| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4780) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 15 .12.2022 |
İSMAİL KONCUK (Adana) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; sizi saygıyla selamlıyorum.
Hain darbe üzerinden altı buçuk yıl geçti ama ayaklarımız hâlâ yere basmadı. Devletin darbenin ilk yıllarında demokrasi dışı, hukuk dışı bir tepki göstermesi normal görülmelidir, zaten OHAL yasaları da bu anlamda düzenlenmiş yasalardır ama aradan altı buçuk yıl geçmiş, bu meselede hâlâ patinaj yapan bir Türkiye var yani hukuk devleti ilkelerini hâlâ inatla ve ısrarla hayata geçirmeyen bir Türkiye var; bu, ayıplı bir durum aslında, gerçekten ayıplı bir durum yani hukuk devleti ilkesinin son derece önde olduğu iddia edilen ülkemizde işi hâlâ komisyonlar marifetiyle yürütme ısrarını anlamak mümkün değil. Artık yargıya teslim edilmesi gereken bir sürece, bir döneme geldik, artık bu işler yargıya teslim edilmeli. Bu yargıya yol verilmediği sürece bu problemleri, arkadaşlarımızın anlattığı acıları, sıkıntıları, dramı yaşamaya devam edeceğiz. Her ne kadar Sayın Cihangir İslam'ın söyleminden rahatsız oldunuz ama orada şöyle bir haklılığı var: Şimdi, Akif'in meşhur sözüdür "Kenar-ı Dicle'de kurt aşırsa koyunu, adliilahi Ömer'den sorar onu." diyor. Şimdi, siz bu ülkenin iktidar partisi milletvekili olarak yaşanan hukuk dışı uygulamalara ses çıkarmadığınız sürece... Ben şuna inanıyorum yalnız, onu söyleyeyim: AK PARTİ'nin kıymetli milletvekillerinin de belki söylemese de bu yaşananlardan vicdanen rahatsızlık duyduğunu tahmin ediyorum, biliyorum; konuştuğum, sohbet ettiğim kıymetli milletvekilleri de var ama birtakım şeylerin nasıl yürüdüğünü hepimiz biliyoruz değerli milletvekilleri ama artık devletin, bilhassa devleti yönetenlerin bu konuda ayağının yere basması lazım. Bakın, kriterler... Bu OHAL yasası, hatta yargı bile bu kriterler üzerinden hareket ediyor, otomatik cezalar veriliyor yani mesela FETÖ'nün okullarında öğretmenlik yapmışsanız, efendim, AKTİF-SEN adlı bir sendikaya üye olmuşsanız, devletin gözetiminde olan, izniyle açılmış bir bankada hesabınız varsa bunlar terör örgütü mensubu olduğunuz için yeterli delil sayılıyor ve altı yıl üç ay gibi matbu ceza veriliyor. Şimdi, bu olabilir mi yani? Bu, trajikomik bir durum. Yani ataması yapılmayan öğretmenlerin tamamını atamıyorsunuz, ekmek bulamıyor çocuk; gidiyor, Millî Eğitim Bakanlığının izniyle açılmış, devletin kontrolünde olan bir okulda öğretmenlik yapıyor. Millî Eğitim Bakanlığının "Böyle bir sendika kuruldu ey eğitim çalışanları, öğretmenler." diye okullara resmî yazı gönderdiği bir sendikaya üye oluyor, "Gel bakayım hain." diye adamın yakasını yargı yakalıyor, işinden atıyor. Onu işinden atmak ya da onu hapse atmak da yetmiyor, onun çocuğundan, torunundan, kızından, kardeşinden de hesap soruyor. Mesela böyle bir insanın kardeşi devlet kademesinde bir işe başvursa, işte, "Ahmet'in kardeşi misin?" "Evet." "Kardeşim, senin kardeşin FETÖ'cüymüş, bu da FETÖ'cü olabilir." endişesiyle kamu kurum ve kuruluşlarına başvuramıyor, başvurursa...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Vekilim, kaç dakikaya ihtiyacınız var?
İSMAİL KONCUK (Adana) - Sayın Gergerlioğlu'ndan daha az konuşurum.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - O zaman ikinci beş dakikayı veriyorum, bitirelim inşallah.
İSMAİL KONCUK (Adana) - Ben örnek vermeyeceğim, örnek vermeye gerek yok, bu örnekleri hepiniz yaşıyorsunuz hayatınızda ama bu kriterlerin artık değişmesi lazım. Bu kriterlerin hiçbirinin hukuk devletinde bir delil olarak kabul edilmeyeceğini hepiniz biliyorsunuz, objektif kriterler değil bunlar.
Şimdi, ben hatırlıyorum -ben yıllarca sendikacılık yaptım- o zaman benim yanıma gelen bu işten atılmış, açığa alınmış birçok memur ya da öğretmen, okul müdürünün baskısıyla, hastane müdürünün baskısıyla, onların hatırını kırmamak adına bu sendikalara falan üye olduğunu söyleyenler de var. Yani bunlarla bir gönül bağı olmayan, böyle kazara atılan binlerce insan var. Milliyetçi, vatansever birçok insanın yani FETÖ yapılanması içerisinde olmayan birçok insanın dahi bu suçlamayla kamudan ihraç edildiğini, açığa alındığını, hatta hapse atıldığını biliyoruz. Dolayısıyla şunu düşünmemiz lazım değerli milletvekilleri: Yani yanlışa inanmak bir suç değil, yanlışa inanmak suç olarak kabul edilemez. Ben 2010'da Fetullah Gülen cemaatinin KPSS hırsızlığını ortaya çıkaran adamım, onu da söyleyeyim. Beni recmetmeye çalıştılar. akşama kadar Samanyolu televizyonunda, Zaman gazetesinde aleyhimde haberler yaptılar. Buna rağmen bunları ifade ediyorum çünkü ben hukuk devletine inanıyorum. Hukuk hepimize lazım, yarın bize de lazım. Dolayısıyla artık -bu cümleyi tekrar vurgulamak istiyorum- eleştirilerden rahatsız oluyorsunuz, farkındayız ama birtakım toplantılarda artık bu işin nihayetlenmesi gerektiğini de ifade etmeniz lazım. Bu milletin tepesine bomba mı atmış? Canına ot tıkayın kardeşim, ona bir sözümüz yok. Kurşun mu sıkmış? Canına ot tıkayın. Bu darbe elbette kabul edilemez, hain bir darbedir, yapanlar da haindir ama yanlışa inanan... Sayın Cumhurbaşkanımız da "Aldatıldık." dedi ya.
Şimdi, kamuoyu vicdanı şunu kabul etmiyor: Yani Zaman gazetesinin ortakları, ortağı bu ülkede kıymet görürken -Fettah Tamince miydi adı- gariban memurun, öğretmenin işten atılmasını hiçbir vicdan sahibi kabul edemez kardeşim. Efendim, Bank Asyanın yöneticiliğini yapmış insanlar ortada fink atarken, hatta şu anda AK PARTİ'nin bürokratı olarak görev yaparken gariban insanların, o çaycı, çorbacı dediğimiz insanların işten atılması, hapse atılması kabul edilemez. Burada kıymetli milletvekilleri de var. Hani, bir meşhur resim var ya, o fotoğrafa giren, Pensilvanya'ya gitmiş, Fetullah Gülen'i ziyaret etmiş, elini öpmüş ama burada hâlâ Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilliği yapan insanlar var. Şimdi, bunlar varken bu yapılanları millete, vicdanı olan herhangi birine izah edebilmeniz mümkün değil. Onun için artık Türkiye'de bu FETÖ'yle mücadele konusunda bu saçma sapan kriterlerin yerini objektif kriterler, hukukun kabul edeceği kriterler almalı diyorum.
Saygılar sunuyorum.