KOMİSYON KONUŞMASI

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, Değerli Bakan Yardımcıları, Bakanlığımızın çok kıymetli bürokratları, sayın basın mensupları; ben de sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bendeniz de sözlerimin başında, bizlere sabır ve şefkatle emek veren öğretmenlerimizin bu kutlu gününü tebrik ederim, Allah onların canına sağlık versin. Vefat eden öğretmenlerimize de rahmet dilerim.

Sayın Bakan, şanslısınız; dört haftadır bu bütçe maratonunda herkes yorgun ve çok güzel, sakin eleştirilerle geçiyor günümüz. Ben de hem genel hakkında hem de Erzurum ilimle ilgili bazı konulara değinmek istiyorum.

Pandemi sırasında hakikaten, sağlık ordumuz çok büyük emekler verdiler, kendilerine minnettarız, çok teşekkür ederim. Hakikaten, cumhuriyetimizin yetiştirdiği çok seçkin bir kadro sağlık kadrosu, sağlık ordusu. O bakımdan tekrar şükranlarımı sunarım.

Zatıaliniz de Mecliste sağlıkçılarımızı, sağlık ordumuzu alkışlattınız, biz de alkışladık, canıgönülden alkışladık. Sayın Cumhurbaşkanı da "Onların hakkı ödenmez." dedi; elhak, doğru söylemiş, haklarını ödemedi, kendilerinin hakları maalesef ödenemedi. Bu konuda da üzgünüz.

Son derece kaliteli eğitim alan bir meslek grubunu bugün de sizin dışınızda gelişen, bir millî güvenlik sorunu hâline gelen -her konuşmamda söylüyorum- ekonomik şartlar altında ezdirmememiz lazım. Onların rahat çalışması ve mesleklerinde, hastalarının başında evde olan bitenleri düşünmeden, borç harç düşünmeden çalışabilmelerinin imkânlarını vermemiz lazım.

Burada, benden önce de çok kıymetli büyüğüm Durmuş Yılmaz Beyefendi değindiler bu performans sistemine. Çok vahşi bir performans sistemi uygulandığını düşünüyorum Değerli Bakanım. Bu tabii ki gerekli fakat bu şiddet de sanki biraz bu performans sisteminden doğuyor. Çünkü ortalama hastalara bakış süreleri çok düşük ve bu düşük ortalama hastalara bakış süresinden dolayı da hastalar son derece muzdarip ve onlar işin arka planını bilmiyorlar, onlar doktorları suçlu olarak görüyorlar, doktorlarda buluyorlar kabahati. Hâlbuki doktorlar da ekmek parası için, daha çok hasta bakmak icap ettiği için mümkün mertebe fazla insanı bir anda gözden geçirme çabası içindeler. İki taraf için de son derece sorunlu bir süreç yaşanıyor ve bu şiddet de giderek artıyor. Evet, bazı önlemlerle azalmış olsa da yok olmadı, hiçbir doktorun şiddet görmesine bizim gönlümüz razı olmaz. Kaldı ki devletin büyükleri, en yukarıdaki devlet büyüğü "Giderlerse gitsinler!" diyebiliyor. Bunun da sebebini aşağı yukarı tahmin ediyorum; bu vahşi performans sisteminden dolayı vatandaşlarımızın çektiği bu sıkıntılar kamuoyu araştırmalarına da yansıyor. Bu kamuoyu araştırmalarında, sağlık sektörü, özellikle doktorlar biraz gözden düşmüş durumda ve çok somut siyaset yapılınca yani biraz manevi duygulardan uzak, sosyal huzuru gözetmeden siyaset yapılınca, yalnızca rakamlara bakılarak siyaset yapılınca, o rakamlarda kim daha yukarıdaysa onun için, onun taraftarı olarak konuşmak icap edince de böylesine çok can sıkıcı sonuçlara neden olunabiliyor. "Giderlerse gitsinler!" sözünü ben o kamuoyu araştırmalarındaki sonuçlara bağlıyorum; oy artışı sebebiyle, oy artışı niyetiyle böylesine sorumsuz beyanatları maalesef duyuyoruz ve sosyal huzurumuzu çok negatif şekilde etkiliyor.

Dediğim gibi, bu hakların iyileştirilmesi için birtakım kanun maddeleri geldi, geri çekildi geçtiğimiz aralıkta, sonra haziran ayında bir daha geldi ama bunlar sağlık çalışanlarına fazla bir iyilik getirmedi. Biz hâlâ şikâyetler duyuyoruz. Ne yapılırsa iyidir tabii ki Sayın Bakan ama biz hâlâ şikâyetler duyuyoruz çünkü çok kötü bir dengesizlik var, bu AK PARTİ bürokrasisinde özellikle 4-5-6-10 maaşa kadar varan haksız kazançlar olunca da bu kadar yıllarını vermiş, hayatlarını, ömürlerini adamış doktorlar, hemşireler, sağlıkçılar kendilerinin yok sayıldıklarını hissediyorlar, bu da doğru.

Yine, içimizi kanatan bir başka yaramız da bu göç, sağlıkçılarımızın yurt dışına göçü, özellikle Almanya ve İngiltere sağlıkçılarımızı kapıyorlar. Yani bir sağlıkçıyı yetiştirmek için 400 bin, 500 bin euro harcayacağına 4 bin, 5 bin eurolar vererek, uzun vadede de onlara daha kârlı geldiği için bu transferleri yapıyorlar ki eskiden olmazdı bunlar; şimdi çok, fazlasıyla var. Son bildiğim bir rakam var ki 1.361 doktorumuz geçtiğimiz yıl göç etmiş. Bu, Çapa, Cerrahpaşa ve Hacettepe gibi 3...

SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Geri dönüyorlar.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - İnşallah, hakikaten gönülden isterim, neden istemeyim? Yani bizim derdimiz, ülkemize hizmet etmek, bütün vatandaşlarımızın da ülkesine hizmet etmesi. Oralarda Türk vatandaşı olarak bulunmalarından da gurur duyarım ama bu kadar abartılı, kaçmak için gitmeleri bizleri yaralıyor. Şu anda da bildiğimiz kadarıyla, yurt dışında, profesöründen genç sağlıkçısına, yeni sağlıkçısına kadar 10 bine yakın insanın hazırlık yaptığı, imtihanlara hazırlandığı bilgisini alıyoruz; bu, çok yazık.

Üniversitelerin çok seçkin olması lazım; son derece seçkin bir sektör, seçkin bir bilim dalı fakat pek çok dalda olduğu gibi, AK PARTİ döneminde pek çok sektör vasatta birleşti ve bu tıp eğitimi de maalesef vasatta eşitlendi, bunu da üzülerek görüyoruz.

2021 yılı kesin hesabında ben de bir şey dikkat ettim, demin Değerli CHP Milletvekili arkadaşımız da söylediler: Bağımlılıkla Mücadele Programı'na ayrılan 1 milyar 685 milyon liranın -harcansın diye Türkiye Büyük Millet Meclisi yetkiyi vermiş fakat- 204 milyon lirası harcanmış; bağımlılıkla mücadelenin ne kadar baştan savma veya önemsiz görüldüğünü buradan tespit ediyoruz. Bu para size bağımlılıkla mücadele edilsin diye verildi, başka yerlere aktarılsın diye verilmedi. Bu, hem Türkiye Büyük Millet Meclisine bir saygısızlıktır hem de ciddi olmayan bir tavırdır ve bu, çok önemli, kanayan yaraya da bakış açınızı maalesef gösteriyor.

OECD rakamlarını verdiniz. Benim de orada kafam karıştı, galiba cümlelerde bir anlaşmazlık var, OECD rakamlarında. Siz OECD rakamlarına göre bizim pozitif yönde olduğumuzu söylüyorsunuz ama pek öyle değil, OECD ortalamasının oldukça altındayız hasta başına. Öğrencide de aynı şey geçerli gerçi, millî eğitimde de aynı sorun var. Yani Türk vatandaşı eğitime de sağlığa da çok para harcıyor, OECD ortalamasından çok daha fazla para harcıyor; bu da devletin yeteri kadar oraya bütçe ayırmadığını gösteriyor; bu da maalesef, dediğim gibi, ekonomik kaynaklardan da doğuyor.

Erzurum'a tekrar geleyim.

SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Harcamada da OECD'nin altındayız.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Biz öyle görmüyoruz.

SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Tabloda var.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Onu baş başa bir konuşalım, vaktim... Erzurum çok önemli Değerli Bakanım.

SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Erzurum'a gelelim.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Gelelim.

Şimdi, bundan birkaç ay önce, Plan ve Bütçe Komisyonunda Değerli Bakan Yardımcınız da varken ben Erzurum'daki sorunları kendilerine aktarmıştım, kendilerinde umarım vardır notlar; o günden bugüne o aktardıklarımın hiçbirinde bir değişiklik yok, gerek genel şehirdekiler gerekse de ilçelerimizdeki. Biz taş taş üstüne koyanı baş tacı ederiz, hiç sorun yok. Ben şehir hastanelerinden de gurur duyuyorum ama rahat yönetilebilir olsun çünkü bu kadar devasa büyüklükteki şehir hastanelerinin rahat yönetilebilir olamayacağı endişesini taşıyorum, inşallah yanılıyorumdur.

Erzurum'da... Önümde rakamlar var, Sağlık İl Müdürlüğünden aldım ama Sağlık İl Müdürlüğü nedense bana yazılı vermekten imtina etti, onu da anlayamadım. Sözlü olarak verdiler, hâlbuki yazılı vermeleri onların... Bizim devletimizin bürokrasisiyse, devlet bürokrasisi ise bana bunun yazılı verilebiliyor olması, buna cesaret edilebilmesi lazımdı. Bu, bürokrasi üzerindeki baskının da kalkması lazım, onları da lütfen rahat çalıştırın.

2003 yılında -nüfusumuz hatta şu ankinden daha yüksekken- bizim yatak sayımız 3 bin iken bugün, 2022 yılında -maalesef göç veriyor memleketim ve nüfusumuz daha da az- şu anda yatak sayımız 3.590. Yani bu kadar şehir hastanesi yapılmış, yatak sayısı 500 artmış, neden? Çünkü şehrin göbeğindeki 3 tane hastanemiz yıkıldı. Tamam, orada şartlar belki bugünkü kadar modern değildi ama rehabilite edilebilirdi. Tamam, bir odada 8 kişi yatıyordu, 4'e düşürülebilirdi, 3'e düşürülebilirdi. Bunlar neden yapılmadı da onlar yıkıldı ve inşaat alanı oluşturduk ve herkesi şehir hastanesine mahkûm ettik? Orada da çok ciddi randevu sıkıntıları var. Mesela, bakın, Kars'tan ben ultrason cihazı için 1 Haziran 2023'e randevu... Erzurum da aynı, daha da kötü hatta, size takdim edebilirim. Bu bakımdan, bunların düzelmesini rica ediyorum. Şehir hastanesi bazı hastalıklar için uzak; kalp krizi geçirecek hasta için uzak, doğum yapacak hasta için uzak. Yani normalde sizin, benim için uzak değil belki ama acil hastalar için uzak Erzurum Şehir Hastanesi ve şu anda da bildiğim kadarıyla hâlâ şehir hastanesi kriterlerine kavuşmadı, altyapısında çok ciddi eksiklikler var; onu da dikkatinize sunmak isterim.

Özel hastane meselesi: Zatıalinize iadeli taahhütlü, sizin isteğiniz üzerine bir rapor gönderdim, bu size ulaştı.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, sürenizi aştınız.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Hemen bitiriyorum Değerli Başkanım.

Erzurum'un bir özel hastaneye ihtiyacı var. 1 tane var, yenisine izin verilmiyor nedense ama civar illerde... Sizin isteğiniz üzerine ben bütün civar illerin detaylı bir raporunu zatıalinize gönderdim. "Siz bana gönderin, ona göre bakalım." dediniz, cevap alamadım, bundan önce, Erzurum'la ilgili 2019'dan beri gönderdiğim 4 tane soru önergeme cevap alamadığım gibi. Özel hastane heveslisi değilim, keşke gerek olmasa ama ihtiyaç var ve bu tek özel hastane tekel olmuş ve insanlarımız orada çok muzdaripler.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Bunu da dikkatlerinize sunarım.

Çok teşekkür ederim.

Saygılar sunarım.