KOMİSYON KONUŞMASI

KANİ BEKO (İzmir) - Başkanım, ben teşekkür ederim.

Size de teşekkür ederim yaptığınız sunumlardan dolayı.

Hepimiz yorulduk, saat epey geç oldu. Aslında verdiğimiz bir emek, dilerim karşılığını alırız.

Şimdi, Muzaffer Bey, konuşmanızda çok güzel bir giriş yaptınız "Bir maden bakanlığı mutlaka kurulmalıdır." dediniz ki ben de katılıyorum. Sizden önce ben de yaptığım konuşmalarda... Zaten Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Maden Mühendisleri Odasının raporlarında da bir kargaşalık var. Ben cevabını alamadım ama bir önceki Kayseri İl Başkanının cepleri maden ruhsatlarıyla dolu, gazetelerde bunlar manşet oldu; verdiğimiz soru önergelerinin karşılığını alamadık yani maalesef Türkiye böyle.

Şimdi, tabii, "Dünyada en iyi teknolojiyi kullanıyoruz." demeniz yani beni bile heyecanlandırdı. Şimdi, biz, tabii, bu Amasra ölçeğine dönecek olursak siz tabii özel bir şirketsiniz, Amasra'da da madenler yüzde 97 oranında özelleştirildi, özelleştirildikten bu yana maalesef orada hiçbir çalışma yok. Yüzde 3 oranında TKİ yani Türkiye Taşkömürü Kurumu kömür çıkarmaya çalışıyor ve orada 42 arkadaşımız maalesef maden cinayetinde ölüyor. Şimdi -burayı soracağım katılıyor musunuz diye- Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği burada diyor ki: "Facianın nedenleri tehlikeli durumlar, planlama, projelendirme, genel havalandırma, tali havalandırma, kontrol sondajları, degaj sondajları, kömür tozu patlaması, taş tozu, gaz izleme, erken uyarı sistemi, ısı kaynağı, patlayıcı madde kullanımı, elektrik ekipmanları... Havzanın büyük bir kısmı redevans -yani başından beri hep konuştuğumuz şeyler bunlar- yönetimiyle özel sektöre devredilmesi nedeniyle bir havza planlaması yapılmaması, ocak planları genel anlamda değerlendirildiğinde uzun vadeli bir termin planı yapılmadığı, ne zaman hangi alanlarda üretim yapılacağı belli değil." deniliyor. Şimdi, Türkiye Taşkömürü yetkilileri ise Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığı sunumda bunun Müessese Müdürlüğü tarafından yapıldığı, onların yetkisi kapsamında olduğu ifade edilmektedir ki "Bu durum asla kabul edilebilir." değil diyor Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği maden mühendisleri. Buna katılıyor musunuz? Bu bir.

Şimdi, bir arkadaşımız da burada sendikalardan bahsetti. Ben sendikacıyım yani belki her toplantıda aynı şeyi söyledim ama beni yanlış anlamazsınız herhâlde. Şimdi, yani sizin madenlerinizde yetkili olan sendikacı arkadaşımız buraya geldiğinde ona da sorduk. Şimdi, madenlerde her gün cinayetler yaşanıyor.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Kani Bey bu tarafa da çevirirseniz...

KANİ BEKO (İzmir) - Tabii tabii buyurun.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Tamam.

KANİ BEKO (İzmir) - Şimdi, burada deniliyor ki - hani sizin bahsettiğiniz sendikacı, sizin sendikanız yani- "İşçi Can Derdinde Sendika Hamaset." "Amasra'nın ihmaller silsilesiyle yaşandığı raporlara yansıdı ancak 42 işçiyi ölüme götüren eksikleri haykırması gereken Maden İşçileri Sendikasının yöneticisi 'Atalarımız Çanakkale'de savaşı bırakmadı. Biz de üretim cephesinde can vermemize rağmen mücadeleyi sürdüreceğiz' dedi.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Başkanım, sunuşta Serpil Hanım söylediği sendikadan biz de şey var dedi, yetkili sendika o mu? Bağımsız... Sizde 300 işçi Serpil Hanım'ın dediği sendikadan mı çalışıyordu Genel Müdürüm öyle bir şey söylediniz.

POLYAK EYNEZ ENERJİ ÜRETİM MADENCİLİK SANAYİ VE TİCARET AŞ GENEL MÜDÜRÜ SERKAN BAHÇEKAPILI - Evet, Sayın Başkanım. Bağımsız madencilikte 300 tane üyemiz var, 26 tane de temsilcisi var bizde.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Tamam, evet.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bu o değil ama.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Ha, bu o değil. Ondan bahsetmiyoruz öyle mi? Öyle mi Başkanım.

KANİ BEKO (İzmir) - Şimdi, ben açıklayacağım bu konuyu.

Açıklayacağım arkadaşlar, izin verin, ben biliyorum bu sendikalara, ben kendim kırk beş yıllık sendikacıyım, sendikaları da iyi tanıyorum. Şimdi, diyor ki burada "Amasra'nın kapatılmasını isteyen kitleler var, şeytani işlerini yapmaya devam edecekler ancak biz de mücadelemizi sürdüreceğiz." Yani 8'inci toplantıyı yaptık, tekrar ediyorum, Amasra'da ve bugüne kadar madenlerde can vermiş maden işçilerinin bundan sonra ölmemesiyle ilgili günlerdir burada bir emek veriyoruz hep beraber. Hepimiz çalışıyoruz yani bundan sonra bu insanların işçi sağlığı, iş güvenliği önlemlerini İLO kriterlerine uygun hâle getirebilmek için kan ter içinde kalıyoruz zaman zaman. Şimdi, derdimiz bundan sonra madenlerde bu insanlar ölmemesi için bir çaba harcarken biz burada şeytan oluyoruz yani. Sendikacılık anlayışına bak. Şimdi bunu söylerken neyi anlatmak istedim? Arkadaşlar, ben iş yerlerinde, iş yeri temsilcilerinin nasıl seçildiğini, şube başkanları nasıl seçildiğini ve şube yöneticilerinin nasıl seçildiğini en iyi bilenlerden biriyim çünkü kırk beş yıl bunları yaşayanlardan birisiyim. Türkiye'de maalesef işverenler ve devlet koltukları altına almış olduğu bu sendikalar böyle devam ettiği müddetçe biz işçi kardeşlerimizin iş yerlerinde ölmelerini biz engelleyemeyiz. Neden engelleyemeyiz? Çünkü bu kafalarla, bu beyinlerle siz nereye giderseniz gidin Türkiye'nin her tarafına, bırakın Avrupa'nın her tarafını, şöyle bir ifade var: Bir konfederasyonu hükûmet destekliyor, bir konfederasyonu devlet destekliyor. Şimdi, bizim, Türkiye'de -üzülerek söylüyorum- işçilerin kendi özgür iradesiyle istedikleri sendikayı seçme özgürlükleri yok. Soma'yı en iyi bilenlerden birisi benim; orada müthiş bir rekabet yani yaşandığında neleri yaşadığımızı da ben bilirim. Yani işverenlerin tarafsız kalması lazım, devletin tarafsız kalması lazım, siyasi iktidarların tarafsız kalması lazım. Yani şunu söylüyorum ve noktalıyorum bu sendika meselesini: Şimdi, işçiler size gelip "Ya, arkadaş, sen neden şu partiye gitmiyorsun? Neden bu partiden aday olmuyorsun?" diye sizi sorguluyorlar mı, size bu şekilde soru soruyorlar mı? Yok. E, peki, siz onların sendikasına niye karışıyorsunuz, neden müdahale ediyorsunuz? Yani bana göre, Türkiye'de hiçbir işveren "Hayır, biz tarafsızız." diyemez çünkü tamamı taraf. Şimdi, tabii, taraf olduğunuz müddetçe neler oluyor? Tabii, siz biraz önce...

BAŞKAN TANER YILDIZ - Başkanım, sen havalandırmaya bağlayacaksın değil mi bu işin sonunda?

KANİ BEKO (İzmir) - Tabii, tabii, oraya geleceğim.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Tamam, peki.

KANİ BEKO (İzmir) - Ya, bu kanayan bir yara da yani nasıl söylesem...

BAŞKAN TANER YILDIZ - Yoksa Deniz Bey'e vereceğim, Deniz Bey bağlayacak havalandırmaya.

KANİ BEKO (İzmir) - Deniz arkadaşım burada, "İyi ki mühendis olmuşum." demiş. Ben Deniz'in alanına girmem hayatta, giremem de ama bu alan benim alanım.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Deniz Bey, sen de Kani Bey'in alanına girme lütfen.

KANİ BEKO (İzmir) - Bu alan benim alanım, kırk beş yıldan beri haykıra haykıra haykıra... Yani sonuçta arpa boyu kadar yol alamadık ama çıkın Avrupa'ya, bir görün hâlimizi yani buradaki sendikalara "sendika" demiyorlar. Ne diyorlar biliyor musun?

CEMAL ÇETİN (İstanbul) - Avrupa'da da kalmadı sendikacılık, merak etmeyin.

KANİ BEKO (İzmir) - Ne diyorlar? Geçen burada arkadaşımın birisi söyledi yani bana yakışmaz böyle söylemek ama onun ilerisinde söyleyeyim; bazı sendikalara "sendika" demiyorlar, "Onlar tarikat." diyorlar.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Yok, "sarı" derler.

KANİ BEKO (İzmir) - Yok, tarikatın ötesinde... Şimdi, ETUC diye bir konfederasyon var biliyorsunuz, ETUC bunları almıyor; ITUC diye uluslararası konfederasyon var, onlar da almıyorlar. Yani bu manzaralar bize yakışmıyor arkadaşlar; ben de bu ülkenin bir evladıyım, bir çocuğuyum.

Şimdi, dünya çapında bu kadar teknolojiyi kullanıyoruz; Cumhurbaşkanımız aynı şeyi söyledi, dedi ki: "Amasra'da en iyi teknolojiyi kullanıyoruz." Siz de duydunuz, hepiniz. Şimdi, eğer kullanıyorsak burada bir hata var.

Yani şunu da söyleyeceğim: Ya, arkadaşlar, Amasra maden kazasına ilişkin olarak biz Komisyon olarak burada birçok yetkiliyi, uzmanı, mühendisi, hocalarımızı, sendikaları kapsamlı bir biçimde dinledik, raporları okuduk fakat sonuçta bu patlamanın nedenini ve bu insanların ölümünü bir türlü öğrenemedik Allah aşkına ya.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Daha devam ediyoruz ağabeyciğim, devam ediyoruz daha.

KANİ BEKO (İzmir) - Çevir topu, çevir topu, çevir topu yani bilemiyorum ama bu 42 kişi neden öldü, niçin öldü?

Şimdi, madem dünyanın en iyi teknolojisini biz kullanıyoruz, tamam, iyi ama arkadaş, burada bir eksiklik var ya, burada bir hata var.

Bakın şimdi, siz de görün Sayın Başkan, siz de görün, buyurun. Şimdi, bu, ILO yani Uluslararası Çalışma Örgütünün bir raporu; ben o ülkeleri size de söyleyeyim. ILO'ya tam 7 kez katıldım, 7 kez; her katıldığım ILO'da, her yıl Türkiye'yi aplikasyon komitesine aldılar. Aplikasyon komitesi nedir? Aplikasyon komitesi, dünyanın en kötü 10 ülkesini ifadeye çağırıyorlar; hemen şu kapıdan giriyor... Ben daha önce de sıralamıştım; Uganda, Afganistan, Hindistan... Yani üzülerek söylüyorum -ben Türküm- oturduğumuz koltuklarda Türkiye yazıyor fakat yedi yıl gittim, yedi yıl aplikasyon komitesinde Türkiye de var. Dünyanın en kötü -bir daha söylüyorum- koşullarının yaşandığı ülkelerden bir tanesi de biziz.

Şimdi, şuraya baktığımızda diyor ki: ILO raporlarına göre madencilikte 100 bin işçi başına ölüm 2015 yılında Almanya'da 2,1; İngiltere'de 2,2; Norveç'te 3,0; şu Türkiye'ye bak ya, 52,3. 2016, Yunanistan'da 14,8; 2018, Amerika'da 18,6; Türkiye'de 37. 2020 yılında Bulgaristan'da 15,7; İspanya'da 18,6. 2021 yılında Türkiye yüzde 43. Şimdi, şuraya baktığınızda -Allah aşkına siz de bakın, bakın arkadaşlar ya- şu tabloya baktığımızda Malta 4, Türkiye'ye baktığımızda -Avrupa Birliği iş kazalarında ölen kişi sayısına- 2018 yılında 1.541, onu takip eden Fransa var, 614. 1.541; Malta'da 4. Ortadan bir ülke söyleyelim, Portekiz 103. Yani sizce biraz fazla değil mi bunlar? Bunun gibi diğer grafikler de böyle. Şimdi, Avrupa 1'inciliğimiz ve dünya 3'üncülüğümüz maalesef, üzülerek söylüyorum devam ediyor. Geçen haftaki toplantıda söylemiştim, Maden Yasası çıkarıldıktan sonra yıllardır askıya alındı. Ama ne oldu peki? 2002 yılından bu yana işçi sağlığı, iş güvenliği önlemleri ILO kriterlerine uygun hâle getirilmediğinden dolayı biz 30 bine yakın insanımızı buralarda kaybettik, 30 bin insanımızı kaybettik ve bir de bunlarla beraber siz de biliyorsunuz, sadece ölümler değil bunların yanında engelli arkadaşlarımız da var, sakat kalan insanlarımız da var yani bu tam bir katliam. Burada neden biz terliyoruz, niçin terliyoruz? Bundan sonra bu arkadaşlarımızın ölmemesi için burada biz çaba harcıyoruz.

Dolayısıyla, son olarak şunu söylemek istiyorum: Gelin, hep beraber, bırakalım birtakım egolarımızı... Şeyh Bedrettin'in ben güzel bir yanını severim, bütün kitaplarını da okudum, diyor ki: "Önyargı, yanılgının anasıdır." Yani bize mevcut siyasal iktidar hep önyargıyla yaklaştı. Önyargı, önyargı; ya, yirmi yıldan beri derdimizi anlatamadık, bir gün de bizi dinleyin be arkadaş, bir gün ya. Yirmi yıl tamam da bir gün de bizi dinleyin ya, gelin şurada ortak, birlikte... Bakın, siz söylediniz, bir maden bakanlığı o kadar güzel olur ki. Ben sorduğumda Türkiye Mimar Mühendis Odalar Birliği Başkanı eğitimlerden bahsetti, ben öyle bir maden çalıştayından bahsetmiyorum, benim bahsettiğim başka bir şey. Yani diyorum ki: TMMOB, Türk Tabipler Birliği, DESK, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK, maden bakanlığı; gelin, hep beraber bir maden çalıştayı yapalım ve sonuçta bu maden çalıştayından bir sonuç bildirgesi hazırlayalım. Bu, önümüzdeki dönemde bir maden yasası olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunu yasalaştıralım, artık Avrupa gibi biz de bu iş cinayetlerinden kurtulalım, bu kadar basit. Yani bu Avrupalılar herhâlde bizden akıllı değil.

Dolayısıyla, arkadaşlar, yaptığımız her bir konuşma hiç kimseyi hedef almadan yaptığımız konuşmadır. Ben kırk beş yıl bu iş yerlerinde çalışan, önce bir işçi... Sonra şunu da söyleyeyim: İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin kurucularındanım ben yani İzmir'de işçi sağlığı ve iş güvenliği kurucularından olduğum için bu konuyla gerçekten çok ilgileniyorum. Bizim Profesör Doktor Veli Lök Başkanımızdı. Bu önemli bir şey, önümüzdeki dönemde bir maden yasası, bir de işçi sağlığı ve iş güvenliği yasasını eğer biz ILO kriterlerine uygun hâle getirebilirsek biz bu beladan kurtuluruz diye düşünüyorum.

Beni dinlediğiniz için hepinize bu geç saatte teşekkür ederim.

BAŞKAN TANER YILDIZ - Çok teşekkür ediyoruz Başkanım.