KOMİSYON KONUŞMASI

REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) - Teşekkürler Başkan.

Bakanlığın gerçeğe uygun olmayan, sermaye çıkarlarıyla yapılan uygulamaları sağlıkta şiddeti her geçen gün artırıyor. Bununla birlikte, beş dakikaya bir randevu verilen bir hastanede izdiham yaşanıyor. Şiddete en yakın, çok zemin hazırlayan durum bu. Sadece 2021 verilerine baktığımızda 100 binin üzerinde şiddet vakasıyla karşılaşıyoruz. Seçim bölgem Amed'de Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde sağlık emekçileri uzun bir süredir beslenme koşullarının kötü olmasından dolayı boykot başlatmış; boykotun başladığı gün sağlık emekçilerine yönelik silahlı saldırı yapılmış, saldırıda bulunan kişi serbest bırakılmıştır. Ardından, yemek şirketiyle bağlantılı şahıslar SES Amed şubesine giderek sağlık emekçilerini tehdit etmiştir. Yemek şirketinin ise hem silahlı saldırıyı düzenleyenlerle hem de hastane yönetimiyle ilişkili olduğu ifade ediliyor. Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde kalıcı bir başhekim ve yönetici kadrosu olmadığı için sorun yerinde çözülemiyor. Bir hastanede yönetimin, koşulları iyi olmadığı için itirazını dile getiren sağlık emekçilerinin yanında olmak yerine hizmet sağlayan şirketin yanında olması durumun vahametini gösteriyor. Sağlık emekçilerinin maruz kaldığı koşulların düzelmesi için birinin zarar görmesi mi bekleniyor Sayın Başkan? O saldırıda sağlık emekçileri yaşamlarını yitirebilirdi, yaralanabilirdi. Bakanlık olarak sağlık emekçilerinin yaşadığı bu sorunların farkında mısınız?

Toplum sağlığıyla ilgili söz söyleyen, iktidarı eleştiren herkes hedef hâline getiriliyor. Sevgili Şebnem Korur Fincancı da bu anlamda kimyasal silahlara dair araştırılması gerektiğini söylemişti, biz de onun söylediklerinin arkasındayız.

SALİH CORA (Trabzon) - Hiç öyle bir şey demedi, tamamen yanlış söylüyorsun; Türk Silahlı Kuvvetlerine iftira etti ya!

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Dinle, dinle Cora! Sayın Cora, dinle! Dinleyin, dinleyin.

REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) - Çünkü karşımızda siyasi iktidarın zihniyetinin sağlık sistemine yansımasını görüyoruz. Eril, tek dilci, sermayeden yana bir akıl, engelsiz...

SALİH CORA (Trabzon) - Hiç öyle bir şey yok ya! Hâlâ nasıl savunuyorsunuz, CHP bile savunmaktan vazgeçti...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - CHP vaz mı geçti?

REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) - 112 ve acil çağrı merkezleri gibi Bakanlığın hizmetleri 44 dilde hizmet veriyor ama bu diller arasında, Türkiye'de 30 milyona yakın nüfusu olan...

SALİH CORA (Trabzon) - Lütfen ama temiz bir dil kullanın.

REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) - ...ve Türkiye'nin neredeyse her ilinde ikamet eden yurttaşların ana dilinde, Kürtçe'de bu hizmeti vermiyor. 24 Ocak 2020 Sivrice depreminde, bir sağlık emekçisi yaralının öyküsünü Kürtçe alması sonucu kurtarıldı. Önceki iktidarlar gibi sizin iktidarınızın da tek dil politikasında ısrar etmesi gerçekten de utanç vericidir. Halkın sağlığını tek dil politikasına göre düzenlerseniz Kürt halkı da size kendi dilinde "..."( ) oyu verir. Hem yaşanılan ekonomik kriz hem de ana dilde sağlık hizmeti olmaması, özellikle kadınların sağlığa erişimini engelleyen hususlardır. Fakat en başta iktidarın eril zihniyeti ve kadınlara yönelik politikalar yerine aileyi önceleyen politikalara destek vermesi kadınların sağlık sisteminde yaşadığı en büyük sorundur. Bir taraftan Kürt halkını kastederek kaç çocuk doğuracağı üzerinden ırkçı söylemler yapılırken, diğer taraftan kürtaj ve gebelikten korunma yöntemleri desteklenmiyor.

SALİH CORA (Trabzon) - Onu dağdaki PKK'lılar için söyledi.

REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) - Sağlık Bakanlığı yaklaşık üç yıldır gebelikten korunma yöntemlerine destekte bulunmuyor. Diyarbakır ve çevre illerdeki kamu hastanelerinde sağlıklı olarak isteğe bağlı kürtaj yapılamıyor. Destek olmaması demek, gebeliğin sonlandırılmasında doğal yöntemlerin kullanılması demek; bu da ciddi sağlık sorunlarına, hatta ölümlere sebep oluyor.

Ayrıca, seçim bölgem ve çevre illerde evde doğum oranları Türkiye ortalamasının 10 katı durumda. Yine, bu konuda etkili politikaların uygulanmaması anne ve bebek ölümlerinin artmasına neden oluyor. Dile getirilen her politika, yapılan her uygulama kadınlar dikkate alınmadan faaliyete geçiriliyor. Kadınların, Türkçe bilmeyen yurttaşların, emekçilerin yaşadığı tüm bu sorunlar bize şunu gösteriyor: İktidarınızın politikaları bir toplum sağlığı sorunudur; dolayısıyla, bu yanlıştan dönülmesi bu toplum açısından olmazsa olmazdır. Bu anlamda, toplumsal cinsiyet eşitliği ekseninde emekçiden ve halktan yana politikalar ve bütçe oluşturulması, yerelde sağlık meclislerinin kurulması, sivil toplum örgütleri ve sağlık örgütlerinin hedef hâline getirilmemesi ve en önemlisi de halk sağlığının öncelikli hâle getirilmesi gerekiyor.

Teşekkür ederim.