KOMİSYON KONUŞMASI

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikli olarak bir konuyu açıklığa kavuşturmak lazım. Bu toplantının Komisyon üyelerimize havale edilmesiyle birlikte, toplantının yapılması konusunda Komisyon Başkanından ben bütçe görüşmeleri nedeniyle mümkünse bütçeden sonra görüşülmesini talep ettim. Başkan da bütçe görüşmelerinden hemen sonra yasanın, yasa teklifinin gündeme gelebileceğini, o nedenle de bütçe görüşmeleri esnasında görüşeceğimizi ifade etti. Bu Komisyon İmar, Bayındırlık ve Ulaştırma, Turizm Komisyonu, mahiyetimizde Çevre Şehircilik Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve Turizm Bakanlığını doğrudan ilgilendiren bir Komisyon. Bilindiği gibi çarşamba günü Çevre Şehircilik Bakanlığının bütçesi görüşüldü, perşembe günü Turizm Bakanlığı, cuma da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının bütçeleri görüşüldü. O nedenle çarşamba günü ağırlıklı olarak Komisyon üyeleri Çevre Şehircilik Bakanlığının bütçesinde konuşacaklarını, perşembe günü Turizm Komisyonunda konuşacaklarını ifade ettiklerinden cuma günü yapılmasını, sonrasında da uzarsa da cumartesi devam edilmesi konusunda bir kararımız oldu. Bizim de bütçe görüşmeleriyle aynı döneme çakışmasından rahatsızlığımızı belirtmek istiyorum.

Dün ben burada konuşurken Sayın Bakan, yasa teklifini Meclisimize sunan Sayın Bakan "Siz Bursa'yı biliyor musunuz?" diye sordu, hatta "Siz Alaçam'ı biliyor musunuz?" dedi. Şimdi, ben Alaçam'ı biliyorum, hatta geçen gün Alaçam'da kayboldum, kaybolurken de önüme bir inşaat çıktı, gittim sordum, dedim ki ya burada nasıl inşaat yapıyorsunuz yani ben yolumu kaybettim? Yani güzel de bir bina yapıyorsunuz, mimarı kim, ruhsatı neresi veriyor dedim. "Vallahi, ruhsatı yok." dediler. Peki, nasıl yapıyorsunuz dedim. "Kaçak yapıyoruz." Peki, Yapı Kayıt Belgeniz var mı? "Yapı Kayıt Belgemiz var ama Bakanlık yasadan sonra yaptığımızı uydu fotoğraflarından tespit ettiği için Yapı Kayıt Belgemizi iptal etti." Ya, kim bu kadar güçlü, bu binayı yapan kişi kim dedim. "Eski bakanımızın oğlu yapıyor." dediler. Sayın Bakan, biz biliyoruz yani Alaçam'ı da biliyoruz. Enes Çelik...

Şimdi, değerli arkadaşlar, burada, yasa teklifinin 2'nci maddesiyle ilgili bir tanım getiriliyor. Yani Kültür ve Turizm Bakanlığı; zaten Bakan Yardımcısı da yasa teklifinin arkasındaki iradeyi temsilen bugün burada. Her zaman Turizm Bakanlığından gelen teklifler de olduğu gibi, Uludağ Alan Başkanlığı teklifinin arkasında da Turizm Bakanlığının bu yönde bir talebi var. Peki, nereden icabet etti yani niye biz buna gerek gördük? Şimdi, bize şu söyleniyor: "Burada bir yetki karmaşası var, burada bir çok seslilik var." Şimdi, aslında Türkiye'nin en çok tartıştığı konulardan bir tanesi de korunması gereken kültür varlıkları, doğal sit alanları, millî parklar gibi konularda biz yetkinin tek bir merkezde mi toplanmasını istiyoruz, yoksa yetki denetiminin daha da esas hâle gelebilmesi için yetkinin dağıtılması noktasında mı bir görüşümüz var? Şimdi, bu masanın bu tarafı ile karşı tarafı arasındaki temel görüş farkı bu arkadaşlar aslında. Yani biz yetkililerin olabildiğince demokratik bir biçimiyle uzmanlar ve bakanlıklar arasında dağıtılmasını savunan bir iradeyi burada temsil ediyoruz, bu, parlamentonun güçlendirilmesinden güçlendirilmiş parlamento seçeneğine kadar ama masanın karşı tarafı ise olabildiğince daraltılmış, yetkilerin tek elde toplandığı ve bununla da hızlı bir yol alınabileceğine inanan bir görüşü temsil ediyor. İki farklı görüş; bunun da yansıması zaten, bu teklifin altında yatan o. Peki, nerede sıkıntı çıkıyor? Yani alan başkanlığını kurduk, yetkileri hızlandıracağız, sıkıntı nereden çıkıyor? Bursa Büyükşehir Belediyesinin 2014 yılında yapmış olduğu imar planlarının mahkemeler tarafından iptal edilmesiyle anladığımız kadarıyla Uludağ 1'inci ve 2'nci oteller bölgesinde bir sıkıntı meydana geliyor ve bunu giderebilmek için bir çözüm yolu aranıyor. Şimdi, otellerin beklentilerine karşılık verilebilir mi? Bu bir talep midir? Evet, taleptir. Oteller bölgesi bir turizm bölgesi midir? Evet. Kaçak yapılmış, sonrasında da yasal düzenlemeye kavuşamadığından kaynaklanan sıkıntılar var mıdır? Evet. Ama bütün bunlarla ilgili olarak yetkilerin tek elde toplanacağı bir çözüm üzerinden çıkış yolu bulunuyor olmasının doğru sonuçlar doğurmayacağını belirtmek istiyorum.

Oteller; niye oteller Millî Parktan rahatsız? Yani öyle ya, dün burada otelleri temsilen, Uludağ güney bölgesi otellerini temsilen bir sayın yetkili konuştu, saygıyla dinledik kendisini. O da kendi sektörü açısından beklentilerini ifade etti Komisyonumuza. Zaten Komisyonun bütün farklı görüşleri dinliyor olması da bence bu Komisyonun özüne uygun bir davranış, diğer komisyonlarda çokça görmediğimiz bir davranış. Peki ne diyor? "Millî Parklar bizim otellerimizin yapmış olduğu kaçak, ilave inşaatlara, ek yapılara zabıt tutuyor, yıkım kararı çıkarıyor, para cezası kesiyor, bundan muzdaribiz." diyorlar. Peki, kaçak inşaat yapmak, kaçak inşaatların yapılmasına göz yummak, kaçak inşaatları imar aflarıyla, imar barışlarıyla ülkenin gerçekten imar mevzuatının ana omurgasına oturtmak bir alışkanlık hâline mi geldi? Yani bu beklenti giderek gerçeğin kendisi oldu, yasayı, hukuku, kanunu, imar planlarını ve düzeni savunmak, sanki bu masanın bu tarafının, işte "Siz her şeye karşı çıkıyorsunuz"un temel göstergesine dönüştü.

Arkadaşlar, ben mimarım, teknik bir insanım, bu Komisyonun üyelerinin büyük bir çoğunluğu da benzer mesleki disiplinlere mensup insanlardan oluşuyor. Bize öğretilen, mesleğin gereğini yerine getirerek planlı, öngörülebilir, yaşanabilir, sürdürülebilir kentler, çevreler ve şehirler oluşturmak. O nedenle, burada sıkıntının ana nedenlerinden bir tanesi gibi gösterilen Millî Parkın kuruluş ilkelerini, onun uygulamalarından kaynaklanan sıkıntıları çözmek ise bu doğru bir yöntem değil. Doğru yöntem, Millî Parkların görev tanımlarını daha da güçlendirmek, kadro yapılarını daha da güçlendirmek ve var olan sıkıntıları çözecek ek yetkilerin tanımlanmasından geçiyor. Burada "ekolojik kullanım kapasitesi koruma ve kullanım dengesi" diye iki kavram bu Komisyon toplantılarında öne çıktı. Buradan ben de Nevzat Bey'e teşekkür ediyorum, endemik açıdan bakıldığı zaman 3 farklı türün kesişme noktası olan Uludağ'da sadece Uludağ'a özgü ekolojik dengenin korunması, endemik bitki yapısının varlığını sürdürmesi açısından buraya gelecek olan yapı, bina, yol, otomobil ya da insan sayısının mutlaka ekolojik kullanma kapasitesinin eşik değerinin altında olması yani buranın kapasitesinin üzerinde bir yükle yüklenmemesi gerektiğini söyledi. Biz de her birimizin konuşmasından bir destek alıyoruz. İkincisi: UNESCO Dünya Mirası listesindeki ve millî park statüsündeki bu alanla ilgili önümüzdeki yasa teklifinin olası geçmesi durumunda meydana gelecek olan endişeleri ifade etti, ben bunları çok değerli buluyorum. Bu görüşlerin Komisyon üyelerimiz tarafından da "Söylendi, geçti." biçiminde değerlendirilmemesi gerekir. Yani burada bilge insan konuştu, uzmanlık alanıyla ilgili konuştu, rastgele bir değerlendirme olmadığını düşünüyorum.

Bursa Türkiye'nin 4'üncü büyük şehri, önemli bir sanayi kenti, önemli bir turizm kenti, önemli bir tarım kenti ama Bursa şehrini besleyen ana su kaynaklarının, oksijen kaynaklarının doğal olarak bulunduğu Uludağ'ın ekolojik sistemiyle ilgili konuşuyoruz. Sayın Çavuşoğlu, bizim masadan gördüğümüz şu: Bu teklifin arkasında, var olan turizm şirketlerinin ve otellerin mevcut yapılarının yapı stoklarını değiştirme, yıkıp yeniden yapma, ilave olarak otel ve konaklama kapasitelerini artırma konusunda bir iradenin doğal bir yansıması olarak bu teklif önümüze geliyor. Niye bu kadar hızlı geldiğini de gerçekten çözemedik. Niye? Çünkü daha şubat ayında -şimdi aralık ayındayız- bu yılın şubat ayında Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlığı bir basın toplantısıyla, nisan ayında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bursa'da yaptığı basın toplantısıyla Uludağ Alan Başkanlığının kurulmasıyla ilgili olumsuz görüşlerimizi orada da ifade ettiler. Yani on aydır, on iki aydır, belki sizin ifadenizle "iki yıldır" ülke gündeminde, Bursa gündeminde olan bir konunun bu kadar hızlı bir biçimde, bütçe görüşmelerinin hemen içinde getiriliyor olmasının arkasındaki nedeni birisinin açıklaması lazım. Sayın Cumhurbaşkanının Bursa'da yaptığı ziyarette, otelcilerle yaptığı, sizin de içinde bulunduğunuz toplantıda basına yansıyan biçimiyle sesli dinletilerinde de alan başkanlığının kurulması konusunda kendisine bir bilgi verildiği yansımıştı.

Şimdi gelelim 2'nci maddeye, bizim 2'nci maddedeki Uludağ Alan Başkanlığının kurulmasına niye karşı olduğumuza. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizde, Kapadokya Alan Başkanlığının görüşmelerinde bize anlatılan ile gerçekleşenler arasında yaşanmış olan acı bir deneyim ve buna ilişkin bir korku ve endişe var. Yani Bakanlık bize ne söylerse söylesin, uygulama, hiçbir söylenenin yerine getirilmediğini ve orada kaçak yapılaşmanın, çarpık yapılaşmanın, doğal dokuyu bozacak olan uygulamaların keyfî bir biçimiyle yapıldığını, kamuoyu baskısını bile dikkate almadan yapıldığını gösterdi. O nedenle, artık sizin tarafınızdan getirilecek olan alan başkanlığı modellerinin hiçbirine bir inancımız kalmamıştır çünkü gerçekten, Kapadokya'yla ilgili son derece kötü bir örnek vardır.

Millî parkların koruma kuralları ve yasalarıyla ilgili de Millî Parktan bir üyenin burada olacağını ifade ediyorsunuz. Arkadaşlar, ben İstanbul Milletvekiliyim, İstanbul'da UKOME'nin üye yapısı 11'e 11'ken 5 bakanlıktan ilave 5 yeni üye tanımıyla 16'ya 11 olarak değiştirildi ve bakanlığın temsilcisi elini kaldırdığında devletin kurumlarını temsil eden bütün üyeler aynı yönde oy kullanıyorlar. Daha biz üç yıl içinde kurumu temsil eden bir tek kişinin farklı bir oy kullandığını görmedik. O nedenle, iktidar bugün siz olabilirsiniz, yarın başka bir iktidar gelebilir ama biz denetim yetkisini bakanlıkların atamış olduğu bürokratlara ya da bakanlıkları temsilen bulunan insanlara verdiğimizde, o zaman gerçekten korunması gereken doğal sit alanları ve kültür varlıkları açısından büyük bir tehdit vardır. Hâlâ biz, 21'inci yüzyılda, sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının bu konularla ilgili inisiyatif almasını ve kurullarda görev almasını bir türlü başaramıyoruz yani devletçi, tekçi, merkeziyetçi yapılanma burada da ortaya çıkıyor yani devletin kurumlarının dışında buralarda hiç kimse oy hakkına sahip değil. Sadece devlet ve devlet kurumlarının belirlemiş olduğu isimler üzerinden bir düzenleme yapılıyor. O nedenle, Sayın Başkan, çok başlılık kültürsüz, kimliksiz kent oluşmasının karşısındaki en büyük gücümüzdür. Çok başlılık, aynı zamanda "çok seslilik" anlamına gelir; çok seslilik aynı zamanda, yanlış yapmamızın önündeki en büyük dayanağımızdır. Bu nedenle de 2'nci maddeyle ilgili biz, Cumhuriyet Halk Partili Komisyon üyeleri olarak madde metninin yasa teklifinden çıkarılmasını ve yeniden alan başkanlığı gibi kurum, organların oluşmasının yerine Uludağ Millî Parkı'nın yetki alanının genişletilerek var olan sorunların çözülmesi konusunda -elinizde de fırsat var- bir düzenleme yapılmasını öneriyoruz.

Teşekkür ederim.