KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli hazırun; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Benim bugünkü konuşmam İletişim Başkanlığı ve Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığının bütçesi üzerine olacak. Hemen şunu belirtmek istiyorum ki: Gazetecilere yönelik baskı, gözaltı ve tutuklamalar ne yazık ki devam ediyor ve yoğun bir şekilde de devam etmektedir. Dicle Fırat Gazeteciler Derneğinin ekim ayına ilişkin verilerine baktığınız zaman şöyle kara bir tabloyla karşı karşıya kaldığımızı çok net bir şekilde görebiliyoruz. Bu ekim ayının başından itibaren Nagihan Akarsel katledildi, 10 gazeteci tutuklandı. Bu veriler, tabii, bu hak ihlalleri bununla da kalmadı devam etti; 12 gazetecinin evine baskın düzenlendi, 23 gazeteci gözaltına alındı, 11 gazeteci tutuklandı, 14 gazeteci kötü muamele gördü, 23 gazetecinin ise cezaevlerinde hakları ihlal edildi; 59 gazeteci yargılanıyor ve 87 gazeteci ne yazık ki tutuklu. Basın, medyaya yönelik olan sansür devam ediyor, internet ve dijital mecralara yönelik olan 55 tane ihlal sadece bir ay içerisinde gerçekleşti.

Sayın Başkan, dijital dünyayı elinde bulunduran ve aynı zamanda bu tavrıyla bu dijital dünyayı elinde bulunduran iktidar, bunu toplumu, bireyi hizaya getirme aracı hâline getirmiş durumda. Bakın, bu ideolojik yapı, ülkenin emekçi yoksullarını sömüren, ülkenin varını yoğunu yağmalayan, yağmalatan yönetici elit halka şunu söylüyor: "Sabredin, her şey düzelecek." Ama bu düzelme bir türlü bu ülkeye gelmiyor ne yazık ki. Bu anlayış topluma 2023 değilse eğer olmayacaksa da 2071'e randevu veriyor ama bu sömürü düzeni ne yazık ki bu şekilde devam edecek ve etmeyi de sürdürecek bu şekliyle. Bakın, bu iktidar son dönemlerde özellikle bu iletişim alanıyla ilgili Türk Ceza Kanunu'nun 217'nci maddesinde değişiklik yarattı; bu maddeye göre "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu" diye getirilen ceza yani dezenformasyon yasası, açıkça düşünceyi kısıtlayan bir niteliğe sahip ve özellikle bu son dönemlerde meydana gelen İstanbul'daki İstiklal Caddesi'ndeki patlama neticesinde de bu madde yürürlüğe sokuldu ve buna ilişkin, bunu haber yapan gazetecilere yönelik operasyonlar yapıldı ve gazeteciler tutuklandı. Dolayısıyla bu, özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ve düşünce hürriyetine aykırı olacak olan bu 217'nci maddeye ilişkin olan bu kısıtlamayı tamamen demokrasiye yapılan bir darbe olarak görmek gerekiyor.

Sayın Başkan, tabii, yine çok önemli bir husustan daha bahsedeceğim. Özellikle bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin geldiği günden bu yana yapılan bütün gözaltılarda Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 134'üncü maddesi esas alınarak "bilgisayar ve bilgisayar kütüklerine el koyma" diye bu madde işletildi ve gözaltına alınan bütün herkese karşı dijital verilerin incelenmesi için cihazlara el konuluyor ve yıllarca sahiplerine teslim edilmiyor. Bu mevcut olan cihazlar kullanılamaz hâle getiriliyor ve talep eden hak sahiplerine de iade edilmiyor. Burada da yine bu uygulamayla sayıları belli olmamakla beraber binlerce hatta milyonlarca cihaza, bilgisayara ve cep telefonlarına el konuluyor ve sahiplerine de iade edilmiyor; bu da ayrı bir hak ihlalidir ve aynı zamanda Anayasa'nın o mülkiyet hakkını düzenleyen ilkelerine de çok açık bir şekilde aykırılık teşkil etmektedir. Bunu şurada belirtmek isteriz ki bu mevcut olan hükûmetin, iktidarın, basına yönelik, haklara yönelik, insan hak ve hürriyetlerine yönelik olan baskıları ve hak ihlalleri ayyuka çıkmış durumdadır ve ayyuka çıkmış olan bu hak ihlalleriyle de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde ve uluslararası hukukta ne yazık ki Türkiye mahkûm edilmektedir ve bu şekliyle de 2023 değil, 2022'nin sonuna kadar da gününü görmeyecek bu iktidar.

Teşekkür ediyorum.