| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4780) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 15 .12.2022 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Anayasa'ya aykırılık tartışmaları esnasında ben yoktum ama sonuçta önerge üzerine konuşacağım, Anayasa'ya aykırılıkla ilgili yeterince müzakere yapıldı zaten.
Öncelikle Vehbi Bey'in ve Ayhan Bey'in de değindiği bu kapitülasyonlarla ilgili konuşmak da lazım. Çünkü sonuçta, Osmanlı'nın çöküşüne sebep olan nedenlerin arasında, özellikle limanlarımız konusunda yabancılara verilen kapitülasyonlar yoluyla tanınan imtiyazlar başta gelmekte ve sayılmakta.
Türkiye, hem siyasi hem ekonomik hem de hukuki açıdan bağımsızlığının önünde engel olan bu kapitülasyonlarla mücadele noktasında, Lozan Anlaşması'nın 28'inci maddesiyle nokta koymuş "Bağıtlı Yüksek Taraflar Türkiye'de Kapitülasyonların tümü ile kaldırılmasını, her biri kendisi ile ilgili olarak, kabul ettiklerini açıklarlar." hükmüyle de kapitülasyonlar kaldırılmıştı.
Yine, Gazi Meclisimizde 20 Nisan 1926 tarihinde Kabotaj Kanunu kabul edilmiş ve 1 Temmuz 1926'dan itibaren de yürürlüğe girmişti. Kanundaki ibareyi özellikle açmak istiyorum: "Türkiye limanları ve sahilleri arasında yük ve yolcu taşınması ile kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri, Türk vatandaşları ve Türk Bayrağı taşıyan gemilerce yapılır." hükmü getirilerek daha önceden yabancılara açık olan bu faaliyetleri, bundan böyle sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yapabileceği hükme bağlanmıştı.
Kapitülasyonların kaldırılması ve Kabotaj Kanunu'nun yürürlüğe girmesi, Türk denizciliği ve limanlarımız açısından atılmış çok önemli bir adım olup kamuya ait limanlarımızın işletme devir sürelerinin Anayasa, kanunlar ve yargı kararlarına rağmen şu anda ihalesiz olarak kırk dokuz yıllığına uzatılmasını, denizciliğimiz açısından bu yönde atılmış olan adımların karşılığında verilen en önemli taviz olarak görmekteyiz.
Şimdi, benim bu konuyu tekrar açma sebebim şu: Nihayetinde, şu anda işletilen limanlarımız var. Bu limanlarımızın bir kısmı Türkiye Cumhuriyeti kökenli işletmeler tarafından yapılmakta. Fakat özellikle pandemi sürecinden itibaren limanlarımız çok daha önemli hâle gelmiş olup böyle bir süreç uzatmasıyla birlikte; bu Türk firmaları, sonuçta, işletmeci firmalar; kâr marjı noktasında şu anda dünyada Singapur, Çin ve özellikle Doğu Akdeniz bölgesinde Arapların da bu konuda öne çıkmasıyla birlikte, bu şirketlerin yabancı şirketlere devri noktasında bir risk görmekle birlikte; esasen, burada vurgu yapacağım konu: Özellikle, Türkiye Denizcilik İşletmelerinin devlet işletmesi olarak Varlık Fonuna devredildikten sonra, hâlâ Türkiye Denizcilik İşletmelerinde olan yerlerle ilgili kısma bakıyorum, sonuçta bizi ilgilendiren kısmı, en önemli hâli, şu anda devletin hâlâ elinde bulunan limanlarla ilgili kısımlar. (Uğultular)
Arkadaşlar, lütfen dinler misiniz?
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Arkadaşlar, lütfen, evet.
Buyurun.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Burada, nedense bu konu, 24 Kasım 2021 tarihinde Abu Dabi Liman Şirketi ile Türkiye Varlık Fonu arasında yapılan bir mutabakat muhtırası var. Yani şimdiye kadar, hep böyle, mevcut limanlarımızın şu andaki firmalara yapılan uzatmalardan bahsediliyor ama özellikle bu mutabakat muhtırasını Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Arda Ermut ile Abu Dabi Liman İşletmesi Yönetim Kurulu Başkanı Mohamed Al Shamsi imzaladılar. Yapılan bu anlaşma, limanlarımızın yakın ve kırk dokuz yıllık süreçteki akıbetini ortaya koyar nitelikte ve o günden bugüne de kırk dokuz yıllığına limanların devri konusunun ısrarla, Meclisimize tekrar tekrar getirildiğinden dolayı da bir bakışımız var.
Sayın Cumhurbaşkanı yurt dışına çıkıp sürekli bazı konularda iş birliği anlaşmaları yapıyor. Bu anlaşmaların içinde bizim bilmediğimiz, Meclisin bilmediği, şu anda önümüzde bilmediğimiz, acaba bize -tabirimi maruz görün lütfen- "Maymuna bak!" denilip bu tarafta bu limanların uzatılması konuşulurken, yeni limanlarımızı tekrar tekrar buraya vermek mi var?
Yine, Antalya konusuna da geri dönmek gerekirse, bir firma düşünün -ki liman işletmelerinin, liman yatırımlarının uzun soluklu olduğunu sizler de zaten söylüyorsunuz- bu firma, sözleşme süresi üç beş sene kalmış olan bir yere ki bu süre içinde de kendi yaptığı yatırımı kurtarmayacağı açık, aşikâr iken neden, böyle kendilerine taahhüt mü verdiniz de Antalya Limanı'nı, Katarlılar üç beş senesi kalmasına rağmen bu sözleşmeyi imzaladılar? Kendilerine "Biz bunu Meclisten çıkaracağız, siz rahat olun, biz bunu kırk dokuz yıllığına çıkardığımızda o yatırımınızı oradan kurtarırsınız." şeklinde bir taviz mi söz konusu? Burasını da önemli görüyorum.
Sonuçta, bu kadar ısrarcı olmanız bir noktada Kabotaj Bayramı... 1926'nın 100'üncü yılında, umarım sizler iktidarda olmayacaksınız, bizler iktidarda olduğumuzda yeniden bu bayramı mı bize yaptırmak için mi uğraşıyorsunuz, bilemiyorum. Açıkçası, Kabotaj Bayramı önemli çünkü yabancılara verilen tavizle ilgili kısımda -biraz önce de bahsedildiği gibi- çöküşe sebep olabilecek, limanlarımızın tamamen yabancı işletmenin eline geçeceği bir durumu, imza sahibi sayın arkadaşımız bize bu konunun güvenlikle alakalı olmadığını söyledi ama tamamen güvenlikle alakalı. Ben bahsettiğiniz kısımdan bakarak söylemiyorum yani uyuşturucu kısmından bakarak söylemiyorum. Ama limanlarımız millî bir meseledir, millî bir meselede yabancılara, hele hele bilmediğiniz, hâlâ örtülü, flu görülen, Sayın Cumhurbaşkanının yapmış olduğu taahhütler, sözler var da bizi onun için mi bu kadar ısrarla zorluyorsunuz diye merak ediyorum.
Bu kanun teklifinin gündemden çıkarılmasıyla ilgili ısrarımız devam etmekte, şayet buradan çıkarırsanız Genel Kurulda bu konuyla ilgili de yine ısrarlarımız devam edecektir diyor, saygılar sunuyorum.