KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan, değerli Bakanlık bürokratlarımız, değerli basın emekçilerimiz; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2023 bütçesini görüşüyoruz.

Sayın Bakan, cumhuriyetin ilk yıllarında sanayi gelişimimize büyük önem verilirken kamu iktisadi teşebbüsleri kurulmuştu; bunların çoğu özelleşti, satıldı bugün. Sizin iktidarınızın başlamasıyla birlikte sanayi yatırımı yerini inşaat sektörüne, beton sektörüne ve hizmet sektörüne bıraktı açıkçası ve bir şekilde bugüne geldik. Şimdi, Türkiye'nin küresel düzeyde rekabet edebilmesi için üretim, yatırım ve istihdam artışına, sürdürülebilir ekonomi ve kalkınma modeline ihtiyacı var. Üreticinin, sanayicimizin, KOBİ'lerin zorlandığı, markalaşma yerine fasonlaşmanın geliştirildiği ve en önemlisi de emeğin ucuzlaştırıldığı bir ekonomi modeliyle bu gelişmeyi sağlamanız imkânsız.

Bütçe harcama tercihlerinize aslında bu anlamda bakmak gerekiyor bu noktadan sonra. Şimdi, ben AR-GE harcamalarınızla devam etmek istiyorum. Sizin de çok üstünde durduğunuz, işte "Şöyle yükselttik, böyle yükselttik." dediğiniz AR-GE harcamalarımızın gayrisafi yurt içi hasılaya oranına baktığımız zaman, şu anda, 2021'de yüzde 1,13'e gelmiş durumda. Şimdi, bununla övünüyorsunuz da Sayın Bakan, yirmi yılın sonunda, Avrupa Birliği ortalamasına baktığımız zaman yüzde 2,32'ye gelmiş Avrupa Birliği ortalaması ve geçen yıl 2,23'ten bu noktaya gelmiş. Amerika Birleşik Devletleri'nde bilgi teknolojilerine yapılan yatırım miktarı da -millî gelirden ayrılan pay- yüzde 4; Türkiye, hâlâ, yirmi yıldır 0,75-1,40 aralığında yani orta ölçekli AR-GE harcaması yapılan ülkeler liginde debeleniyor Sayın Bakan. Şimdi, Almanya bizi kıskanıyor ya, Almanya'dan da bir örnek vereceğim. Almanya'nın bazı eyaletlerinde, Braunschweig'de örneğin -ismini de vereceğim- millî gelirin yüzde 7'si AR-GE'ye ayrılıyor, hatta yüzde 7,7; tam rakam vereyim. Bu da EUROSTAT'ın -şöyle göstereyim- tablosu AR-GE harcamalarıyla ilgili, dediğim gibi bu tablo da zaten gerçeği gözler önüne seriyor.

Şimdi, Sayın Bakan, AR-GE'ye yeterli bütçeyi ayırmıyorsunuz. Türkiye'nin ihracatının yüzde 2,8'i sadece, sadece 2,8'i yüksek teknolojili ürünlerden oluşuyor. "Şimdi, ihracat büyüdü, şöyle oldu, böyle oldu; işte, teknolojiye, sanayiye şöyle yatırım yapıyoruz." Teknoloji yoğunluğuna göre imalat sanayisinin yapısına baktığımızda, 2021'de yüksek teknolojili ürünlerin katma değeri yüzde 5,4; düşük teknolojili yüzde 40,7 Sayın Bakan. Şimdi, böyle bir tablo karşısında da şöyle bir sonuç çıkıyor ortaya: Türkiye'nin ihracatı yoğun biçimde ithal girdiye bağımlı ve katma değeri düşük ihracatla yapılıyor, bu şartlarda da dış ticaret fazlası vermek ve cari denge sağlamak mümkün değil. TL'yi değersizleştirerek, faizi indirerek verimlilik sağlayamazsınız Sayın Bakan, sanayi ve teknoloji devrimi de yapamazsınız. Bakın, ödemeler dengesine baktığımız zaman, cari işlemler açığı Temmuz 2022'de 4 milyar 10 milyon dolar olmuş, on iki aylık veri 36 milyon 585 milyon dolardı, hani cari fazla verilecekti?

Şimdi, yine sizin sunumunuzdan bir rakam üzerinden gitmek istiyorum. Şimdi, işte, bu DAP, GAP, KOP, DOKAP... Arkadaşlarımız da konuşmalarında bu bölgeleri çok önemsediklerini belirttiler, hatta çok iyi yatırımlar yapıldığını, kaynak ayrıldığını ama ben şöyle düşünüyorum değerli arkadaşlar: Siz artık bu ekonomik koşullar karşısında daha iyisinin yapılacağını hayal bile edemiyorsunuz. Şimdi, sunumunuzda "Bugüne kadar GAP, DAP, KOP ve DOKAP için 6.159 projeye 8,4 milyar lira kaynak ayırdık." dediniz. Yine, 26 kalkınma ajansımız eliyle 24 binden fazla projeye yaklaşık 16 milyar lira destek sağladığınızı belirttiniz. Ancak merkezî yönetim bütçesinden ekim ayında 61 milyar lira gibi rekor düzeyde bir faiz harcaması yapıldı Sayın Bakan. Şimdi, eğer ekonomi iyi yönetilse, Türkiye bu kadar faiz borcu batağına sokulmamış olsaydı siz bu bölgelere, kalkınma ajanslarına ve kalkınma bölgelerine çok daha yüksek kaynak ayıramaz mıydınız? İşte "Hayal edemiyorsunuz." dediğim nokta bu.

Sayın Bakan "Bu süreçte ihracatçı ne söylüyor?" diye baktığımızda... Anadolu'nun Nabzı Anketi var Dünya gazetesinin yaptığı, önemli veriler var, 46 ilde yapılmış; dikkate almak gerektiğini düşünüyorum, sonuçta sanayicinin sesi. Şimdi "Özellikle bankacılık sektörüyle ilgili yaşadığınız temel sorun nedir?" denildiğinde sanayicilerin yüzde 75'i kredi faizinin yüksekliğinden, kredi süreçlerinin uzun olmasından, bankaların kredi vermemesinden şikâyetçi olduklarını söylüyorlar. Şöyle bir tablo da var, onu da göstereyim. Diğer yandan, bankaların kullandırdığı kredilerde, özellikle ticari kredilerde BDDK ve Merkez Bankasının uyguladığı kısıtlamalar nedeniyle krediye ciddi anlamda bir erişim sıkıntısı var. Şimdi, krediye erişemeyen sanayici nasıl üretecek? "Son bir yılda krediye erişim benim için en büyük sorun." diyen sanayici yüzde 3,3'ten -son bir yılda- yüzde 17,4'e fırlamış Sayın Bakan. Şimdi "Son çeyrekte üretime yönelik olası risklerden hangileri öne çıkıyor?" sorusuna da yüzde 43,4 "Siparişlerde yaşanan yavaşlama." demişler. Şimdi, Sayın Bakan, durgunluk beklentisi nedeniyle işçi çıkarmayı düşünen sanayici oranı yüzde 69 yani her 3 sanayicinin 2'si işçi çıkarmayı düşündüğünü söylüyor. Hani nerede istihdam artışı diye sormak istiyorum ben. Özellikle ithal girdi maliyetlerinin yüksekliği ve kur belirsizliği... 2023'ü öngöremediklerinden "2023'te ben kurun 22-23 olacağını bilsem ona göre anlaşma yapacağım ama önümü göremiyorum, bilmiyorum." diyor sanayici. Şimdi, sanayici bunları söylerken -özellikle de tekstil sektöründe bu sıkıntı var- ya, bunları duymuyorsunuz Sayın Bakan. Ciddi anlamda bu sıkıntılar varken biz burada işte, bilimi, teknolojiyi, yetişmiş insan kaynağını ne oranda konuşabiliriz, bunların arttığını nasıl konuşabiliriz?

Sayın Bakan, kalan az bir süremde açıkçası bir Togg'a da değinmek istiyorum, farklı bir noktadan gireceğim. Yani şu anda sonuç olarak üretilmeye başlanmış bir ürün var, Togg; muhalefetin birçok eleştirisi var ama bir şekilde ülke ekonomisine katkı sunacağını düşünerek gelişmesini ve üretilmesini isteriz. Ama burada sürdürülebilirlik çok önemli Sayın Bakan. Burada Sayın Naci Cinisli bir şey söyledi, o söyleyince aklıma geldi, bir katkıda bulunmak istiyorum, "İlk araba kullanmayı Anadol'da öğrendim." dedi. İlk araba kullanmayı ben de Anadol'da öğrendim. İlk arabamız 1978 yılında Anadol Station'dı ve o yıllarda Ford Otosan Fabrikasının Müdürü benim amcamdı Sayın Bakan. Şimdi, Ford Otosan'da Anadol'un nereye geldiğini görüyoruz. Sürdürülebilirlik çok önemli. İşte, Togg'da da acaba bu sürdürülebilirliği sağlayacak mısınız? Bakın, Anadol toplam 93.188 adet üretilmiş, umarım Togg'un akıbeti de bu yönde olmaz çünkü sonuçta ülke ekonomisi için önemli olduğunu düşünüyorum.

Şimdi, bütün bunları konuştuktan sonra geldiğimiz nokta neresi biliyor musunuz Sayın Bakan? Bakın, bir şey göstereceğim size. Bakar mısınız, nedir bu? Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi. Türkiye'nin gerçeği bu Sayın Bakan. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde toplumun büyük bir kesimi artık en alt sırada yani nedir en alt sıra? Fizyolojik ihtiyaçlar; barınma ihtiyacı, barınma ve beslenme, gıda ihtiyacı. Şimdi, Türkiye'de toplumun büyük bir kesimi bugün bu sıkıntıları yaşarken siz burada sanayi ve teknolojinin gelişmesinden bahsediyorsanız hiç bir şey söylemiyorsunuz demektir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, süreniz dolmuştur; son bir iki cümlenizi alalım.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bugün, yetişmiş beyin göçünü, yurt dışına giden yetişmiş beyin göçü oranlarını arkadaşlarımız paylaştı, ben tekrar o rakamlara girmeyeceğim ama ciddi anlamda bir önlem alınması gerekiyor. Tabii, bu önlemin de öncelikle ekonomik tercihlerde yani ekonomi yönetiminin şu anda yapmış olduğu tercihlerde yapılması gerekiyor.

Ben yine de bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.

Komisyonu selamlıyorum.

Teşekkür ederim.