| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve 62 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4810) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 09 .01.2023 |
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, değerli bürokratlarımız, değerli basın emekçileri, STK'lerin değerli temsilcileri; aslında çok önemli bir kanun teklifini, düzenlemeyi görüşüyoruz. Burada sizlerin de daha önce belirttiği gibi milyonlarca insanın geleceğini ifade eden düzenlemeleri görüşüyoruz. Nedir bunlar? En düşük emekli aylığının 3.500 TL'den, 5.500 TL'ye çıkarılmasını görüşüyoruz. İşçi ve esnaf emeklilerinin aylıklarına yapılacak olan yüzde 30 zammı, özel sektör işverenlerine 2022 Ocak-Haziran döneminde çalıştırdıkları işçi başına 400 TL aylık prim desteği verilmesini; bunları görüşüyoruz. Yine kamuda çalışan memur ve sözleşmeli personel ile memur emeklilerine 2023 yılı Ocak ve Haziran dönemi için yüzde 30 oranında zam yapılması öngörülüyor. Bir de UEFA'yla ilgili 2 tane güncelleme maddemiz var.
Şimdi, değerli arkadaşlar, elbette ki teklif sahibi, imza sahibi arkadaşlarımıza getirdikleri bu teklifle ilgili çalışmalarından dolayı teşekkür etmek isterdim, yine de emeğinize teşekkür ediyoruz ama bu yarım bir teşekkür. Neden yarım bir teşekkür? Çünkü getirilen teklifin tamamı Cumhurbaşkanı tarafından "Verdik, yaptık, ettik." şeklindeki bir üslupla zaten kamuoyuyla paylaşıldı yani bu teklif Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin sizlere vermiş olduğu yetkiyle sizin düzenleyerek getirdiğiniz bir düzenleme değil. Bakın, bu konuyla ilgili daha önce burada ciddi tartışmalar oldu, usul üzerine tartışmalarda. Sayın Komisyon Sözcümüz Bülent Kuşoğlu bu konuyu çok detaylı bir şekilde orada eski sistem ile yeni sistem arasındaki farkı açıklayarak anlattı. Sayın Aydemir eleştirdi bizi: "Niye bunu eleştiriyorsunuz? İşte, bir siyasi partinin de lideri Cumhurbaşkanı bunu söyleyemez mi?" Evet, söyleyebilir. Nasıl söyleyebilirdi? "Evet, biz bunu böyle önerdik. Türkiye Büyük Millet Meclisinden de bu düzenlemenin böyle çıkmasını temenni ediyoruz." gibi bir açıklamayla açıklasaydı belki bu, daha kabul edilebilir olurdu değerli arkadaşlar. Hep "kural ve usul" diyoruz ya, Sayın Başkanımız da bunu çok vurguluyor, işte, aslında bu da kuralların, usulün ve yasaların tam, doğru ve ciddi bir şekilde uygulanmasıyla ilgili bir konu değerli arkadaşlar.
Şimdi, tabii, önce, yüzde 30 zamla başlamak istiyorum ben. Yani artık yönetemediğiniz bir sürece girdiğinizi de kabul etmeniz lazım. Şimdi, önce, dediğim gibi memur ve emekli sözleşmeli personellere ocak-haziran dönemi için yüzde 25 zam açıklandı. E pek tabii ki seçim dönemi, gelen tepkiler, zammın enflasyon oranının çok çok altında kalmış olmasıyla Sayın Cumhurbaşkanı biraz da lütfederek bu zammı yüzde 30'a çıkardı. Sizlerin, Komisyon başladığı zaman, iktidar partisi mensuplarından birkaç arkadaşımızın bu yüzde 30 oranıyla övünüyor olmasını yani esefle karşıladım gerçekten. Hani sessizlik içerisinde kalsanız daha kabul edilebilir olabilirdi diye düşünüyorum. Bir kere, kimin parasını kime veriyoruz? Vatandaştan toplanan vergilerle oluşan bütçeden bu ülkeye emek veren işçiye, memura ve emekliye bir pay ödüyoruz; önce bunun altını çizelim yani lütufta bulunmuyoruz aslında. Zammın verilişi bile devlet ciddiyetinden uzaklaşmış durumda.
Şimdi, yüzde 30'la ilgili söyleyecek çok şey var değerli arkadaşlar. Burada enflasyonlar arası bir tartışma sürüyor çünkü 3 tane enflasyon değerini konuşuyoruz, değil mi? Çünkü TÜİK'in artık hiçbir inandırıcılığı kalmadı. İTO enflasyonu var. Başka ne var? ENAG enflasyonu var, bir de TÜİK enflasyonu var. 2022 yılı enflasyonu ENAG'a göre yüzde 138, İTO'nun, İstanbul Ticaret Odasının endeksine göre yüzde 93, TÜİK'e göre ise baz etkisiyle birlikte yüzde 64 olarak açıklandı. Şimdi, değerli arkadaşlar, nereden bakarsak bakalım arada uçurumlar var. Ciddi uçurum var. Yani ENAG enflasyonuyla arada 74 puan, İTO'nun enflasyonuyla 29 puan var. Tabii ki "Şöyle açıklandı, işte, böyle belirlendi enflasyon oranları." diyebilirsiniz, bunları konuşabilirsiniz, tartışabilirsiniz ama 2 tane değil, 3 tane değerden bahsediyoruz ve değerlerden bir tanesi de İstanbul Ticaret Odasının. O yüzden, açıklanan bu değerleri kesinlikle yok sayamazsınız, hele de TÜİK'in artık bu kadar tartışıldığı bir süreçte çünkü TÜİK, artık yok hükmünde bir kurum hâline dönüşmüştür. Aralık enflasyonunu da TÜİK yüzde 1,2 açıklayarak aslında emeklinin, memurun, işçinin, maaşının aylığının, ücretinin belirlenmesinde aslında cebinden hakkının çalınmasına yine bir katkıda bulunmuştur.
Şimdi, değerli arkadaşlar, hep enflasyon üzerinden, enflasyon rakamları üzerinden konuşuyoruz ama biraz da fiyatlar üzerinden konuşalım. Fiyatlara baktığımızda, çarşı pazar yanıyor, kan ağlıyor, insanlar gerçekten evine ekmek götüremiyorlar, alım güçleri tamamen düşmüş; kuru soğana gelen zam bir yılda yüzde 315 olmuş, toz şekere yüzde 165 değerli arkadaşlar. Çok veri var, hepsini paylaşamayacağım ama birkaç tane paylaşmak istiyorum. Yani lahana, lahana yüzde 159 zamlanmış, pirinç yüzde 124. Bakın, pasaport harçlarına yüzde 123 zam geldi. Hadi gıdadan başka bir alana geçelim. Doğal gaza yüzde 166 zam. Ya, sizin bu verdiğiniz yüzde 30 zamla, emekliye reva gördüğünüz 5.500 TL'yle bu enflasyon, bu pahalılığın altından bu vatandaşlar nasıl kalkacaklar? Ya, buna inanabiliyor musunuz gerçekten? Rakamlar ortada.
Bir de Bakan Bilgin'in açıklamasına değinmek istiyorum, şöyle bir açıklaması olmuştu: "'Acaba asgari ücret üzerinden, asgari ücret kadar yüzde 55 zam yapılır mı memurlara?' şeklinde yani bu yapılır mı gibi saçma sapan tartışmalar var." diyebildi değerli arkadaşlar. Ya bunun neresi saçma sapan bir tartışma? Vallahi bu sözü kendisine biz tabii iade ediyoruz, Sayın Bakanın bir kere daha düşünmesini rica ediyoruz bu sözü üzerine.
Şimdi, değerli arkadaşlar, 2002'de bu ülkede net asgari ücret 184 lirayken en düşük memur emekli aylığı 377 lira yani yaklaşık 2 katı. En düşük işçi emekli aylığı 257 lira, bakın 1,5 katı. Yani iktidara geldiğinizde memurun, işçinin en düşük emekli aylığı bakın asgari ücretin katbekat üzerinde. Şu anda geldiğimiz noktaya baktığımız zaman asgari ücretin kat kat altına düşmüş durumda. Yani yirmi yılda işte 13,9 milyon emeklinin hakkının nasıl yendiği de bu rakamlarla ortada. Tabii, burada 2008 yılında getirilen emeklilik sistemi değişikliğiyle ilgili yapılan, emeklilik sisteminde yapılan değişikliğin de çok büyük bir katkısı var. Bu konunun da üzerinde durulması lazım. Aslında bu dengelerin altüst olması bu dönemde başlamıştır değerli arkadaşlar.
Şimdi, bu hesap üzerinden bir hesap yaparsak en düşük esnaf emekli aylığının 6.923 lira olması lazım, en düşük işçi emekli aylığının 11.861 lira olması lazım, yine en düşük memur emekli aylığının 17.377 lira olması gerekiyor. Şimdi, siz ne veriyorsunuz? 5.500 lira yani her 4 emekliden 3'ü asgari ücretin altında kalacak, hatta asgari ücreti de geçtim açlık sınırının altında. Bugün belirlenen 7 bin lira, 8 bin lira, 9 bin liralara doğru açlık sınırı gidiyor maalesef, açlık sınırının da altında kalacak. Aslında sorun ne biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Sorunu da değerlendirip sözlerimi bitirmek istiyorum. Neden yüzde 30'un üstünde zam yapamıyorsunuz? Neden 5.500 liranın üstünde veremiyorsunuz tam da seçime giderken, elinizi niye bu kadar dar tutuyorsunuz? Çünkü tutmak zorundasınız, çünkü deniz bitti. Milletten toplanan vergileri yandaşlara aktardınız; yani, aslında emekçiden alıp sermayeye aktaran bir sistemi yönettiğiniz için veremiyorsunuz, eliniz bu kadar darda. Yani, milletin geçmediği köprü, geçmediği tünel, uçamadığı havaalanlarına verdiğiniz yüksek garantiler, aile vakıflarına milyonlarca lira kaynak aktarılması, yolsuzluklara göz yumulması... Buna bir sürü şey ekleyebiliriz. Bu getirdiğiniz ucube ekonomi modeli ile millete dayattığınız KKM yoluyla aslında emekçinin cebinden alıp sermayeye aktardığınız yüksek bir bedel var ve bu gerçekleri de...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Emine Hanım, son cümlelerinizi alalım, maddelerde daha detaya girebilirsiniz.
Buyurun.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Tamam. O zaman son cümleyle bu konuşmamın sonunu toparlayayım.
Şimdi, tabii, böyle bir servet aktarımını yaptığınız zaman memura, işçiye, emekliye bunun daha fazlasını siz veremezsiniz, ancak bu kadarını verebilirsiniz.
Özel sektör asgari ücretli çalışanına yüzde 55 zam yaparken bunu çok rahatlıkla yapabiliyorsunuz -işveren sendikaları da burada- ama siz devlet olarak yüzde 55 zammı bile memurunuza, işçinize çok görüyorsunuz; yüzde 30'un bile üstüne çıkamıyorsunuz. Bununla ilgili önergelerimiz var, sürem bittiği için detayına giremeyeceğim ama o önergelerimizin kabul edilmesini tabii ki istiyoruz, bekliyoruz en azından bir miktar daha şu süreçte. Aslında sizin de işinize yarar bizim önergelerimizi kabul etmek, seçime gidiyoruz ama etmeyeceğinizi biliyoruz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Biz vatandaşımızın yanındayız, emeğin yanındayız.
Maddeler üzerinde değerlendirmelerime devam edeceğim.
Çok teşekkür ediyorum.