| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 22 .11.2022 |
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, tekrar hain terör örgütünü, PKK'yı ve bu olaya karışan karışmayan diğer tüm terör örgütlerini şiddetle lanetliyorum.
Buraya gelirken konuşmamın başlangıcını farklı düşünmüştüm ama birden bire değişen iki gündem oldu. Belki Bakanlığınızın bilgisi vardır bu konuda. Bunlardan bir tanesi zaten sabahleyin belli oldu, dün gece açıklamalar başladı; Amerika ve Rusya yetkililerinin Suriye'deki harekâtla ilgili yaptıkları açıklamalar. İkincisi de dün elini köfteleme yaptığımız, aramızı işte, büyük bir diplomatik başarıyla düzelttiğimizi söylediğimiz Sisi'nin Dışişleri Bakan ile bugün Yunanistan Dışişleri Bakanı saat 14.15'te bir arama kurtarma anlaşması imzalayacaklar. Bu arama kurtarma anlaşması bizi Doğu Akdeniz'de sıkıntıya sokar. "Girit'in 50 mil güneyine kadar mülteci botlarına biz müdahale edeceğiz." diyecekler. Bu, deniz yetki alanları açısından çok tehlikeli bir anlaşmadır. Yani bir yandan "Mısır'la ilişkilerimiz düzeldi." derken bugün bize bir tuzak kuruluyor saat 14.15'te. Bunun için Bakanlığınızı ve Dışişleri Bakanlığını uyarıyorum. Bu, bana göre, Mısır ile Yunanistan arasında imzalanmış olan kıta sahanlığı anlaşmasından daha da tehlikeli bir anlaşmadır.
Şimdi, Sayın Bakan ve değerli Komisyon üyeleri; süre kısıtlı olduğu için hızla devam etmeye çalışıp sorular soracağım.
Şimdi, bu Meclisi Meclis kılan en temel niteliği, millet adına bütçe yapma, denetleme hakkının dâhil olduğu bir Meclis olmasıdır ve şu anda ne yazık ki bu bütçe yapma hakkı ve bu bütçeye olumsuz oy verme hakkı bu Meclisin elinden alınmıştır. Bu noktaya bir anda gelmedik.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Olumsuz oy verebilirsin.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bugünkü rejimi hazırlamak ve hain kalkışmanın Allah'ın bir lütfu olabilmesi için FETÖ Komisyonuna davet edilen en önemli tanıkların davete icabet etmediklerini biliyoruz. Sayın Bakan, siz bu sorumluluğu yerine getirmesi gerekenlerin başında yer alıyordunuz, ya kendiniz gelmek istemediniz... Tabii, o sırada devlet memuru olduğunuz için Hükûmet de sizi göndermemiş olabilir yani onlardan izin almadan gelemezdiniz. Dolayısıyla o lanetli gecenin gündüzünde âdeta bir işgal ordusu gibi yüce Meclise ve insanlarımıza saldıranların da komutanıydınız. Darbeden önceki yirmi iki yıl boyunca çok kritik görevlerde bulundunuz. O sırada Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki hiçbir kimse kurumun içinde neler olup bittiğini sizden daha iyi bilemez. Sizi karanlık örtüyü biraz olsun kaldırmanız için Komisyona davet ettik ama dediğim gibi, gelemediniz.
Şimdi, sonuçta Komisyon, yazılı olarak yanıtlamanız için size birtakım sorular sordu fakat o soruları soranlar daha ziyade iktidar Komisyon üyeleri olduğu için yüzeysel sorulardı. Neticede o zamandan bugüne köprülerin altından çok sular geçti. Milletimizin göz bebeği Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kurallar, teamüller ve geleneklerle şekillenmiş kurumsal yapısı SADAT'ın dahi müdahil olacağı kadar iyice hırpalanmış durumda. Gurur duyduğumuz Türk Silahlı Kuvvetleri bir kurum olarak ne yazık ki tanınmaz hâle geldi. Sağ olsunlar, vazgeçilmez imanlarıyla askerlerimiz, komutanlarımız, bütün bu düzensizliğe rağmen, bütün imanlarıyla bir mücadele götürmekteler.
Şimdi, bütçe yapma yetkisi hâlâ Meclisteymiş izlenimi vermek için toplanmış bu Komisyon vesilesiyle buradasınız. Biz de karşımıza ender çıkan imkânı değerlendirerek çok kritik soruları size yöneltmek istiyoruz. Bu sorulara geçmeden önce birkaç olaya dikkat çekmek istiyorum. Dün Hükûmetimiz tarafından "Bitti." denilen, ayakkabı numaraları bilinen ama nereden saldıracağı bilinmeyen hain PKK terör örgütünün roketli saldırılarıyla karşılaştık. Ben, tabii, bu teknik konuları bilmem ama sorduklarım, roketlerin 9-10 kilometre menzilli olduğunu söyledi. Peki, o zaman bizim bu İHA, SİHA'larımız ne yapıyorlardı? Gurur duyduğumuz İHA ve SİHA'larımız niçin bunu önceden önleyici tedbirler almadılar? Bu facianın temel nedeni, 9'uncu ve 10'uncu Cumhurbaşkanlarımızın ve Millî Güvenlik Kurulumuzun yüksek gayretleriyle barış içinde yaşamaya başladığımız Suriye'yle, Erdoğan liderliğindeki AKP iktidarının dış politikamızı geleneksel rotasından çıkarmasıyla başlayan olaylar zinciridir. Sizi samimiyetle uyarıyoruz, gelinen bu noktada eğer Fırat'ın doğusuna bir operasyon yapmazsanız -Fırat'ın doğusuna, altını çiziyorum- PKK esas itibarıyla hayal bile edemediği hedefine ulaşmış olacaktır. Gerisi seçim öncesi bir şovdur. Esasen Suriye'de Türk Silahlı Kuvvetlerinin yaşamak zorunda bırakıldığı sıkışıklık Türk milletinin bir mensubu olarak içimi acıtıyor çünkü sizin Türk Silahlı Kuvvetlerinin kurumsal yapısının hırpalanmasında bence payınız olduğunu düşünüyorum, en azından itirazınız olmadığını düşünüyorum.
O hâlde, madem buradasınız, belki eski defterleri açmak olacak ama bazı sorularla başlamak istiyorum: Sayın Akar, siz benim saygı duyduğum Komutan ve Bakanlardan birisiniz, bunu biliyorsunuz ama 2003'ün 4 Temmuzunda Süleymaniye'de Türk askerlerinin başına çuval geçirme emrini veren Amerika Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Raymond Odierno'nun elinden Liyakat Lejyonu aldınız, ödülü, nişanı aldınız. Sizin bu ödülü aldığınız saatlerde PKK'lılar İdil'de silahlarıyla resmî geçit yapıyorlardı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kurumsal onurunu yerle bir eden bu kişi aracılığıyla verilen ödülü niye kabul ettiniz? Eğer bu ödülü reddetseydiniz sonuçları ne olurdu? Genelkurmay Başkanı olmanızın önünü keserler miydi?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Ya, bir tek ben mi aldım o ödülü!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Niye bağırıyorsunuz?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Bağırırım tabii!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bu, acziyetin ifadesidir.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Hayır! Sizin âcizliğiniz! Açıp da kitaba bakmıyorsun... Bir tek ben mi varım?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Siz kendi kişiliğinizi ortaya koyuyorsunuz. Her kim almışsa ayıp etmiş.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Sen kendi kişiliğine bakacaksın!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Benim söylediğim şey şudur: Bu ödül...
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Boş konuşuyorsun!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bağırarak haklı olamazsınız, sadece azciyetinizi ortaya koyarsınız.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Ya, yok...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bakanım, sonunda...
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Aynı şeyi ciklet gibi çiğniyorsun, sakız gibi...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hayır, çiğnemiyorum.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR -Sakız gibi çiğniyorsun!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bakanım...
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Aç listeye bak almayan yok!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Süreyi uzatın lütfen, süremi uzatın.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bakanım... Sonunda cevap vereceksiniz, Sayın Bakanım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Ben de cevap vereceğim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, tamamlasın konuşmasını.
Buyurun.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şimdi, bu ödülü kimin elinden aldığınız önemli, onu söylemeye çalışıyorum.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Kimler aldı! Kimlerin aldığına bak!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Türk Silahlı Kuvvetlerinin başına çuval geçiren komutandan ödül almışsınız. Kardeşim, neyse, ben söyleyeceğimi söylüyorum.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Kimlerin aldığına bak!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Akar, 2021...
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Kamerayı koymuşsun oraya şov yapmak için. Biraz sonra yayınlayacaksın, oy alacaksın; nah alırsın böyle oy!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ovv...
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Evet!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Siz Genelkurmay Başkanlığı yaptınız bu memlekette ha? Ne ayıp! Ne ayıp! Ne ayıp!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bakanım, sonunda cevaplarımızı verelim, tamamlasın sunumunu hatip.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - İlk defa küfreden bir Genelkurmay Başkanıyla karşılaşıyorum.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Küfretmiyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Çıray, devam edin.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Beyefendi, ben Türkiye Cumhuriyeti devletinde müsteşarlık yapmış, devletin ne demek olduğunu bilen bir adamım; bana akıl vermeyin.
SALİH CORA (Trabzon) - Senin yaptığın fitne ve fesatlık.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bakanım, akşam bütün bu görüşlere cevap vereceksiniz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Bozulmuşsun, bozulmuşsun!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sizsiniz bozuk!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Sen bozuksun!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen... Değerli arkadaşlar, lütfen...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yazıklar olsun!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Size yazıklar olsun!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR - Aynı şeyi tekrarlıyorsun, yazıklar olsun ya! Yazıklar olsun!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şimdi, soruyorum: 2021'de Kara Kuvvetleri Komutanının muhalefetine rağmen FETÖ'cü Serdar Atasoy'u terfi listesine kim koydu?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ya, oy için yaptığın...
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ne söylüyorsun, bütçeyle ilgili...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Terfi ettirildikten sonra Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanı olarak alınmasını kim istedi? Kara Kuvvetleri Komutanı neden göreve başlatmadı?
(Gürültüler)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, birazdan size söz vereceğim, bir tamamlasın.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Başlatmayınca Kara Kuvvetleri Komutanına işlem yaptınız mı?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Başkanım, şahsiyatla uğraşıyor!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Yapmadıysanız, neden...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Çıray, İç Tüzük'ümüz gereği şahsiyatla uğraşılması doğru değil. Lütfen... Genel politikalar üzerinden bir bütçe görüşmesi yapıyoruz. İç Tüzük'ümüz şahsiyatların gündeme getirilmesine izin vermiyor.
Lütfen devam edin.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Asla şahsiyet konuşmuyorum, Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında konuşuyorum.
SALİH CORA (Trabzon) - Türk Silahlı Kuvvetleri sınır ötesi operasyon yaparken ordunun moralini sen bu şekilde bozamazsın!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, birazdan size söz vereceğim, cevap verirsiniz, bir tamamlasın sayın hatip.
SALİH CORA (Trabzon) - Türk Silahlı Kuvvetleri operasyon yaparken bu şekilde moralini bozamazsın!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Beyefendi...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, birazdan size söz vereceğim, bir tamamlasın lütfen.
Buyurun.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bunları süreme ekleyeceksiniz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun, devam edin.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Her şey bitti, süreniz kaldı!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Size yakışmıyor ama, temiz bir dil kullanın yine de.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şimdi, ben bunları sadece Meclis kayıtlarına geçirmek için söylüyorum: Ben Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasallaşmasına karşıyım çünkü Balkan Harbi'nden aldığımız bir ders var. Türk Silahlı Kuvvetlerinin 15 Temmuz lanet darbe girişimine getirilmesinin siyasi ve kurumsal sorumlularını daha henüz tespit edebilmiş değiliz. Çeşitli bakanlıklarda FETÖ benzeri yapılanmanın teşkilatlara nüfuz ettiğine ilişkin kanıtlar her geçen gün çoğalıyor; bu olgu inşallah Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yoktur.
SADAT mülakatlarıyla TSK'ye alınanlardan kaç personel sistem dışına çıkarıldı? Türk Silahlı Kuvvetlerinde FETÖ zulmü devam ettiği dönemlerde yetkili makamlarda olup bunun hesabını vermeden bugün pamuklara sarılı vaziyette korunan personel var mıdır? İki bin iki yüz yılı aşan bir kurumsal geçmişe sahip Türk Silahlı Kuvvetlerinin savunma planlama faaliyetleri hangi metodolojiye göre yapılmaktadır? Çıkardığınız kanun hükmünde kararnameyle Millî Savunma Bakanlığında görevli sivil personele orgenerale kadar rütbe verdiğiniz doğru mu? Ne zamandan beri kanun hükmünde kararnameyle rütbe veriliyor? YAŞ'ın yapısı değiştirilerek ilgisiz 8 Bakanı YAŞ'a dâhil ettiniz, tek adamın her şeye karar verdiği bir yönetimde bu tür göstermelik bir düzenlemeye ne gerek vardı?
Harp akademileri, askerî liseler ve astsubay meslek okullarını kapattınız, Millî Savunma Üniversitesine bağladınız, üniversitenin başına ise 17-25 Aralık 2013'ten sonra dahi FETÖ'nün yayın organlarında boy gösteren, av tüfeğinden başka silah görmemiş birisini rektör olarak atadınız. FETÖ'cü olma kıstasları adamına göre değişiyor mu? Askerî okulları kapatıp altı ay süreli eğitimlerle dış kaynaktan çok sayıda subay aldınız, bu personelin çok küçük zorluklarda meslekten ayrıldığını biliyoruz. Bu personelin gelecekte tabur ve daha üst seviyede birlik komutanlığı görevlerine geldiğinde Türk Silahlı Kuvvetlerinde ciddi bir zafiyet bekliyor musunuz?
Şimdi, gelelim savunma sanayisiyle ilgili sorunuza. Yerli ve millî sanayinin cumhuriyetin kuruluşuyla başladığını, Kıbrıs Barış Harekâtı'nda uygulanan ambargo sonrası yeni bir atılım yapıldığını, 1990'lı yıllarda Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin millî muharebe uçağı, millî gemi, millî tank projelerini hazırladığını biliyorsunuz. Yirmi yıllık iktidarınızda bu hayati projeler neden bugüne kadar bitirilmedi? Millî muharebe uçağı, millî gemi, millî tank nerede? Bu projelerdeki gecikmelerin bugün Yunanistan'ın, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin sesini daha fazla çıkmasında rolü var mıdır? Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerimiz iktidarı devraldığınız dönemdeki etkinlik ve caydırıcılığı muhafaza ediyor mu?
İnsansız hava araçlarıyla biz sizden fazla gurur duyuyoruz ama şunu da biliyoruz ki insansız hava araçları her şey değil. Peki, insansız kara ve deniz araçlarında ne durumdayız? Savunma sanayisinin bütün birikimini niye tek bir özel şirketin emrine verdiniz? Böyle mi yerli ve millî olunuyor? Tank Palet Fabrikasını Katarlılara vererek mi yerli ve millî olunuyor?
Otuz yıl önce 1992 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinin acil harekât ihtiyacı olarak projelendirilen millî tank ALTAY tankı için Sakarya'nın Karasu ilçesinde büyük bir devlet arazisi bağışlandı, gümrük vergisi muafiyeti ve yatırım için KDV muafiyetini, devletin süper teşviklerini ayaklarına serdik. 1973 yılında kurulan Tank Palet Fabrikasının anahtarını yedek parça stokuyla verdiniz; yıllarca emek verilerek hazırlanan ALTAY tankı teknik veri paketi ve geliştirilmiş prototipini altın tepsiyle sundunuz; yetmedi, Türk Silahlı Kuvvetlerine zırhlı personel taşıyıcısı üreten BMC'yi devlet bankalarının kredisiyle, yüksek kâr garantisiyle verdiğiniz "Mevlana'nın Şemsi" daha sonra gözünüzün içine baka baka gizli bilgiler içeren projeye Katar ordusunu ortak etti. Eski yandaşınız şu anda nerede? En son, Millî Savunma Bakanı Canikli 2018'de "Yerli motorla 2020 yılında ALTAY tankı üretilecek." demişti. 2020 yılı başından bu yana üretilen ALTAY tankları nerede? Karasu'daki arazi satılıyor Sayın Bakan, haberiniz var mı? Fabrika kurulması için getirilen makineler sökülüyor, haberiniz var mı? Tank Palet Fabrikasını da ne zaman geri almayı düşünüyorsunuz?
Sayın Akar, şimdi gelelim Türk milletinin başına ördüğünüz asıl büyük çorap olan Suriye meselesine. Sayenizde bir terör bataklığı hâline gelen Suriye'nin kuzeyine yapılan ve yapılacak olan harekâtların siyasi hedefi nedir? Siyasi hedefini öğrenmek istiyoruz. Bugün bu bölgenin bir terör yuvası olmasının, terör örgütünün Suriye'nin en önemli bir bölümünü kontrol etmesinin, yaklaşık 5 milyon Suriyelinin ülkemizde sığınmacı olmasının uyguladığınız bütün bu yanlış politikaların sonucu olduğunun farkına varabildiniz mi?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - PKK'yla aynı fikirdesiniz, PKK'yla aynı fikirlere sahipsiniz! Yazıklar olsun!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bu yanlış politikanın sonucuyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kaç yılını ipotek altına aldınız? "Terör koridorunu kapatacağız." diye Suriye'ye askerî harekâtlar icra ettiniz, biz de destek verdik. Koridoru niye tamamlayamadınız? Afrin bölgesinde HTŞ'nin ne işi var? Neden müdahale edilmedi? Bölgede gizli saklı yeni oyunlar oynanıyor. Esad'la hangi pazarlıklar yapılıyor? Bu pazarlıklar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde niçin açıklanmıyor?
Bölgede tespih tanesi gibi dağıtılmış birliklerimizin hava desteğinin olmamasının ne demek olduğunu hep beraber bilmiyor muyuz! Hudutlarımızın yol geçen hanına dönmesinin sebebi nedir? Bölgedeki birliklerimizin moral ve motivasyon eksiği var mı? Sincar bölgesindeki PKK varlığına son verecektiniz, ne oldu? "Bir gece ansızın geleceğiz." dediniz, geleceğinizi iki gün önce Amerika Birleşik Devletleri dünyaya haber verdi. İzin mi aldınız, bilgi sızması mı oldu?
Doğu Akdeniz ve Ege Denizi'nde Türkiye Cumhuriyeti'nin geleneksel politikalarını terk ettiniz. "'Yes' be annem!" şarkılarıyla Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Avrupa Birliğine girmesini sağladınız. İhvancı politikalar nedeniyle, en başta Mısır olmak üzere, bölge ülkelerini ülkemize düşman ettiniz. Bugün mahcup bir şekilde yeniden ilişki kurmaya çalışmanızın gerekçesi nedir? Plansız ve tutarsız politika değişikliklerinin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan tarafında fırsatçılığa dönüştürüldüğünü anlamadınız mı? Geçtiğimiz iki gün içerisinde PKK-YPG terör örgütü tarafından Karkamış, Kilis Öncüpınar ve Kilis bölgelerine yönelik hain saldırılar hangi silahlarla yapılmıştır? Elinizdeki üstün teknolojik imkân ve kabiliyetler de dikkate alınarak önleyici savunma tedbirleri niye alınmamıştır?
Ayrıca, Taksim saldırganın Suriye'nin kuzeyinden Türkiye'ye giriş yaptığı belirtilmektedir. "Hudut namustur." ilkesi çerçevesinde, kendinizde Bakanlık olarak bir sorumluluk ve zafiyet görüyor musunuz?
Gayri askerî statüde olan Ege Denizi'ndeki adalar ile Akdeniz'deki Meis Adası'nın 1960 yılların sonundan itibaren silahlandırılmaya başlandığı birçok basın ve yayın organında haber olarak yer almıştır. 2002 yılından itibaren iktidarda olan AKP'nin gayri askerî statüdeki adalar konusuna odaklanması, muhalefetin birçok soru önergesine ve açıklamalarına rağmen ne yazık ki 2021 yılına kadar beklenmiştir. Haziran ayı başında Sayın Cumhurbaşkanı tarafından "Dışişleri Bakanıma talimat verdim, Yunanistan'la artık görüşme yok." mesajı ile ekim ayında sizin tarafınızdan verilen Yunan Savunma Bakanının Türkiye'ye davet edilmesi ve diyalog mesajları, Türkiye Cumhuriyeti devletini yöneten siyasi makamlar arasındaki görüş ayrılığını ve tutarlı, ciddi bir devlet politikası olmadığını ortaya koymuyor mu?
Abdülhamid Han Sondaj Gemisi, Taşucu Limanı'ndan Doğu Akdeniz'deki sondaj noktasına şaşaalı bir törenle uğurlanmış, kamuoyunun gözünü boyamak için bu faaliyet, büyük bir millî başarı gibi lanse edilmiş ancak geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız bir şekilde Taşucu Limanı'na geri dönmüştür. Abdülhamid Han Sondaj Gemisi'nin faaliyet gösterdiği mevki, sahillerimize çok yakın, hiçbir siyasi kazanım elde edilemeyecek, Avrupa Birliği, ABD ve Yunanistan'ı çok memnun edecek ve millî menfaatlerimize hiçbir katkı sağlamayan bir nokta olmuştur. Aynı dönemde, Doğu Akdeniz'de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin sözde 6 numaralı parseli içinde İtalyan ENI ve Fransız Total şirketleri tarafından araştırmaya devam edilmektedir. Bu parselin önemli bir kısmı da Türk deniz yetki alanları içerisinde yer almaktadır. Millî menfaatlerimiz elden giderken hâlâ niye sessiziz?
2020 Ağustos ve Eylül aylarında Oruç Reis Araştırma Gemisi, Meis'in güneyindeki Yunanistan tarafından hak iddia edilen bölgede Deniz Kuvvetlerimizin desteğinde araştırma yapmış, ancak gerek Amerika gerekse AB'den gelen sert diplomatik uyarılarla bu bölgedeki faaliyetleri askıya alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti devleti Millî Savunma Bakanı olarak, Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerimizin korunması maksadıyla devletin ilgili ve yetkili kurumlarına araştırma ve sondaj faaliyetlerinin millî çıkarlarımıza uygun mevkilerde, örneğin, Sevilla haritasını tanımadığımızı gösterecek bölgelerde icra edilmesine yönelik herhangi bir teklifte bulundunuz mu? Bulunduysanız ne cevap verildi? Diğer taraftan, deniz yetki alanlarımız konusunda Mısır ve İsrail'e yönelik bir girişim başlatacak mısınız?
Millî güvenlik politikalarında öngörüsüz bir şekilde yapılan yanlışların, eksiklerin, hataların, zamanında müdahale etmemelerin, zikzakların, göz yummaların; telafisi ve geri dönüşü mümkün olmayan durumlar ortaya çıkardığını ve domino etkisi yaptığını görüyoruz. Peki, bunları siz neden zamanında göremediniz? Türkiye'nin bugün yaşadığı Irak ve Suriye kaynaklı tehditleri niye anlayamadınız? Türkiye Cumhuriyet kuruluşunda büyük bir öngörüyle çeşitli antlaşmalarla güvence altına aldığı birinci millî güvenlik kuşağında bulunan...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - ...Akdeniz Kıbrıs, Ege Adalar, Balkanlar Batı Trakya, Kafkasya Acara ve Orta Doğu Musul, Kerkük, Süleyman Şah'taki Türk coğrafyasındaki millî güvenliğinin ileri karakollarının önemli bir kısmının iktidarınız döneminde anlaşmalara aykırı olarak elimizden gitmesinin sonuçlarının ne olacağını ne zaman göreceksiniz? Suriye'de ve Doğu Akdeniz'de, Ege'de ve Karadeniz'de politika geliştiremeyen ve iyice sıkışan Türkiye Cumhuriyeti için alanın iyice daraldığını ve âdeta boğazının sıkıldığını görmüyor musunuz?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlenizi alayım lütfen.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Son cümlem şudur: Bu siyasetleri millî ve yerli olarak değiştirsinler sonuna kadar destek vereceğiz. Merak etmeyin, seçimlere az bir zaman kaldı, 2023'ten sonra Türkiye, gerçek millî ve yerli siyaseti tanıyacak.
Saygılar sunuyorum.