KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Evet, biz teşekkür ediyoruz Sezgin Bey.

Şimdi, şöyle, ben birkaç kelime ifade etmek isterim: Bir kere, cezaevlerimizde -şu ana kadar 22 cezaevini ziyaret ettik- sistematik bir şekilde insan hakkı ihlali söz konusu değil Sezgin Bey, bunu açık açık...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - O da benim görüşüm yani.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Sizin görüşünüz. Ben ifade edeyim tabii, ben de Başkanım.

İkinci konu: Raporumuza dercettiğimiz hususların tamamı bir iddia, tamamı. Biz, bize söylenenleri raporumuza dercediyoruz, her dile getirileni dercediyoruz; bunun gerçekliği konusu müphem, biz bunun kararını vermiyoruz. Biz burada siyasi denetim yaptığımız için, bu siyasi denetimi yaparken raporumuza dercediyoruz; iddiaları araştırmak, bunların giderilmesini sağlamak Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğümüz... Takibine, elbette ki dediğiniz gibi, bizim de devam etmemiz gerekir ki zaten mesela Silivri Cezaevine ikinci defa gitmemizin nedeni de bu anlamda takibi gerçekleştirmek.

Şöyle, birkaç kelime daha söyleyeyim: Henry Kissinger'ın hatıralarında çok önemli bir detay var, bütün arkadaşlarımızın dikkatine sunmak isterim. Henry Kissinger hatıralarında der ki: "Biz, dönemin en büyük imparatorluğu olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ni tankla, topla, tüfekle yıkmadık; elimizde bunlardan daha kullanışlı bir araç vardı, insan hakları."

İnsan haklarının bugün çok fazla istismar edildiği, hatta insan hakları üzerinden birtakım ülkeleri âdeta sanık sandalyesine oturtmak için çaba sarf edildiği, hatta insan haklarının dünya genelinde kompartımanlara ayrıldığı, Avrupalıların daha fazla insan olduğu gibi bir yaklaşımın olduğu; örneğin, siyah tenlilerin, efendime söyleyeyim, esmer tenlilerin hiç de insan haklarını hak etmediği, sarışın ve mavi gözlülerin çok çok iyi olduğu gibi çarpık bir anlayış var uluslararası düzende de. Ha, şu arada geldiğimiz noktada, özellikle terör suçlularının açık ve net bir şekilde insan haklarını istismar ettiklerini, bunu kullanışlı bir araç gibi gördüklerini ve bu anlamda, bunu... Çok basit, geçtiğimiz cezaevi incelemelerimizde iki yemek aynı; biri memnun, diğeri değil. Bakıyorsunuz, neden? Ya, mutlaka, elbette ki cezaevlerinin sırf cezaevi olması nedeniyle insanlara sağlamış olduğu bir baskı, bir kısıtlama var. Bu kısıtlamanın olması tabii, elbette her kim olursa olsun cezaevinde "Ben burada çok mutluyum, çok konforlu." demesini de beklemiyoruz biz ama insan haklarının sistematik olarak ihlal edildiğine ilişkin, bizim cezaevlerimizde böyle bir şey biz görmedik. Yani geldiğimiz noktada -ben biraz evvel sözlerimin başında da ifade ettim- bundan yirmi yıl önce, otuz yıl önce konuştuğumuz cezaevi şartları ile bugün konuştuğumuz cezaevi şartlarını yan yana koyun, Türkiye'nin çok çok mesafe katettiğini... Kaldı ki gittiğimiz İsveç cezaevi, arkadaşlarımız gitti, bunu değerlendirdik de burada, kamuoyuna da bildirdik. İsveç cezaevi raporu ile bizim herhangi bir cezaevi raporumuzun insan hakları konusundaki mukayesesini bile bizim kabul etmemiz mümkün değil. İsveç dediğimiz yer, bugün demokrasinin odak noktası, insan haklarının optimum seviyede yaşandığı iddia olunan yer ama hangi şartlarda cezaevlerinde yaşadıklarını da o raporda gördük biz. Haksızlık etmeyelim, bir iyi niyet var Komisyonumuzda da idaremizde de.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bana hitaben mi söylüyorsunuz?

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Yok yok, ben konuşuyorum.

İdaremizde de bir iyi niyet var. Elbette ki eksiklerimiz var, bunu inkâr edemeyiz, elbette ki daha iyi olmamız gerekiyor ama cezaevlerimizde sistematik işkence, kötü muamele yok arkadaşlar. Bunu kim diyorsa bilemiyorum.

METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Fıtratımızda yok bizim.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Şöyle de bir şey söyleyeyim: Mesela, detaylı arama konusu, zatıaliniz de defalarca kürsüden dile getirdi, "Bu bir işkence." dediniz. Ya, detaylı arama konusu Venedik Komisyonunun raporunda var, uluslararası bütün cezaevlerinde uygulama konusu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları var. Detaylı arama olacak arkadaşlar; bu, cezaevindeki güvenliğin sağlanması ve orada bulunanların can güvenliğinin ve her türlü güvenliğin sağlanması bakımından çok değerli ve önemli çünkü bunun zaman zaman ortaya çıkan sonuçları da var. İnsanların değişik yerlerinde değişik şeyler sakladığını da biliyoruz. Onun için, bu anlamda, biz siyasi denetim bakımından elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Gerçekten objektif davranmaya çalışıyorum bu konuda çünkü insan hakları meselesi siyasetüstü bir mesele ama her ne olursa olsun istismara açık bir mesele; zaman zaman istismar edildiğini, bunu görüyoruz ama istismarın da önüne geçmek bu Komisyonun görevi, düzeltmek, geliştirmek, korumak olduğu kadar istismar konusu olmaktan çıkarmak da bu Komisyonun görevi.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bakınız, şöyle bir şey var, sadece bir şey söyleyeceğim, dağıtmak istemiyorum.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Buyurun.