KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Başkanım, çok değerli milletvekillerimiz, çok değerli Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız ve çok değerli hazırun; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanlığımıza bağlı olan kurum ve kuruluşların bütçelerinin hayırlara vesile olmasını temenni ederim. Tabii, daha çok, Cumhurbaşkanlığı ve bu bağlı kurum ve kuruluşların bütçelerini tartışmak yerine daha çok sistemi tartışmayı yeğledik. Tabii ki, benden önceki konuşmacılar, daha önceki parlamenter sistem sanki Türkiye'yi uçuruyormuş gibi, çok iyi fırsatlar sunuyormuş gibi, işte bu Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtikten sonra her şey kötü gidiyormuş gibi bir algı yarattılar. Yani geriye dönüp baktığımız zaman, işte çok partili hayata geçtikten sonra ve eğer bir parti yüzde 50'den fazla -milletvekili olarak- Parlamentonun yüzde 50'sinden fazla milletvekili çıkarıyorsa sorun yok, o dönemler rahat olduğumuz dönemler. Ama ne zaman ki bir parti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tamamının yüzde 50'sinin altında kaldığı dönemlerde hükûmet kurmaları hep sorun olmuştur. Parlamenter sistemin en büyük zafiyetlerinden bir tanesi, uzun süreli hükûmetlerin kurulamayışı. Geriye dönüp baktığımız zaman biz, işte, en fazla dört yıl yedi gün mesela bizden önceki dönemlerde, Demirel'in Hükûmeti var 1965'te ve ondan sonra bakıyorsunuz; yüz yirmi üç günlük hükûmetler var, bir yıllık hükûmetler var, iki yüz altmış günlük hükûmetler var. Baktığınız zaman kahir ekseriyeti, aşağı yukarı bir yıl iki ay gibi ortalama süresi. Dolayısıyla da bu kadar kısa sürede sizin Türkiye'nin geleceğini planlamanıza ve ona yönelik birtakım yatırımlar yapmanıza, tabii ki bu, size bu imkânı vermiyor.

Tabii, 16 Nisan 2017 yılında bir referandum yapılıyor ve halkın yüzde 51,4'ü yeni sisteme, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesini sağlıyor. "Cumhurbaşkanlığı sistemi ile bu sistem arasındaki fark ne?" derseniz, bu sistemde, yeni sistemde hükûmeti halk kuruyor ve neticede, hükûmetin kurulduğu, kurulmadığı gibi bir dert yok. Diğer sistemde ilk önce seçim yapılıyor, seçim yapıldıktan sonra, işte, buradaki partilerin milletvekili sayısına göre Cumhurbaşkanlığı tarafından yetki veriliyor; kurulabilirse kuruluyor. Bazı zamanlarda birinci partinin bu hükûmetleri kuramadığına da veya kurdurtmadıklarına da şahit olduk.

Şimdi, diyorlar ki: "Biz bu parlamenter sistemde gensoru veriyorduk ve hükûmetleri düşürme imkânımız vardı." Geriye dönüp baktığımız zaman Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 446 tane gensoru verilmiş arkadaşlar, 446 tane. Peki, düşen hükûmet kaç tane arkadaşlar? 2 tane. Bir tanesi nasıl düşmüş? İşte, o dönemde, 1977 yılında Süleyman Demirel Hükûmeti varmış ve oradan 11 milletvekili CHP'ye geçiyor. CHP'ye geçtikten sonra orada gensoru veriliyor ve Hükûmet yıkılıyor ve o 11 milletvekilinin çoğu da rahmetli Ecevit döneminde kurulan Hükûmette bakan oluyor arkadaşlar. Geriye dönüp baktığınız zaman, bu parlamenter sistemde bir parti çoğunluğu elde edemeyince ne kadar istikrarsız olduğunu görmektesiniz. Diğer bir hükûmet de Mesut Yılmaz Hükûmeti, azınlık Hükûmeti; o düşürülüyor.

Diğer taraftan, arkadaşlar, şimdi, daha önceki konuşmacılar şöyle bir şey söyledi: "Bu Cumhurbaşkanı milleti temsil etmiyor." Arkadaşlar, şimdi ben size soruyorum: Halk tarafından seçilmiş olan bir Cumhurbaşkanı halkı temsil etmiyor da diğer taraftan, Parlamentonun yüzde 50'si tarafından seçilmiş mi -diyelim ki Süleyman Demirel, 450 oydan 244'ünü almış- halkı temsil ediyor? Diğer taraftan, işte, 10'uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 550 milletvekilinden 330'unun oyuyla seçilmiş; bu mu halkı temsil ediyor? Diğer taraftan, bizim Cumhurbaşkanımız partili, güya Süleyman Demirel partisiz, güya Ahmet Necdet Sezer partisiz. Yani önemli olan partisizmiş gibi davranmak değil hocam, önemli olan icraatlarınızla partisiz olduğunuzu göstermek.

Diğer taraftan, ben şunu diyorum: Şimdi bizim bu Cumhurbaşkanımız halk tarafından seçildi ve bu Cumhurbaşkanımızın atadığı valiler partinin valisi oluyor, diğer taraftan -diyelim ki o dönemde Tansu Çiller Başbakan- Demirel'in atadığı, Tansu Çiller ve Demirel döneminde atanmış valiler devletin valisi oluyor. Böyle bir şey olabilir mi? Olamaz, böyle bir şey olamaz.

Neticede şu var arkadaşlar: Tamamen yanlı düşünüyorsunuz ve arkadaşlar diyorsunuz ki: "Burada Cumhurbaşkanlığına kimse ulaşamıyor." Arkadaşlar, bu CİMER vasıtasıyla yaklaşık 4 milyon 900 bin kişi Cumhurbaşkanlığına ulaşmış. Eskiden böyle bir sistem var mıydı arkadaşlar? Cumhurbaşkanlığına ulaşabilen veya derdini anlatabilen... Cumhurbaşkanlığının kapısının içinden kaç kişi giriyordu arkadaşlar? İsmail Hocam, size soruyorum: Kaç kişi giriyordu? Bugün kaç kişi giriyor, o zaman kaç kişi giriyordu?

(Uğultular)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Güneş, tasarruflu söz kullanımı konusunda tavsiyede bulunuyorum.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Diğer taraftan, şimdi ben şunu ifade etmek istiyorum, bir arkadaşımız dedi ki: "Devleti kutsamak..." Arkadaşlar, devlet hepimiz için önemlidir. Devleti her tarafta savunalım, devletimize kol kanat gerelim ama devletin içindeki bazı durumlarda yetkileri elinde bulunduran kişilerin yaptıkları yanlışlara da bizim sessiz kalacak hâlimiz yok arkadaşlar. Yani bugün bizim... Seçilmiş Başbakanı o gün, 1960 darbesinde birileri asıyorsa bunu devlet değil birileri yapmıştır. Bunu eleştirmek, devleti eleştirmek değil o kişileri eleştirmektir. Diyelim ki: 80 darbesinden sonra gençleri 1 sağdan, 1 soldan asmak devletin değil o günkü kişilerin işidir. Şimdi, arkadaşlar, devleti esas kim korumuyor biliyor musunuz?

(Uğultular)

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ben oradaki arkadaşıma söylüyorum.

Bugün "Türkiye Cumhuriyeti devleti kara para aklıyor." diyenler, devlet düşmanı esas onlardır. Bugün, diğer taraftan "Türk Silahlı Kuvvetleri kimyasal kullanıyor." diyenler, devleti esas korumayan ve devlet düşmanı onlardır; siz bunları birbirine karıştırıyorsunuz.

Diğer taraftan, bir arkadaşımız da şunu söyledi: "Türkiye Cumhuriyeti devleti Kürtlere karşı savaş açıyor." dedi. Bizim, Kürt kardeşlerimizle herhangi bir problemimiz yok ve ebedi bir dostluğumuz var.

SEZAİ TEMELLİ (Van) - Devlet kim?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Bizim esas savaşımız teröristlerle mücadelemizdir arkadaşlar.

SEZAİ TEMELLİ (Van) - Devlet kim?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Biz teröristlerle mücadele ediyoruz. Eğer onların yerine kendinizi koyuyorsanız onu biz bilemeyiz arkadaşlar. Kürtlerle Türklerin veya diğer grupların hiçbir sorunu yoktur, bunu söylemek istiyorum.

Diğer bir taraftan, öyle bir şey söyledi ki bir konuşmacı yani AK PARTİ sanki kadınları öldürüyormuş, kadınların hepsinin haklarını elinden almış gibi... Akıl tutulması bir şey. Ya, bununla ilgili Anayasa düzenlemesini yapan biziz, kadınlar için Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun kurulmasını sağlayan biziz, diğer taraftan kadının beyanın esas olmasını sağlayan biziz, elektronik kelepçe uygulamasını sağlayan biziz ve dolayısıyla da arkadaşlar, kadına pozitif ayrımcılık yapan biziz. Yani bunu söyleyen arkadaşımız, kadınlara işkence yapan, kadınları kaçıran, kadınları katleden terör örgütlerine karşı bir kelime laf etmez mi arkadaşlar, bir kelime laf etmez mi? Yahu, Allah aşkına, biz kadına karşı tüm olumlu şeyleri çıkarmışız, kalkmışsınız bunun aksi şeyler söylüyorsunuz. Yani siz ya burada yaşamıyorsunuz ya da size verilen metni herhâlde siz yazmamışsınız diye düşünüyorum arkadaşlar. (Gürültüler)

Arkadaşlar, şimdi, bu dönemde dünyada sanki hiçbir şey olmamış, bu Covid yaşanmamış ve diğer taraftan işte savaşlar çıkmamış gibi sanki her şey güllük gülistanlık, diğer ülkelerde enflasyon sanki yerinde sayıyormuş gibi, emtia fiyatları artmamış gibi, petrol fiyatları artmamış gibi, navlun fiyatları artmamış gibi, sadece Türkiye'de problem varmış gibi algı yaratmanız son derece yanlış. Problemlerimiz olabilir arkadaşlar, ben sizden şunu istirham ederdim: Arkadaşlar geriye dönüş olmaz, bu sistemi siz de benimsiyorsunuz ama önemli olan, bu sistemin aksaklıklarının neler olduğunu ve bu sistemi daha denetlenebilir hâle nasıl getirebiliriz, bu sistemi daha demokratik bir hâle nasıl getirebiliriz, onun üzerine tartışmamız gerektiğini ben düşünüyorum.

2023 yılı bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni eder, hepinizi saygıyla selamlarım.