KOMİSYON KONUŞMASI

KANİ BEKO (İzmir) - Hatice Salman Hocam, ben şimdi Türkiye Maden İşçileri Sendikası'nın hazırlamış olduğu sunumu dinledim fakat benim öğrenmek istediğim şey, az önce diğer uzman arkadaşımıza da sordum: Amasra'da 42 işçi kardeşimiz maden cinayetinde katledildi. Neden? Şimdi, bu elimizde olan rapor yani hepimizin elinde var, hep bildiğimiz şeyler bunlar.

Sunum yaptığınız için de teşekkür ederim, bir emeğiniz var, bunda mutabıkız. Zaten burada gördüğüm kadarıyla siz de hep Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)'yla ilgili vurgular yaptınız ki bunlar doğru şeyler; başından beri bizim de anlatmak istediğimiz konular bunlar ama maalesef Türkiye'de bunlar uygulanmıyor. 176 sayılı Maden Yasası -belki burada 10'uncu kez söylemişimdir- bu uygulanmıyor maalesef.

Ancak, tekrar ediyorum, benim burada sorum şu: Burada ihmal mi var? Bu işçi kardeşlerimiz neden öldü? Eğer ihmal varsa havalandırmada mıdır, sensörlerde midir, yoksa az işçi çalıştırıldığından dolayı mıdır, madende deşarj yapılmadığından dolayı mıdır; birçok faktörler vardır.

Bizim burada elimizde o kadar çok şey var, sadece 1 tanesini ben size anlatmaya çalışayım; havalandırmayla ilgili. Şimdi şöyle söylüyor uzmanlar, bu, belki 15'e yakın uzmanın ortak bir görüşü: "Yetersiz ve etkisiz havalandırma sistemi olayın meydana gelmesindeki en temel unsurdur." deniliyor, ayrıca ekliyorlar "Havalandırma sistemi yeterli olsaydı, olayın meydana gelmesi önlenirdi." Bunlar belki 10-15'e yakın işte, bilirkişi, uzman raporları bunlar.

Bir diğeri de şöyle: "Türkiye Taşkömürüne bağlı ocaklarda metan drenajı uygulaması yapılmamaktadır." Yine ekliyorlar, "Uygulama yapılsaydı kaza önlenirdi." deniliyor. Yani şu anda, yine o havzadaki diğer maden ocaklarında da biz burada bu toplantıdayken bile "Her an metan drenajı sebebiyle patlama olabilir." deniliyor. Nitekim, biz bu toplantılara başladıktan bir gün sonra -benim hatırladığım kadarıyla- Zonguldak'ta bir maden kazası oldu, 4 arkadaşımız yaralandı, bildiğimiz kadarıyla 2'si ağır yaralıydı, Zonguldak milletvekillerimiz konuyu daha iyi biliyorlar. Gerçekten, bu, uzman arkadaşlarımın anlattığı şekilde oldu, keşke olmasaydı. Sonunu da şöyle bağlamışlar: "Hatta, göz göre göre bu cinayete biz seyirci mi kalıyoruz? Bakanlık bu uygulamanın yapılmadığını biliyorken bu cinayete göz yummuş mudur?" demişler, uzmanların görüşü bunlar. Ben açık bir şekilde bir cevap arıyorum. Tamam, biz madenlere inmedik, siz de inmediniz ama o kadar çok uzman arkadaşı burada dinledik ki arkadaşlarımız başta havalandırma olmak üzere metan drenajından bahsettiler ve onunla beraber, denetlemenin yetersiz olduğunu söylediler -ben fazla uzatmamak için sadece başlıklarını okuyorum- kömür tozu mücadelesinin yeteri kadar yapılmadığından bahsettiler. Başkanım da biraz evvel söyledi "Teknik personel sayısı eksik." dedi, Sendika Başkanı da aynı şeyden bahsetti. İş güvenliği eğitimleri ve acil durumlara yönelik tatbikatların gerçekten yapılmadığını söylediler. Bir kez daha söyleyeyim: Ben Soma maden cinayetinden sonra bir üniversiteye gittim, üniversitede hiç yakışık almayan bir şekilde madenci arkadaşlarımıza belgeleri verilmiş, sertifikaları verilmiş. Bunlar yaşanıyor herhâlde, anladığım kadarıyla bu devam ediyor. Bunlara çok dikkat etmek lazım, madenci olmak kolay değil. Madenci olabilmek için en az dört ay o eğitimden geçmeniz gerekiyor. Yani o sertifikayı alan kişinin sabahtan akşama kadar "Evet, ben madenci oldum, ben madenlere inebilirim artık." diyerek kendinde bir güven olması gerekir düşüncesi içindeyim. Ama ben böyle olduğunu sanmıyorum çünkü ben Soma'da -bir daha söylüyorum- o cinayetten sonra üniversiteye gittim, o sertifikaların nasıl alındığını ben oradan öğrendim, üzüldüm şahsen. Yani benim sorum şu: Bu 42 arkadaşımız Amasra madenlerinde neden, niçin öldü?

Teşekkür ederim.