| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop'un; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kolluk Personelinin Güvenlik Alanında Eğitim ve Öğretimine İlişkin İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2984) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 06 .12.2022 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bu Türkiye'nin tarihsel sorunu, bu kısır tartışmalar, kendi söylediğini ısrarla karşıdakinin ağzından çıkarmaya çalışma tutumları falan gerçekten artık ne diyorlar? "Kabak tadı verdi." mi diyorlardı, öyle bir söz vardı. Buraları aşmamız gerekiyor. Eğer bir politik tartışma yapacaksak bunu politik zeminde yaparız, kimin ağzından ne çıktığı yada çıkmaması üzerinden bir değerlendirme yapmayız ya da siyaseti samimiyet testi üzerinden de yapmayız. Böyle bir turnusol kâğıdı, kantarın topuzu falan mı var? Kim samimi, kim değil? Böyle bir şey olabilir mi? Biz söylediğimiz her şeyde gayet samimiyiz yani, samimiyiz ki buradayız, samimiyiz ki oy alıyoruz, samimiyiz ki partiyiz, samimiyiz ki seçiliyoruz yani bizim samimiyetimizi halk ölçer.
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Aynı şekilde bizim samimiyetimiz de öyle.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - O zaman kimse burada bize "Şu konuda şunu söylemediğin için samimi değilsin." diyemez Sayın Başkan, bunu kabul etmiyoruz. Bizim samimiyetimiz tescillidir, başkasınınkini ben bilemem, ona da karışmam.
İkinci bir şey, şimdi, biz "Güvenlikçi politika" derken ya, çok açık; en ucuz, en maliyetsiz şey barış değil mi? Sizin güçlü olmanız, sizin güçlü bir devlet olmanız, ordunuzun olması, tankınızın, topunuzun olması illa o tankı, o topu, o orduyu kullanacağınız anlamına gelmez ki, böyle bir şey var mı? Siz eğer gerçekten Türkiye'de örneğin, Suriye'deki dış politikanızı barışçıl esaslar üzerine kursaydınız, 2011 yılında başlayan savaşa körükle gitmeseydiniz, şimdi, bugün Esad'la da görüşülme noktasına gelmeden çok çok çok önce biz bu maliyetleri ülke olarak ödemeyecektik. E, şimdi biz bunu 2013'te de söyledik, 2014'te de söyledik, 2015'te de söyledik. Siz o zaman da bizi işte "Katil Esad'ın yanında duruyorlar, yok şunun yanında duruyor." diye yaftalıyordunuz. E, şimdi ne oldu? "Ülkenin dış politikası gereği, ihtiyaçları gereği, çıkarları gereği görüşürüz." diyorsunuz değil mi? E, biz bunu baştan beri savunduk, dedik ki: "Diplomatik olun, dış ilişkilerinizi, diplomasinizi Dışişleri Bakanlığı yürütsün, Millî Savunma Bakanlığı değil, İçişleri Bakanlığı değil." Bir ülkenin dış politikasını hariciyesi belirler ama bugün Türkiye'nin dışişleri politikasını ne yazık ki güvenlikçi eksen belirliyor. Biz buna itiraz ediyoruz, buna karşı çıkıyoruz ve buna karşı çıkmakta da çok haklıyız. Çok açık ve net, bu ülkenin insanları yaşamlarını yitiriyorlar. Bölge kan gölüne dönmüş ve hangi ülkenin nasıl bir tehdide açık olduğu zaten gün gibi ortada. Şimdi bunu eleştirmemizi niye yadırgıyorsunuz? Ben de bunu anlamıyorum.
İkinci bir şey, bizim neyi söyleyip neyi söyleyemeyeceğimizi, hangi sınırda söyleyeceğimizi; neyin doğru, neyin doğru olmadığını belirlemeye çalışan yaklaşımı kabul etmiyoruz Sayın Başkan. Bizim burada, bu koltukta, bu sandalyede oturmamızın bir gerekçesi var; biz buraya gelip iktidarın bütün yasalarını, bütün söylediklerini onaylamak üzerine oturmuyoruz. Adımız muhalefet, o zaman muhalefet yapmak durumundayız. Kim için? Ülkedeki yaşayan yurttaşların lehine, ülkedeki halklar lehine, ülke lehine muhalefet yapmak durumundayız. Bizden istediğiniz yanıtları almadığınız zaman, biz sizin istediğiniz eksende konuşmadığımız zaman bizi yaftalamaktan vazgeçin, vazgeçin. Çok açık ve net söylüyoruz, bir kez daha altını ısrarla ve ısrarla çiziyoruz: Barış, en ucuz ülke savunma yöntemidir. Ordunuz olabilir, tankınız olabilir, füzeniz olabilir, buraya da yatırım yapabilirsiniz, buna da kimse bir şey demez; herkes bunu yapıyor, yapa da bilir ama bunu "İlla kullanacağım, illa da bölgeyi kan gölüne çevireceğim." derseniz biz orada buna karşı dururuz.
Bakın, ülke bugün - Sayın Vekil, Tülay Hanım söyledi, değil mi?- her taraftan risk altında, kimin nereden girdiği belli değil. Doğudan Afganlar geliyor, oradan bilmem kimler geliyor, buradan başkaları geliyor. E, yanı başımıza Amerika, Yunanistan'a üs kuruyor. Niye kuruyor ağabey? Niye kuruyor? E, senin dış politikan öyle giderse kurar tabii. Daha konuşulacak çok şey var, aşağıda bütçe var diye uzatmak istemiyorum.
Son olarak şunu söyleyeyim. Devletin güvenliği, bu halkın, yurttaşın güvenliğinin üzerinde değildir. Bu devleti devlet yapan halktır, yurttaştır. Öncelik insanı yaşatmak, öncelik insan eksenli bir dış politika, insancıl dış politika olmak durumunda; insancıl dış politikamızı da hariciye yürütür. İnsancıl dış politikamızı Millî Savunmanın eline bırakırsak o başka bir dilden konuşur. Biz onun yanlış olduğunu söylüyoruz Sayın Başkan. Buna itiraz ediyoruz, buna itiraz etmeye devam edeceğiz. Bu anlamıyla başından beri de aynı şeyleri savunuyoruz. Bizim açımızdan bir tutarsızlık söz konusu değil ama dün söylediklerine bugün başka bir perspektiften yaklaşanlar, hem Mısır için hem Libya için hem Suriye açısından söyleyenler bence kendilerini bir gözden geçirsinler.
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Teşekkür ediyorum.
Gülüstan Hanım "Israrla söylemeye devam edeceğiz." dediniz, ben de size bir şey söyleyeceğim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Barışı savunmaya devam edeceğiz.
BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Efendim?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Barışı savunmaya devam edeceğiz.