| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 22 .11.2022 |
RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, teşekkürler.
Sayın Bakan, değerli ekibi; hepiniz hoş geldiniz.
Ya, şimdi, burada bize yönelik mebzul miktarda hakaret oldu yani bunların hepsini iade ediyorum. "Alçaklık, iş birlikçilik, şu, bu..."
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Teröre yönelik söylendi onlar. Siz kimsiniz, terörün temsilcileri misiniz siz?
RIDVAN TURAN (Mersin) - Bunların hepsini iade ediyorum. Şurada da partiden partiye atlayan bir vekil var, onu da kale almıyorum.
İSMAİL OK (Balıkesir) - Senin alıp almadığının bir önemi yok
RIDVAN TURAN (Mersin) - Yani ne olduğunun, ne dediğinin bizim açımızdan çok fazla bir önemi yok.
Ya, benim ağabeyim Harbiyedeyken ben asker olmayı isterdim. Şimdi şöyle geriye doğru bakıyorum, diyorum ki: İyi ki asker olmamışım. Burada pek çok kurmay subay var ve iktidar, bütün bu politik problemleri, iç politikaya ait, bölgesel sorunlara ait her şeyi askere havale etmiş durumda. Ülkenin en kadim sorunu Kürt meselesi; olduğu gibi askere havale etmiş "Operasyon yap, şunu yap, bunu yap." Peki, en azından, 2012 yılından beri iktidarın "Emevi Camisi'nde namaz kılalım." hevesiyle başlayan Suriye politikası yine askere havale edilmiş. Ya, bunlara yazık, vallahi billahi yazık; iyi ki de asker olmamışım.
Şimdi, şöyle: Düşünebiliyor musun, bir iktidar ve ortağı, bütün yeteneksizliklerini ve basiretsizliklerine askerin savaş yeteneği üzerinden izale edecek; olacak iş değil ya. Sormazlar mı insana: Ya, siz ne yapıyorsunuz? Kravatlılar ve kravatsızlar, siz ne yapıyorsunuz? Asker savaşır, elinde silahı var, onun sorun çözme yöntemi belli. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Mesela 2012'de biz gideceğiz, Emevi Camisi'nde namaz kılacağız, öyle mi? Suriye'yi, Suriye iktidarını düşüreceğiz, Müslüman kardeşlerle hemhâl olduk, Sisi darbesine karşıyız, alçak Sisi, öyle mi? Mursi doğru adamdı; bu siyaseti kim ördü ya? Şimdi askere ihale ediyorsunuz bunu. Bu yeteneksizlik sizin yeteneksizliğiniz değil mi? Niye hiç aynaya bakıp da demiyorsunuz ki: "Ya, bizim bu Orta Doğu'daki Osmanlı'ya dönme politikalarımız hatalıymış." Bak, orada insanlar ölüyor, askerler ölüyor, aynı zamanda Kürtlerin çocukları ölüyor. Bunun müsebbibi kimdir ya, kimdir bunun müsebbibi? Biri çıkıp da "Bizim bu politikalarımızda hata varmış." deme mertliğini niye göstermez memlekette? Az önce bir vekil dedi ki, bak, şuraya da not etmişim: "Ya, yüz yıl önce oralar bizimdi." Heh, işte, mesele bu, bak, mesele bu. Sen yüz yıl önce "Orası benimdi." dersen sana biri der ki: "İki yüz yıl önce kimindi, altı yüz yıl önce kimindi?" Der mi? Der. Bunun sonucunda neyle karşılaşırsın?
Bak, Afganistan-Pakistan meselesi çok ibretlik meseledir. O zaman dedik ki: Bu memleketi Pakistan'a çevirirsiniz, burası bir cihatçı otobanına döner kardeşim. Bak, şimdi cihatçı otobanına döndü. Ya, böyle bir şey var mı? Öfkenizi HDP üzerinden, yaptıracağınız bütün işleri de asker üzerinden ihale ediyorsunuz. Böyle bir siyaset olmaz; bırakın bu işleri, çekilin çiftliğinize, evinize, memleketinize, ne yapıyorsanız onu yapın. Sizin yeteneğiniz nerededir ya? Politikanın yeteneğe nerede? Politikanın sorun çözme gücü, etkisi nerede? Sorunları yarat, yarat, yarat; askere de ki: "Git, savaş, gece git, gündüz git, git, savaş." Böyle bir şey var mı?
Bak, ben bu meselede epey mektep, medreseden geçmiş bir insanım; sizin gerçekten örneğiniz yok dünyada, bu siyaset tarzının örneği yok. Sorunların hepsi kendi dışında, sorun çözme makamı asker, bütün iyi şeyler de kendinize ait; böyle bir dünya yok arkadaşlar. Bak, şimdi oturalım ve konuşalım, sağ salim konuşalım, bunu böyle küfrederek bilmem ne yaparak değil -ben kimseye küfretmiyorum biliyorsunuz- bunu akli bir biçimde oturup konuşmak gerekiyor yani şimdi, bakın, askere ilişkin sizin bu tarzınızı...
(MHP sıralarından gürültüler)
RIDVAN TURAN (Mersin) - Müsaade et, müsaade et.
Önceki dönemde askeri vesayet vardı. Diyordunuz ki: "Asker her şeyi belirliyor, asker şöyle, asker böyle." Şimdi, siz güya askerî vesayeti ortadan kaldırdınız, yaptığınız şeyin ondan bir farkı yok ki! Bu nasıl olacak yani bu nasıl olacak? Bakın, kıymetli arkadaşlar, İkinci Dünya Savaşı 60 milyon insanın hayatına mal oldu -kurmay subaylar daha iyi bilirler benden- 60 milyon insanın hayatına mal olan savaş sonuçta bitti. Böyle bir dış politikanın ve böyle bir savunma politikasının sürdürülebilirliği yoktur, açık söylüyorum.
Buradan da sizin yine yaftalayacağınız konuya geleyim. Ya, bu memlekette bizim yapmamız gereken temel mesele, kendi iç huzurumuzu sağlamaktır, bu mesele de namlunun zaviyesinden bakarak olmaz. Bu, aynı zamanda bir demokratik ve siyasi anlaşma ve çözüm meselesidir. Buradan bakıldığında, şimdi, deniliyor ki: "Ya, siz bu memleketin çevresindeki hiç kimseye bir şey demiyorsunuz." Bak, ben diyorum ha, ben diyorum: Yunanistan'ın da Ermenistan'ın da oranın da buranın da hepsinin milliyetçileri bölge barışı açısından sorundur diyorum. Haydi bir laf daha söyleyeyim size: Amerika-Rusya bu bölgeden çekilmelidir; bu bölge, Orta Doğu Kürtler, Araplar, Türkler başta olmak üzere bütün halkların ortak iradesiyle yeniden düzenlenmelidir. Bak, bunları söylüyorum, bunları parti politikası olarak söylüyorum aynı zamanda. Lanet olsun bütün emperyalistlere! Bunu da bir kenara not edin, etmek istiyorsanız.
Ancak günün sonunda siyasetin yapması gereken, temel olarak çözmesi gereken sorunları bir tür kendi dışına ihale ederek, askere ihale ederek bu işin içerisinden çıkma kolaycılığını kimse yemez kusura bakmayın, kimse yemez. Bizim burada yapmamız gereken şey şudur... Amerika geliyor mu kaç bin mil öteden? Geliyor. Niye geliyor? Sen onunla düşman olduğun için geliyor. Sen kendi vatandaşlarının akrabalarıyla barış siyasetini örmek zorundasın. Kobani senin düşmanın değil. Bak, ben adım kadar eminim, üç gün içerisinde oradaki bütün mesele çözülebilir, daha önce çözülüyordu -hatırlayın- PYD Başkanının kırmızı halıyla karşılandığı dönemde, hatırlayın.
Ancak, değerli arkadaşlar, şurada bir tuhaflık yok mu sizce? Yani bir dönemde bu memleketin hayrına olan şey çözüm süreciydi, öyle miydi? Bence öyleydi. Şimdi, savaş meselesi. Siz bu hakkı nereden alıyorsunuz ya? Siz bu hakkı nereden alıyorsunuz ve nasıl böyle sizin çizdiğiniz her çizgi bu memleket açısından vatanseverliğin, Türk halkı olmanın, bilmem ne olmanın kriteridir? Eğer öyleyse çözüm süreci mi doğruydu, savaş siyaseti mi doğru; hangisi doğru? Bak, buralardan çıkamazsınız, bunlar çelişkili meseleler değerli arkadaşlarım. O sebeple, bizim çok açıkça söylediğimiz mevzu şudur...
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Nerede duruyorsun?
RIDVAN TURAN (Mersin) - Benim nerede durduğumu herkes biliyor, burada duruyor.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Parti olarak nerede duruyorsunuz?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İsmail Bey, tamamlamamız lazım, karşılıklı diyaloğa girmeyelim.
RIDVAN TURAN (Mersin) - Burada yapılması gereken ve bir siyasi perspektif olarak yapılması gereken şey, bölgede Türkiye'nin bir barış merkezi olmasıdır, Kürtlerle kavgayı bitirmesidir...
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Kürtlerle kavga eden yok.
RIDVAN TURAN (Mersin) - ...ÖSO, HTŞ ve başta İdlib merkez olmak üzere buradaki yapılarla arasına yani terörle arasına mesafe koymasıdır.
Ben istihbarat bilgilerine sahip değilim ama otuz senedir bu hayatın içerisindeyim ve biliyorum. Bakın, burada bir doğru dürüst araştırma yapılsa bu İstanbul terör eyleminin de arkasından bu cihadist örgütlerin çıkacağını göreceksiniz. Bunu ben hiç kimseyi savunmak ve hiç kimseyi aklamak için söylemiyorum, açık söyleyeyim. Ama göreceksiniz arkadaşlar, orada izi olan, parmağı olan, ÖSO'yla ilişkisi olan, şusu olan, busu olan -şimdi, bunu yanıtsız bırakacaksınız, ben bunu biliyorum ama- günü geldiğinde bu işlerin arkasında ne olduğu ortaya çıkacak, aynı Ceylânpınar'da ne olduğu ortaya çıktığı gibi. Siz size ilişkin her türlü eleştiriyi bir tür devlete ve halka eleştiri olarak... Biz sizi eleştiriyoruz, sizin siyasetinizi eleştiriyoruz. Çözüm sürecini de bitiren, Ceylânpınar'ı yanıtsız bırakan, Türkiye'nin en büyük katliamları yapılmışken "Oyumuz artıyor." siyasetini eleştiriyoruz.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Çok yanlı bakıyorsun.
RIDVAN TURAN (Mersin) - Elbette yanlı bakıyorum, ben bir tarafım çünkü ya!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım.
RIDVAN TURAN (Mersin) - O sebeple, yapılması gereken temel mesele şudur: Yapılması gereken şey, bu konuda halkı bölmek, parçalamak değil, böyle bir yaklaşım değil, aşağıdaki terör yapılarıyla iltisak içerisinde olmak değil, bu memleketin geleceği için ortaklaşa çaba sarf etmektir.