| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a)Cumhurbaşkanlığı b)Millî İstihbarat Teşkilatı c)Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ç)Diyanet İşleri Başkanlığı d) Devlet Arşivleri Başkanlığı e)Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı f)Strateji ve Bütçe Başkanlığı g)İletişim Başkanlığı ğ)Savunma Sanayii Başkanlığı h)Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ı)Yatırım Ofisi Başkanlığı i) Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı j) Finans Ofisi Başkanlığı k) İnsan Kaynakları Ofisi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 25 .11.2022 |
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, değerli bürokratlarımız ve basınımızın değerli emekçileri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı bütçesini görüşüyoruz, 2023 yılı. Tabii, 2023 yılı aynı zamanda cumhuriyetimizin 2'nci yüzyılına başlayacağımız yıl. O nedenle, bütçe kullanımı tercihleriyle birlikte yeni yüzyıla girerken cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi üzerine de bir değerlendirme yapmak gerekiyor. Temmuz 2018'de geçiş yaptığımız Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde, Türkiye'nin yakıcı sorunlarının çözümleri için ihtiyaç duyulan ve söz verilen adımlar yerine tam tersi adımlar atılmış ve bu sistem, aradan geçen yaklaşık dört buçuk yılda ülkeye her anlamda bir çöküş yaşatarak tek adam rejimi olduğunu ispat etmiştir. Getirdiğiniz bu sistem, yürütmenin başının tek bir kişiye bağlanması ve olağanüstü yetkilerle donatılması sonrası en başta kuvvetler ayrılığı ilkesini tamamen ortadan kaldırarak Meclisimizin işleyişini yaraladı değerli arkadaşlar ve denge ve denetleme mekanizmalarını da etkisiz kıldı. Böylece, Türkiye'nin ihtiyacı olan katılım, müzakere ve demokratik uzlaşı esasına dayalı bir sistem arayışından ülkemizi de tamamen uzaklaştırdı.
Bir iktidar vekilimiz konuşmasında "Bugün Türkiye bağımsız bir dış politika, bağımsız bir ekonomik politika izlemek için bütün şer güçleri karşısına almıştır." dedi. Evet, ancak siz bugün, bu sistemin size sağladığı sınırsız güç ve yetkiyle toplumun tüm muhalif kesimlerini de şer güçleri olarak etiketlediniz. Sistemin yargıyı net olarak yürütmenin vesayeti altına almasıyla birlikte, yargı, siyaseti ve toplumu dizayn etmek için bir silah olarak kullanılmaya başlandı. Kendi güdümüne aldığı siyasi davalar vasıtasıyla muhalefeti sindirmeyi amaçlayan bu sistemde, muhalefet belediyelerinden başlayarak başta Boğaziçi olmak üzere üniversitelere kadar uzanan geniş bir ölçekte, merkezden atanan ve yalnızca tek bir kişiden emir alan kayyumlar eliyle seçme ve seçilme hakkı, dolayısıyla halk iradesi de yok sayıldı. Sadece yargı sopasını değil, tek ses hâline getirdiğiniz medya sopasını ve polis gücünü de aynı şekilde kullanır hâle geldiniz.
İktidarınızda kadına şiddet de arttı. Bu konuda iktidarınızın söylem ve eylemlerinin etkisi büyük. Toplumsal cinsiyet eşitliği tanımını kullanmaktan kaçınan, kadını bir birey olarak görmeyip sürekli, eş, anne, aile düzleminde konumlandıran merkezî yönetim anlayışınızın yirmi yıldır şiddeti üreten tüm dinamikleri şekillendirmesi de kaçınılmazdır. Bugün 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü ve siz, bugün sesini duyurmak isteyen, protesto hakkını kullanan kadınlara yine polis şiddeti uyguladınız, bu haberlerle karşılaştık bugün.
Yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminde 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL'in kaldırılmasından kısa bir süre sonra İletişim Başkanlığı, zamana uyarlanmış propaganda bakanlığı, Fahrettin Altun da propaganda bakanı olarak kurgulanmıştır. Hâliyle, kurumun 2023 bütçesi 1,6 milyar lira da iktidar propagandası için kullanılır hâle gelmiştir. Tüm bu uygulamalar neticesinde ülkeyi uluslararası insan hakları ve temel özgürlükler standartlarından uzaklaştırdınız ve şimdi, Türkiye, tüm dünyanın itibar ettiği özgürlükler endekslerinde Pakistan, İran, Rusya ve Çin gibi bu konudaki kötü şöhretli ülkeler seviyesinde anılıyor.
Bu sistem ekonomik refah için ne vadetmişti, biraz da ona değinmek istiyorum. Ülke bir şirket gibi yönetilecek, tek bir kişinin yönetiminde hızlı karar alma mekanizmalarıyla doğrudan uygulamalar hayata geçirilecekti ancak bu anlayış, bu sistemin ülkeye yıkım getireceğini acı bir şekilde herkese yaşattı ve gösterdi. Ekonomiye dair kendi koyduğu hedeflerden kendini ekonomist olarak ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın istekleri doğrultusunda uzaklaştırdı. Türkiye, 2018'den bu yana bir zam ülkesine dönüştü, bütçede kara delikler oluştu ancak asıl kırılma 2021 yılında uygulanmaya başlanan yeni ekonomi modeliyle yaşandı. Gıda fiyatları son bir yıl içinde en az yüzde 177 oranında artarken Temmuz 2018'de yaklaşık 4,8 lira seviyesindeki dolar kuru Kasım 2022 itibarıyla 18,9 lira seviyesine ulaştı. Buna karşın, Temmuz 2018'de 330 dolar seviyesindeki asgari ücret, bugün yapılan ciddi zamlara rağmen 295 dolar seviyesine geriledi. 5.500 TL'lik asgari ücret, Ekim 2022 itibarıyla 8.600 lira olarak belirlenen açlık seviyesinin çok altına düştü, ülkedeki yoksulluk sınırı 25 bin liranın üstüne çıktı. Biz, bugün, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, çocukların açlığını, kaynamayan tencereleri, artan yoksulluğu konuşur duruma geldik; ülkeyi terk eden hekimler, öğrenciler de cabası.
Üretimde yaşanan sıkıntılar, sanayi üretiminde daralma, ticari kredilere ulaşmada yaşanan zorluklar; bunları bakanlık bütçelerinde detaylı şekilde konuştuk ancak hepsi birlikte önemli bir sorunlar yumağı hâlini almış durumda. Hâlbuki hedefler neydi, nelerdi? Onuncu Kalkınma Planı'nda 2023 yılı için 2 trilyon dolarlık millî gelir hedefi vardı; On Birinci Kalkınma Planı'nda bu 1 trilyon 80 milyar dolara çekildi, OVP'de ise 875 milyar dolara kadar düştü. Onuncu Kalkınma Planı'nda 2023 yılı için kişi başına millî gelir 25 bin dolar iken On Birinci Kalkınma Planı'nda, bu, 12.484 dolara, orta vadeli planda ise 10.033 dolara kadar düşürüldü. Onuncu Kalkınma Planı'nda, yine, 2023 için yüzde 5'lik bir işsizlik hedeflenirken, On Birinci Kalkınma Planı'nda, bu, yüzde 9,9'a, orta vadeli planda ise 10,9'a yükseltildi. 2022-2024 Orta Vadeli Program'da 2022 bütçesi için 1,7 milyar lira öngörülürken bugün bu rakam 4,4 milyar liraya çıktı. Yani getirdiğiniz Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminde dört buçuk yıldır kendi koyduğunuz hedeflerin yanına bile yaklaşamadınız ama sizin hiç hatanız ve eksiğiniz yok. Bütün suç dünyada yaşanan emtia fiyatlarındaki rekor artışlarda, Rusya-Ukrayna savaşında, hızla yükselen enflasyonda, tedarik zincirlerindeki bozulmada.
Elbette dünyada önemli değişimler var. Bu değişimlerin Türkiye'yi etkilememesi düşünülemez ancak sizin bu toptancı yaklaşımınız, muhalefetin önerilerini küçümseyici ve üstenci yaklaşımınız ülkemizle ilgili rasyonel analizler yapmamıza da engel olmuştur.
Sonuç olarak cumhuriyetimizin 2'nci yüzyılına demokrasisi yara almış, başarısız olmuş bir yönetim sistemiyle ilerliyoruz. Yeni sistemle birlikte şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesinden de uzaklaşıldı.
Örtülü ödenekten bahsetmek istiyorum bir iki cümle. Örtülü ödeneğin merkezî yönetim bütçesi gelirlerine oranı son on altı yılda yüzde 89 artış gösterdi. İnanılmaz bir artış ama bu artışın sebebi de Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin işleyişidir. Cumhurbaşkanı örtülü ödenek harcamaları ocak-ekim döneminin sonunda 2,7 milyar TL'ye ulaşmış durumda. Ancak önemli olan, örtülü ödeneği kullanma yetkisine sahip Cumhurbaşkanının kullanma yetkisini etik sınırlar içerisinde değerlendirmesidir.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım lütfen.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, Sayın Başkan; ben de son cümlelerimi yine arkadaşlarıma hitap ederek bitirmek istiyorum. Ben de 27'nci Dönemin bu son bütçe görüşmesinde Komisyon üyesi iktidar ve muhalefetteki tüm vekil arkadaşlarıma iyi kötü yaşadığımız her şey için teşekkür ederek sözlerimi tamamlamak istiyorum, yine de Cumhurbaşkanlığı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim.