KOMİSYON KONUŞMASI

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim Başkan.

Ben de herkesi selamlıyorum.

Evet, bugün yine hem dünyanın hem de Türkiye'nin gündeminde Kobani var. Neden Kobani bugün hem Türkiye'nin hem de dünyanın gündeminde; hem Kobani'yi bu kadar gündem yapan hakikat nedir hem de Kobani'yi bu kadar hedef hâline getiren gerçeklikler nedir, biraz bundan aslında konuşmak istiyorum. Evet, Kobani aslında IŞİD'e karşı verdiği mücadeleden kaynaklı bu kadar gündemde bugün. 2 Aralık 2014 tarihinde insanlığa karşı suç işleyen IŞİD barbarları Kobani'ye saldırdı. IŞİD Kobani'ye saldırmadan önce, aslında çok hızlı bir şekilde girdiği bütün kentleri yakıp yıkıyordu; kendi inancında olmayan, kendi kimliğinde olmayan bütün farklılıkları kurşuna diziyordu. Yine, özellikle başta Ezidi kadınları olmak üzere yüzlerce kadını kaçırdı, hatta binlerce kadını kaçırdı, esir pazarlarında meta olarak pazarladı, insanları katletti, kafesler içerisinde insanları sergiledi. Şimdi, bu barbarlığa karşı Kobani halkı yüz otuz üç gün büyük bir destansı direniş gösterdi, Kobani'de IŞİD barbarlığının yenilebileceğini dünyaya gösterdi ve bunun sonucunda dünya halkları barbarlığa karşı insanlıktan yana tavır aldılar, Kobani direnişini sahiplendiler. Evet, Kobani direnişi IŞİD'in planlarını bozdu. O dönem "Kobani düştü, düşecek." diyenlerin Kobani'ye karşı hırsı, öfkesi de bitmeden bugüne kadar gelindi.

Bakın, kuzey doğu Suriye'de halklar birlikte yeni bir yaşam modeli kuruyorlar; Türk, Kürt, Arap, Ezidi, Sünni, Alevi yan yana durarak Orta Doğu'da bir dönüşüm yaşatıyorlar; demokratik, özgürlükçü bir dönüşüm yaratıyorlar; halklar kimlikleriyle yan yana, birlikte özgür olmak için direniyorlar, mücadele ediyorlar. Biz biliyoruz ki bugüne kadar Orta Doğu'da bütün kimlikler, farklılıklar çatışma zemini hâline getirildi. Bunun üzerinden emperyalist güçler Orta Doğu'ya müdahale etti, karşı karşıya getirdi, halklar birbirini boğazladı, milyonlarca insan katledildi, ekonomik kaynaklarına el konuldu. İlk defa Orta Doğu'da halklar bütün bu planları boşa çıkardı; farklılıklarıyla birlikte yan yana, özgür, eşit, demokratik bir hayat kurmak istiyor, bunun mücadelesini veriyor.

Şimdi, halkların bu demokratik mücadelesi tehditmiş gibi anlatılmaya çalışılıyor. Sınırımızın hemen dibinde kümelenen IŞİD, ÖSO, SMO, HTŞ yani ismini sayamayacağım envaiçeşit çete, örgüt sanki tehdit değilmiş ama kuzey Suriye halklarının bu demokratik modeli tehditmiş gibi topluma anlatılıyor, aslında Türkiye toplumuna yalan söyleniyor. Çünkü Kuzey Suriye'deki halklar hiçbir zaman Türkiye için bir beka sorunu olmadı, bir tehdit olmadı, oradan buraya tek bir çakıl taşı atılmadı. Hatta IŞİD Süleyman Şah Türbesi'ne saldırdığında oradaki halklar ve Kürtler yine sizlerle birlikte Süleyman Şah Türbesi'ni güvenli bir bölgeye taşıdı.

Şimdi, Suriye savaşı 2011'de başladığında en çok ne söyleniyordu Türkiye'de, iktidar ne söylüyordu? Diyordu ki: "Esat zalimdir, halkına zulmediyor. Bu zulüm karşısında direnmek meşrudur. Biz de bu meşru mücadelenin, direnişin yanında saf alıyoruz." E peki, Esat kendi halkına zulmederken Kürtlere gül mü verdi? O rejimde Kürtler vatandaş olarak bile görülmedi, kimlikleri hâlâ yok. Peki, bütün o halkların mücadelesi, direnişi haklı, meşru da Kürtlerinki niye meşru değil? Kürtler niye hak, hukuk talep edince bu, sorun olarak algılanıyor?

Suriye'de Kürtler de -burada olduğu gibi- asli bir unsur olarak görülmek istenmiyor; Kürtler hak, hukuk sahibi olsun istenmiyor, bir statüsü olsun istenmiyor. Aslında temel mesele, sorun da bu. Böyle olmasaydı Afrin'de de benzer şeyi biz görürdük. Afrin operasyonundan sonra ilk yapılan şey ne oldu? Demografya değiştirildi, Kürtler oradan göç ettirildi, okullarda okutulan Kürtçe dil yasaklandı, ortadan kaldırıldı. Yine bu envaiçeşit çeteler, örgütler Kürtlere karşı, insanlığa karşı suçlar işledi; insanları kaçırdılar, taciz ettiler, tecavüz ettiler, mallarına el koydular, ağaçlarını kökünden söküp zeytinlerini pazarlarda sattılar. Buna karşı hiçbir şey söylenmedi.

Şimdi, yine sınır dışı operasyon anlatılıyor. Yani böyle sıcak koltuklarda oturmuşsunuz; gerçekten, bazen sizi dinlerken insan şaşırıyor. Yani böyle rahat içinde, güvenlik içerisinde oturuyorsunuz, böyle bir savaş çığırtkanlığı yapıyorsunuz; asıyorsunuz, kesiyorsunuz ama hiçbiriniz de o savaşa gitmeyeceksiniz, hiçbiriniz de o sokaklara gitmeyeceksiniz; rahat, konforlu, güvenlikli yerlerde kendinizi koruma altına alacaksınız. Ama şimdi, bu operasyonlar... Bakın, biz defalara söyledik: Sorun çözülmez, çözülseydi... Yani yarım asırdır, neredeyse bir asırdır onlarca operasyon düzenlendi, sonuç aldık mı, sorunu çözdük mü? Hayır.

Şimdi, az önce bir AKP'li milletvekili "Kürt sorunu diye bir sorun yoktur." dedi.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - AKP değil, AK PARTİ.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Ya, siz kendinizi de inkâr ediyorsunuz, tarihinizi de inkâr ediyorsunuz. Biz yüz yıl önceden söz etmiyoruz. Siz değil miydiniz "Diyarbakır'a gidip Baldıran zehri içeceğim." diyen? Siz değil miydiniz ki "Bu sorun benim meselemdir, ben çözeceğim." diyen? Biz 2013'te bunu deneyimlemedik mi?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - O süreçte Kürt sorunu yoktu.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Kürt sorununun demokratik müzakere süreciyle çözüleceğini söylemediniz mi?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım, tamamlayamayız yoksa. Herkes sırası gelince fikrini söylesin.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - O sürecin biz o zaman da haklı olduğunu, doğru olduğunu, hatta AKP'nin kendi tarihinde yaptığı tek düzgün iş olduğunu söyledik, hâlâ da söylüyoruz. Şimdi kendinizi inkâr eden, bu sorun yokmuş gibi yaklaşan sizsiniz.

Evet, Kürt sorunu her zaman iktidarların kendi ömrünü uzatmak için kullandığı bir araç oldu. 7 Haziran-1 Kasım arasındaki süreçte de aynı oldu. Ama biz bu dönem aynı şeylerin yapılmasına müsaade etmeyeceğiz. Halklarımıza onun için gerçekleri anlatmaya çalışıyoruz. Siz gerçekler karanlıkta kalsın istiyorsunuz; siz herkes sussun, sizin söylediğiniz mutlak doğruymuş gibi algılansın istiyorsunuz, onun için bu kadar saldırıyorsunuz.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Yok, yok öyle bir şey.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Evet, cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlerin adalet, eşitlik, eşit yurttaşlık talebi hep güvenlik sorunu olarak algılandı; ya beka sorunu olarak algılandı ya da inkâr edildi.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ya şimdi...

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Bir sus, bir sus, bir sus ya!

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Bu denklemin dışına çıkan bir akıl açığa çıkmadı. Bu aklın dışına çıkan bir çözüm önerisi getirilmedi.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sana mı soracağım?

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Evet, evet.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Oysa Kürt sorunu toplumsal bir sorundur.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Biraz ciddi ol ya!

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Bu sorun diyalogla, müzakereyle ancak çözülebilir; biz bunda ısrar ediyoruz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İsmail Bey, sıra gelince ifade edelim görüşlerimizi. Karşılıklı konuşarak bitiremeyiz, rica ediyorum.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Bakın, siz Esat için ne diyordunuz? "Halkını katleden bir katildir." Şimdi diyorsunuz ki: "Hayır, sil baştan yapacağız." Yine, Mısır'da Sisi için "diktatör" dediniz, şimdi diyorsunuz ki: "Hayır, olmaz. O zaman öyleydi, şimdi koşullar değişti, şartlar değişti. Biz el sıkışacağız." Birleşik Arap Emirlikleri için dediniz ki: "15 Temmuzun arkasındaydı. Türkiye'deki teröristleri destekliyor. Ülkemize karşıdır." Sonra sarayda ağırladınız. Yine, İsrail için "terör devleti" dediniz, daha geçenlerde elçilik atadınız. Biz ülkenin içinde de dışında da sorunların zaten savaşla, çatışmayla, operasyonla çözüleceğine inanmıyoruz. Parti olarak da bu meselenin demokratik yollarla, diplomasiyle çözülmesi gerektiğine inanıyoruz.

Bakan Bey sabahki konuşmasında şunu söyledi: "Bin yıllık kardeşliğimize halel getirmeyeceğiz." Peki, bin yıllık kardeşliğinizin gereğini yapın o zaman. Bütün bu güçlerle bir barış zemini, diyalog zemini, müzakere zemini yakalanıyor da niye Kürtler için yok? Niye Kürtler için operasyon? Niye Kürtler için sadece çatışma? Neden Kürtler için sadece gözaltı, tutuklama ve operasyon?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - PKK ile Kürtleri karıştırmayın!

İSMAİL OK (Balıkesir) - Bebek katillerine operasyon yapıyorlar, çocukları katledenlere operasyon yapıyorlar!

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Bakın, siz gerçekliğin üstünü örtmek istiyorsunuz, siz hakikati örtmek istiyorsunuz. Kürt meselesinin, Kürt sorununun bu ülkede var olduğunu, bugün artık 4 ülkede olduğunu, uluslarasılaştığını da sizler de çok iyi biliyorsunuz, biz de çok iyi biliyoruz.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - O zaman çıkın, deyin ki açıkça: "Biz PKK'yı savunuyoruz." İkiyüzlü davranıyorsunuz.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Bunun yolu yöntemi nedir? Müzakeredir, Kürtlerin demokratik haklarını vermektir, tanımaktır ve bu meseleyi siyasetin, siyasetçilerin ortak zeminlerde doğru yerlerde tartışmasıdır, konuşmasıdır.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, bir tamamlasın konuşmasını.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Bakın, biz bunu söylediğimiz için siz bize sürekli "hain" diyorsunuz, "terörist" diyorsunuz.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yalan mı?

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Bizi linç ediyorsunuz, edebilirsiniz, sonsuza kadar edebilirsiniz ama biz hakikati söylemeye devam edeceğiz.

Bakın, biz bu hakikati söylediğimiz için işte bütün baskıya, gözaltıya, operasyona rağmen milyonlarca insan HDP'nin arkasında duruyor, HDP'yi terk etmiyor, HDP'nin mücadelesini mücadelesi gibi savunuyor.

Şimdi, bugün HDP'ye, halkımıza işte "Şunu, bunu hesap vereceksiniz." diyenlere soruyorum: Halklarımız HDP'yi Türkiye'nin 3'üncü partisi yaptı, sizi ne yaptı? Bu seçimde sizi baraj altında bırakacak, bu savaş siyasetinden kaynaklı sizi baraj altında bırakacak.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son on saniyeniz.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Hakikatin sesini, gerçekleri söylemeye devam edeceğiz. Kürt sorununun çözümünde tek bir yol var, diyalogdur, müzakeredir; Türkiye halkları bunu bir kere yaşadı, barışın ne kadar rahatlatıcı, nefes aldırıcı bir şey olduğunu deneyimledi. O açıdan da biz bir kez daha bu savaş politikalarının halkların yararına, Türkiye halkının yararına olmadığını söylemeye devam edeceğiz.

Teşekkür ederim.