KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli milletvekillerimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum ben de.

Sunumunuzu dikkatle dinledik Sayın Bakan. Belli bir noktaya kadar gerçekten düzeyi yüksek olan bir sunum yaptınız ama belli bir noktada hepimizi üzen bir noktaya evrildi. Ona karşı bir cevap vereceğim ama öncelikle sunumunuzda dikkatimi çeken, hep bizim gündeme getirdiğimiz yapısal sorunlara odaklandığınızı söylediniz. Evet, bunlar ciddi sorunlar; yapısal sorunlar. Özellikle de sizin alanınızı ilgilendiren alanlarda, sanayiyle ilgili, kalkınma, sanayileşme, teknoloji, eğitim modelleriyle ilgili gerçekten bütüncül politikalardan uzak bir noktadayız. Şöyle ki... Tabii, burada, yapısal sorunların başında da Sayın Bakan, en başta bir kurumsuzlaşma ve liyakatsiz kadrolarla beraber bir kuralsızlaşma süreci de var. Bu da bir yönetim yapısı olarak bütün kurumlara da sirayet ediyor; bunu da dikkatinizi sunmak istedim. Özellikle, dediğim gibi, üretim, kalkınma, istihdam, işte, yüksek enflasyonla beraber alım gücünün düşmesi, girdi maliyetlerinin artması ve bunların sanayi sektörüne, KOBİ'lere, özellikle de imalat sanayi yapısının bütününü oluşturan KOBİ'lere yansıması noktasında yapısal sorunlardan maalesef çıkamıyoruz. Sanayileşme stratejileri ve sanayileşme politikamız noktasında buna uygun, sizin bugün çizdiğiniz tabloya uygun, arkasında ciddi bir eğitim modelini de göremiyoruz. İşte, evet, ihracata dayalı bir büyümeden bahsediliyor ama bunun arkasındaki temel dayanak da döviz kuru ve faiz oranı üzerinden bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama doğal olarak o dediğimiz üretimdeki yüksek katma değerli -bugün de çok tartışılan- ürüne dönüşüm noktasında da eksiklikler var. Bunun tabii ki teknoloji ve eğitim modeliyle desteklenmesi de ciddi sorun alanı.

Üniversiteler Sayın Bakan, ciddi sorun alanı, sizin için sanayileşme modeli noktasında ciddi altyapıyı oluşturacak üniversitelerdeki teknoloji altyapısı, AR-GE bütçeleri ve örtük mali, idari özerklikleri ciddi tartışma noktasında. Öğretim üyelerinin bilim üretme altyapısının sağlanması, özgürlük ve özerlik ortamlarının sağlanması da ciddi sorun alanı olarak karşımızda duruyor. Sayısal bir artış odak noktasına konuluyor ama niteliksel dönüşüm sağlanamıyor. Akademik ve eğitim altyapısı, plansız bölümler açılması... Yani sizin sunduğunuz o sektörlere dönük paralel giden bir eğitim modelinden bahsedemiyoruz.

YÖK'ün Atlas verileri var -çok ciddi- temel bilimlerde, eksi netlerle öğrenciler yerleşiyor. Daha sonra da o öğrencilerin niteliklerine göre doğal olarak istihdamları noktasında da bir kopukluk var yani o bağlantısallığı sağlayamıyor maalesef ve çünkü o yapısal sorunları aşamıyoruz bir türlü.

Tabii ki, bunların yanında, özerk, bağımsız kurumların yanında, hukuk sistemi, adalet sistemi, nitelik, şeffaflık, hesap verebilirlik, güçler ayrılığı ilkesi, buna dönük bir model de ortaya koyamıyoruz. Hep bütün bu yapısal sorunlar bütün kurumlara sirayet ediyor.

TÜBA, TÜBİTAK çok önemli kurumlar ve bu kurumlar... Hani siz atıf yaptınız ya "Hamburger gidip yenildi." benim ismini söyleyemediğim bir yemeğin yenildiği bir cemaat yapısının ele geçirdiği kurumlar oldu uzun yıllar bu kurumlar... Evet, bir süreç değişti ama gerçekten ciddi tahribatı oldu. Ama şuraya atıf yapıyorum: Sizin iktidar olduğunuz dönemde bu kurumlar, yapılar, bilim üretmek bir kenara, bu cemaat yapılarının, ciddi bir cemaat yapısının etkisinde kaldılar.

Yüksek yetenek inşası tartışılıyor bugün Sayın Bakan, TÜBA bu konuda ne yapıyor? Çalışma grupları var, bu çalışma gruplarının somut, yansıyan... Yani bu sizin anlattıklarınızla ülke gerçekliği, genç istihdam, eğitim, üniversiteler, akademi, bunlara yansımasını göremiyoruz. İşte, TÜBİTAK'ın bir yönetim kurulu üyesini, Boğaziçi Üniversitesini iki yıldır çökertmeye çalışan Naci İnci'yi atadınız oraya. Ya, şimdi, bir defa bu Boğaziçi Üniversitesinde neler oluyor? Bir bilim üretme ve dünya sıralamasında olan bir üniversitemizde rektörü, TÜBİTAK'ın da yönetim kurulu üyesi ama bu üniversitede bilim insanlarını uzaklaştırıyor. Buna bakıyor musunuz yani sizin burada söylediklerinizle gerçeklikte, üniversitelerin yaşadığı sorunlar maalesef ciddi bir sorun alanı.

Beyin göçü ciddi bir sorun, gerçekten -sayısal verileri şimdi zamanım yok söyleyemiyorum- giden, yurt dışına giden -bakın, TÜİK verisi Sayın Bakan- 330 bin vatandaştan 50 bini 25-29 yaş arası genç insanlar, bilim insanları. Sadece Türkiye'deki istihdam ortamıyla ilgili sorunlar değil, gerekli nitelikte akademik araştırma yapacakları bilimsel ortam da yok. Siz işte geri dönüşten bahsettiniz ama bu yeterli bir potansiyelde değil.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sibel Hanım, süreniz doldu, bir iki cümleyle toparlayın.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Elbette Başkanım.

Yeşil Mutabakat da çok önemli -Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda bir akademisyen olarak- Sayın Bakan, burada ciddi bir sorun var, burada gerçekten Gümrük Birliği Anlaşması'nı güncelleyememiş, Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde giderek ticari anlamda sorunlar yaşayacağımız bir alanda... Şimdi, bir de bizim karşımıza Yeşil Mutabakat ve karbon emisyonlarına göre üretim altyapısı sağlamamız lazım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, son bir cümle alayım.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Çok özür dilerim Başkanım.

Şimdi, KOBİ'ler yani imalat sanayimizin yüzde 90'ını oluşturan KOBİ'ler bu sürece nasıl hazırlanacaklar? Daha girdi maliyetlerini karşılayamayan, üretimden çıkan KOBİ'ler bu yeşil dönüşümü nasıl sağlayacaklar?

Teşekkür ederim Başkanım.