KOMİSYON KONUŞMASI

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Tamam, peki, çok uzatmayacağım.

Çok teşekkür ediyorum.

Komisyonumuzun çok önemli işler yaptığına inanıyorum; en azından iyi niyetle yola çıkılıyor ve iyi niyetin neticeleri de alınıyor.

Dünyadaki en büyük sorunlardan biri ölüm korkusudur, güvenliktir; ikincisi açlıktır. En azından 22 lira olan iaşe bedelinin 50 liraya çıkarılmış olması beni gerçekten çok mutlu etti, en büyük sorunlardan biri çözüldü.

Şimdi, şikâyetlerden biri, Silivri içinde bile kantin fiyatlarının farklılık gösterdiği yani bir tipten öbür tipe geçtiğinizde aynı kampüs fakat kantin fiyatları farklı; mahkûmlardan gelen şikâyetleri söylüyorum.

Görüş masalarının blok olması mahkûmları rahatsız ediyor, "Ailelerimizle konuşurken özelimiz kalmıyor." diyorlar. Bu blok masalar değiştirilebilir yani bu masalara biraz, yarım metrelik bir mesafe bırakılabilir.

Annelerin en çok taleplerinden biri kreş. "Kreş olursa iyi olur." denmiş; mesela bebek yaşında 3 çocuk var kreşte.

Cezaevi şartlarına gelince... Şimdi, adli koğuşlar ile siyasi koğuşlar arasında fikir beyan ederken çok büyük farklılıklar var. Adli koğuşlar genelde yemeğin niceliğinden bahsediyor; yemek az, çok bundan bahsediyor ve farklı görüşler sunulabiliyor ama genelde siyasi koğuşlar yemeğin niceliğinden daha fazla niteliğinden bahsediyor; işte, yağlıdır, tuzludur, tuzsuzdur, şöyledir, böyledir. Yalnız, şimdi, bir şey söylendi: "Niye koğuşlar arasında böyle farklar var?" Buna tersten de bakılabilir. Şimdi, adli koğuşlardaki memnuniyetler veya şikâyet olmayan konular siyasi koğuşlarda şikâyet konusu oluyor. Benim kendi şahsi değerlendirmem: Şimdi, düşünün, bir siyasi koğuşta aynı düşüncedeki insanlar bulunduğu için birisi cezaevi lehine veya olumlu bir şey söylediğinde öbür arkadaşları tarafından dışlanır mı, dışlanmaz mı bunu da değerlendirmek gerekiyor yani öyledir diye demiyorum ama ben olaya tersten de bakabilirim. Silivri Cezaevinde çok ünlü iki mahkûmla konuştuk -tabii, isimlerini veremiyorum, bende notları var- bir tanesi cezaevi şartlarından çok memnun olduğunu söyledi, "Keşke mahkemeler de böyle çalışsa." demiş; sohbet ve spor talebi var.

Yine, çok çok ünlü mahkûmlardan biri, bu hapishane...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - O ünlünün kriteri ne? "Ünlü" olmalarının kriteri ne?

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Kamuoyu tarafından bilinen, tanınan.

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Kamuoyu tarafından çok bilinen, her gün flaş flaş televizyonlarda... Sana arkada söylerim, şeye geçmesin, not yanımda.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Aleni söyleyin, aleni.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Neyse Oya Hanım, devam edin siz, siz bildiğiniz gibi...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Ne yapmış?

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Biri de yine çok ünlü... İşte, bak söyledi sana.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Cani mi?

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Yok, yok. Cani değiller, tamam mı?

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Ya, niye böyle şey yapıyorsunuz ki anlamadım.

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Gene çok ünlü mahkûmlardan biri, sizlere yakın birileri diyeyim o zaman...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Efendim, mahkûmlar arasında eşitsizlik lafı yapmayın, hepsi eşittir.

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Ya, bunu iyi niyetle yapıyorum.

Gene biri "Bu cezaevinde büyük sıkıntı yok." dedi. Tabii ki cezaevleri beş yıldızlı otel değil ama şartlar tabii ki de insan haklarına uygun olmalı. Özellikle son cezaevindeki pencerelerdeki tel örgüler yani tel örgü falan değil artık, o resmen sık sık sık bir demir parmaklık ve çok rahatsız etti beni. Gene top oynanırsa...

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Hangi cezaevi?

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Giresun. Gerçi onu değerlendirmedik ama çok rahatsız ediciydi, hava bile girmez oradan. Onu da bu arada söylemek istiyorum.

Lütfen, elektrik faturasına da bir çözüm bulunsun. Şey olabiliyor eğer öyle bir şey varsa bazı cezaevleri iş yeri olarak da kullanılıyor ama o saatlerin ayrılması lazım, atölye olarak kullanılan yerler yani şöyle: Dışarıdan hizmet verilen cezaevlerinde oraya iş yeri saati uygulanabilir ama koğuşlara ev saati uygulanabilir diye düşünüyorum. Eğer öyle düşünülmüşse...

Peki, teşekkür ediyorum.