| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 6741 Sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Uyarınca Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonunun 2021 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetler ile İlgili Denetim Raporlarının Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi (3/2092) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 05 .01.2023 |
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarımız, çok değerli Varlık Fonu yöneticileri ve çalışanları, değerli denetçiler ve basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, tabii, bu Varlık Fonu niye kuruldu tartışması yapıldı. Bu Varlık Fonunda bulunan şirketlerin denetimden kaçırılmak yoluyla, kaçırılmak istenmesi üzerine bunun kurulduğunu iddia eden milletvekilleri oldu. Tabii, burada daha önce de söylendi, bu Varlık Fonu içinde yer alan -aşağı yukarı- 29 şirketten yüzde 90'ı zaten Sayıştay denetimine tabi ve bunlar hem bir kez daha hem de diğerleri de uluslararası sektörler tarafından akredite edilmiş denetim şirketleri tarafından denetleniyor yani burada bunun denetlenmesiyle ilgili herhangi bir sıkıntı yok. Yani buradaki temel amaç bu şirketlerin denetimini yaptırmamak değil, buradaki Varlık Fonunun kurulmasındaki amaç şu: Tabii, geçmiş yıllara gittiğimiz zaman 96-97 yıllarında 54'üncü Hükûmet Başbakanımız rahmetli Necmettin Erbakan'ın o dönemde yaptığı bir proje vardı ve Türkiye'nin kamu iktisadi teşebbüslerinin varlıklarının hepsini bir araya toplayarak o dönemde yani bu varlıkların bankalardan yüksek oranda faizle kredi almasının önüne geçmiş ve varlıkları olan kamu kurumları varlıkları olmayanlara bu yönde destek vermiş, bunun neticesinde de çok önemli başarılar elde edilmiş ve o dönemde ilk defa mesela, denk bütçe yapılmıştır.
Buradan yola çıkıldığı zaman buradaki Varlık Fonunun esas kuruluş amacının yine Türkiye'nin varlıklarını en iyi şekilde, profesyonel şekilde... Burada işte, Santiago Prensipleri sayıldı, profesyonel yönetim, performans odaklılık, etkin risk yönetimi, şeffaflık, sürdürülebilirlik ve hesap verilebilirlik üzerine bir yönetim sergileyerek bunları en iyi şekilde yönetmek. Sadece yönetmek mi? Hayır, aynı zamanda buradaki Türkiye'nin varlıklarını bir araya toplayarak buradan bir güç oluşturmak ve bu gücün neticesinde Türkiye'nin neye ihtiyacı var, hangi sektörlerde yatırıma ihtiyacı var, daha çok biz ithalatta nelere bağımlıyız; bunları aşmak adına Türkiye'nin önünü açmak ve finansal bir güç oluşturmak, esas temel amacı bu. Dolayısıyla da bu yönde de atılan adımlar gerçekten de yani yeni başlamış ama inşallah, yapılan bu yapılanmanın Türkiye'nin lehine olacağını biz düşünmekteyiz. Neticede, burada, ben tabii ki...
Başkanımız Arda Bey şunu söyledi: Mesela, "İnsan kaynaklarında biz kamuda çalışan kamu personelimizi tabii, etkin ve verimli olarak kullanabiliyor muyuz?" diye baktığımız zaman gerçekten de bu yönde bir sıkıntıdayız ve işte, pasif emeklilikten bahsetti, emekli olanların yanında pasif emeklilikten, işte olup fakat performans göstermeyen personelden. Ben, tabii, şurada bunu sormak istiyorum: Diyelim ki sizin bu bünyenizde topladığınız 29 şirketten bir kısmı kamu iktisadi teşebbüsleri. Burada diyelim ki personelin performansını nasıl değiştireceksiniz? Yani bu eskiye dayalı, eski kanunlara göre girmiş olan personelin diyelim ki çalışabilirliğini nasıl artıracaksanız? Burada verimliliği nasıl artıracaksınız? Tabii, bunun içlerinde işte Türk Hava Yolları gibi yönetim şekli olan, bankalar gibi yönetim şekli farklı olanlarda bunu yapmak kolay ama diyelim ki bazı sektörlerde örneğin TÜRKŞEKER'de şeker fabrikalarında bunu yapmak oldukça zor.
Bir diğer sorun, tabii, burada bir diğer önemli konu da bu 29 şirketteki her bir şirketin bir yönetim kurulu var ve bunların bir hedefleri var, çalışması var ve dolayısıyla da geleceğe bakışları var; siz ne yapıyorsunuz da yani bu şirketlerin yönetiminde nasıl etkili oluyorsunuz? Diyelim ki Türk Hava Yollarında, Halkbankta, diyelim ki Vakıfbankta, TÜRKŞEKER'de... Mesela, diyelim ki TÜRKŞEKER size bağlı, Tarım Bakanlığına bağlıydı, daha sonra size bağlı oldu. Diyelim ki işte piyasalarda, tüm dünyada şeker fiyatları arttı ve birden 4-5 katına çıktı ve maliyetleri, eski maliyetleri olmasına rağmen Türkiye'deki diyelim ki özel sektör de bundan istifade ederek şeker fiyatlarını önemli bir ölçüde artırdı. Mesela, siz, burada ne gibi bir önlem aldınız veya daha etkin bir önlem alabilseydiniz bu fiyatlar buraya yükselir miydi diye ben sormak istiyorum.
CAVİT ARI (Antalya) - Kutluyorum sizi.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Tabii, dolayısıyla da burada şunu şey etmek lazım: Yani bizden sonra tabii ki inşallah biz Hükûmete devam edeceğiz ve neticede bunun kararını verecek olan halkımızdır ama yapılan her şeyi bozmaya, eskiye götürmeye, eski düzen iyi olsaydı, e o zaman bizim diyelim ki...
CAVİT ARI (Antalya) - Muhalefete alışmaya başladın sen bravo.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Yirmi yıl oldu ya, siz eskisiniz zaten.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - İsmail Bey, sizi böyle alalım.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sizin bilmediğiniz şu: Biz iki taraftan da bakabiliyoruz...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Fikret Bey, geldiğiniz belli oluyor hemen bak.
Lütfen müdahale etmeyelim, rica ediyorum.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Biz halkın geldiği yerden bakıyoruz, halkın ne sorunu varsa onu çözmek bizim görevimiz ve neticede de şimdi şöyle bir şey: Bu, tüm dünyayı etkileyen bir sorun, sadece Türkiye'yi değil ki. Diyelim ki şeker kamışından üretilen şekerin maliyeti eskiden pancardan üretilenin yarı fiyatıydı ama maliyetler o kadar arttı ki bu şeker kamışından üretilen şekerin fiyatı pancar fiyatından üretileni geçti, esas problem de burada yani sadece Türkiye'ye has bir şey değildi ve dolayısıyla da esas önemli olan nedir biliyor musun? Vatandaşların dertleriyle dertlenmek ve bir sorun varsa da onu çözmek bizim amacımız bu. Yoksa, bizim amacımız sadece diyelim ki her şey güzel, her şey iyi demek değil, bağcıyı dövmek değil. Burada diyelim ki siz eskiye hep gitmeyi düşünüyorsunuz. Yani eskiden zaten bir başarı olsaydı buna ihtiyaç olmazdı belki arkadaşlar ve dolayısıyla bit pazarına da rahmet yağardı. Benim diyeceklerim tabii ki bunlar.
Bir de Başkanım şunu söylemek istiyorum: Tabi, bugün, mesela bir teknoloji fonu kurmuşsunuz bu, çok güzel bir şey. Mesela, tüm dünyanın geleceği teknolojide ve dolayısıyla da...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne yapmış?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ya, mesela, TÜBİTAK aşağı yukarı Pardus yazılım şeyini kurmuş ve dolayısıyla da bunu mesela Vakıf Katılım Bankası Pardus'un yazılım şeyini kullanmaya başlamış ve dolayısıyla da yani şu var arkadaşlar...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Nesini kullanmış İsmail Bey?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sen bilmiyorsun Fikret Hocam, Pardus yazılım şeysi TÜBİTAK'ın, onu da bilmiyorsun yani.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ona Linux işletim sistemi diyorlar, sen de bilmiyorsun.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - İşletim sistemi pardon, yazılım diyorum, işletim sistemi. Bunu işte Vakıf Katılım kullanıyor ve biz eğer buradaki teknoloji fonunu iyi bir şekilde yönlendirebilirsek, gençlerin önünü açabilirsek, burada çalışmak isteyen, yatırım yapmak isteyenlerin önünü açabilirsek Türkiye gerçekten de daha iyi konuma gelecektir diye ben düşünüyorum.
Diğer taraftan, tabii ki Paylan şunu söyledi: "Çalışanların işte bu toplam gelirden aldığı pay düştü." diye söyledi. Tabii ki bu 2 şekilde yorumlanabilir. Eğer, sizin teknolojiniz ne kadar çok artarsa ve teknolojiniz artarsa ve modernize ne kadar artarsa maliyetler içindeki işçilik payı da o kadar düşebilir diye de bakılabilir arkadaşlar.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, yapma gözünü seveyim.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sayın Başkanım, ben tabii ki çalışmalarınızda başarılar diliyorum. İnşallah, Türkiye'nin yarınları sizin bu çalışmalarınız sayesinde daha iyi olacaktır diyor, herkesi saygıyla selamlıyorum.