KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkanım, gerek size gerekse Komisyon üyelerimizin anlayışına.

Değerli Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve değerli bürokratlar, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben de geçtiğimiz dönemde, Anayasa görüşmelerine, bu sistem değişikliği görüşmelerine bizzat katılmış, takip etmiş, detaylı tartışmaların yapıldığı komisyonda yer almış biri olarak aslında bugün de bu süreci belki de işte tamamladığımız, artık test ettiğimiz ve beraber tartıştığımız Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde bir nevi gözlemlemiş de olduk. Bu yeni sistemle birlikte bugün de en çok tartışılan tabii ki yasama, yürütme, yargı, kuvvetler ayrılığı ilkesindeki yapı içerisinde yürütmenin ve özellikle de bir parti genel başkanı olan Cumhurbaşkanının belki de kararlardaki müdahalesi, baskısı, yönlendirmesi sürecinin yarattığı ekonomik ve toplumsal maliyetleri tartışıyoruz aslında. Bizim o günlerde öngördüğümüz bütün bu süreçle bugün karşı karşıyayız. Özellikle de yürütmenin, Sayın Kaboğlu Hocamızın söylediği, tek kişilik bir hükûmet sisteminde Cumhurbaşkanının en çok da belki de güvensizlik yarattığı ve toplumsal olarak sorun yarattığı alan yargı sistemi üzerindeki ve hukuk güvenliği üzerindeki baskısı ve atama kararlarındaki etkinliği. Tabii, bu sistemle beraber en çok tartıştığımız ve bu bütçe döneminde ve bu döneme de aslında sirayet eden hesap verebilirlik ve şeffaflıktan uzaklaşılan, ekonomik anlamda da mali disiplinden, denetim mekanizmalarından uzaklaştığımız bir yapıyla karşı karşıya kaldık. Ekonomik anlamda, toplumsal anlamda ve devlet politikası gereği kurumsal güven tesis etmesi gereken kurumsal yapıların çoğunluğunu bir parti genel başkanı olan Cumhurbaşkanının ataması, Cumhurbaşkanı kararları, kararnameleri, bunlar ciddi sorun alanları olarak karşımıza çıktı. Tabii, bir parti genel başkanı olan Cumhurbaşkanının bir parti iktidarı yanı sıra yönetirken ülkeyi, kişisel iktidarını da korumaya dönük tercihleri ve kararlarıyla da karşı karşıya kaldık. Doğal olarak, bu süreçlerin sonucunda bugün hepimizin gelmiş olduğu süreçte ciddi ekonomik, toplumsal, uluslararası alanda da bir nevi krizler yaşadığımız bir tablo var karşımızda. İşte, ekonomik anlamda karşılaştığımız tablo, yüksek enflasyon, TL'nin değer kaybı, yüksek işsizlik, kişi başına gelirdeki geldiğimiz durum yani ekonomik verilere baktığımız zaman ciddi bir geriye gidiş sürecini yaşıyoruz. Çünkü bilimsel, evrensel, ekonomik ya da kurum kararları yerine kişisel kararlar ve kişisel tercihlerle şekillenen bir yapıyla karşı karşıya kaldık. Enflasyon, işsizlik sayılarını söylemiyorum, düşük gelir tuzağına giden bir ülke olduk; dış ticaret açığı, cari açıkta yapısal dönüşümleri sağlayamadık. Gençler, bilim insanları, akademisyenler, doktorlar yetişmiş nitelikli insan gücümüzün ülkede güven ve huzur ortamını görmediği bu sistem krizi ve bu kurumsuzlaşma, liyakatsizleşme ve kuralsızlaşma ortamında güvenli bir ortamı da kuramadık maalesef, beyin göçünde 32 ülke arasında 24'üncü sıraya geldik.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, uluslararası raporlarda -ben Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Üyesi olarak- 2018 sonrası bütün kurum raporlarında özellikle de denge denetleme mekanizması ve yürütmenin demokratik hesap verebilirliği noktasında -ki bu sadece seçimlere indirgeniyor, ben bunu böyle okuyorum karşı tarafın konuşmalarından- kurumsal yapılarda ciddi bir geriye gidiş var. Bağımsız özerk kurumlar, düzenleyici denetleyici kurumlarda ciddi bir eleştiriyle karşı karşıyız ve doğal olarak bir parti teşkilatı gibi yapılanmayı görüyoruz, liyakat değil, siyasi aidiyetin ortaya çıktığını görüyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, kuralsızlık, keyfîlik, şahsilik, bu yukarıdan aşağıya, en yukarıdan, devletin en üst kurumundan en alt kurumlarına kadar da sirayet ediyor. Doğal olarak, sizin ortaya koyduğunuz politikalar bir sonuç doğurmuyor. İşte, bugün baktığımız zaman üniversitelerin yönetimi, atamalar, YÖK Başkanının bir görev ihmali yapıp müdahale edememesi... Ya, ben bir akademisyen olarak, buradaki diğer kurumlarımızda da aynı sorunları yaşıyoruz. Doğal olarak, burada bir sorun alanı var ama bu sorunu da yok sayan bir yaklaşım karşımızda. İşte, bugün, bu bütçe döneminde bakanlar geldi, bakanlar sorun alanlarını öncelemek yerine Cumhurbaşkanının kendilerine hedef gösterdiği alanlarda çalışmalarını anlattılar. Somut politika önerilerini göremedik, hangi bütçemiz, hangi politikada, hangi sorun alanına gidecek? Ya da buradaki sorulara etkin cevaplar verilemedi ve son saniyelerimde şunu söylemek istiyorum: Sizin Cumhurbaşkanlığı içerisinde işte başkanlıklar, ofisler, genel sekreterlik, politika kurulları var. Ya, bunların hepsinin ilgili bakanlıklarda müdahil kurumları var, buraya ciddi bir insan kaynağı var ve ciddi, bütçelerinin yüzde 60'dan fazlası da personel giderlerine gidiyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlenizi alayım lütfen.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Şimdi, burada ya neden böyle bir tercihte bulunuyorsunuz? Bu kadar kamu kaynağının... Ve bu kişiler kimler, nasıl atanıyorlar, kimin kararıyla atanıyor ve ne iş üretiyorlar?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkürler.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Son cümlem Sayın Başkanım, izninizle.

Son beş yılın sonunda bu sisteminin yapısal sorunlarını ortaya koyacak mısınız? Bu yapısal sorunlarda nasıl çözümler üreteceksiniz?

Teşekkür ederim.