'yle harp akademileri, askerî liseler ve astsubay okulları kapatıldı, GATA ve askerî hastaneler Sağlık Bakanlığına devredildi, tarihî Kuleli Lisesi müze yapıldı, iki yüz yıllık bir gelenek yok edildi Sayın Bakan. Güçlü ordumuzu oluşturan personel subaylar bu askerî okullarda yetişiyordu sizin de çok iyi bildiğiniz gibi ama bu birikim bir gecede yok edildi. Bakın, 5'inci bütçeyi görüşüyoruz, askerî okulların yeniden açılmasını istiyoruz "Açılsın." diyoruz ama bu yanlıştan bir türlü dönülmüyor. Biz iktidara geldiğimizde bu yanlışı mutlaka düzelteceğiz.

Yine, diğer konu, askerî hastaneler. Ordusu ve askerî olan her ülkenin askerî sağlık sistemi vardır sizin de bildiğiniz gibi ama bu sistem 15 Temmuz 2016'da darbe girişimi sonrası bozuldu, GATA ve askerî hastaneler Sağlık Bakanlığına devredildi. Askerî sağlık sisteminin en önemli görevi, cephede savaş esnasında ilk müdahaleyi yapacak personeli yetiştirmek; o personelin yaralanan askerlere ilk müdahaleyi yapmanın yanında, yaralı hakkında kritik kararları alma sorumluluğu da var Sayın Bakan. İşte, askerî hekimler askerî eğitimi ve hekimlik eğitimini bir arada alarak muhtemel askerî çatışmalarda görev alabilecek niteliklerle yetişiyorlardı. Ancak askerî sağlık sisteminin önemli bir parçası olan askerî hastaneler, Gülhane Askerî Tıp Akademisi Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığına ve Sağlık Bilimleri Üniversitesine devroldu ve bu yapı yok edildi. GATA, askerî sağlık sisteminde en gelişmiş eğitim tedavi ve rehabilitasyon merkeziydi. Askerî hastanelerin kapatılmasıyla birlikte askerî operasyonlarda yaralanan askerlerimizin tedavileri savaş cerrahisi ve psikolojisi alanında eğitim almamış sivil hekimler tarafından yapılmaya başlanmış, bu da Mehmetçik'imizin gerekli ve yeterli tıbbi hizmeti alamamasına yol açmıştır. Sayın Bakan, benim eşim de hekim ve hekim olarak askeriyede görevini de Ankara'da GATA'da yerine getirmişti. GATA'nın temposunu, nasıl çalıştığını da biliyoruz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son bir dakikanız...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Sizce yaralanan askerlerimiz tedavileriyle ilgili şu süreçte kendilerini ne kadar güvende hissediyorlardır böyle bir yapılanmanın içinde diye ben sormak istiyorum size. Altı yıl oldu Sayın Bakan, köklü bir geçmişe sahip bu kurumun tarihî hafızası ve kurumsal kapasitesi de yok olmayla karşı karşıya. Savunma Bakan Yardımcısının açıklamalarından öğrendiğimize göre, iki yıl önce askerî doktor sayısı 2.043'tü, emeklilik ve istifalardan sonra şu an ne kadar kaldı diye sormak istiyorum. Acilen bu yanlıştan vazgeçilmeli ve GATA yeniden askerî hastane olarak kurulmalı, ordumuza teslim edilmeli. Bizim sözümüzdür, iktidara geldiğimizde GATA'yı eski konumuna getireceğiz ama siz beklemeyin. "GATA askerî sistemin beynidir, GATA ve askerî hastaneler için görüşmelerimiz sürüyor." açıklamalarınız var; bu sizin açıklamanız. Son durum nedir bu konuda?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Emecan, süreniz bitmiştir, son cümlenizi alayım.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Askerlerimiz için gereğini bir an önce yapın.

Başkanım bir dakika daha ek süre alabilir miyim?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Şimdi, herkese ilave süre vermem gerekir o durumda. Başka arkadaşlarımız ifade etsinler o konuları da rica ediyorum.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bir kadın vekil olarak bir pozitif ayrımcılık istiyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Çok hızlı bir şekilde...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Kuvvet komutanlıklarıyla ilgili de bir konu var, bu da çok tartışılıyor. 15 Temmuzun ardından yayınlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle Genelkurmay Başkanlığı Cumhurbaşkanından alınıp Millî Savunma Bakanına bağlanmıştı. Genelkurmay Başkanlığı ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları da Millî Savunma Bakanlığına bağlandı Sayın Bakan yani burada aslında hiyerarşik bir sıkıntı oluştuğunu görüyoruz çünkü Genelkurmay Başkanlığı açısından aynı makam üzerinde 2 ayrı makamın emir ve talimat verme yetkisine sahip olması karışık bir durum değil mi, Genelkurmay Başkanlığını işlevsiz hâle getirmiyor mu diye sormak istiyorum. Yine, aynı şey kuvvet komutanlıkları için de geçerli.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum. Başka arkadaşlarımız da ifade edeceklerdir farklı boyutlarını.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - O zaman son cümlemi ifade edeyim izin verirseniz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlenizi rica ediyorum.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Tabii, askerî yönetimde hiyerarşik düzen önemli, bu konuda görüşünüzü almak istiyorum.

Ben son söz olarak Bakanlık bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.

Tüm şehitlerimizi de rahmetle anıyor, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm mensuplarına görevlerinde başarılar diliyorum.

Teşekkür ediyorum.