| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4780) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 15 .12.2022 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın üyeler, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2'nci madde konusu limanlar, çok önemli konuşmalar yapıldı, ben onlara girmeksizin bazı saptamalar yapmak istiyorum. Sayın Tahsin Tarhan sözcümüz, grup sözcüsü 81'inci maddeyi okudu. Ben yalnızca 153'üncü maddenin son fıkrasını, onun uzantısı olarak okuyarak sözlerime başlamak istiyorum: "Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar." Kesin, burada herhangi bir tartışma yok. 81'inci maddenin içeriğini biraz sonra yorumlayacağım ama bu Anayasa Mahkemesi kararı karşısında ben bu yasanın konusunu, etki analizini veyahut da bu yasanın 2064 Türkiyesinde nasıl bir görünüm getireceği konusuna girmiyorum çünkü önümde kesin bir tablo var. Bunu biz, 7350 sayılı Yasa görüşmeleri sırasında tartıştık ve o sırada sayı ve haklılık ilişkisinde sayı üstünlüğü haklılık sonucunu doğurdu; biz haklıydık fakat sayı üstün olduğu için yasa oylandı ve haklı olan "biziz" denildi. Dolayısıyla şimdi ise öyle bir tartışmaya girmeye gerek yok, o tartışma çoktan aşıldı; kimin haklı olduğu sayının mı yoksa içeriğin mi haklı olduğu konusunda Anayasa Mahkemesi karar verdi.
Şimdi, sayın üyeler, değerli üyeler; bu yıl Anayasa Mahkemesinin 60'ıncı kuruluş yılı; her ne kadar 61 Anayasası'yla kurulmuş olsa da 1962'de kuruldu ve çalışmaya başladı. Ben otuz yılı aşkın süreyle Avrupa üniversitelerinde, özellikle Fransa'da görev yaptım ve karşılaştırmalı anayasa yargısını da çok anlattım; şöyle övünürdüm ben: İtalya, Avusturya ve Almanya Anayasa Mahkemesinden sonra Türkiye Avrupa modeli üzerine mahkeme kuran 4'üncü devlet diye övünürdüm derslerimde, Avrupa modelinin 4'üncü Anayasa Mahkemesi. Şimdi, bu açıdan tabii ki 60'ıncı yılında böyle bir Anayasa Mahkemesine sahip olduğumuz için ne kadar övünsek azdır. Evet, Anayasa Mahkemesi inişli çıkışlı birçok dönem geçirdi, eleştirdiğimiz zamanlar oldu; ben de kararlarımda, kitaplarımda, konuşmalarımda Anayasa Mahkemesini eleştiriyorum ama öyle görünüyor ki Anayasa Mahkemesinin 60'ıncı kuruluş yılında ciddi bir dönemeçle hem de oldukça keskin bir dönemeçle karşı karşıya bulunuyoruz. Sayın Tarhan'ın okuduğu, hepimizin 8 Temmuz günü yüksek sesle dillendirdiği Anayasa'daki ant metninin, yalnızca normatif tarafı değil yani bağlayıcı kural olma özelliği değil ahlaki yönü var ve bir de etik tarafı var çünkü biz namus ve şerefimiz üzerine ant içtik büyük Türk milleti önünde yani haysiyetimiz üzerine ant içtik Anayasa'ya uyacağımıza dair. Bunu, özellikle andımızın bu üç boyutunu özellikle belirtmekte yarar var. Şimdi, bu açıdan bakıldığı zaman tabii ki hani şu sorgulamayı yapabiliriz: Bellek bobinimizi geriye yürüttüğümüz zaman 1973 mesela ben Ankara Hukuk Fakültesinde öğrenciydim, belki bazılarınız hiç doğmamıştı ama 2064'te salonda bulunanların çok önemli bir kısmıyla vedalaşmış olacağız. Peki, sayı olarak acaba kaçıncı Yasama Meclisi olacak? Eğer hep beş yıldan giderse 37'nci olacak, belki arada erken seçim olursa belki 40'ıncı olacak ve biz tabii, hani, kırk yıl sonra, elli yıl sonraki Meclisin iradesini şu anda kurala bağlıyoruz. Tabii, gelecek kuşakların iradesini de ipotek altına alıyoruz. Ne adına? Anayasa Mahkemesi kararını...
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Hocam kaç dakikaya ihtiyacınız var?
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Beş dakikayı geçmeyeceğim.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Beş dakikayı geçmiyorsunuz, tamam.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Beş dakikayı geçmeyeceğim çünkü söyleyecek fazla söz yok, keşke olsaydı da konuşsaydım.
Şimdi, dolayısıyla burada, biz, geleceğe yönelik olarak gelecek kuşakların iradesini ipotek altına almayı göze alıyoruz ama burada o tartışmalara girmeksizin Anayasa Mahkemesinin kararını yok sayabilecek miyiz? Şimdi, bakın, bir küçük bellek tazelemesine gidelim, ben Sayın Bahçeli'nin o sözlerini, 16 Ekim 2016'daki sözlerini kitabıma aldım, "15 Temmuz Anayasası" kitabıma: "Türkiye'de fiilî bir durum vardır ve bu çözülmelidir. Ülke yönetimi yasa ve Anayasa'ya uygun değildir ve de suç işlenmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı fiilî başkanlık yapmaktadır..." Nokta, nokta devam ediyor. Bu neden önemli? Şu bakımdan önemli: Sayın Bahçeli'nin bu sözleri Anayasa değişikliği için düğmeye basılmasına vesile olan sözler ve ondan sonra 2017 Anayasa değişikliği yapıldı.
Şimdi, 2017 Anayasa değişikliğinde, bilindiği gibi, bir, klasik hükümler var; iki, 2017 kurgusunun getirdiği hükümler var; bir de üçüncü alan var ki defakto alan bu da, özellikle parti başkanı olmasıyla Sayın Cumhurbaşkanının anayasal kurumların işleyişine yaptığı etki. Şimdi, bu çerçevede, mesela, 2016 başında yazdığım bir yazıda "Anayasa İçin Türk Tipi Öneriler" başlıklı yazımda madde 138'e şunun eklenmesini önermişim: "Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri bu kurala öncelikle uymak zorundadır." Yani biraz önce arkadaşların okuduğu madde 138 için ama 153 son için bir öneri getirmiş değildim zira Anayasa Mahkemesi kararları tartışmasızdı ama şimdi, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyup uymama konusunu burada tartışmak durumundayız.
Dün İstanbul'da yargı Anayasa'ya uymadı, bir tür Anayasa dışı karar verdi. Yürütme sıkça Anayasa'yı ihlal ediyor başta bütçe görüşmeleri olmak üzere. Geçen hafta Adalet Bakanı "Anayasa değişiklik teklifimiz şudur. dedi. Oysa çok açık belli, 175'inci madde bu yetkiyi bize veriyor. Adalet Bakanlığı bir idari birimdir, böyle bir yetkisi yok; sarayda yürütme Anayasa toplantısı yaptı. Bunlar Anayasa dışı ama sorun, burada bizim aynı suça ortak olup olmayacağımız çünkü dikkat edin, gerek Anayasa madde 11 Anayasa'nın üstünlüğü maddesi gerek biraz önce okuduğum madde 153 son önce yasamayı sayıyor. Niçin yasamayı sayıyor? Çünkü Anayasa'yı uygulayan biricik organ, Anayasa'ya saygı konusunda en önce gelen organ.
Şimdi, böyle olunca o zaman Anayasa Mahkemesi kararını biz acaba böyle bir yasal düzenlemeyle aşabilir miyiz? Hayır, kesinlikle, Anayasa madde 11 ve Anayasa madde 153 son ve tabii ki bizim üzerine ant içtiğimiz Anayasa madde 81 buna engel. Eğer yaparsak ne olur? Sayın Bahçeli'nin 16 Ekim 2016'da söylediği münferit suç burada kolektif suça dönüşür, kolektif Anayasa suçuna dönüşür. Bakın, ben, 1970'te Ankara Hukuk Fakültesine girdim, 73'te öğrenciydim, yaklaşık elli yıldır hukukçuyum, Anayasacıyım, bu mesleğimi uluslararası alanda yaptım, birçok yabancı dilde de aynı konuda yayınım var; ben doğrusu Anayasa Mahkemesi kararına karşın böyle bir yasal düzenlemenin gündemimize gelmesinden utanç duyuyorum, utanç duyuyorum, tek sözcükte söyleyecek söz bulamıyorum.
Bu kolektif suça ortak olmayalım, böyle bir Anayasa suçunu lütfen işlemeyelim.
Teşekkür ederim.