KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkanım.

Ben de iki üç dakikada tamamlayacağım.

Öncelikle teşekkürler sunumunuz için. Ben de 2016 yılında bu fonun kuruluş aşamasındaki kanun teklifindeki görüşmelere katılmıştım ve genel olarak -sorun da- denetim mekanizması, şeffaflığı, hesap verebilirliği konusunda ciddi tartışmalar olmuştu 2016'da, ki bunun üzerinden de bir sistem değişikliği de yaşayarak, bir parti genel başkanı olan, aynı zamanda bir Cumhurbaşkanının da seçildiği bir sistem değişikliği oldu. Daha sonra da bu Fonun genel olarak bütün yapısı Cumhurbaşkanına bağlandı ve sonradan tekrardan yönetim kurulları atandı. Değişiklikler oldu, ilk kurulduğunda atanan başkan sonra başbakanlık tarafından göreve alındı, sonra yeni tartışmalı kişiler atandı, işte Yiğit Bulut ismini çok duymuştuk. Yani Fon sürekli olarak bir tartışma konusu olmuştu. Sizin o belirttiğiniz şeffaflık, mali disiplin, hesap verebilirlik noktasında; kimler, nasıl, neden atanıyor bu kuruma? Hiç objektif kriterler yok, çok ciddi kamu kaynakları var burada. Devletin, kamunun, gerçekten gelecek nesiller açısından halkın vergileriyle oluşan kaynaklar bir fonda toplandı, uluslararası örnekler bize o zaman söylenmişti ama o örnekler ile bizim ülkemizin yönetim yapısı açısından ciddi bir makas var arada. Bu endişeler tabii giderek arttı, özellikle de atanan bu kişilerin neden, nasıl atandığı ve Cumhurbaşkanının doğrudan yetkili olması, işte söylendiği gibi denetim mekanizmalarını da kendisinin ataması; şeffaflık olmadı hiç. Borçlanma yapısı, Fonun kaynaklarının nereye gittiği, neden harcandığı, neden, nasıl tercihler yapıldığı; bu da doğal olarak bir sorun alanı. Ben Plan ve Bütçe Komisyonunun asli üyesi değilim, ben o rapora bakmadım ama genel olarak baktığım zaman, üyelerimizin ya da üyelerin konuştuğuna baktığımız zaman burada bir şeffaflık yok. Bağımsız bir denetim yapısı ama o kamu denetimi noktasında ciddi bir sorun alanı var. Bu da yapısal sorun, sistemin sorunu, Cumhurbaşkanına doğrudan bağlanmış olmasının getirdiği sorun ve objektif kriterlerle bu atamaların nasıl yapıldığının belirlenmemesi. Varlıkları içerisindeki kurumlar çok ciddi kurumlar, bu kurumların sermaye yapıları, aktifleri, kaynakları artıyor ama kârlılıklarında ciddi sorunlar var; mesela Halkbank, Vakıfbank, bu kurumların ciddi sorunları var. Posta Telgraf Teşkilatının kârlılığı, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının kârlılığı yine, benim not ettiğim kurumlar içerisinde. Böyle bir yapı varken bu kurumlarda bu Fonun varlık yapısı nasıl olacak?

Bir de benim dikkatimi çeken -ben Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesiyim- Santiago Prensiplerinden bahsettiniz Sayın Genel Müdür. Bu prensipler önemli ki burada da en önemlisi şeffaflık, sürdürülebilirlik, hesap verebilirlik. Bunlar çok ciddi sorunlar ama Avrupa Birliği raporlarında bu kuruma, Türkiye Varlık Fonuna ciddi atıflar var ve sizin bu söylediğiniz 3 kriterden ciddi uzaklaşan yapısından bahsediliyor ki benim söylediğim sorun alanlarından onlar da bahsetmişler. Raporun özellikle söylemiş olduğu kurumun yapısı. Özellikle getirdiğimiz son kanunla muafiyet, istisnalar getirdik. Hissedarlarla ilgili, fonlarla ilgili, bu bağlı kuruluşlarla ilgili bunun genişletilmesini sorun alanı olarak görüyor. Yatırım ve borçlanma yapısının bütçeye dâhil edilmemesini, yıllık bütçe rakamlarının toplulaştırılmasının bütçe raporlarının analiz edilmesini zorlaştırdığını yani o bizim söylediğimiz, bugün söylediğimiz o teknik konuları bir sorun alanı olarak görüyor yani şeffaflık konusu, raporlaştırma ve kamuoyuna bunları açıklama...

Tabii, şimdi, kişisel tercihler var burada; parti genel başkanı olan bir Cumhurbaşkanının kişisel tercihlerine göre o harcama kaynakları da değişiyor ya da fonun nerelerde kullanıldığı da şeffaf değil, kimlere gittiği... Siyasi ya da parti bağı olan kişilere mi gidiyor bu kaynaklar? Bu da eleştirilmiş. Ya, burada yapısal sorunlar var, bu yapısal sorunlar da sistemin sorunları. Bu Fon doğal olarak Cumhurbaşkanına bağlandı.

Bir de şunu söyleyeceğim: Çevre ve sürdürülebilirlik, kalkınma hedeflerini ortaya koydunuz. Birleşmiş Milletlerin kalkınma hedefleri çok ciddi, çok önemli ama biz... Şimdi, bu salonda öyle kanunlar görüşüldü ki işte, iki hafta önce zeytinlik alanların madenlere açılması. Yani burada, çevreyle, Birleşmiş Milletlerin kalkınma hedefleriyle uyumsuz o kadar kanun görüşüldü ki ÇED raporlarının ortadan kaldırıldığı, işte, kamu, yeşil ya da çevre alanlarının tahrip edildiği. Ya, böyle bir tezatlık da varken sizin bugün bu hedefi ortaya koymanız elbette şirketlerin buna dönük... İşte ya da uluslararası fonlarda temel sorun da bu zaten, iklim değişikliği, çevreye duyarlı krediler, projeler, finans sisteminin özellikle buna duyarlı olması gerekiyor ama Hükûmetin genel politikaları bundan daha farklı bir noktada.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamamlarsanız...

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Siz orada bir zorluk yaşıyor musunuz yani nasıl bir süreç oluyor?

Teşekkür ederim.

Başarılı çalışmalar...