KOMİSYON KONUŞMASI

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Değerli Genel Müdür ve değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu benim katıldığım 3'üncü toplantı Türkiye Varlık Fonu denetimiyle ilgili. Şimdi, ilk toplantıdan bugüne çok fazla bir şey değil, hiçbir şey değişmedi. Milletin hür iradesiyle sandıktan seçilmiş bir Hükûmet milletin hür iradesini temsil eden Meclisten kendi siyasi tercihlerini öne çıkaran bir tercihte bulunarak Parlamentodan yasa geçirdi. Bu yasayla Türkiye Varlık Fonu kuruldu. Bu Varlık Fonu hâlen yürürlükte ve dolayısıyla da bu çerçevede eylem yapıyor, işlem yapıyor. Yöneticiler de geliyor, bize "denetim" adı altında bilgi veriyorlar. Dediğim gibi, bu benim 3'üncü Komisyon toplantısına katılışım. Cemal Bey baştan söyledi, usul tartışmaları olurken, yasanın ilgili maddelerini okudu, "O ilgili maddelere göre eylem ve işlem yapılıyor." denildi, bu yüzde 100 doğru. Burada yanlış bir şey söz konusu değil. Parlamento bir düzenleme yapmış, bir kurum oluşturmuş. Kurumun faaliyetlerini Türkiye'de normal olarak bütçe hakkının denetimiyle ilgili olan Sayıştayın dışına çıkarmış, başka bir yöntem geliştirmiş, özel olarak denetim kurmuş, bir noktaya kadar da Plan ve Bütçe Komisyonunu buna dâhil etmiş. Bütün bunlar doğru, bunlara bizim hiçbir itirazımız yok ve lütfen, eğer gelecek sene de böyle bir toplantı yaparsak "Efendim, Fondaki şirketlerin, kuruluşların yüzde 80'i zaten Sayıştay tarafından denetleniyor, geriye kalan yüzde 15'i de yenidir, dolayısıyla denetlenmiyor." diye bir şey söz konusu falan demeyelim. Bu bir veri, bunu kabul ediyoruz. Benim şahsen itirazım, partimin itirazı; bu yapının baştan yanlış kurulması ve dolayısıyla da bu birimin, bu ekonomik ünitenin bilinçli olarak baştan kabul edilerek Sayıştay denetiminin dışına çıkarılması, yanlış olan burası ve bu kanun değişmediği sürece de bunun geçerli olduğunu kabul ediyoruz ama önümüzde bir seçim var, seçimin sonucu nasıl gelişir, hep birlikte göreceğiz. Eğer millet bize iktidarı tevdi eder ve ülkenin yönetimi için yetki verirse biz bu Fonu, Millet Meclisinin, milletin verdiği yetkiyle ortadan kaldıracağız. Dolayısıyla da gelecek yıl belki burada siz olmayacaksınız "Varlık Fonu" diye de bir şey olmayacak. Ama biz şunu yapacağız: Yine Meclisin iradesiyle Varlık Fonunu kaldırdıktan sonra, onu yine kanun çerçevesinde Sayıştayın denetimine, geçmiş işlemlere tabi tutacağız. Onun sonucunda bize gelen raporda varsa bir yanlışlık, eksiklik, milletin hakkına, hukukuna tecavüz varsa onu yine bu Komisyona getireceğiz ve bu Komisyona da sizleri davet edeceğiz ve orada bunları size soracağız.

Dolayısıyla, Sayın Genel Müdür, benim bundan sonra söyleyeceklerimin içerisinde soru cümleleri olabilir, bu soru cümlelerini lütfen dikkate almayın; ben sizden cevap beklemiyorum, gerçekten cevap beklemiyorum ama soru cümlelerim olabilir. Mesela, Kuşoğlu Bey'in sorduğu sorular şunu gerektiriyor: Bu soruların cevabını alalım da "Acaba bu sistem nasıl daha iyileştirilebilir, nasıl daha milletin yararına olabilir_" ortaya çıkarmaya çalışıyor, katkı sağlamaya çalışıyor. Oysa ben, bu sistemin kökten yanlış olduğunu, Türkiye'de hazineyi ikileştirdiğini ve dolayısıyla katma değerinin olmadığını düşünüyorum. Ha "Bunu da nereden çıkarıyorsunuz?" derseniz, benim kendi hesabım, kitabım var. Siz bize 20 sayfalık bir sunum yaptınız, bu 20 sayfalık sunumda bol bilgi var ama analiz yok, hiçbir analiz yok. Mesela, 31 Aralık 2020 itibarıyla aktifleri 2,2 trilyon olan fon 3,2 trilyon dolara yükselmiş. Soru sormuyorum, sadece konuşuyorum, cevap istemiyorum.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Lira, lira.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - İnanıyorum, inanıyorum evet, buraya geldi.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - TL, TL.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - TL.

Benim sorum şu: Peki, bu nereden geldi? Katma değer yaratıldı, onun için mi büyüdü, yoksa 5 tane "entity" vardı, onun yerine 2 tane daha, 5 tane daha aldınız, onunla mı büyüdü? Böyle bir bilgi vermeniz gerekirdi ama ben cevap istemiyorum.

Onun dışında, öz kaynaklarla da aynı şey. Mesela, PTT zarar etti, ÇAYKUR zarar etti, bununla ilgili bir şey söylemeniz lazımdı. Hangi ekonomik koşullar, hangi zaruretler bunu buraya getirdi de uzun vadede toplumsal faydaya yönelecek olan bu zararı biz üstlenmek zorundayız? Zarar edebilir, evet, edebilir ama ileride belki o zarardan dolayı bunun ortaya çıkaracağı toplumsal bir faydası vardır, o zarara da biz bugünden katlanabiliriz ama bunu bize açıklamanız lazımdı; böyle bir şey de söz konusu değil.

Kamu bankalarıyla ilgili, arkadaşım da söyledi - cevap istemiyorum- yani önce görev veriyorsunuz, piyasa faizinin altında kredileri verdiriyorsunuz; kimin aldığı, kimin verdiği belli değil. Bu konuda o kadar çok şey söyleyebilirim ki fazla söylemeyeceğim çünkü bunların bir şeyi düzeltmeye, vesaireye katkısı olmayacak. Bunu ancak seçimden sonra gerçekten bir iktidar değişikliği olur da -"entity"i ortadan biz kaldıracağız- kaldırılırsa, Sayıştay gelip denetimini yaptıktan sonra ortaya çıkan durumu sizinle o zaman müzakere ederiz.

Dolayısıyla kamu bankasına zarar ettiriyorsunuz, ondan sonra da kamu bankasını yeniden sermayelendiriyorsunuz. Kazandığınız katma değerden elde ettiğiniz değerle mi kamu bankalarına sermayeyi koyuyorsunuz? Önce batırıyorsunuz, kusura bakmayın, ondan sonra da sermayelendiriyorsunuz. Bu, bir olmadı, iki olmadı, belki bundan sonra da olacak.

Lütfen, bana cevap vermeyin, sadece şu soruyu sorarak konuşmamı bitiriyorum: Kuşoğlu'nun sorduğu soruyu tekrarlayarak söylüyorum: Şu anda, Varlık Fonunun Türkiye Cumhuriyeti hazinesi üzerine özel sektör ve kamu sektörü bazında ve uluslararası ve yurt içi piyasalarına olan toplam ne kadar borcu var? Bir yerde -özür dilerim, bir bakayım da söyleyeyim- 56 milyar 856 milyon TL uzun vadeli yükümlülükleriniz var, bunun karşılığında da 54,5 milyar duran varlıklar var. Bu borcu niye ettiniz ve bu varlıklar nedir? Yani şu anda, toplam olarak eğer bütün bu varlıklar BOTAŞ'ından ÇAYKUR'una, efendim, PTT'sinden fondaki diğer varlıklara kadar, hepsi yerli yerinde dursaydı ve Türkiye Cumhuriyeti hazinesi şu kamu işletmeleri kapsamı çerçevesinde bunları yönetseydi daha mı fazla katma değer ortaya çıkacaktı ve daha mı az borcumuz olacaktı yoksa daha da mı fazla borcumuz olacaktı? Yani ne kattınız, ne sağladınız da bu kadar şey yaptınız? Dolayısıyla, bana göre -cevap istemiyorum- hükmümü veriyorum, Varlık Fonunun tek nedeni denetimden kaçmaktır, bu denetimden kaçmanın bedelinin de ne olduğunu 85 milyon Türk milleti henüz bilmiyor başına ne gelecek. Benim tahminim o ki şu anda merkezî iç borç toplam yükümlülüklerinin millî gelire oranı sizin dediğiniz gibi yüzde 40'lar falan değil, yüzde 70'lere yaklaşmıştır. Bunu iktidar değişikliğinde hep birlikte hesaplayarak göreceğiz.

Teşekkür ediyorum.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.

Sayın Yılmaz, hem soru sordunuz hem "Cevap istemiyorum." dediniz.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - İstemiyorum, hayır, çünkü...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Ama herhâlde Sayın Genel Müdürümüz...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Yok, hayır, istemiyorum.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Vermeyecek, istemiyorsunuz...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) -Sadece borçla ilgili cevap istiyorum, öbürünün cevabını biliyorum ben.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Peki.

Sayın Mustafa Kalaycı...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) -Başkanım, vaktim varsa iki dakika daha verebilir misiniz?

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Tabii ki, buyurun.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Ben şunu söyleyeyim, denetçi arkadaşlara seslenmek istiyorum: Gerçekten çok kapsamlı bir denetim raporu hazırlamışsınız ama bu hazırladığınız rapor buradaki Komisyonu ilgilendiren bir rapor değil. Siz öyle bir rapor hazırlamışsınız ki "Uluslararası denetim nedir, nasıl yapılır? Finansal denetim nedir, nasıl yapılır?" Öyle bir kapsamlı, detaylı rapor hazırlamışsınız ki eğer bundan sonra herhangi bir öğrenci, kişi bana "Ben filan kurumun iç denetim sınavı varmış, oraya hazırlanmak istiyorum, bana bir kaynak tavsiye eder misiniz?" derse sizin kaynağınızı tavsiye edeceğim. Bunun dışında bir faydası yok bu sizin hazırladığınız raporun ama tebrik ediyorum, gerçekten çok detaylı bir rapor var.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Yani "akademik" diyor.

TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Önemli bir fayda ama...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Evet, kabul ediyorum, tebrik ediyorum.

TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Kabul etmeniz de güzel bir şey.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Tabii, çok güzel şey var yani bunu okuyan kişi sınavı kazanır.