KOMİSYON KONUŞMASI

VAHAP SEÇER (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, aslında Bakanlığınızın genel bütçesinden veya sorun teşkil eden faaliyet alanlarından ziyade, haziran ayında konuştuğumuz konuları tekrar konuşuyoruz, iş sağlığı ve güvenliği konusu, işte iş kazaları, özellikle maden kazaları. Tabii, konuşmakta da haklıyız. Haziran ayında torba yasa görüşmeleri sırasında Soma faciası henüz yeni olmuştu ve burada buna ilişkin önemli müzakereler oldu ama o günden bugüne hâlâ asansör kazaları, mevsimlik işçilerin nakliyesi sırasında meydana gelen ve en son da Ermenek'te meydana gelen bir kaza var.

Şimdi, tabii, şeye baktım, özellikle hem mayıs yani o Soma'da meydana gelen büyük faciadan sonraki ayların çetelesine baktım, bir de iktidarınız boyunca meydana gelen kazalara baktım, bu konunun bu kadar konuşulmasını da yadırgamadım. Yani gerçekten ancak savaşlarda bu kadar insan kıyamı oluyor. Bakın, 2002 yılının son iki ayında yani iş başına geldiğiniz 2002'nin son iki ayında 146 işçi yaşamını yitiriyor iş kazalarında, 2003'de 811, 2004'te 843, 2005'te 1096, sürekli artan bir trend ve en nihayetinde 2014 yılının ilk on ayında ise 1.600 işçi yaşamını yitiriyor iş kazalarında ve "top" noktaya, "pick" noktaya maalesef bu ölümler ulaşmış oluyor.

İş güvenliği ve sağlığı konusuna ilişkin yaptığımız özellikle yeraltı madenlerindeki çalışma koşullarının tekrar gözden geçirilmesi, iyileştirilmesi tartışmaları sırasında yani haziran ayı içerisinde yine iş kazalarında 150 vatandaşımız yaşamını yitirmiş, temmuzda 130, ağustosta 158, eylülde 146 ve ekim ayında 160 işçimiz yaşamını yitiriyor. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Aslında bu, Hükûmet açısından da gerçekten bir utanç vesikası, Avrupa'da 1'inci, dünyada da 3'üncü olduğumuzu görüyorum.

Şimdi, geçtiğimiz günlerde biliyorsunuz bu kaçak saray meselesi çok tartışıldı, buna ilişkin de Sayın Cumhurbaşkanı yani orayı ikâmet olarak kullanacak Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: "Biz dünyanın her tarafını geziyoruz, dolaşıyoruz. Buralar bir ülkenin itibar makamlarıdır, bu itibar makamlarında herkes buralara bakarak kararını verir." Yani ben gerçekten bu ülkede yaşamaktan bir kez daha endişe duymaya başladım, bunlar çağ dışı zihniyetler. Bir ülkenin itibarı, bir ülkenin muteberliği herhâlde gelişmişliğidir, gelir düzeyindeki yüksekliğidir, demokrasisidir, özgürlükleridir, insan haklarıdır, işte, böyle işçi kazalarında en üst noktalarda değil, mümkün olduğunca ülke sıralamalarında en aşağıda olmalarıdır.

Şimdi, sizlerin değerlendirmeleri var Sayın Bakan, özellikle Soma'ya ilişkin, daha sonra Ermenek'teki kazalara ilişkin. Mesela Soma'ya ilişkin bürokratlarınıza soruşturma izni vermediniz ve bu talebe dediniz ki: "İdeolojik." Bir kere bunun altını bir açmanız lazım. Nedir yani ideolojik olan? Böyle bir talebin ideolojik olması... Neticede yargı sizden soruşturma izni istiyor, kuvvetler ayrılığı, siz yürütmesiniz, gayet doğaldır. Denetim mekanizması var, sizlerin eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır, bu konuda da hesap vermek durumundasınız. Buradaki kastettiğiniz konu nedir? Bir de denetim konusundan şikâyet ediyorsunuz ve denetimde işini yapmayan denetmenleri, müfettişleri namert, namussuz gibi birtakım ifadelerle değerlendiriyorsunuz, bu da çok önemli bir çıkış yani bir psikolojinin dışa vurumu böyle öfkeli bir şekilde. Bunun bir birikim olduğunu, sadece bu kazalara yönelik ya da Ermenek'te birtakım işini yapmayan ya da eksik yapan ya da suistimal eden denetim memurlarına yönelik değil ama geriden gelen bazı birikimlerin olduğunu düşünüyorum.

Şimdi, burada, tabii, çok çeşitli iddialar var Sayın Bakan, bu kazalara ilişkin bir siyasetçi, iş adamı ve bürokrat üçgeni var. Nedir? Maden faaliyet alanı Türkiye'deki en kârlı sektörlerden bir tanesi, hatta en başında olan. Bu sektördeki kârlılık oranı yüzde 15,5 gibi önemli bir noktada. Diğer sektörlerin ortalamasına bakıyorum, 3,9 civarında bir kârlılık oranı var. Tabii, bu da sizin de eleştirdiğiniz, bir başka bakanın da değerlendirme yaptığı... Yani işverenlere yönelik suçlamalar yaptığınızı da biliyorum. Tabii ki işverenlerin, o vahşi kapitalistlerin iştahını kabartıyor, önemli bir sektör. Bir maden havuzundan... Hani medya havuzu diye bahsediyoruz ya olayı da çok magazinsel bir hâle getirmek istemiyorum. Şimdi, bu konuda örneğin çarpıcı iddialar var. 16 Haziran 2012'de çıkartılan bir yönetmelikle ruhsat işlemleri Başbakanlık bünyesine bağlanmış yani bu önemli bir karar. Niçin Başbakanlık ruhsat işlemlerini yapıyor? Güvenlik nedeniyle olduğu söyleniyor. Burada terör örgütüne ya da terör örgütlerine finansal destek sağlayan bazı iş adamlarının önemli madenlerde işletme hakkını, ruhsatını elinde bulundurdukları söyleniyor, o saikle, o gerekçeyle de Başbakanlığa bağlandığı söyleniyor sizin tarafınızdan. Ancak olayın öyle olmadığını görüyoruz ve bu anlamda da partinize yakın çok sayıda iş adamının, madencilik faaliyetlerinde alakası olmayan çok sayıda iş adamının bu konuya ilişkin şirketler kurduğunu ve bu ihaleleri ya da bu tahsisleri, madencilik faaliyetlerine ilişkin ruhsatları aldıkları iddiaları var ve o şirketler de -Başbakana, Sayın Cumhurbaşkanına çok yakın olan şirketlerin ya da iş adamlarının da ismi burada geçiyor- bunlar bu faaliyeti yapmıyor, onlar da bir alt işverene, taşerona bunu veriyor ve bu sistem, bu saadet zinciri bu şekilde işliyor gidiyor diye iddialar var. Tabii, bunların da yanıtını verecek olan sizlersiniz.

Siz diyorsunuz ki: "Buradaki herkes suçlu." Ermenek'teki madeni işleten şirketin sahibinin avukatının bu konuda ilginç bir değerlendirmesi de var, televizyonda da izledim, çok kısa bir iki alıntı yapacağım, diyor ki örneğin: "Burada devletin suçu var yani devlet uyarmalı ve imalatı durdurmalıydık şirket olarak." Niçin? İmalat planı ve haritası yok. Diyor ki: "Yani devlet burada işini yapmamış, siz bizim üzerimize gelmeyin. Devlet işini yapsaydı, denetimini düzgün yapsaydı, zamanında yapsaydı, uyarsaydı, biz de bunu yerine getirmediğimiz için madenimizi kapatsaydı, onun için burada devlet suçludur." Şimdi, işin özü şu Sayın Bakan: Konudan da madencilik faaliyetlerinden de hiç anlamayan bir vatandaş olarak ben şunu düşünüyorum: Türkiye'nin madenleri, yeraltı zenginlikleri var, iyi, güzel, hoş. Bunu birilerinin marifetiyle ekonomiye kazandırmamız lazım. Bunu nasıl yapacağız? Devlet marifetiyle yaparız, Türkiye'de madenler devletin sorumluluğunda, devletin mülkü ya da işte, sizin yeraltı madenlerinde yaptığınız gibi, örneğin kazaları çok konuştuğumuz kömür madenlerinde redevans ya da hizmet alımı sistemiyle bunu yapacağız. Şimdi, bunu başarabiliyor muyuz Sayın Bakan? Bakın, sunumunuzda ilginç bir değerlendirme var, en son yazılan ironi niteliğinde, gerçekten kim yazmış, kim kaleme almış yani takdire şayan. Diyorsunuz ki: "Faaliyetlerinizi, bu konudaki çabalarınızı, çıkardığınız yasaları, ikincil mevzuatları, denetimleri, yayım çalışmalarını onları anlatıyorsunuz, diyorsunuz: "Şu ana kadar ifade ettiğim tüm çaba ve gayretlerimize rağmen önce Soma'da, ardından İstanbul'daki asansörde ve en son da Ermenek'te bizi derinden üzen facialar yaşanmıştır. Yani ben önlemimi alıyorum yasal anlamda, gerekli mevzuatları, düzenlemeleri yapıyorum ancak yine bu sorunları aşamıyorum. Yaşadığımız bu acılar sorunun mevzuattan ziyade -bu bir ikrardır- uygulamada olduğunu..." Diyorsunuz ki: "Farkındalık eksikliğinden."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VAHAP SEÇER (Mersin) - Bu farkındalığı yaratacak olan sizsiniz.

"İnsan hayatını hiçe sayan, kâr hırsından ve iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini gereksiz bir maliyet olarak gören zihniyetten kaynaklandığını bize gösterdi." Yani hoppala diyesim geliyor. Ya, böyle bir anlayış olur mu Sayın Bakan yani bu yazılır mı buraya? Ben mi sorumluyum ondan, yurttaş mı sorumlu, muhalefet mi sorumlu? Kapatın gitsin. İroniye bakın: "Maalesef daha fazla kazanma hırsı, vicdanları âdeta kömürden daha kara bir hâle getirmiştir." Bu olmaz. Şunu söyleyin: "Biz buraları işletemiyoruz, madenleri kapatıyoruz." Yani Türkiye her ay bu konuları tartışıyor, iş kazaları, maden kazaları, olacak iş değil. Dünyada bunun bir örneği yok. Kapatın madenleri, kapatın madenleri! Paranız da çok, 1,5 katrilyon liraya saray yaptırıyorsunuz, demek ki paranız var. "Dünyanın da 16'ncı ekonomisiyiz." diyorsunuz, paranız var demek ki. Kapatın madenleri. Efendim, madencilik faaliyet alanı olan bölgelerde birçok...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Üretimin olmaması, insanların işsiz kalmasıyla bayram mı yapacaksınız?

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) - Maden kapatılır mı ya?

VAHAP SEÇER (Mersin) - Anlatıyorum, bir dakika Hüseyin, bir dakika dinle.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Binlerce insanın işsiz kalması...

VAHAP SEÇER (Mersin) - Birçok, efendim, insanlar, sosyoekonomik sınıflar bundan faydalanıyor. E güzel, siz güçlü bir iktidar olduğunuzu iddia ediyorsunuz.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Öldürün o zaman insanları canım.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Durdurun bu kadar ölümü. Efendim, Zonguldak'ta, Soma'da, Ermenek'te alternatif iş sahaları açın bu insanlara. Yani yapamıyorsunuz, başaramıyorsunuz ya da şöyle yapalım...

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) - Adnan Ağabey...

VAHAP SEÇER (Mersin) - Bir saniye Hüseyinciğim dinler misin, bir saniye.

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) - Kapatılır mı ya?

VAHAP SEÇER (Mersin) - Bir dinle, bir dinle ama beceremiyorsun, başaramıyorsun, iflas etmişsin, kapat işletmeni. Hüseyin, işletmen iflas etmiş!

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Siz karşı çıktınız ya! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

VAHAP SEÇER (Mersin) - Devlet yapsın efendim, devlet yapsın bu faaliyetleri. Her şeye gücümüz yetiyor da bunu madem başaramıyoruz, bunu özel sektöre bağlıyorsunuz, sisteme bağlıyorsunuz. Devlet yapsın bu işi, devlet hazineden sübvanse etsin, zararı karşılaşın. Bunun başka çaresi yok, yoksa her ay geliriz, Allah vermesin yine bir maden faciasından sonra burada havanda su döveriz. Bakın, dört saattir tartışıyoruz, havanda su dövüyoruz, bir adım öte gidemedik. Yine bu mevzuatlarla, bu anlayışla bu kazalar devam edecek.

Şimdi, Sayın Bakan, Suriyelilerin sorunu var. En son burada bir sayın bakanın verdiği rakama göre 1,7 milyon, Türkiye'de şu anda misafir statüsünde Suriyeli insan burada yaşam mücadelesi veriyor. Bunun, başına dönmek istemiyorum, bugünkü tablonun altını çizerek söylüyorum, tabii ki sorumlusu sizin Hükûmetiniz ama gelinen noktada, sizin alanınız olan çalışma hayatına da önemli olumsuzluklar sağlayan bir sorunla karşı karşıyayız. Özellikle, misafirlerin bulunduğu bölgede yani Suriye sınırına özellikle komşu illerde -bunlardan bir tanesi de benim seçim bölgem olan Mersin'de- kayıt dışı çalışma miktarının, oranının çok yükseldiğini görüyoruz. Bunun temel sebeplerinden bir tanesi de Suriyeli insanların özellikle tarım alanında, küçük sanayi sitelerinde ya da vesaire diğer sektörlerde, inşaat sektörlerinde kayıt dışı çalışmaları ve ücret olarak da çok düşük ücretlere çalışıyorlar bunlar ve ben biliyorum, buna da şahit oldum, Hükûmetiniz de buna göz yumulmasını sağlıyor yani şikâyet falan hikâye...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Seçer, lütfen toparlayın.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Yetkili mercilere şunu söylüyorlar: "Bizim yapacağımız bir şey yok, emir yukarıdan geliyor, bunlara göz yummak zorundayız." Şimdi, bir demecinizde, bunlara bir mor kimlik verileceğini ve beş yıl sonra da ki herhâlde bunların geri gitme ihtimalleri de yok. Yine geçtiğimiz günlerde Sayın Kurtulmuş burada AFAD'tan sorumlu bakan sıfatıyla, bunların muhtemelen önümüzdeki süreç içerisinde vatandaş yapılacağını söyledi. Siz de aynı şekilde bir beyanat verdiniz. Yalnız, şimdi netice itibarıyla bizim ülkede de işsizlik son derece yüksek, işte son rakamlar yüzde 9,8 işsizlik oranımız; tarım dışı işsizlik yüzde 12,2; genç işsizlik oranı 18,2 ve kayıt dışı istihdam her ne kadar resmî olarak 35,7 de görülse çok fazla miktarlarda. E bizim vatandaşlarımız ne olacak?

BAŞKAN - Sayın Seçer, son cümlelerinizi alayım lütfen.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Doğal olarak bizlerden istihdam alanı yaratmamızı bekleyen insanlar varken böyle bir sorunla karşı karşıyayız. Özellikle, kısa vadede bu konuda yani bu misafirlerin düşük ücretlere kayıt dışı bir şekilde çalışmasını ortadan kaldıracak, bizim kendi işsizimizi, kendi yurttaşımızı mağdur eden bu sorunu çözeceğinizi, orta ya da kısa vadede aldığınız önlemleri sizden duymak istiyorum.

Bütçenizin hayırlı olmasını diliyor, teşekkür ediyorum.